Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1886 E. 2022/148 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1886
KARAR NO : 2022/148

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/682
KARAR NO : 2021/464
DAVA : Alacak ve Cezai Şart Alacağı (Gayrimenkul satış Vaadi ve
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine Dayanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2010
KARAR TARİHİ: 20/10/2021

BİRLEŞEN DAVA: BODRUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2014/36
ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : Tapu iptal ve tescil, Alacak (Gayrimenkul satış Vaadi ve Kat
Karşılığı İnşaat Sözleşmesine Dayanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2014

BİRLEŞEN DAVA: BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2014/578
ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : Tapu iptal ve tescil (Gayrimenkul satış Vaadi ve Kat Karşılığı
İnşaat Sözleşmesine Dayanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2014
KARAR TARİHİ: 04.02.2022
KARARIN YAZ. TARİH: 15.02.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.10.2021 tarih ve 2021/682 Esas, 2021/464 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından Bodrum 3. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne sunduğu 10/12/2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili firma … A.Ş’nin mülkiyeti kendisine ait bulunan … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … Pafta, … Parselde kayıtlı arsa niteliğindeki 8.592,45 metre kare taşınmaz üzerine inşa edilecek inşaat ve binalar için davalı … , … ile anlaştığını ve Bodrum 4. Noterliğinin 31/05/2007 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, yine Bodrum 4.Noterliğinin 3105/2007 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı inşaat Yapım Sözleşmesinin eki olarak 01/09/2007, 17/07/2008, 19/07/2008 ve 19/01/2009 tarihli ek sözleşmeler imzalandığını, yüklenici davalı …, …’in Bodrum 4.Noterliğinin 31/05/2007 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklindeki Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşme, sözleşmenin Şartları Başlıklı Bölüm 6. Madde İnşaat Yapım ilgili fıkra gereğince inşaat ve imalatları iş bu sözleşme eki olan teknik şartname ve ek sözleşmelere, inşaat ruhsatı plan ve projelerine uygun olarak yapacak olduğu iş karşılığında davacı müvekkili firma ve şahsına ait olacak bağımsız bölüm inşaat ve imalatlarına 01/11/2007 tarihinde başlayarak tüm bağımsız bölüm inşaat ve imalatlarını 30/05/2009 tarihinde bitirmeyi ve İskan ruhsatları alınmış vaziyette anahtar teslimi surette mal sahibi davacı müvekkili firmaya devretmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, yine sözleşmenin şartları başlıklı maddenin 14. maddesi gereğince yüklenici davalının sözleşmelerdeki yükümlülüklerine aykırı olarak süresinde daireleri teslim etmemesi veya geciktirmesi halinde geciken her ay ve her bağımsız bölüm için 5.000 (Beş Bin Amerikan Doları) Amerikan Doları cezai şart ödeyeceği ve bu gecikmenin 12 aydan fazla sürmesi yüklenici müteahhitin hala daha iskana müracaatta bulunmaması veya inşaatı teslim aşamasına getirmemesi halinde mal sahiplerinin binalara el koyacağı ve yüklenici müteahhitin herhangi bir hak ve alacak talep edilemeyeceğinin belirtildiğini tarafların bu konuda da mutabakata vardıklarını, arsa sahibi davacı müvekkili firma ve davalıya ait inşaat ve imalatların bitiriliş ve mal sahibine anahtar teslimi surette teslim tarihi olarak kesin tarih belirlenmiş olup bu sürenin 30/05/2009 tarihinde sona erdiğini, müvekkili firmanın Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/87 D.İş sayılı dosyası ile yaptırmış olduğu keşif, bilirkişi incelemesi ve 05/08/2010 tarihli bilirkişi raporu ile de davalı yüklenicinin üzerine düşen edim, taahhüt ve yükümlülüğü yerine getirmediğini, bir kısım işlerin hiç yapılmadığını, bir kısım işlerin ise hala daha eksik olduğunu tespit ettirildiğini ve noter aracılığı ile davalı tarafa ihtarname keşide edilerek davalının üzerine düşen edim, taahhüt ve yükümlülükleri yerine getirerek davacı müvekkili firmaya ait inşaatların anahtar teslimi surette teslimini aksi takdirde sözleşmenin cezai şart, maddi manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile sözleşmenin feshedileceğinin davalı tarafa ihtar edildiğini, müvekkili firmanın davalı yüklenici müteahhit namına inşaatın ve imalatların kendisi tarafından yapılmasına izin verilmesi talebi ile birlikte yapılacak işin giderlerini karşılayabilmek üzere, inşaatın gerçek giderleri yönünden fazlaya ilişkin hakları mahfuz tutularak dava tarihindeki rayiç fiyatlara göre 100.000TL inşaat masrafının davalı müteahhitten alınarak davacı müvekkili firmaya ödettirilmesine, davalı yüklenici müteahhitin işten el çektirilmesi hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000TL cezai tazminatın davalı müteahhitten alınarak davacı müvekkili firmaya ödettirilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydı ile davalı müvekkil firmanın zararı olan 50.000.TL’nin davalı müteahhitten alınarak davacı müvekkili firmaya ödettirilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/36 Esas -2014/294 Karar sayılı dosyasına davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında Bodrum 4.Noterliği’nn 31.05.2007 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satım vaaidi ve kat karşığı inşaat sözleşmesi imzalandığını,kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satım vaadi sözleşmesi gereği müvekkiline isabet eden bağımsız bölümlerden … İli, … İlçesi, … Köyü, … mevkii, … Parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan … blok … numaralı, … blok … numaralı bağımsız bölümler ile …blok … numaralı bağımsız bölümün 1/2 payının her türlü borç ve mülkiyet hakkının özüne aykırı mükellefiyetten ari olarak müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini,kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satım vaadi sözleşmesi gereği müvekkil şirkete isabet eden … İli, … İlçesi, … Köyü, … mevkii, … parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan … blok … numaralı bağımsız bölüm davalı tarafından 3. şahıslara satıldığından, satış tarihi olan 30/04/2013 tarihindeki bedeli olan 165,000.-TL’nin 30/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek reestkont faizi ile davalı şirketten tahsili ile müvekkiline ödenmesine,davanın Bodrum 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/506 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Birleşen Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/578 Esas -2015/163 Karar sayılı dosyasına davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Bodrum 4. Noterliğinin 31/05/2007 tarih ve … yevmiye numaral ıdüzenleme şeklinde gayrimenkul satım vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmenin imzasından önce ve sonrasından sonra davalı mal sahibi şirketin kusuruyla oluşan bu olumsuzluktan dolayı müvekkilleri sözleşmede belirtilen inşaat başlama tarihinde inşaata başlayamadığını, müvekkili inşaat ruhsatı alındıktan sonra da sözleşmenin taahhütlerini yerine getirmek için inşaat çalışmalarına başladığını ancak ilçe sınırları içinde 15 Mayıs-15 Ekim tarihleri arasında inşaat yasağının bulunduğunu, inşaat ruhsatı alındıktan sonra 2008 inşaat sezonunda 2 ay gibi kısa bir süre inşaat faaliyetine devam edebildiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzasından sonra aralarında 01/09/2007, 15/12/2007, 17/07/2008, 19/07/2008, 18/01/2009 tarihli ek sözleşmeleri imzaladıklarını, sözleşmenin ifasına başlandıktan sonra davalı/mal sahibinin sözleşmeye ve kanuna aykırı davranışlarının devam ettiğini, müvekkilinin 2010 yılı Ocak ayı ilk haftasında kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satım vaadi sözleşmesi ve ek sözleşmeler gereği kendisine isabet eden … Blok … numaralı bağımsız bölüm üzerine mal sahibi şirketin … A.Ş.’den kullanmış olduğu kredi nedeniyle 950.000,00-TL bedelli FBK müddetli ipotek tesis ettiğini öğrendiğini, o tarihte sözleşme gereği davalı/arsa sahibine ait olacak 5, 6, 41, 42, 43, 45, 46, 48 numaralı bağımsız bölümler dışındaki tüm bağımsız bölümlerin tamamlandığını ve mal sahibi şirkete teslim edildiğini, proje genelinde %95 oranında tamamlandığını, bu aşamada müvekkilinin, kendisine isabet eden bağımsız bölüm üzerine izin ve muvafakatı alınmadan, davalı/mal sahibi tarafından tesis ettirilen ipotek nedeniyle %95’ini tamamladığı inşaatlarla ilgili kısmi ödemezlik definde bulunarak öncelikle davalı/mal sahibinin ipoteği fek etmesini beklediğini, davalı/mal sahibinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın seviyesine göre müvekkiline vermeyi tahhüt ettiği bağımsız bölüm temliklerini zamanında yerine getirmediğini, davalı arsa sahibinin bu aşamada tüm kusurlarını görmezden geldiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müracaat ederek müvekkilinin aleyhine 2010/506 Esasa kaydedilen dava açtığını, davada ihtiyati tedbir talep ederek müvekkilinin tedbiren işten el çektirilmesini talep ettiğini, Mahkemenin ara kararı ile müvekkilinin talebini ret ettiğini, davalı şirketin dava tarihine kadar olan dönemde 18 adet bağımsız bölümün tapusunu müvekkiline temlik ettiğini, Mahkemenin ihtiyati tedbir istemini ret etmesine rağmen sözleşme konusu bağımsız bölümlere zorla el koyulduğunu, müvekkiline ait olan … Blok … numaralı bağımsız bölümü üçüncü şahıslara sattığını, davalı arsa sahibi yetkilisinin 26/11/2011 tarihinde taşınmazın bulunduğu mahalle tanımadıkları kişileri göndererek henüz tamamlanmamış ve teslim edilmemiş bağımsız bölümleri işgal ettirdiğini, sözleşmenin ileriye yönelik feshine ilişkin dava devam etmesine rağmen sürekli inşaat mahallini terk etmesi için müvekkilini tehdit ettiğini, iş bu davanın Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/506 Esasında kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesini, talep ve dava konusu etmiştir.
YANIT:
Davalı avukatı asıl davaya ilişkin olarak verilen cevap dilekçesi ile, Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı avukatı tarafından birleşen davalara yönelik davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 20.10.2021 tarih ve 2021/682 Esas, 2021/464 Karar sayılı kararında özetle; ”…6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK’nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Bodrum 3. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatı tarafından verilen 05.11.2021 tarihli istinaf başvuru dilekçesi ile özetle; Hâkimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı esas alınarak görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dayanak gösterilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı somut olayda uygulanamayacağını, Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gerekçeli kararı tebliğ etmeden kesinleştirmesi sebebiyle Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi yargılamanın uzamasına neden olduğunu ve usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. maddesi ve Anayasanın 141/1 maddesi gereğince adil yargılamada makul-hedef süre sınırının aşılması, dosyanın 10. yılını doldurması ve 6384 sayılı yasanın hükümleri dikkate alınarak ivedi karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 20.10.2021 tarihli 2021/682 E., 2021/464 K. sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderleri vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim kurul kararı 07.07.2021 günü alınmış, ancak aynı kararda ‘iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına’ denilmekle, yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
ULAŞILAN KANAAT;
Yukarıda yapılan tüm yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte, ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan iş bu Ticari davada Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince uygulanabilmesi için bu belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yeterli olmadığı; Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerektiği; Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de açık olduğu, dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğu, nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderilemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği, bu haliyle 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.10.2021 tarih ve 2021/682 Esas, 2021/464 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, peşin alınan toplam 177,90 TL harç bedelinden, alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 97,20 TL’nin davacı-birleşen dosyalarda davalı’ya iadesine,
3-Davacı-birleşen dosyalarda davalı tarafından yatırılan toplam 486,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 04.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.