Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1695 E. 2021/1563 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1695
KARAR NO : 2021/1563

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/500
DAVA TARİHİ : 26/07/2021
ARA KARAR TARİHİ: 27/07/2021
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 02.12.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 06.12.2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/500 Esas sayılı dosyasından verilen 27.07.2021 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen, ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile; …. ile …. arasında mal alım satımından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu, …. ‘nin; masa, sandalye vb. ürünleri …. ‘nin siparişleri doğrultusunda üretmeyi ve teslim etmeyi; …. ‘nin de karşılığında ödeme yapmayı kabul ettiği, bu ticari ilişki kapsamında …. ‘nin Vakıfbank, Bozyaka Şubesi, …. seri no.lu 31.07.2021 vadeli, 30.000-TL tutarlı, Vakıfbank, Bozyaka Şubesi, …. seri no.lu 31.08.2021 vadeli, 30.000-TL tutarlı ve Vakıf Katılım, Adana Şubesi, …. seri no.lu 04.09.2021 vadeli, 25.000-TL tutarlı çekleri bağlantı çeki olarak (ürünlere ilişkin sipariş verilmeden ve ürünler teslim edilmeden önce) verdiği, davalı ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki gereğince müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, davalı tarafın ise ürünleri geç, hasarlı ve eksik teslim etmeye başladığı için ticari ilişkilerinin sona erdiği, ancak müvekkili şirketin önceden yapmış olduğu ödemeler karşılığında çeklerin davalı yanda kaldığı, yukarıda dökümü yapılan çekler için müvekkili şirketin davalı yana herhangi bir borcunun bulunmadığı, halihazırda taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdirilmesi kararı alındığı, son durumda müvekkili şirketin davalı şirketten 72.013,35 TL alacaklı durumda olduğu, dava konusu haksız durum sebebiyle, müvekkilinin telafisi imkansız (çeklerin karşılıksız olarak yazılması gibi) maddi ve manevi zararlara uğrayacağı oldukça açık olduğundan; davaya konu çeklerin ödenmesini engeller mahiyette ve olası bir icra takibi neticesinde müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için ihtiyat-i tedbir kararı verilmesinin ve dava konusu çeklerin iptaline karar verilmesinin, davalı tarafa müvekkili tarafından ödenen 85.000,00 TL’nin taraflarına istirdat yoluyla iadesinin talep edildiği belirtilerek açıklanan nedenlerle davaya konu sözleşme sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, davalı şirketçe yükümlülüklerinin kasten ve hiçbir surette yerine getirilmemiş olması sebebiyle, davacı müvekkilinin davalı şirket lehine keşide/ciro ettiği çeklerin karşılığında davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, yukarıda belirtilen dava konusu farklı tarihli 3 adet çekin iptaline, dava konusu çekin tahsili halinde, müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin, teminatsız veya Mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek Mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konu çeklerin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı yanca, davacının ihtiyati tedbir istemine karşı herhangi bir yanıt sunulmadığı dosya ve UYAP kapsamında anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
İlk derece mahkemesinin 2021/500 Esas sayılı dosyasından verilen 27.07.2021 tarihli ara kararında özetle; ”…Borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasında teminat çekleriyle ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında teminat çeklerine ilişkin işlemlerin yapılıp yapılmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı, dosya kapsamında dava tarihi itibariyle başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı, davacının bu yöndeki talebinde hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varıldığından ihtiyati tedbir talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 28.07.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, yerel mahkemenin 27.07.2021 tarihli usul ve yasaya aykırı olarak verilen ihtiyati tedbirin talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasına ve yapılacak inceleme neticesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava İİK’nun 72/2 maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır.
İİK’nun 72/2 maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmünü içermektedir.
Bunun yanında menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK 72 maddesi yanında, HMK 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir.
HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Aynı yasanın 390/3 maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
6100 Sayılı HMK 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.”
ULAŞILAN KANAAT;
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayda; Davacı vekilinin dava dilekçesiyle, davalı ile aralarında süregelen ticari ilişkinin sona erdiğini, ancak davacı şirketin önceden yaptığı ödemeler karşılığında davaya dayanak çeklerin iade edilmediğini, çekler nedeniyle davacının borçlu olmadığını beyanla çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, 3 adet çekin iptali ile kararın kesinleşme tarihine kadar davaya konu çeklerin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Kambiyo senedi niteliğinde olan çek düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade edip, bedelsizlik iddiası keşideci davacı ve lehtar davalı arasındaki temel ilişkide şahsi defii olup, davanın tarafları dışındaki iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden ödeme aracı olan çeklerin tedavül kabiliyetini ortadan kaldıracak ve davanın tarafları dışında üçüncü kişileri bağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceğinden davaya konu çekler hakkında üçüncü kişileri de bağlayacak şekilde çeklerin ödenmesini engeller ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir konulamaz.
Keza; temel ilişkinin tarafları yönünden ise; çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiği kabul edilir. Davacının, bu çekler karşılığındaki edimlerini eksiksiz ifa ettiğini ve çeklerin bedelsiz kaldığını ispat etmesi gerekir. Eldeki davada da dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yargılamanın henüz başı olup, ispat hususu yargılamayı gerektirdiğinden, bu konuda henüz yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ihtiyati tedbir talebinin yasal koşulları oluşmadığından yerel mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesinin 27.07.2021 tarihli ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/500 Esas sayılı dosyasından verilen 27.07.2021 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 97,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 38,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 02.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.