Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1561 E. 2021/1461 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1561
KARAR NO : 2021/1461

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/200
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
ARA KARAR TARİHİ : 23/03/2021
İHT.HACZE İTR.TARİHİ : 30/03/2021
ARA KARAR TARİHİ : 21/05/2021
İSTEM : İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ : 18.11.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 22.11.2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/200 Esas sayılı dosyasından verilen 21.05.2021 tarihli, ihtiyati hacze itirazın reddine dair ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen, ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 03/07/2019 tarihli sözleşmenin imzalandığını, tarafların “davalı şirketin sahibi olduğu … ili … ilçesinde bulunan jeotermal kaynak işletme ruhsatlarının bulunduğu sahada 3 adet, her bir adeti 1000 metrekare, toplam 3000 metrekare jeotermal ısıtmalı sera kurulumu ve kuyu içi ısıtma sistemlerinin kurulması ve yine sözleşme kapsamında opsiyonel işler olarak işletme projesinin seraya dönüştürülmesi YİKOB’a kabul ettirilmesi, Sera Çed süreci, 10 metreden sonra kuyu sera arası borulama, kaynak etüd raporlarının hazırlanması, inşaat ruhsatı için mimari proje, statik betonarme projesi, elektrik ve sıhhı tesisat projeleri, ısı yalıtım projesi ve proje müellifi taahhütnamelerinin hazırlanması ve onaylanması” konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkili tarafından sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 3 adet sera kurulumunun ve sözleşmede ayrıca belirlenen opsiyonel işlerin yapıldığını, ayrıca müvekkili tarafından sözleşme kapsamında olmayan bazı ek işlerin ve harcamaların yapıldığını, işlerin eksiksiz olarak yapıldığını, jeotermal kaynak işletme ruhsatına uygun şekilde ısıtmalı seraların işletmeye alındığını ve … Valiliği Yatırım İzleme Koordisyon Başkanlığı’na kabulünün yaptırıldığını, Valilik görevlilileri tarafından seraların kontrol edildiğini ve sözleşmeye, projeye ve mevzuata göre eksiksiz yapıldığı hususunun belirlenerek tutanak tutulduğunu, Valilik tarafından seralara “olur” verildiğini, davalı şirketin Jeotermal Kaynak İşletme Ruhsatlarını işletmeye aldığının kabul edildiğini, müvekkilinin edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkili şirket yetkilileri tarafından davalı şirkete yapılan işlerle ilgili olarak düzenli olarak mail gönderildiğini ve davalının yapılan işin her aşamasında bilgilendirildiğini, sözleşme kapsamında üç adet seranın kurulum fiyatının KDV hariç 750.000,00 TL olduğunu, bu bedel için % 18 KDV ilavesiyle 885.000,24 TL bedelli 14/03/2020 tarihli faturanın düzenlendiğini, yine opsiyonel olarak kararlaştırılan ve yapılan işlere karşılık ve sözleşme kapsamında olmamasına rağmen müvekkili şirket tarafından yapılan ek işler için 20/03/2020 tarihli 297.832,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, düzenlenen faturaların davalı şirket tarafından kabul edildiğini ve tarafların ticari kayıtlarına işlendiğini, her iki şirket arasında bu konuda mutabakat sağlandığını, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete yapılan ödemeden sonra müvekkili şirketin davalıdan 657.832,24 TL alacağının kaldığını, davalının, müvekkiline kalan 657.832,24 TL alacağını ödememesi üzerine müvekkilinin 14/03/2020 ve 20/03/2020 tarihli faturalardan kaynaklı kalan alacağının tahsili amacıyla İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2020/1208 sayılı dosyasında davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, arabuluculuk sürecinde anlaşmanın sağlanamadığını, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/1176 dosya numaralı anlaşamama tutanağının düzenlendiğini, davalının icra dosyasında borca ve yetkiye itiraz ettiğini, takibin durduğunu, borca ve yetkiye yönelik itirazın yerinde olmadığını, taraflar arasında imzalanan 03/07/2019 tarihli sözleşmenin 10. maddesinde bu sözleşme kapsamındaki işten doğacak anlaşmazlıklarda İzmir Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu yönünde yetki anlaşmasının düzenlendiğini, tarafların tacir olduğunu, bu yetki sözleşmesi gereği İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nde icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazının iptalinin gerektiğini, davalının, müvekkilinin alacaklarını ödememek için adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallarını ve maden ruhsatlarını devretme hazırlığı içinde olduğunu, bu nedenle dava sonunda müvekkilinin alacağını tahsil etmesinin imkansız hale geleceğini belirterek, davalı şirketin adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine tedbir niteliğinde ihtiyati haciz konulmasına, davalının İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2021/1028 sayılı dosyasında ileri sürdüğü itirazının iptaline ve takibin devamına, takip miktarının % 20’sinden az olmamak üzere tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama gidelerleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT :
Davalı yanca bu aşamada, ihtiyati tedbir istemine karşı herhangi bir yanıt dilekçesi sunulmadığı dosya ve UYAP kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2021/200 Esas sayılı dosyasından verilen 23.03.2021 tarihli ara kararında özetle; “…İhtiyati haciz kararının hangi koşullarda verilebileceği hususu İİK’nın 257. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. kişide olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczedebilir. Aynı kanunun 258. maddesinde; “alacaklının, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddelerinde de açıkça yazılı olduğu şekilde; ihtiyati haciz kararı, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun varlığı durumunda ve alacağın ve haciz sebeplerinin varlığını ispata yarar delillerin sunulması koşulu ile verilebilecektir. İhtiyati haciz kararı verilmesinde amaç yargılamadan farklı olarak, uyuşmazlığı esastan sonuçlandırır şekilde bir karar vermek değildir. Bu nedenle de tam ve kesin ispat gerekmeyip, yaklaşık ispat ve buna ilişkin delil sunulması yeterlidir. Bunun yanı sıra hukuki bir işlemin var olduğu durumlarda alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belge ile ispatı gereklidir. Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunduğu sözleşme, faturalar ve davalı vekilinin de imzasını içeren 27/02/2020 tarihli tutanak ile icra dosyası göz önüne alındığında yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde İİK’nın 257. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilme koşullarının var olduğu kanaatine ulaşıldığından, istek haklı görülmüş,
Sunulan delillere ve belgelere göre istek kanuna uygun bulunduğundan, ihtiyati haciz isteyenin davacının ileride haksız çıkması halinde diğer tarafın ve üçüncü kişilerin gerçekleşmesi muhtemel zarar ve ziyanlarına karşılık olmak üzere HMK’nın 87. maddesi uyarınca alacaklı tarafça alacağın % 15’i oranında 98.674,84‬ TL nakit veya geçerli banka teminatı alınarak mahkeme veznesine yatırılması halinde, davalıların dava değeri olarak gösterilen 657.832,24 TL borç ve masrafa yeter miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nın 257 ve devam eden maddeleri gereğince ihtiyati haciz konulmasına” dair karar verilmiştir.
Davalı avukatı tarafından verilen 29.03.2021 tarihli ihtiyati hacze itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı şirketten 125.000,00 TL alacaklı olduğunu, borcunun bulunmadığını, sözleşmedeki hizmetin eksik ifa edildiğini, müvekkilinin davacıya banka kanalı ile 05/08/2019 tarihinde 250.000,00 TL, 15/01/2020 tarihinde 60.000,00 TL, 18/03/2020 tarihinde 80.000,00 TL, 22/04/2020 tarihinde 85.000,00 TL ve 30/06/2020 tarihinde 50.000,00 TL olmak üzere toplam 525.000,00 Türk Lirası tutarında ödeme yaptığını, davacının sözleşmeye göre yaptığı işlerin rayiç bedellerinin 400.000,00 TL’yi aşmadığını, müvekkilinin, 125.000,00 TL fazla ödeme yaptığını, bu ödemenin iadesi için davacıya Beyoğlu 37. Noterliği’nden ihtarname gönderdiğini, ihtiyati haciz kararının davacı tarafın tek yanlı ve gerçeğe aykırı beyanlarına dayalı olarak verildiğini, ihtiyati haciz kararının İİK’nın 257. maddesindeki şartları taşımadığını, davacının yaptığı işlemlerin değerinin 400.000,00 TL’yi aşıp aşmadığının yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacağını, verilen ihtiyati haciz kararıyla müvekkilinin tüm banka hesaplarının durdurulduğunu yapması gereken ödemeleri yapamaz ve maaşlarını ödeyemez hale geldiğini, müvekkilinin yaptığı ödemelerin saklandığını, ihtiyati haciz kararının müvekkili dinlenmeden verildiğini, ihtiyati haciz kararı nedeniyle müvekkilinin … ilinde bulunan jeotermal işletme ruhsatlarına ihtiyati haciz konduğunu, müvekkilinin faaliyette bulunmasının haksız ve kötü niyetli bir şekilde engellendiğini, hatalı ve hukuka aykırı olarak verilen bu kararın şirketin mahvına sebebiyet vereceğini, müvekkilinin taşınır ve taşınmaz mallarını devretme hazırlığı içerisinde olduğu şeklindeki davacı iddiasının gerçeğe aykırı ve dayanaksız olduğunu belirterek, 23/03/2021 tarihli ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İlk derece mahkemesinin 2021/200 Esas sayılı dosyasından verilen 21.05.2021 tarihli ara kararında özetle; “…İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki temel borç ilişkisine ilişkin itirazlarını ileri sürmüş olup, bu itirazlar İİK’nın 265.maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebepleri arasında yer almadığından ve yargılama yapılmasını gerektirdiğinden, ihtiyati hacze yapılan itirazın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 08.06.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde; ”…Yerel Mahkemenin anılan “ihtiyati hacze itirazın reddine” ilişkin kararı hak ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmayan ve hukuken kabulü mümkün olmayan bir karar olup, kararın yeniden incelenmesi amacıyla istinaf gerekçelerimizi yasal süresi içinde Sayın Dairenize sunarız. Şöyle ki;
I)Davalının ihtiyati haciz talebi ve yerel mahkemenin ihtiyati haciz kararı hukuka aykırı olup, haksız ve hukuka aykırı olan bu kararın kaldırılması gerekmektedir. nitekim davacı tarafından ihtiyati haciz kararı verilmesinin en önemli şartı olan yaklaşık ispat koşulu sağlanamamıştır.
A)İcra takibi yapılmış olması yahut davacı tarafından müvekkil adına fatura düzenlenmiş olması müvekkilin borçlu olduğunu ispatlamaya tek başına yeterli ve elverişli değildir.
İcra İflas Kanununun 257-268 maddeleri arasında düzenlenen ihtiyati haciz, rehin ile temin edilmemiş para alacaklarının teminat altına alınmasını amaçlamaktadır. Bu kapsamda ihtiyati haciz kararı verilirken taraflar arasında menfaat dengesinin gözetilmesi şarttır.
İcra İflas Kanunun 258. maddesinin 1. fıkrası;
“Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü haizdir. Bu doğrultuda ihtiyati haciz haciz kararı verilebilmesi için gereken ispat yükü alacaklıdadır.
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için yasa koyucu yaklaşık ispat koşulunu yeterli görmüştür. Davacı yan ise ihtiyati haciz talebinde bulunurken dayanak olarak İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2021/1208 E. sayılı dosyasını, 03.07.2019 tarihli sözleşmeyi, arabuluculuk tutanağını, 14.03.2020 ve 20.03.2020 tarihli faturaları delil göstermiştir.
Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki; Davacı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen faturaların ve yine Davalı tarafından girişilen haksız ve kötüniyetli ilamsız icra takibinin varlığı, tek başına Müvekkil Şirketin ödenmemiş borcu olduğunu ispata elverişli değildir. Nitekim, taraflar arasında temel borç ilişkisinin bulunması faturanın düzenlenmesi sonucunu doğurmaktaysa da taraflar arasındaki ticari ilişki yazılı bir sözleşmeye dayanıyor ise faturanın bu sözleşmeye uygun olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Yazılı sözleşmeye uygun düzenlenmeyen faturaya itiraz edilmemesi halinde fatura içeriği kabul edilmiş sayılmaz.

Dosyada mübrez 22.04.2021 tarihli dava dilekçemizde de detaylıca açıkladığımız şekilde ve aşağıda dilekçemizin (II) nolu maddesinde de detaylıca açıklanacağı üzere; 03.07.2019 tarihli sözleşme ile kararlaştırılan edimler Davacı Şirket tarafından eksik olarak ifa edildiği gibi Davacının iddia etmekte olduğu şekilde opsiyonel olarak kararlaştırıldığı ve sözleşme kapsamında olmamasına rağmen taraflarınca yapılan ek işler bulunduğuna ilişkin iddiaları abesle iştigal etmektedir. Kaldı ki, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber ek işlerin yapılmış olması ihtimalinde dahi Müvekkil Şirketin bu işlere ilişkin öncesinde verilmiş bir muvafakati bulunmadığı gibi yapıldığı iddia edilen işlere sonradan vermiş olduğu bir icazet de söz konusu değildir. Eser sözleşmelerinde yüklenici iş sahibinin onayını almadan ek iş yapmış olursa, bunun sonuçlarına kendisi katlanacaktır.

Buna rağmen eksik ifanın söz konusu olduğu olayda sözleşmenin tam bedelini içerir şekilde düzenlenen fatura ve ek işler yapılmışcasına düzenlen faturanın kabulü kesinlikle mümkün değildir. Bu minvalde yukarıda anılan dava konusu faturalar, Müvekkil Şirketin Davacı Şirkete borcu olduğunu yaklaşık da olsa ispata yarar nitelikte dahi değildir. Nitekim, Yargıtay içtihatları ve doktrinde faturaların tek başına bir akit olmayıp akdin ifasını gösteren bir belge niteliğine sahip olduğu sıklıkla ifade edilmektedir. Faturaya dayalı bir borcun varlığı her şeyden önce muteber bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlıdır. Faturayı tanzim eden ve alan kimse arasında böyle bir temel borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki bir sonuç doğurması da söz konusu değildir. Aşağıda bir kısım alıntılarına yer vermekte olduğumuz yerleşik Yargıtay içtihatları da salt faturaların borç ilişkisinin varlığının tek başına ispatına yarar olmayacağını ifade etmektedir;
“Salt faturanın bildirilmesi alacak hakkı doğurmaz; satış sözleşmesine dayanan davacı tacir, bu ilişkiyi ve malın teslimini kanıtlamalıdır.” (Y. 11. HD.03.04.1978, E:1978/1788, K:1978/1687)
“Faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü satıcı olan davacıdadır.” (Y.11.H.D. T. 21.5.1998, E. 1998/1507, K. 1998/3542)
“Fatura akdî ilişkinin varlığı için yeterli değildir.” (Y.11.H.D. T. 28.4.1997, E. 1997/2495, K. 1997/2994)
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ayrıca 2012/5779 E. 2012/13069 K. Sayılı ve 18.9.2012 tarihli kararında;
“ihtiyati haczin faturalara istinaden talep edildiği, oysa faturaların alacağın varlığını, gösteren kesin delil olmadığı, ticari defterlerin incelenmesi gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
Yalnızca icra takibi yapılmış olması yahut davacı tarafından müvekkil adına fatura düzenlenmiş olması müvekkilin borçlu olduğunu ispatlamaya yeterli ve elverişli değildir. Müvekkil Şirket Davacı Şirkete halihazırda 525.000,00 TL tutarında ödeme yapmıştır. Davacı ihtiyati haciz talebini ileri sürerken doğruyu söyleme yükümlülüğünü ihlal ederek (HMK 29/2) ve maddi vakıaya ilişkin olarak; Müvekkil Şirket tarafından gerçekleştirilen 525.000,00-TL ödemenin tarafından yapıldığını saklamış ve Yerel Mahkemeyi yanıltmıştır. Kaldı ki işbu somut uyuşmazlıkta yapılacak yargılama neticesinde, ticari defteler de incelendiğinde davacının alacaklı değil; müvekkil şirkete eksik ifa sebebiyle 125.000 TL borçlu olduğu ortaya çıkacaktır.
Ancak; Bu hususların Yerel Mahkemeye defaten açıklanmış olmasına rağmen hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmamıştır. Oysa, huzurdaki davada Alacaklı – Borçlu sıfatının belirlenebilmesi Yerel Mahkemece yapılacak yargılamaya muhtaçtır. Yerel Mahkeme ihtiyati haciz talebi üzerine, talebin yalnızca fatura ve icra takibinin varlığına dayanmasına ve yaklaşık ispat şartı sağlanamamasına rağmen, Müvekkil Şirket dahi dinlenilmeksizin ihtiyati haciz kararı almıştır.
B)Davacı ihtiyati haciz talebinde bulunurken müvekkil şirketin menkul ve gayrimenkullerini devretme hazırlığı içinde olduğunu iddia etmiş fakat bu hususu ispata yarar hiçbir delil sunamamıştır.
Davacı yan, kötüniyetinin ürünü olarak Müvekkil Şirketin borçlarını ödememek adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerini, maden ruhsatlarını devretme hazırlığı içinde olduğunu iddia etse de Müvekkil Şirketin bu yönde ne bir planı ne de bir eylemi mevcuttur. Bu gerçek dışı iddia yalnızca kötüniyetli Davacı tarafından ileri sürülen dayanaksız bir iddiadan ibarettir.
Bu haksız ve mesnetsiz iddia Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin gerekçesini oluşturmasına rağmen bu gerekçenin gerçekliği herhangi bir şekilde ispatlanamamıştır. Ancak Sayın Yerel Mahkeme yine de Davacı tarafın soyut beyanını esas alarak hukuka aykırı bir şekilde ihtiyati haciz kararı vermiştir.
İhtiyati haciz talebine dayanak olarak faturaların delil olarak gösterilmesinin ihtiyati hacze ilişkin ispat şartını sağlamayacağı ve davalının mallarını kaçırdığına dair delil bulunması gerekliliği aşağıda alıntılarına yer vermekte olduğumuz yerleşik Yargıtay içtihatlarında defalarca vurgulanmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2010/6468 E. 2010/9752 K. sayılı ve 15.9.2010 tarihli kararında (EK-1);
“Mahkemece, ihtiyati haciz talebine dayanak olarak sunulan 34 adet faturanın borç ikrarını içeren belgelerden olmadığı, alacaklının yaptığı icra takibine karşı borçlunun itiraz ettiği, ayrıca borçlunun mallarını kaçırdığına dair delil bulunmadığı belirtilerek ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı”
Aynı doğrultuda Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/43966 E. 2015/26128 K. sayılı ve 22.12.2015 tarihli kararında (EK-2);
“… somut olay değerlendirildiğinde; öncelikle mahkemenin davalı (itiraz eden) vekilinin ihtiyati hacze yönelik itirazını duruşma açmadan evrak üzerinde dilekçenin üzerine elle yazmak sureti ile reddetmesi usule aykırı olmuştur.
Öte yandan davalı vekilinin sunduğu belgeye göre davalının esnaf ve sanatkarlar odasına kaydının devam ettiği anlaşılmaktadır. Davalının işyerini boşalttığı, mallarını kaçırma hazırlığında olduğunu mahkemeye kanaat verecek şekilde ispat ettiği kabul edilemez. Öte yandan davada tanıklar dinlenmiş ise de davalı vekilinin beyanına göre emsal ücret araştırma sonucunun davacının iddiasının çok altında geldiği, henüz bilirkişi raporu alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davaya konu edilen alacakların varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli değildir ve yargılamayı gerektirmektedir. Bu durumda ihtiyati haciz talep eden davacının, alacağı ve haciz sebeplerinin varlığını ihtiyati haciz verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemez. Başka bir anlatımla davacı ihtiyati haciz için gerekli olan “yaklaşık ispat” yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu sebeple ihtiyati hacze itirazın kabulüyle verilen ihtiyati haczin kaldırılması gerekirken itirazın reddi hatalı olmuştur.”
Yine aynı doğrultuda Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/7049 E. 2015/17416 K. Sayılı ve 22.12.2015 tarihli kararında (EK-3);
“Mahkemece, 04.12.2014 tarihli karar ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne dair verilen karara karşı, karşı taraf vekilince itiraz edilmesi üzerine 28.01.2015 tarihli Ek karar ile, alacaklının ihtiyati haciz istemini faturaya dayandırmış olup, mal teslim etme borcunu yerine getirdiğini ve para borcunun doğduğunu sadece kendi imzasını içeren faturaya dayalı olarak yaklaşık ispat ölçüsünde dahi olsa kanıtlayabildiğinin kabul edilemeyeceği, söz konusu faturalarda malın teslim alındığına dair imza bulunmadığı gibi teslime dair yazılı belge de sunulmadığı gerekçeleriyle itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiş” hükmünü onamıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise 2004/1238 E. 2004/13024 K. Sayılı ve 25.10.2004 tarihli kararında (EK-4);
“Mahkemece, ihtiyati haciz isteyenin İİK.nun 258/1. maddesi uyarınca alacağı ve ihtiyati haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek delil göstermediği, borçlunun mallarını kaçırdığına ilişkin bir belgede sunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. …
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ihtiyati haciz isteyen vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir… onanmasına”
Davacının, senede veya çeke değil de tek yanlı olarak düzenlenmiş faturaya dayandığı ve müvekkil şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile ruhsatlarını devretme hazırlığı içerisinde olduğu iddiasını destekleyen herhangi bir delil göstermediği değerlendirildiğinde ve uyuşmazlığa konu tutarın son derece yüksek olduğu dosyada ihtiyati haciz kararının müvekkilin ekonomik faaliyetlerine vereceği geri dönülmez zararlar da göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati hacze itirazımızın reddine karar verilmiş olması yerinde olmamıştır.
Yerel Mahkeme tarafından Davacının haksız ve dayanaksız talebi üzerine işin aslını araştırılmadan, tek yanlı faturaya ve tamamen soyut iddialara itibar ederek ihtiyati haciz kararı alınmıştır. Açıklanan bu nedenlerle Sayın Dairenizden, Yerel Mahkemenin ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin kararının kaldırılarak, ihtiyati haczin kaldırılması yönünde yeniden hüküm tesis edilmesini talep ederiz.

II)Davacı tarafın müvekkil şirketten herhangi bir alacağı olmadığı gibi müvekkil şirkete borcu vardır. Bu gerçeğin ortaya çıkarılması yerel mahkemece yapılacak yargılamaya muhtaçtır.
Davacı yan 525.000,00-TL ödeme yapıldığını kasıtlı şekilde gizleyerek kötü niyetle ihtiyati haciz talep etmiştir. Huzurdaki uyuşmazlıkta gerçekten mağdur olan taraf, davacı tarafın kötüniyetli şekilde iddia ettiği gibi borçlu olmadığı gibi 125.000-TL alacaklı olan müvekkil şirkettir. Bu durum işin esasının kısaca araştırılması ile anlaşılabilecek olmasına rağmen, huzurdaki uyuşmazlıkta Sayın Yerel Mahkemece maddi gerçekle alakasız soyut iddialara ve yaklaşık ispat şartını dahi sağlayamayan faturalara itibar edilerek verilen hukuka aykırı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ederiz.
Müvekkil şirket ile davacı arasındaki 03.07.2019 tarihli eser sözleşmesi kapsamında müvekkil taraf, kendisine düşen edimi yerine getirmesine rağmen davacı taraf edimlerini eksik ifa etmiştir. Zira şu ana kadar davacı şirket tarafından eser sözleşmesi kapsamında yapılan işlerin rayiç bedelleri kesinlikle 400.000,00-TL tutarını aşmamaktadır. Buna göre Müvekkil Şirket yapılan işe oranla fazla ödenen miktar olan 125.000,00-TL tutarında alacaklıdır. Müvekkil tarafından davacı şirkete 17.02.2021 tarihinde Beyoğlu 37. Noterliği 02954 Keşide numaralı ihtarname gönderilmiştir. Ancak buna rağmen davacı şirket 125.000,00-TL bedeli 7 gün içinde müvekkile ödememiştir.
03.07.2019 tarihli eser sözleşmesine göre belirlenen işin eksik yapılmış olduğu ve rayiç bedelinin 400.000,00-TL tutarını aşmadığı, seranın yapılması kararlaştırılan … … Jeotermal Sahalarında, yerinde yapılacak bir bilirkişi incelemesi ile kolayca anlaşılacak niteliktedir. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi de bu durumu ortaya koyacaktır. Bu sebeple huzurdaki uyuşmazlıkta doğru bir değerlendirmenin yapılabilmesi için Sayın Yerel Mahkemece, davanın esasına girilmesi, … ilinde keşif yapılması, eser sözleşmesi gereğince yapılan işlemlerin gereğinin 400.000,00 TL’yi aşıp aşmadığının (yapılacak keşifte bu yapılan işin bedeli kesinlikle 400.000 TL dahi çıkmayacaktır) bilirkişi raporu marifetiyle belirlenmesi ve ticari defterlerin incelenmesi gerekmesine rağmen bu araştırmalar yapılmamıştır. Bu hususları Sayın Yerel Mahkeme önündeki davada da belirtmiş olmamıza rağmen bilirkişi incelemesi yapılmadan veya bu savunmamız herhangi bir şekilde değerlendirilmeden eksik inceleme ile ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin yukarıda işbu dilekçemizin 2 numaralı ekinde yer vermekte olduğumuz kararında da;
“Emsal ücret araştırma sonucunun davacının iddiasının çok altında geldiği, henüz bilirkişi raporu alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davaya konu edilen alacakların varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli değildir ve yargılamayı gerektirmektedir. Bu durumda ihtiyati haciz talep eden davacının, alacağı ve haciz sebeplerinin varlığını ihtiyati haciz verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemez.” ifadeleri geçmektedir. (EK-2)
Somut uyuşmazlığa konu tutarın oldukça yüksek olduğu huzurdaki davada dosya esasına girilmeksizin ve Müvekkil Şirket dinlenilmeksizin, dosya üzerinden, davacı yanın gerçek dışı ve soyut beyanlarına itibbar edilerek ihtiyati haciz kararı alınmış olması hukuka aykırıdır.
Nitekim davacı yan müvekkil tarafından kendilerine 525.000,00-TL tutarında ödeme yapıldığını, eser sözleşmesinin 17.02.2021 tarihli Beyoğlu 37. Noterliği 02954 Keşide numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini ve eksik ifa sebebi ile borçlu oldukları 125.000,00-TL bedeli ödemediklerini ve ticari defterler kapsamında da borçlu durumda olduklarını kötüniyetle saklamış ve bu şekilde kötüniyetle talep ettikleri ihtiyati haciz 23.03.2021 tarihli ara karar ile Sayın Yerel Mahkemece eksik inceleme ile İİK madde 257’ye aykırı şekilde kabul edilmiştir.
III)Mahkeme ihtiyati haciz kararı vermeden evvel müvekkil şirketi dinlememiştir. Hukuka aykırı tesis edilen ihtiyati haciz kararı müvekkil şirketin ekonomik mahvına sebep olmuştur.
Her ne kadar İcra İflas Kanunu madde 258’e göre hakim her iki tarafı dinlemekte serbest olsa da uyuşmazlık konusu yüksek olan dosyalarda, somut olayın doğru şekilde nitelendirilmesi ve hakkında ihtiyati haciz uygulanacak tarafın geri dönülmez zararlara uğramaması bakımından her iki tarafın dinlenmesi de uygulamada esastır. Zira davacı senet veya çeke değil tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu faturalara dayanmıştır. Tek yanlı faturalara dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilememesi bakımından izahtan varestedir.
Müvekkil şirket enerji sektöründe faaliyet göstermektedir. İşbu dosya kapsamında müvekkil şirket aleyhinde verilen ihtiyati haciz kararı nedeniyle müvekkil şirketin banka hesaplarına, faaliyet ve işletme ruhsatlarına, tüm taşınır – taşınmaz mal varlığına haciz işlemi gerçekleştirilmiştir. İşbu ihtiyati haciz kapsamı neticesinde Müvekkilin ticari faaliyetleri tamamen durmuştur ve çalışanlarına maaş ödeyemez hale gelmiştir. Müvekkil geri dönülmez maddi zararlara ve yatırım kaybına uğramıştır. Müvekkilin … ilinde bulunan jeotermal işletme ruhsatlarına ihtiyati haciz konmuş olup müvekkilin faaliyette bulunması engellenmiştir, tüm banka hesaplarına konmuş olan haciz sonucu ödeme yapamaz hale gelmiştir ve müvekkil alacaklılarına karşı temerrüte düşmüştür. Davacı Yanın somut olayda Müvekkil Şirket tarafından 525.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığını gizleyerek kötüniyetle ihtiyati haciz kararı talep ettiği de göz önünde bulundurulduğunda maddi vakada mağdur olanın Müvekkil Şirket olduğu, dosya kapsamı incelendiğinde alacaklı olan tarafın Müvekkil Şirket olduğu açık olup işin esasına girilmeden Davacının beyanlarına itibar edilerek verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmekteyiz.
Davacı, … Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına da ihtiyati haciz kararını göndermek suretiyle Müvekkil Şirketin ruhsatlarına haciz koydurmuş Müvekkilin ticari itibarını fevkalade zarara uğratmıştır.
IV) Sonuç olarak
Müvekkil Şirket aleyhine verilen ihtiyati haciz kararı somut delillerden yoksun, mesnetsiz ve kötüniyetli bir şekilde talep edilmiştir. Sayın Mahkemenizce verilen ihtiyati haciz kararı İcra İflas Kanunu’nda yer alan şartları taşımaması ve işin esasına girilerek yargılamayı gerektirmesi nedeniyle işbu itirazımız üzerine kaldırılmasını Sayın Mahkeme Başkanlığından talep etmekteyiz. Aksi durum müvekkil şirketin telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasına ve en nihayetinde ticari faaliyetine son vermesine sebep verecektir.
Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve Sayın Dairenizce re’sen dikkate alınacak sebepler ile fazlaya ilişkin her türlü haklarımız ve fazlaya ilişkin her türlü dava, talep ve şikâyet hakkımız saklı kalmak kaydı ile;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2021 tarihli ve 2021/200 Esas sayılı İhtiyati Hacze İtirazın Reddi Kararının kararının Sayın Dairece yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak ihtiyati hacze itirazlarımız doğrultusunda ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilerek yeniden hüküm tesis edilmesine,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı avukatı tarafından verilen 05.07.2021 tarihli istinaf başvuru dilekçesine yanıt dilekçesinde; ”…Davalının istinaf başvurusu haksız ve yersiz olup aşağıda açıkladığımız nedenlerden dolayı hukuki dayanaktan yoksundur istinaf başvurusunun reddi gerekir.
Davalı şirket İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ihtitiyati haciz kararına itiraz etmiş davalının itirazı reddedilmiştir.Davalı bu red kararına karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
İhtiyati haciz kararının verilebilmesi için tam ispat değil yaklaşık ispat yeterlidir.
Müvekkil şirket İcra Takibine konu sözleşme ve faturalar nedeniyle davalı şirketten alacaklıdır.
1-Müvekkil şirketin davalı şirketten 03/07/2019 tarihli … ili … ilçesi Jeotermal Kaynak İşletme Ruhsatı sahalarında anahtar teslim 3 adet 1000 metrekare toplam 3000 metrekare jeotermal ısıtmalı sera kurulumu ve kuyu içi ısıtma sistemi yapımı sözleşmesinden ve bu sözleşme kapsamında yapılan işlerin ve sözleşme kapsamında olmayan ilave işlerden kaynaklı düzenlenen 14/03/2020 ve 20/03/2020 tarihli faturalardan kaynaklı bakiye alacağı için İzmir 13.İcra Müdürlüğünün 2020/1208 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapılmıştır.Davalı borçlu şirketin itirazı üzerine icra takibi durmuştur.Arabuluculuk dava şartı olduğu için zorunlu arabulucuya başvurulmuş İzmir Arabuluculuk Bürosu 2021/1176 dosya nolu anlaşamama tutanağı düzenlenmiştir.
2-Müvekkil şirket ile davalı borçlu şirket arasında davalı borçlunun sahibi olduğu … ili … ilçesinde bulunan jeotermal kaynak işletme ruhsatlarının bulunduğu sahada 3 adet her bir adeti 1000 metrekare toplam 3000 metrekare jeotermal ısıtmalı sera kurulumu ve kuyu içi ısıtma sistemlerinin kurulması ve yine sözleşme kapsamında opsiyonel işler olarak İşletme projesinin seraya dönüştürülmesi,YİKOB ‘a kabul ettirilmesi ,Sera Çed süreci,10 metreden sonra kuyu sera arası borulama ,Kaynak etüd raporlarının hazırlanması ,inşaat ruhsatı için mimari proje,statik betonarme projesi,elektrik ve sıhhı tesisat projeleri,ısı yalıtım projesi ve proje müellifi taahhütnamelerinin hazırlanması ve onaylanması konusunda anlaşılmış ve 03/07/2019 tarihli sözleşme taraflar arasında imzalanmıştır.Müvekkil şirket tarafından sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 3 adet sera kurulumu yapılmış ve sözleşmede ayrıca belirlenen opsiyonel işler yapılmış ve sözleşme kapsamında olmayan bazı ek işler ve harcamalar müvekkil tarafından yapılmıştır.Sözleşmede kararlaştırılan işler eksiksiz olarak yapılmıştır ve jeotermal kaynak işletme ruhsatına uygun şekilde ısıtmalı seralar işletmeye alınmış ve … Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı’na kabulu yaptırılmıştır. Valilik görevlileri tarafından seralar kontrol edilmiş ve sözleşmeye ve projeye ve mevzuata göre eksiksiz yapıldığı tespit edilerek tutanak tutulmuş ve Valilik tarafından seralara olur verilmiştir ve Davalı şirketin Jeotermal Kaynak İşletme Ruhsatlarını işletmeye aldığı kabul edilmiştir.Bu kapsamda müvekkil şirket edimlerini eksiksiz olarak yerine getirmiştir. … Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığınca davalı şirkete bu üç adet seranın yapılarak tamamlanması nedeniyle jeotermal kaynak işletme ruhsatları verilmiştir.yine seraların mevzuata uygun şekilde yapıldığı valilik görevlilerince tespit edilmiş ve tutanak tutulmuştur iş tutanaklar ve ruhsatlar … valiliğince dosyaya gönderilmiş olup dava dilekçemizin ekinde de bu tutatanklar sunulmuştur.
Yine müvekkil şirket yetkilileri tarafından davalı şirkete yapılan işler ile ilgili olarak düzenli olarak mail gönderilmiş ve davalı şirket yapılan her işin her aşamasında bilgilendirilmiştir.
3-Sözleşme kapsamında üç adet seranın kurulum fiyatı KDV hariç 750.000,00 TL dir. Bu bedel için %18 KDV ilavesiyle 885.000,24 TL bedelli 14/03/2020 tarihli fatura düzenlenmiştir. Yine opsiyonel olarak kararlaştırılan ve yapılan işlere karşılık ve sözleşme kapsamında olmamasına rağmen müvekkil şirket tarafından yapılan işler için 20/03/2020 tarihli 297.832,00 TL bedelli yapılan işleri ayrıntılı şekilde gösteririr fatura düzenlenmiştir. Düzenlenen faturalar davalı şirket tarafından kabul edilmiş ve tarafların ticari kayıtlarına işlenmiş ve her iki şirket arasında bu konuda mutabakat sağlanmıştır.Davalı şirket tarafından müvekkil şirkete yapılan ödemeden sonra müvekkil şirketin davalıdan 657.832,24 TL bakiye alacağı kalmıştır. Davalı şirket müvekkil şirketin iş bu bakiye 657.832,24 TL alacağını ödememesi üzerine davalı şirkete karşı icra takibi yapılmıştır.Davalı şirket takibe borcu olmadığı yönünde itirazda bulunmuş ve takip durmuştur. Davalı şirket sözleşme altındaki imzasını kabul etmiştir sözleşme altındaki imzasını kabul etmekle ihtiyati haciz için yaklaşık ispat için tek başına bu sözleşme dahi yeterlidir…. valiliğince yapılan tespit tutanakları da dosyaya sunulmuş ihtiyati haciz için alacağın ispatı sağlanmıştır.
Davalının yaptığı ödemelerin bildirilmediği yönündeki iddiası doğru değildir.Dava dilekçemizde davalının yaptığı ödemelerden sonra kalan bakiye alacağımızın 657.832,24 TL olduğu dava dilekçemizin 3.numaralı bendinde açıklanmıştır. Davalı taraf sayın Mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanlarda bulunmaktadır.Taraflar Tacir olup Türk Ticaret Kanununun 18/2Maddesi uyarınca Basiretli Tacir ilkesi gereği gabin iddiasının dinlenmeyeceği de aşikardır.Yine davalının sözleşme imzalandıktan ve faturalar düzenlenip davalı tarafça kabul edildikten 1 yıl sonra borcunu ödememek adına bu iddialarda bulunması davalının açıkça kötü niyetli davrandığını ortaya koymaktadır.Tam da bu nedenlerle ihtiyati haciz kararı verilmesi yerinde dir çünkü davalı taraf açıkça kötüniyetldir.
İcra takibi başlatıldıktan sonra davalı şirket müvekkil şirkete sözleşmeyi fesih ettiğine ilişkin ihtarname göndermiştir.Müvekkil şirket tarafından yukarıda belirtildiği şekilde sözleşme kapsamında seraların kurulumu yapılmış ve müvekkil tarafından edim ifa edilmiştir.Davalı taraf borcunu ödememek için delil yaratma çabası içine girmiş ve haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarda bulunmuştur.
Gerek taraflar arasında imzalanan sözleşme ,gerek … Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı görevlilerince tutulan sözleşme kapsamında yapılması kararlaştırılan seraların yapıldığına ilişkin tutanaklar gerekse davalının seraların yapılması nedeniyle almış olduğu jeotermal kaynak işletme ruhsatları alacağın ihtiyati haciz kararı verilmesi için ispatlandığını göstermektedir.Davalı açıkça kötüniyetli olup istinaf başvurusunun reddi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı şirketin istinaf başvurusunun reddine” karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesine dayalı fatura ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali davası olup; istinaf konusu ise, davacının ihtiyati haciz talebini kabulüne dair verilen karara itiraz üzerine ihtiyati hacze itirazın reddinin istinafına ilişkindir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.

Mahkemece 23.03.2021 tarihli ara kararla; ..’Sunulan delillere ve belgelere göre istek kanuna uygun bulunduğundan, ihtiyati haciz isteyenin davacının ileride haksız çıkması halinde diğer tarafın ve üçüncü kişilerin gerçekleşmesi muhtemel zarar ve ziyanlarına karşılık olmak üzere HMK’nın 87. maddesi uyarınca alacaklı tarafça alacağın % 15’i oranında 98.674,84‬ TL nakit veya geçerli banka teminatı alınarak mahkeme veznesine yatırılması halinde, davalıların dava değeri olarak gösterilen 657.832,24 TL borç ve masrafa yeter miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nın 257 ve devam eden maddeleri gereğince ihtiyati haciz konulmasına….,’ şeklinde ihtiyati haciz talebinin kabulüne verilmiştir.
Davalı karşı davacı 29.03.2021 tarihli dilekçesiyle özetle; İİK 257”de öngörülen yasal şartların oluşmadığını, davalı -karşı davacının davacı karşı davalıya borcu olmadığını, hatta alacaklı oldugunu, ihtiyati haczin faturalara istinaden talep edildiği, oysa faturaların alacağın varlığını, gösteren kesin delil olmadığını, ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini,Yalnızca icra takibi yapılmış olması yahut davacı tarafından müvekkil adına fatura düzenlenmiş olmasının müvekkilin borçlu olduğunu ispatlamaya yeterli olmadığını beyan etmiştir.
Somut olayda; Dava, eser sözleşmesine dayalı fatura ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali davası olup; istinaf konusu ise, davacı karşı davalının ihtiyati haciz talebini kabulüne dair verilen karara itiraz üzerine ihtiyati hacze itirazın reddinin istinafına ilişkindir.
Taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, yüklenilen iş ile ilgili olarak bir kısım ödemelerin yapıldığı çekişmesiz ise de; eldeki davaya konu alacak cari hesap alacağına dayanmakta olduğundan, davacı karşı davalının bakiye alacağının bulunup bulunmadığı, bir başka anlatımla iş karşılığı hak ettiği bedel ile taraflar arasında ödendiği çekişmesiz olan bedel dışında alacağının bulunup bulunmadığı yargılamayı gerektirdiğinden, yasal şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddi gerekmekle; Davalı …. vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/284 Esas sayılı dosyasından verilen 21/05/2021 tarihli ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ara kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, davacı avukatının ihtiyati haciz talebinin reddine, ihtiyati haciz için yatırılan teminatın davacı tarafa iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince icrasına, ihtiyati haciz ara kararının kaldırıldığına dair tapu müdürlüğü ile icra müdürlüğünce yapılacak yazışmaların ilk derece mahkemesi dosyası üzerinden yürütülmesine, karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/200 Esas sayılı dosyasından verilen 21.05.2021 tarihli, ihtiyati hacze itirazın reddine dair ara kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı avukatının yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,
3-İhtiyati haciz için yatırılan teminatın davacı tarafa iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince icrasına,
4-İhtiyati haciz ara kararının kaldırıldığına dair tapu müdürlüğü ile icra müdürlüğünce yapılacak yazışmaların ilk derece mahkemesi dosyası üzerinden yürütülmesine,
5-Verilen kararın niteliği gereği istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının, istek halinde yatıran davalıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada hüküm altına alınmasına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 258/3 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-f maddesi uyarınca, kesin olmak üzere 18.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.