Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1560 E. 2021/1401 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1560
KARAR NO : 2021/1401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/580
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
ARA KARAR TARİHİ: 17/11/2020

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 05.11.2021
KARARIN YAZ. TARİHİ: 05.11.2021

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/580 Esas sayılı dosyasından verilen 17.11.2020 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen, ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin … İlinde toptan sebze ve meyve ticareti yapmakta olduğunu, davacı şirketin toptan sebze ve meyve ticareti piyasasında oldutça geniş bir iş hacmine sahip olduğunu ve sektörün en önde gelen firmalarından olduğunu, müvekkilin sezonunda kayısı satışında kullanılmak üzere kayısı kutusu gövde ve kapağı temini için davalı taraf ile 21/05/2020 tarihinde sözleşme yaptıklarını, müvekkilin sipariş ettiği ürünlere ilişkin ödemeyi peşin olarak çek ile yaptığını, müvekkilin sözleşme gereği edimini ifa ettiğini, davalı tarafın sözleşme gereği edimlerini ifa etmediğini, davalı tarafça üretilen kayısı kutusunun gövde ve kapaklarının gramaj olarak sözleşmede belirtilen ağırlığın altında olduğunu, müvekkilin kayısı kutusu gövde ve kapaklarını derhal ayıplı ihbarında bulunarak teslim almadığını, müvekkilin, kayısı kutu ve kapaklarının üzerinde markasının ( aynı zaman müvekkilin soyadı olan) ve logosunun bulunması nedeniyle marka itibarının zedelenmesini ve bu kapakların piyasada kontrolü dışında dolaşımda olmasını istemediğinden davalıdan satın almak zorunda kaldığını, müvekkilin, davalıdan söz konusu 4 çekten kayısı kutusu kapaklarının toplam bedeli dikkate alınarak 3 çekin iadesini ve teslim alınan ürünlere ilişkin fatura düzenlenmesini defalarca talep ettiğini, müvekkilin, davalı tarafa Sakarya 7. Noterliği’nin 04/08/2020 tarihli 442 yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek çeklerin bölünememesi sebebiyle verilen 4 adet çekten 3’ünün iadesini, arada oluşacak fark bedeli ödemeye hazır olduğunu, çekleri teslim etme imkanı bulunmaması halinde yaptıkları fazla tahsilatı iade etmelerini, teslim alınan kayısı kutusu kapaklarına ilişkin fatura keşide edilmediğini ihtaren davalı tarafa bildirdiğini, davalının ihtarnameyi tebellüğ ettiğini, çekleri müvekkile iade etmediğini, çek bedellerini de müvekkile ödemediğini, davalı taraf çalışanı ile davacı vekilinin yaptığı telefon görüşmesinde müvekkile daha önce hiçbir şekilde gönderilmemiş olan E- arşiv faturası görüntüsünün Whatsapp üzerinden gönderildiğini, fatura görüntüsünün usulüne uygun olmadığını, fatura içeriği ve diğer hususlarında sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkil tarafından Sakarya 7. Noterliği’nin 25/08/2020 tarih ve 1447 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu defa görüntüdeki faturaya, fatura içeriğine ve diğer tüm hususlara ilişkin itirazlarını ihtarname keşide ederek davalı tarafa ilettiğini, müvekkile teslim edilen kayısı kutusu kapaklarının piyasa rayiç değerinin adet başına 1.80 TL+KDV olduğunu, 30.500 adet kayısı kutusu kapağı bedelinin 64.782 TL olduğunu, bilirkişi incelemesi yapılması halinde de ortaya çıkacağını, müvekkilin kayısı kutusu kapaklarını teslim aldıktan sonra verilen çeklerin bedelinden 181.000 TL toplam kapak bedelinin 64.782 TL’sinin mahsubu ile fazla ödeme teşkil eden 116.218 TL’nin iadesi için talepte bulunduysa da, davalı taraf müvekkilin bu talebini yerine getirmediğini, 4 adet çek bedeli olan 181.000 TL’nin davalıya ödendiğini, davalının çek bedellerini müvekkile iade etmesini, müvekkilin, davalı taraf aleyhine İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2020/7082 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatmış olduğunu, davalının icra takibine itiraz ettiğini, davalının icra takibine itirazının iptaline, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıya yükletilmesine karar verilmesini davalının üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile taşınır ve taşınmaz malları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.

YANIT :
Davalı yanca, davacı avukatının ihtiyati haciz istemine karşı herhangi bir yanıt sunmadığı dosya ve UYAP kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2020/580 Esas sayılı dosyasından verilen 17.11.2021 tarihli ara kararında özetle; “…Dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, talep dilekçesine fatura ve para cezası tutanakları sair hususlar birlikte değerlendirildiğinde, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlendiği üzere rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için talep konusu alacağın varlığına dair yaklaşık ispat koşulunun sağlanması gerektiği, talep dilekçesine ekli fatura, sözleşme, ve hesap kayıtlarının yargılama faaliyeti sonunda geçerli ve borçluluğu tespit edici bir mahiyetinin olup olmadığının belirlenebileceği, başka bir söyleyişle takibe ve davaya konu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamaya muhtaç olduğu, bu kapsamda alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, borçlunun mal kaçırma hazırlığında olduğu iddiasının yaklaşık ispat kuralları kapsamında somut ve mahkemede kanaat oluşturabilecek delillerle deteklenmediği anlaşılmakla, ihtiyati haciz talep eden vekilinin borçlu şirketin taşınır, taşınmaz malvarlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin reddine…” dair ara karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 05.01.2021 tarihli istinaf dilekçesinde “…1-Sayın Mahkemece 17/11/2020 tarihli ara karar ile daha evvel talep ettiğimiz ihtiyati haciz talebimizin reddine karar verilmiştir. Söz konusu ara karar, kanuna ve hukuka aykırıdır. Bu nedenle ara kararı kabul etmiyor ve itiraz ediyoruz.
2-Sayın Mahkemece ihtiyati haciz talebimizin reddine dair verilen kararın gerekçesinde; dava konusu tazminat talebine ilişkin iddialarımızın yeterince delille desteklenmediğinden, dava konusu tazminatın varlığının yargılamayı gerektiriyor olduğu belirtilmiştir.
Davalı şirket hakkında yapılan istihbarat çalışması sonucunda davalının mallarını kaçırma çabası içerisinde olduğu tespit edilmiştir.
Müvekkilim, davalı taraf ile iş bu dava konusuna yönelik ticari ilişkisine dair sürecin tamamında “iyi niyetli yaklaşımlarını sürdürmüş ve ticari hayatın zorluklarını düşünerek davalı taraf ile uyuşmazlığını dostane bir çözüm yolu bularak çözmek için gayret göstermiştir. Davalı taraf ise, sürecin tamamında açıkça kötü niyetli bir şekilde davranışlarına devam etmiştir. Nitekim bu doğrultudaki tulum ve davranışlarının ise elde ettiğimiz duyumlarla davalı şirketin maddi durumunun sıkıntılı olduğu ticari hayatın devamının riskli; bu sebeple alacağımızın tahsil kabiliyetinin imkansız hale gelmesi ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu yönündedir.
Sayın Mahkemece iddialarımızın yaklaşık ispatı da aşarak kuvvetli bir şekilde ispatlandığına dair dosya arasında yer alan deliller ve davalı tarafın da ikrarı, somut bir şekilde değerlendirilmeksizin; yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın ihtiyati haciz talebimizin reddine dair ara karar tesis edilmesini kabul etmiyor, istinaf yoluna başvuruyoruz.
3-Yine Sayın Mahkemece, davalının alacakların tahsilini imkansız hale getirme için mallarını elden çıkaracağı yönünde somut delil bulunmadığı şeklindeki gerekçesini de kabul etmiyor, istinaf yoluna başvuruyoruz.
Zira gelinen aşamada ihtiyati haciz kurumu, teslim almadığı ürünlerin bedelini ödemek zorunda kalan müvekkilin işbu dava ile ulaşmak istediği amaç bakımından elverişli ve gereklidir. İhtiyati haciz talebi ile ulaşılmak istenen amaç arasında orantı bulunmaktadır. Müvekkilin alacağını güvence altına almak için davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini sağlamak amacıyla da talepte bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur.
4-Tüm bu gerekçe ve nedenlerle davalı hakkında, deliller değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile ara karar tesis edildiğinden ve davalı tarafın mal kaçırma gayesi açıkça ortada olduğundan bahisle ihtiyati haciz talebimiz hakkında verilen karara karşı istinaf yoluna başvuruyorum.
Açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin vermiş olduğu 2020/580E. sayılı 17.11.2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına,
2-Müvekkilin alacağının hiçbir teminatının olmaması, davalının takibi ve işbu davayı semeresiz bırakmak amacıyla kötü niyetli sınırlı mal varlığı mevcudunu elinden çıkarma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olması nedeniyle davalı tarafın taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına borca yetecek tutarda ihtiyati haciz…” kararı verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı aleyhine eser sözleşmesindeki ayıp ve eksiklikler nedeniyle itirazın iptali davası açıldığı ve aynı zamanda ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, mahkeme tarafından belirtilen gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği görülmüş olmakla,
Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesinin 17.11.2020 tarihli ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup talebin reddine dair ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/580 Esas sayılı dosyasından verilen 17.11.2020 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 97,70 TL karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 59,30 TL haç bedelinin mahsubu ile kalan 38,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı avukatı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) ve 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 05.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.