Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1559 E. 2021/1451 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1559
KARAR NO : 2021/1451

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/130
DAVA TARİHİ : 01.03.2021
ARA KARAR TARİHİ : 17.03.2021
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
İSTEM : İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 16.11.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 18.11.2021

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/130 Esas sayılı dosyasından verilen 17.03.2021 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 06.10.2021 tarih ve 2021/1414 Esas, 2021/1382 Karar sayılı görevsizlik kararı ile. dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 01.03.2021 tarihli, ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil ile davalı arasında 03.04.2020 tarihli “Sözleşme” adı altında maske makinesi imalatına ilişkin sözleşme akdedildiği, sözleşme.bedeli toplam 93.500,00 USD + KDV olarak belirlendiği, davacı müvekkilin üstüne düşen yükümlülüğü yerine getirdiği, sözleşme hükmünde yer alan hakem yolunun yine davalının kusuruyla ihlal edildiği, davacı müvekkil tarafından gönderilen ön avans ödemesini de davalının kendi uhdesinde cezai şart olarak haksız vere bulundurmakta ve kendi nam ve hesabına nemalandırdığı, davalının işin bedeli konusunda sözleşme dışında döviz türünden bahsederek sözleşmeden uzaklaştığı, davalının haksız yere ve sözleşmeye aykırı olarak uhdesinde bulundurduğu ön avans ödemenin iadesi ıcın icra takibi açıldığı, davalı adına kayıtlı …. İli, …. İlçesi, …. Mahallesi, …. Parsel …. No’lu mesken niteliğindeki bağımsız bölüm gayrimenkule yargılama sonuçlanıncaya kadar öncelikle teminatsız olarak Mahkeme aksi kanaatteyse de uygun bir teminat karşılığında ihtiyatî tedbir/ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2021/130 Esas sayılı dosyasından verilen 17.03.2021 tarihli ara kararında özetle; “…İhtiyati tedbir, uyuşmazlık konusu hakkında dava süresi boyunca geçerli olabilecek geçici hukuki koruma yoludur. İhtiyati haciz ihtiyati tedbirin bir türü olmakla birlikte İcra İflas Kanunu’nda özel bir düzenlemeye tabi tutulmuştur.
Somut olayda konu edilen muaccel alacakların bulunduğunun tespiti hususunun yargılamayı gerektirmesi, talep konusunun dava konusu edilmemesi HMK 389 madde kapsamında ihtiyati tedbir verilmesine ilişkin yasal koşulların oluşmadığı kanaatine varılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 07.04.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, 118.000,00 TL ön avansı ödediklerini, alacak davalarında ihtiyati tedbir verilebileceği, davalının 1960 doğumlu olup, riskli grupta olduğunu, her an taraf ehliyetinin sona erebileceğini belirtip ara kararının kaldırılmasını, davalının taşınmazına ihtiyati tedbir yahut ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davası olup, istem ihtiyati tedbir ara kararının reddine ilişkin ara kararının istinafen incelenmesi talebidir.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.

Somut olayda, davacı vekili taraflar arasında 03.04.2020 tarihli maske makinesi imalatına ilişkin sözleşme yapıldığını, sözleşme bedelinin 93.500 USD+KDV olduğunu, 118.000,00 TL ön avans gönderilmesine rağmen işin yapılmadığını, bedelin iadesi ve sözleşme uyarınca hakem seçimi için çektikleri ihtarın da sonuçsuz kaldığını, İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nde 2020/10002 Esas sayılı takibe geçtiğini, ancak borçlunun ödeme yapmadığını ve itiraz ettiğini belirtip, itirazın iptali davası açar, mahkeme ara kararı ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verir. Bu ara kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurur.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davası olup, ihtiyati tedbir konması istenen taşınmaz dava konusu olmadığı gibi, dava konusu yargılamayı gerektirmektedir. Ancak ilk derece mahkemesi tarafından tacir araştırması yapılmamış olup, davalı taraf ticari şirket değildir . Mahkemenin tacir araştırması yaparak mahkemenin görevli mahkeme olup olmadığını öncelikle değerlendirmelidir. Öte yandan davacı vekili tarafından ihtiyati tedbir isteminin yanı sıra ihtiyati haciz isteminde de bulunulmuş olup, mahkemenin ihtiyati haciz istemi hakkında bir değerlendirme yapmamış olması HMK 297. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. İlk derece mahkemesi, tacir araştırması yaparak görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olup olmadığını belirlemeli, şayet görevli mahkeme ise ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemlerine ilişkin ayrı ayrı değerlendirme yapmalıdır. Görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olmaması halinde ise görev yönünden usul ve ret kararı verilmelidir.
Belirtilen eksiklikler nedeniyle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/(1)-a-6. maddesi gereğince kabulü gerektiği kanaatine dairemiz tarafından ulaşılmıştır.
22.07.2020 tarihli ve 7251 Sayılı Yasa ile Değişik HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde HMK 353/(1)-a-6. bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece verilen ara karar, usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı avukatının istinaf başvurusunun, KABULÜ ile,
2-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/130 Esas sayılı dosyasından verilen 17.03.2021 tarihli ara kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 391/(3) ve 362/(1)-f ve 353/(1)-a maddeleri gereğince, kesin olmak üzere, 16.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.