Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1541 E. 2023/1478 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1541
KARAR NO : 2023/1478

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2011/527
KARAR NO : 2021/611
DAVA TARİHİ : 30.09.2011
KARAR TARİHİ : 07.07.2021
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11.10.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 11.10.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.07.2021 tarih ve 2011/527 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2021 tarih ve 2021/1430 Esas, 2021/1261 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen 30.09.2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan protokole göre, davacıya devredilecek bölümlerin, … … … ada, … parsel … blok …-… ve … blok …-… nolu bağımsız bölümlerin, tapuların davacı adına tesciline, davacı adına tescilin mümkün olmaması halinde, daire bedellerinin, davalıdan protokol tarihinden itibaren ticari faizi ile verilmesini, davalı ile dava dışı … arasında, … … … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde, kat karşılığı inşaat yapılması konusunda, İzmir 21. Noterliği, 28.08.2002 tarih 29135 nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmeye göre … blok ve … blok inşa edilecek ve … bloktaki dairelerin tamamı ile … bloktaki … daire davalı kooperatifin, diğer dairelerin arsa sahibine ait olacağı, davalı sözleşme ile üstlendiği, bu inşaatların yapılmasını 09.12.2002 tarihli sözleşme ile davacı şirkete devrettiği, davacının üstlendiği, edimi yerine getirilmiş inşaatları tamamladığı, buna rağmen davalı kooperatif tarafından davacıya ödeme yapılmadığı, bunun üzerinde davalı kooperatif ile davacı arasında 08.02.2007 tarihli protokol yapılmış, işin bedeline karşılık, 10 adet dairenin davacıya ait olacağı kararlaştırılmış, bu karar davalı kooperatif genel kurulunca da onaylanmış, devredilmesi gereken 10 adet daireden 6 tanesi devredilmiş, … Blok …-… ce … blok …-… nolu bölümler, davacıya devredilmemiş, davacı vekilince öncelikle, dava konusu taşınmazların, 3 kişilere devrinin önlenmesi amacıyla, taşınmazlar üzerine tedbir konulmasını, dava konusu taşınmazların, tapuların davacı adına tescilini, mümkün olmaması halinde dava tarihinde rayiç değerleri üzerinden hesaplanacak bedellerin, ticari reeskont faizi ile tahsilini, mümkün olmaması halinde, 08.02.2007 tarihli protokolde tespit edilen daire bedellerinin davalıdan protokol tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen 04.11.2011 tarihli cevap dilekçesinde özetle; konut yapı kooperatiflerinin tacir olmamakla beraber Kooperatif Kanunu ve Ticaret Kanunu gereği davalarının asliye hukuk mahkemelerinde görüldüğünü, ancak tapu iptal ve tescil konusununu asliye ticaret mahkemelerinin görevi olmadığını, tapu iptali ve tescil talebinin asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerekeceğinden tazminat talebinin ayrılıp bu davanın mahkemede açılması gerektiğini, davacının tapu iptali istemeyip sadece tescil istediğini, tapu iptali yapılmadan tescil yapılamayacağını, davada talebin hukuken hatalı olduğunu, davalı kooperatifin tasfiye halinde olması nedeniyle tasfiye kuruluna açılması gerektiğini, yine tapuların halen dava dışı arsa sahipleri üzerinde olduğunu, o nedenle husumet yönünden davanın yanlış açıldığını, reddi gerektiğini, dairelerin her birinin en az değerinin 150.000,00 TL olduğunu, 4 adedinin ise 600.000,00 TL olup eksik yatırılan dava harcının tamamlanması gerektiğini, davacının kooperatif ortağı olmadığını, ortaklarının … San. Ve Tic. Ltd. Şti olduğunu, o nedenle böyle bir dava açma ehliyetinin olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının 10 adet daireye 95.000,00 TL, 1 tanesine 55.000,00 TL ile ortak olduğunu, halbuki diğer tüm ortakların hem çok önce ödeme yaptıklarını, hem de 125.000,00 TL / daire ödediklerini, bu hususun 1163 sayılı Kooperatifler Yasası’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, genel kurulda yasaya aykırı oylamanın kabul edilemeyeceğini, davacının İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava konusu daireler için açtıkları 2010/148 Esas numaralı tapu iptali ve tescil davasında yanlarında müdahil olduğunu, bu nedenle de bu davanın açılmasının etik olmadığını, davacının kooperatife karşı borçlarının olduğunu, bu borçların takasının gerektiğini, davacının kooperatifin yaptırdığı konut inşaatlarının müteahhidi olduğunu, yaptığı inşaatların geçici ve kesin kabullerini talep edip yaptırmadığını, birçok hatalı ve eksik iş olduğunu, bağımsız bölümleri kooperatife teslim etmediğini, bunun yanında dava dilekçesinin 4. Paragrafında yazıldığı üzere hakediş paraları ödendiği halde fatura kesmediği ve yapmadığı bahçe tanzimi işinden en az 103.500,00 TL (2007 yılı fiyatları olup bugün 1,5×103500,00 TL=155.250,00 TL), gecikme bedeli bugün 11.000,00 TL, eksik ve hatalı işlerin 77.603,00 TL, hatalı proje uygulaması nedeniyle uğranılan zararın 100.000,00 TL olduğunu, tapu masrafının 20.000,00 TL, önceki yıllar aidat borcunun 24.000,00 TL, 2011 yılı aidatları 20 adet x 500,00 TL= 10.000,00 TL dikkate alındığında aidat gecikmeleri hariç en az 397.853,00 TL kooperatife borçlu olup, bunun kooperatife ödenmesi veya tapu yerine davacıya ödeme yapılacaksa takasının gerektiğini, yine 18.07.2006 tarihli protokolde 315.719,00 TL fazla ödendiğinin görüldüğünü, davacının edimlerini yerine getirdiği ve ortak aidat ödemelerini yaptığı taktirde kooperatifin arsa sahiplerinden alacağı daire tapularını davacıya devredeceğini, esasen bu konuda bir anlaşmazlığın bulunmadığını, bu nedenle terditli açılmasının yersiz olduğunu, kooperatifin ticari bir müessese olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere ortaklık işlemleri nedeniyle reeskont ve ticari faiz değil yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddine ve tüm masraflar ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 07.07.2021 tarih ve 2011/527 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararında özetle; dosya içinde, taşınmazın tapu kayıtlarının getirtildiği, ayrıca İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/308 Esas, 2018/446 Karar sayılı ilamının getirtildiği, incelenmesinde, davacı …, asli müdahil … AŞ., davalı … ve arkadaşları olup, tapu iptal ve tescil davsının dava dosyasındaki taşınmazlarla aynı olduğu ve davacı …’nin davasının reddine, asli müdahil … AŞ.’nin talebinin kabulü ile dava konusu yapılan …, …, … ada, … parsel … blok …. Kat …-… ve … blok …-… bağımsız bölümlerin tapularının iptali ile asli müdahil adına tesciline dair 12.02.2018 tarihinde karar verildiği, ve davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2019 tarih ve 2019/2811 Esas, 2019/3903 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, davacı tarafça karar düzeltme yoluna gidilmiş ise de Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/273 Esas, 2021/100 Karar sayılı 19.01.2021 tarihli, karar düzeltme isteğinin reddine karar verilerek, kararın 19.01.2021 tarihinde kesinleştiği ilgili mahkemece bildirilmiş olmakla, HMK 331 maddesi uyarınca dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi, davacı lehine verilen gayrimenkuller ile, işbu dava dosyasındaki gayrimenkuller aynı olup, bu şekilde konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın haklı nedenlerle davasını açtığından, davalı lehine vekalet ücreti verilmemesi yönünde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili tarafından verilen 02.09.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından açılan davaya ilişkin olarak ticaret mahkemelerinin tapu iptali ve tescil davalarına bakamayacaklarını, bu nedenle davanın tapu iptali ve tescil kısmının tefrik edilerek asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen tapu iptali ve tescil talebi ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki dava konusu aynı olup, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tapuların davacı şirket adına tesciline karar verildiğini, alacak talebinin ise ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen dosyasında görüldüğünü, bu yönüyle dava konularının farklı olduğunu, bu davanın da konusuz kaldığını, davalı taraf olarak lehlerine vekalet ücreti verilmemesi yönünde hüküm tesis edilse de verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, vekalet ücreti takdiri gerektiğini, taşınmazlarda hak sahibinin öncelikle kooperatif olduğunu, kooperatif ile davacı şirketin aralarında ibralaştıklarını, şirketin kooperatife borçlu olduğunu, şirketin aidat borçları kooperatife ödenmeden taşınmazlara malik olmasının sağlandığını, kooperatifin haklılık durumu gözetilmeksizin davalı lehine vekalet ücreti verilmemesi yönündeki kararın açıkça HMK’nın 331. maddesine aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, davalı taraf olarak lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine, davacı tarafa vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmemesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde terditli olarak dava tarihindeki rayiç değerin tahsili, o da olmadığı taktirde protokolle tespit edilen daire bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili, ticaret mahkemelerinde tapu iptali ve tescil davası görülemeyeceğine dair istinaf itirazında bulunmuştur. Davacı ticari şirket, davalı ise kooperatiftir. Davanın ticaret mahkemesinde açılması doğru olup, ticaret mahkemeleri ticari ilişkiden doğan tapu iptali ve tescil davalarına bakmakla görevlidir. Davalı vekilinin göreve ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir.
Dava konusu … ili … ilçesi … Mahallesi … Ada … Parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak arsa sahibi ile dosyamız davalısı olan kooperatif arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği, daha sonra, davalı kooperatifin, inşaat yapım işini davacı şirkete devrettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki ilişki yönünden; davacı şirket yüklenici, davalı kooperatif iş sahibidir.
Davalı kooperatif ile aralarındaki sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirdiğini iddia eden davacı şirket vekilince, davacı şirkete verilmesi kararlaştırılan … Blok …-… ve … Blok …-… no’lu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil talebiyle eldeki dava açılmıştır.
Dava konusu bağımsız bölülere ilişkin olarak, 25/03/2010 tarihinde, eldeki dosyanın davalısı olan kooperatif tarafından, arsa sahibi ve taşınmaz maliklerine karşı İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil davası açılmış olup, eldeki dosyanın davacısı olan şirket, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/386 Esas sayılı dava dosyasında asli müdahil olarak yer almıştır. İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/386 Esas, 2018/446 Karar sayılı kararıyla Asli Müdahil … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin talebinin kabulüne ve dava konusu … ili … ilçesi … Mahallesi … Ada … Parsel … Blok ….Kat …-… no’lu … Blok ….Kat …-… no’lu bağımsız bölümlerin tapularının iptali ile … San. Ve Tic. Ltd. Şti adına tesciline karar verilmiş olup, karar, temyiz ve karar düzeltme incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Buna göre eldeki dava konusuz kalmış olup, mahkemece esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetlidir.
Davalı vekilince ,tapu iptali ve tescil talebi yönünden İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada tescil kararı verildiği, alacak talebinin ise istinafa konu edilen dosyada görüldüğü, bu yönüyle dava konularının farklı olduğu, alacak talebinin de konusuz kaldığı, davalı lehine vekalet ücreti verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinaf itirazında bulunulmuş ise de, davacı yanın eldeki davada tapu iptali ve tescil ile alacak olmak üzere iki ayrı talepte bulunmadığı, davanın terditli olarak açıldığı, davacının asli talebinin tapu iptali ve tescil olduğu, mümkün bulunmadığı takdirde alacak istendiği, dolayısıyla talepler arasında aslilik, fer’ilik ilişkisi bulunmakta olup, asli talebin konusuz kalmasıyla dava da konusuz kalmıştır. Bu durum, davalı lehine vekalet ücreti tayin ve takdirini gerektirmemektedir.
Davanın konusuz kalması, başlangıç aşamasında dava koşulları var olan bir davanın konusunun, daha sonradan ortadan kalkması anlamını taşımaktadır. Davanın konusuz kalması halinde yargılama giderleri HMK’nun 331.maddesine göre tarafların haklılık durumuna göre belirlenir ve vekalet ücreti AAÜT nin 6.maddesi gereğince, ön inceleme oturumundan önce davanın konusuz kalması halinde nisbi vekalet ücretinin yarısına ön inceleme oturumundan sonra davanın konusuz kalması halinde ise nisbi vekalet ücretinin tümüne hükmedilir. (Yargıtay 17. H.D’nin 2016/9097 E. – 2019/6024 K.)
İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/386 Esas, 2018/446 Karar dosyası kapsamında yapılan yargılama, temyiz ve karar düzeltme incelemesinden geçerek kesinleşen karar nazarı dikkate alındığında, davacı eldeki davayı açmakta haklıdır. Ön inceleme oturumundan sonra dava konusuz kaldığından davalı lehine takdir ve tayin edilen vekalet ücretinin nispi olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı kooperatifin, davacı şirketin, kooperatife borçlarının olduğu, davacı şirketin, aidat borçlarını ödemeden taşınmaza malik olmasının sağlandığına dair istinaf itirazlarına ilişkin olarak ; davalı kooperatifin , bu hususlardaki iddia ve beyanlarını, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/386 Esas, 2018/446 Karar sayılı dosyasının yargılaması kapsamında tüm aşamalarda bildirdiği, itiraz konularının, anılan dosyada değerlendiği ve karara bağlandığı anlaşılmakla, istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.07.2021 tarih ve 2011/527 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 210,55 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-Kararın, dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361/(1) maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 11.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.