Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1513 E. 2021/1371 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1513
KARAR NO : 2021/1371

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/101 D.İş
KARAR NO : 2021/101
TALEP TARİHİ : 18.03.2021
KARAR TARİHİ : 19.03.2021
İTİRAZ TARİHİ : 29.03.2021
EK KARAR TARİHİ : 27.05.2021
TALEP : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 02.11.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 03.11.2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.05.2021 tarih ve 2021/101 D.iş Esas, 2021/101 Karar sayılı ek kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin karşı taraf avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 29.09.2021 tarih ve 2021/1727 Esas, 2021/1306 Karar sayılı görevsizlik kararı ile, dosyanın, 21. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2021 tarih ve 2021/1580 Esas, 2021/1658 Karar sayılı görevsizlik kararı ile de dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
İhtiyati haciz isteyen avukatı tarafından verilen 18.03.2021 tarihli ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; İzmir 11. İcra Müdürlüğü 2021/2980 Esas sayılı dosyası üzerinden takip açılmış ise de, tebligat gönderilmeksizin ve duruşma yapılmaksızın, 19.884,00 TL bedel karşılığı borlunun menkul ve gayrimenkulleri, araçları ile üçüncü kişilerdeki her türlü hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İlk derece mahkemesi 19.03.2021 tarih ve 2021/101 D.iş Esas, 2021/101 Karar sayılı kararında özetle; “…1-Dilekçe ve aşağıda nitelikleri yazılı belgelerin incelenmesinden, ihtiyati haciz isteyenin talebi kanuna uygun görülmüş olup, borcun vadesinin geçtiği ve rehinle temin edilemediği anlaşıldığından, İ.İ.K.’nun 257.maddesi uyarınca yukarıda ismi yazılı borçlunun yukarıdaki adreste ve alacaklı tarafça gösterilen adreslerindeki menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının (19.884,00-TL) borca yeter miktarının yasal sınırlamalar göz önünde tutularak İHTİYATEN HACZİNE,
2-Karşı tarafın ve 3.şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak takdir olunan %15 (2.982,60-TL) nakit veya müddetsiz bir banka teminat mektubunun ibrazında kararın yerine getirilmesi için bir örneğinin icra müdürlüğüne tevdiine,…” şeklindeki gerekçe ile ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
İTİRAZ :
Karşı taraf avukatı tarafından verilen 29.03.2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine iş bu dava dosyası ile İhtiyati Haciz başvurusu yapıldığını, İhtiyati Haciz Talep eden ile müvekkili şirket arasında Mersinli Mah. ….Konak İzmir ve Mersinli Mah. …. Konak İzmir adresindeki taşınmazlara doğal gaz tesisatı döşenmesi için sözleşmeler akdedildiğini, bunlardan Mersinli Mah. …. Konak İzmir adresindeki taşınmaza tesisat döşendiğini ve hizmete açıldığını, ancak ihtiyati haciz talep edenin Mersinli Mah. …. Konak İzmir adresindeki taşınmazda sözleşmelerde açıkça “Yer Üstü” tesisat döşeneceği açıkça kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşme ile belirlenen tüm tesisatı döşemiş olmasına rağmen sonradan sözleşme harici olarak tesisatın küçük bir kısmının zemin altından geçirilmesinin talep edildiğini, müvekkili şirketçe bu ekstra işin maliyetinin 1.000,00-TL olduğunun belirtildiğini, bunun üzerine karşı yan sözleşme dışı talep ettiği ek hizmetin bedelini ödemek istememesi üzerine anlaşmazlık vuku bulduğunu, öyle ki, sözleşmelerde taahhüt edilen tesisatın döşendiğin dair video kaydının da mevut olduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz şekilde yerine getirdiği halde karşı yanın iade faturası keserek ihtiyati haciz talep ettiklerini, yukarıda yazılı delilleriyle ispat ettiğimiz olay örgüsü ve ihtiyati haciz kararının iade faturasına dayanarak verilmiş olması karşısında müvekkilin mağduriyetinin son derece büyük olduğunu, müvekkili şirketin, İstanbul ve Ege Bölgesinde on yıldır bu sektörde faaliyet gösterdiğini, beş yüzü aşkın çalışanı bulunan köklü bir firma olduğunu, ihtiyati haciz talep edene olmadığı gibi başka hiçbir kurum ve kuruluşa muaccel hale gelip ödenmemiş bir kuruş dahi borcunun bulunmadığını, bu nedenlerle itirazlarının kabulüne, kanuna aykırı olarak verilen İhtiyati Haciz kararının iptaline, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 27.05.2021 tarih ve 2021/101 D.iş Esas, 2021/101 Karar sayılı kararında özetle; “…İtiraz Eden vekili; Müvekkilinin sözleşme ile belirlenen tüm tesisatı döşemiş olmasına rağmen karşı yanın sözleşme dışı talep ettiği ek hizmetin bedelini ödemek istememesi üzerine anlaşmazlık vuku bulduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz şekilde yerine getirdiği halde karşı yanın iade faturası keserek ihtiyati haciz talep ettiklerini, iade faturasına dayanarak ihtiyati haciz talep edilemeyeceğini beyan etmiş ise de,
İİK’nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan diğer itiraz sebeplerinin de bulunmaması nedeniyle borçlu hakkında verilen ihtiyati haciz kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, bu borçlu yönünden yapılan itirazın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karşı taraf avukatı tarafından verilen 06.08.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Müvekkil şirket aleyhine İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/101 D. İş dosyası ile İhtiyati Haciz başvurusu yapılmıştır. İhtiyati Haciz Talep eden ile müvekkilimiz şirket arasında Mersinli Mah. …. Konak İzmir ve Mersinli Mah. …. Konak İzmir adresindeki taşınmazlara doğal gaz tesisatı döşenmesi için sözleşmeler akdedilmiştir. (Dosyada mübrez)
Bunlardan Mersinli Mah. …. Konak İzmir adresindeki taşınmaza tesisat döşenmiş ve hizmete açılmıştır. (Kolon & İç Tesisat Doğal Gaz Uygunluk Belgesi dosyada mübrez) Ancak ihtiyati haciz talep edenin Mersinli Mah. …. Konak İzmir adresindeki taşınmazda sözleşmelerde açıkça “Yer Üstü” tesisat döşeneceği açıkça kararlaştırılmıştır.
Müvekkil şirket sözleşme ile belirlenen tüm tesisatı döşemiş olmasına rağmen sonradan sözleşme harici olarak tesisatın küçük bir kısmının zemin altından geçirilmesi talep edilmiş müvekkil şirketçe bu ekstra işin maliyetinin 1.000,00-TL olduğu belirtilmiştir. Bunun üzerine karşı yan sözleşme dışı talep ettiği ek hizmetin bedelini ödemek istememesi üzerine anlaşmazlık vuku bulmuştur. Öyle ki, sözleşmelerde taahhüt edilen tesisatın döşendiğin dair video kaydı da mevuttur. Müvekkil şirket üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz şekilde yerine getirdiği halde karşı yan iade faturası keserek ihtiyati haciz talep etmişlerdir.
Yukarıda yazılı delilleriyle ispat ettiğimiz olay örgüsü ve ihtiyati haciz kararının iade faturasına dayanarak verilmiş olması karşısında müvekkilin mağduriyeti son derece büyüktür. Müvekkil şirket, İstanbul ve Ege Bölgesinde on yıldır bu sektörde faaliyet göstermekte olup, beş yüzü aşkın çalışanı bulunan köklü bir firmadır. İhtiyati haciz talep edene olmadığı gibi başka hiçbir kurum ve kuruluşa muaccel hale gelip ödenmemiş bir kuruş dahi borcu bulunmamaktadır…
İhtiyati haciz talep eden bu şartların meydana geldiğine dair yerel mahkemeye delil sunmak şöyle dursun iddia da bile bulunmamıştır. İhtiyati haciz talep edilen dilekçede, iade faturasının ödenmediği ve müvekkil şirket hakkında internet sitelerinde şikayetler olduğundan (asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla) başka hiç bir iddiaya yer verilmemiştir. Talebin dayanağı da yine talep eden tarafça kesilen faturadan ibarettir.
Bu noktada örneğin müvekkil şirket adına tarafımızca faturaya dayalı bir ihtiyati haciz talep edilmiş ve uygulanmış olsa idi aynı sözleşmeye dayalı olarak birbirinin tersi yönde iki ihtiyati haciz kararı ortaya çıkmış olacak idi. Başlı başına bu husus dahi, ihtiyati haciz talep eden karşı tarafın geçici hukuki koruma tedbirlerinin uygulanabilmesi için aranan “yaklaşık ispatın” yerine getirilemediği halde ihtiyati haciz kararı verildiğini ortaya koymaktadır.
Bahse konu ihtiyati haciz kararı İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2021/2980 E. Sayılı dosyası ile infaz edilmiş tarafımızca genel haciz yolu ile takibe itiraz dilekçesi de yasal süresinde sunulmuştur. Bu haliyle uyuşmazlığın halli ancak yargılama ile giderebilecektir.
Nitekim öğretide de, Yargıtay’ın yerleşik içtihadında da görüşler paralel olup lehimizedir. Örneğin Yargıtay emsal olaylar üzerine verdiği muhtelif kararlarda:
-“İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin alacağının ispatı bakımından sunduğu faturaların alacağın varlığı konusunda mahkemede yeterli kanaat oluşturmadığı, karşı tarafça borca itiraz edildiği gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş olmasının yerinde olduğunu” ( 19. HD. 09.10.2012 T. E:10039, K:14687 )
-“İhtiyati haczin faturalara istinaden talep edildiği, oysa faturaların alacağın varlığım, gösteren kesin delil olmadığı, ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini”(19. HD. 18.09.2012 T. E:5779, K:13069)
-“İhtiyati haciz isteyen tarafından dilekçeye eklenen faturaların, alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemede kanaat uyandırmaya yeterli olmadığından ihtiyati haciz isteminin reddi gerekeceğini” (19. HD. 21.03.2012 T. E:2011/12557, K:4600 )
-“Mahkemece, ihtiyati haciz talebine dayanak olarak sunulan 34 adet faturanın borç ikrarını içeren belgelerden olmadığı, alacaklının yaptığı icra takibine karşı borçlunun itiraz ettiği, ayrıca borçlunun mallarını kaçırdığına dair delil bulunmadığı belirtilerek ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını”( 19. HD. 15.09.2010 T. E:6468, K:9752) hüküm altına almıştır.
Tüm bunlar bir yana müvekkil şirket adına itirazlarımız sonuçlanana kadar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 266. Maddesine dayanarak teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması da talep edilmiş olup İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/156 E. 2021/212 K. sayılı kararı ile talebimiz kabul edilmiş olup peşinen hazır ettiğimiz teminat mektubunun uygun görülmemesi nedeniyle derhal nakit teminat yatırılmıştır. Hal böyle olunca müvekkil şirketin borcunu ödemekten kaçındığı, hileli/muvazaalı işlem yaptığı mal kaçırdığı iddialarının gerçeğe aykırı olduğu da doğal olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu itibarla haksız ihtiyati haciz kararı nedeniyle, müvekkil şirketin uğradığı zararların giderilmesi için her türlü talep, dava ve şikayet haklarımızı da saklı tutuyoruz.
Müvekkil şirket, ihtiyati haciz talep edenin kendi düzenlediği bir faturaya dayalı olarak varlığı tartışmalı bir alacak (asla varlığını kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile) nedeniyle ticari faaliyetleri durma noktasına gelmiş büyük mağduriyet yaşamıştır.
Bunun üzerine haksız ihtiyati hacze itiraz edilmiş ise de Yerel Mahkeme :” …İİK’nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan diğer itiraz sebeplerinin de bulunmaması nedeniyle borçlu hakkında verilen ihtiyati haciz kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından…” gerekçesiyle itirazımızı reddettiği gibi duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde karşı yan lehine vekalet ücretine hükmederek mağduriyeti daha da artırmıştır.
Oysa itiraz dilekçemiz incelendiğinde İHTİYATİ HACZİN DAYANDIĞI SEBEPLERE, yazılı delil ve video kayıtlarının da dahil olduğu tüm delilleri de ibraz ederek itiraz edildiği açıkça ortadadır. Hal böyle olunca haksız ve hukuka aykırı kararın kaldırılması için Yüksek Dairenize başvurmak zaruri olmuştur.” ifadelerini içeren gerekçelerle D.i ek kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
İstemde bulunan avukatı tarafından verilen 07.09.2021 tarihli istinafa yanıt dilekçesinde özetle; “…1-Davalı şirket her ne kadar müvekkil şirket ile aralarında akdedilen sözleşmede ifa edilecek iş yönünden sadece “yer üstü” tesisatı döşeneceğini, tesisatın sadece ufak bir bölümünün yer altından geçirileceği haricen talep edildiğini ve buna ilişkin bedelin ödenmediği uyuşmazlığın bundan ibaret olduğunu iddia etmekteyse de bu iddia hem sözleşme hem de davalı şirket tarafından tanzim edilen fatura incelendiğinde gerçek olmadığı görülecektir. Ayrıca davalı şirketin bu iddiası ne tahkikat aşamasında duruşmalı yapılan incelemede ne de itiraz dilekçesinde ileri sürülmemiştir.
Dosyanın geldiği aşama itibariyle istinaf kanun yolu aşamasında davalının iddia ettiği bu husus iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamına girdiğinden davalı şirketin iddia ve savunmalarını genişletmesine muvafakatimiz yoktur.
Taraflar arasında 30.09.2020 tarihinde 1615 No’lu sözleşme imzalanmıştır. Söz konusu sözleşmenin yapılacak işlemler başlıklı bölümünde radyatör markasının yerden ısıtma nevinden olduğu, yine kalorifer tesisatının da yerden ısıtma tesisatı olduğu, açıklamalar kısmında “160 m2 Frankıshe yerden ısıtma, köpük 160m2 köşe, izolasyon bandı” vs. Gibi malzemelerin kullanılacağı taahhüt edilmiştir.
Görüldüğü üzere sözleşmede açıkça yerden ısıtma tesisatının döşeneceği kararlaştırılmıştır. Davalı şirketin iddia ettiği gibi asıl iş yer üstü tesisatı işlemi değil yerden ısıtma tesisatı döşemesidir. Bu hususta sözleşmede açıkça tanzim edilmiştir.
Sözleşmede kararlaştırılan bedelim müvekkil şirket tarafından ödenmesi üzerine davalı şirket tarafından …. No’lu 19.884,00 TL bedelli fatura tanzim edilmiştir. Davalı şirket tarafından tanzim edilen fatura incelendiğinde de asıl işin yerden ısıtma tesisatı işi olduğu görülecektir. Faturada söz konusu işlemlerde kullanılan ürünlerde 161.28 adet yerden ısıtma straforu kullanıldığı açıkça belirtilmiştir. Davalı şirket her ne kadar tüm tesisat döşendikten sonra sözleşme haricinde yerden ısıtma işleminin yapılacağını iddia etmişse de bu hususun sözleşme ve fatura incelendiğinde gerçeğe aykırı olduğu görülecektir. Davalı şirket sözleşmeyi gereği gibi ifa borcundan kurtulabilmek amacıyla bu iddiaları ileri sürmektedir.
Ayrıca tarafımızca ayıplı olan işlerin tespiti için İzmir 13. Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/48 D.İş dosyası ile delil tespiti talep edilmiştir. Söz konusu dosyadaki bilirkişi raporunda “yerden ısıtma sisteminde yakıcı cihaz olarak …. marka logic kombi kullanıldığı, Pex-a oksijen bariyerli yerden ısıtma boruları l-kullanıldığı, sözleşmeye göre yerden ısıtma uygulama alanının 124,04 m2 olduğu, yerdne ısıtma sistemi döşenmiş taşınmazın mutfak,salon,koridor ve odalarda yeterli derecede ısınma olmadığı, yerden ısıtma sistemlerinde kollektörlerden çıkan hat uzunluğunun 120 metre olarak döşenmesi gerektiği vs gibi hususlarda tespitlerde bulunmuştur. Bilirkişi raporunda da sözleşmeye göre yerden ısıtma tesisatındaki ayıplı işler tespit edilmiştir. Dolayısıyla davalı şirketin yerden ısıtma işleminin sözleşme haricinde olduğu iddiasına itibar edilmemelidir.
2-Davalı şirket 2004 sayılı İİK’da yer alana ihtiyati haciz şartlarının oluştuğuna ilişkin tarafımızca iddiada bulunmadığı ileri sürülmüşse de bu iddia gerçeğe aykırıdır. ..
İhtiyati haciz talep dilekçemiz incelendiğinde görüleceği üzere davalı şirket tarafından yerden ısıtma tesisatı döşendikten sonra müvekkil tarafından test edildiğinde tesisatın gereği gibi çalışmadığı tespit edilmiş, müvekkil şirket tarafından davalı şirkete ulaşılmaya çalışılmışsa da davalı şirkete ulaşılamamıştır. Akabinde davalı şirkete eksik ve ayıplı ifadan dolayı iade faturası keşide edilmiş ve bu fatura Karşıyaka 5. Noterliği’nin 06.03.2021 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete gönderilmiştir. Ancak söz konusu ihtarnameye de davalı şirket tarafından herhangi bir cevap verilmemiştir. Bu hususlar davalının yukarıda verilen madde hükmü gereği mal kaçırma amacı güttüğünden tarafımızca ihtiyati haciz talep edilmiştir. Nitekim ihtiyati haciz kararı verilebilmesinin şartları oluşmuştur ve yerel mahkemece tarafından hukuka uygun olarak talebimizin kabulüne karar verildiğinden davalının istinaf talebinin reddi talep olunur.
3-Yerel mahkemece davalının ihtiyati haciz kararına yapmış olduğu itirazın reddi kararında “İİK’nın 265. Maddesinde sınırlı olarak sayılan diğer itiraz sebeplerinin bulunmaması nedeniyle borçlu hakkında verilen ihtiyati haciz kararında isabetsizlik olmadığı” ifade edilmiştir.
İİK’nın 265. Maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırlayıcı sayım ilkesi ile sayılarak bu sebeplerin: “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebepler, mahkemenin yetkisi ve teminata itiraz” olabileceği düzenlenmiştir. Borçlu itirazında söz konusu sebeplerden hiçbirine dayanmadığından yerel mahkemece hukuka uygun olarak itiraz talebinin reddine karar verilmiştir. Ayrıca davalı şirket her ne kadar mahkemenin duruşmasız olarak itiraz hakkında karar verdiğini iddia etmişse de bu hususta gerçeğe aykırı olup yerel mahkeme 27.05.2021 tarihinde duruşmalı olarak inceleme yapmış lakin davalı taraf bu duruşmaya katılmamıştır.
Tüm bu hususlar gözetildiğinde yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesi talep olunur…”şeklindeki gerekçelerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi talep edilmiştir
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İstem, ihtiyati haciz ara kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ara kararının istinaf kanun yoluyla incelenmesi talebidir.
2004 sayılı İcra iflas Kanunu’nun 257. Maddesi:”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı,
borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” ifadelerini içerir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09.12.2012 tarihli 100039 K: 14686 K sayılı içtihadı “Faturaların alacağın varlığı konusunda mahkemede yeterli kanaat oluşturmadığı karşı tarafça borca itiraz edildiği, gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş olmasının yerinde olduğuna” ilişkin içtihadı mevcuttur.
Somut olayda, ihtiyati haciz talep eden vekili, taraflar arasında 30.09.2020 tarihli doğalgaz ısıtma tesisatı döşeme sözleşmesi yapıldığını, tüm ödemelerin karşı tarafa yapıldığını, 19.884,00 TL’lik takip konusu faturanın kesildiğini, ancak karşı tarafça tesisatın kurulamadığını, karşı tarafla temasa da geçilemediğini, 02.03.2021 tarihinde iade faturası düzenlendiğini, internette de firma hakkında çok şikayet olduğunu, İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nde 2021/2980 Esas sayılı dosyada iade faturasından ötürü takibe geçtiklerini belirterek ihtiyati haciz kararı verilmesi istemiyle talepte bulunmuş, ilk derece mahkemesi 19.03.2021 tarihinde hiçbir gerekçe dahi göstermeden %15 teminatla ihtiyati haciz kararı vermiş, bu ara kararına karşı aleyhine karar verilen …. Şirketi vekili tarafından itiraz edilmiş ve yüklenicinin işi tamamlandığı iş sahibinin sözleşme dışı ilave iş istediği, bunun maliyeti bildirilince iade faturası düzenlediği belirtilerek ihtiyati haciz ara kararına itiraz edilmiş, itiraz duruşmalı olarak incelenmiş ve yine İ.İ.K’nun 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinin bulunmaması nedeniyle denmek suretiyle itirazın reddine karar verilmiş ve ara kararına karşı yüklenici vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Olaydaki ihtilaf iade faturasından kaynaklanmaktadır. Yüklenici işi yaptığını, iş sahibinin sözleşme dışı işleri de istediğini bunun fiyat farkı bildirilince de iş yapılmasına rağmen iade faturası düzenlediğini, iş sahibi ise işin yapılmadığını, ancak bedelin ödendiğini, sözleşmede radyatör markasının yerden sıtma nevinden olduğunun belirli olduğunu belirtmektedirler. Sonuç olarak taraflar arasındaki ihtilaf yargılamayı gerektirmektedir ve bilirkişi incelemesi ile ve toplanacak deliller ile ortaya çıkacaktır.
Talep konusu yargılamayı gerektirdiği ve taraflar arasında sözleşme olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı ve talepte bulunanın bizzat kendi yaptığı ödemeye geri istemesi nedeniyle istinaf isteminin HMK 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kabul edilerek, ilk derece mahkemesinin ek kararının kaldırılarak, itirazın kabulü ile ihtiyati haciz ara kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine dairemiz tarafından ulaşılmıştır .
HMK’nın 353/(1)-b-2.maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 27.05.2021 tarihli ek kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, aşağıda olduğu üzere karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarda gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Karşı taraf avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.05.2021 tarih ve 2021/101 D.iş Esas, 2021/101 Karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati hacze yapılan itirazın kabulü ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.03.2021 tarih ve 2021/101 D.iş Esas, 2021/101 Karar sayılı kararında verilen ihtiyati haciz kararının KALDIRILMASINA,
3-İhtiyati haciz talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ve ihtiyati haciz talep eden lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Kendisini vekille temsil ettiren karşı taraf lehine A.A.Ü.T hükümleri uyarınca tayin olunan 1.125,00 TL (itiraz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması nedeniyle) vekalet ücretinin talepte bulunandan alınarak karşı tarafa verilmesine,
5-Karşı taraf vekilinin istinaf isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle karşı taraf tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının, talebi halinde yatıran karşı tarafa geri verilmesine,
6-Karşı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talepte bulunandan alınarak, karşı tarafa verilmesine, karşı tarafça yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 258/3 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 02.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.