Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1343 E. 2021/1254 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1343
KARAR NO : 2021/1254

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/188
DAVA TARİHİ : 18.07.2021
ARA KARAR TARİHİ : 19.07.2021
DAVA : Sözleşmeden Kaynaklanan Tazminat
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 12.10.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 13.10.2021

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla 2021/413 Esas,) 2021/188 Esas sayılı dosyasından verilen 19.07.2021 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2021/413 Esas sayılı dosyasına verilen 05.03.2021 tarihli ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; Muğla ili …. ilçesi …. Beldesi …. yerleşkesi içerisinde bulunan …., inşaat işleri ile ilgili olarak, Davacı Müvekkili şirketin ile Davalı …. Ltd. Şti. arasında 03.07.2019 tarihinde imzalanan Alt Çatı Ve Üst Çatı Ön Üretimli Bakır Kaplama İşleri Sözleşmesi ile 14.07.2020 tarihinde imzalanan, İç Cephe Mekanik Montaj Traverten ve Yapıştırma Doğal Taş Kaplama Sözleşmesi, Tavan Kaplama Sözleşmesi, Cam Korkuluk Yapım Sözleşmesi ve Ahşap Deck Döşeme ve Basamak Kaplama Yapımı Sözleşmesi kapsamında yüklenici olan davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tüm uyarı ve ihtarlara rağmen gereği gibi ve zamanında yerine getirmediğini ve müvekkili şirketin imzalanan bu sözleşmeleri geriye etkili şekilde ayrı ayrı fesih ettiğini, bu haklı sebeplere dayalı fesihlerden dolayı, müvekkili şirketin bu sözleşmeler nedeniyle uğradığı zararı ve menfi zararlarını tam olarak bilmelerinin mümkün olmadığını, fazlaya ilişkin haklarımız ayrı ayrı saklı kalmak kaydıyla, Alt Çatı Ve Üst Çatı Ön Üretimli Bakır Kaplama İşleri Sözleşmesi kapsamında, 700.000,00 TL, İç Cephe Mekanik Montaj Traverten ve Yapıştırma Doğal Taş Kaplama Sözleşmesi kapsamında 40.000,00 USD, Tavan Kaplama Sözleşmesi kapsamında 10.000,00 USD, Cam Korkuluk Yapım Sözleşmesi kapsamında 10.000,00 USD, Ahşap Deck Döşeme ve Basamak Kaplama Yapımı Sözleşmesi kapsamında 40.000,00 USD olmak üzere toplam; 700.000,00 TL ve 100.000,00 USD nin davalı şirketten tahsilini, sözleşmeler kapsamında davalı yükleniciye yapılan ödeme tutarlarının çok yüksek meblağlar oluduğunu tespit edilen imalat durumuna göre müvekkiline iade edilebilecek tutarın göz önünde bulundurularak, 6100 s.HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca, Davalı şirketin taşınmaz, araç ve banka değerlerine, teminatsız olarak, şimdilik dava değeri oranında ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi (Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2021/413 Esas sayılı dosyasından verilen 19.07.2021 tarihli ara kararında özetle; “…Talep incelendiğinde, ihtiyati tedbirin dava konusunun üzerine konulacağı, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davacının yapmış olduğu ödemelerin miktarı, ayıp oranı, iade edilecek tutarlar dava sonunda belirlenecek olup, ilanın itirazı ile ilgili hususlar olduğundan dolayı davalının dava konusu edilmeyen alacak ve malvarlığına tedbir konulamayacağından davacı vekilinin tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 30.07.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Dosyaya sunduğumuz sözleşme metinleri, davacı müvekkil tarafından davalıya yapılan yüklü ödemeleri gösterir banka kayıt ve dekontları, Milas Sulh Hukuk Mahkemesince 2021/4 D. İş, 2021/14 D. İş ve 2020/60 D.İş E.sayılı dosyalar üzerinden inşaat alanında bilirkişi heyetiyle yapılan tespitlerle; yapılan bir kısım işlerde imalatları tekrarını gerekli kılan gizli ayıpların tespit edildiği (Alt Çatı ve Üst Çatı Ön Üretimli Bakır Kaplama İşleri Sözleşmesi), yapılan yüklü ödemelere rağmen bir kısım sözleşme gereği bitirilmesi gereken işlere dahi başlanılmamış olduğu (Cam Korkuluk Yapım Sözleşmesi ve Ahşap Deck Döşeme ve Basamak Kaplama Yapımı Sözleşmesi), yapılan bir kısım imalatların ise teknik hatalar ve işçilik hataları nedeniyle davacı tarafından kabulünün mümkün olmadığı (İç Cephe Mekanik Montaj Traverten ve Yapıştırma Doğal Taş Kaplama Sözleşmesi ve Tavan Kaplama Sözleşmesi) tespit edilmiştir. Bu hususlara ilişkin delillerimizi dosyaya sunmuş bulunmaktayız.
Yargıtay HGK. 20.12.2013 T. 2013/21-1791 E. 2013/1676 K. Sayılı kararı ile ,”…davacı vekili her ne kadar isteminde “ihtiyati tedbir” istemiş ise de davacının amacının para alacağını teminat altına almak olduğu,- uygulanacak hukuk normunun re’sen Hakimce tespit edilmesi ve uygulanması Hakime aittir.- ilkesi gereğince TALEP HAKKINDA İHTİYATİ HACİZ HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI ve bu hükümler çerçevesinde TALEBİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİNE…” hükmetmiştir. Somut olayda yukarıda delilleri ile belirtildiği şekilde, davalı yüklenici sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğinden, bu haksız fiillerinden dolayı, hukuka aykırı şekilde davacının malvarlığında zarar meydana gelmesine neden olmuştur. Hal böyle olunca İİK 257/2 uyarınca geçici hukuki koruma yollarından biri olan “ihtiyati hacizde” yakın ıspat koşulu gerçekleştiğinden Mahkemece, “talebe ilişkin uygulanacak hukuk normunun re’sen Hakimce tespit edilmesi ve uygulanması Hakime aittir.” ilkesi uyarınca dava konusu para alacağının teminat altına alınması talebimize ilişkin olarak re’sen “ihtiyati haciz” hükümlerinin de tartışılması ve uygulanması gerekirken talbimizin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıkladığımız gerekçelerle ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle;
1- İstinaf BAŞVURUMUZUN KABULÜ İLE; Muğla 2. Asliye (Ticaret) Mahkemesinin 19.07.2021 tarih 2021/413 E. sayılı ” Ara Kararı” nın istinaf incelemesi neticesinde KALDIRILMASINI ve talebimiz doğrultusunda Uygun Görülecek Hukuki Koruma Önlemlerinin Alınmasına Karar Verilmesini;
2-İstinaf başvuru masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Verilen karardan sonra Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 09.09.2021 tarih ve 2021/413 Esas, 2021/479 Karar sayılı kararı ile, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kurulması ile birlikte mahkemenin dava konusu somut uyuşmazlık bakımından görevsiz hale gelmesi sebebiyle dosyanın görevli ve yetkili Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilmesine dair karar verildiği ve dosyanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği, mahkemece 2021/188 Esas numarası alındığı görülmüştür.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İstem, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararının istinafen incelenmesi talebidir. Dava ise eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Somut olayda davacı vekili davacı ve davalı şirketler arasında toplam 9 adet eser sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı yüklenici şirketin edimlerini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle davacı iş sahibi feshettiğini; bu sözleşmeler kapsamında davacı şirketin menfi zarara uğradığını belirterek toplam 700.000,00 TL ve 100.000 USD’nin davalı şirketten tahsilin talep etmiş, sözleşmeler kapsamında davalı yükleniciye çok yüksek oranda ödemeler yapıldığını belirterek davalının malları üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkeme ise dava konusunun yargılamayı gerektirdiği, dava konusu olmayan mallar üzerine ihtiyati tedbir konulmayacağı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dosya kapsamı dikkate alındığında dava konusu yargılamayı gerektiren nitelikte olup dava konusu olmayan mallar üzerine ihtiyati tedbir konması HMK 389. maddeye aykırı nitelikte görülmekle, HMK 353/(1)-b-1. maddesi gereğince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine dairemiz tarafından ulaşılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla 2021/413 Esas,) 2021/188 Esas sayılı dosyasından verilen 19.07.2021 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 97,70 TL istinaf karar ve ilam harcı, peşin alınan toplam 118,60 TL harçtan mahsubu ile kalan 20,90 TL’nin talebi halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 12.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.