Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1246 E. 2021/1168 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1246
KARAR NO : 2021/1168

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/455
DAVA TARİHİ : 30/06/2021
ARA KARAR TARİHİ: 06/07/2021
DAVA : Alacak
İSTEM : İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 30.09.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 11.10.2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/455 Esas sayılı dosyasından verilen 06.07.2021 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile borçlu şirket arasında 23.05.2016 tarihinde … Noterliği huzurunda Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Havi Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereği ilgili arsa bedelinin 2.131.626,88 TL olarak belirlendiği, müvekkili şirket tarafından borçluya %18 KDV uygulanarak toplamda 2.515.319,77 TL fatura kesildiği, müvekkilinin borçlu şirkete kesmiş olduğu fatura ile borçlu şirketin müvekkiline kesmiş olduğu faturalar arasında 362.376,56 TL KDV farkı olduğu, müvekkilinin ödenmeyen bu fark için borçlu şirketi defalarca uyardığı, borçlu şirkete ihtarname keşide edildiği, 27.05.2021 tarihinde davalı şirket kaşe ve imzası ile beraber müvekkili şirkete bir mutabakat formu gönderdiği, bu formda 27.05.2021 tarihi itibariyle firmadaki cari hesabın 362.376,56 TL alacak bakiyesi gösterdiğini beyan ettiği, davalı tarafın bakiye alacağı imzası ile kabul ettiğinden bahisle alacağın sürüncemede kalmaması açısından borçlunun menkul, gayrimenkul ve banka hesaplarına ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı tarafça, davacının ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz istemine karşı herhangi bir yanıt dilekçesi sunmadığı dosya ve UYAP kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2021/455 Esas sayılı dosyasından verilen 06.07.2021 tarihli ara kararında özetle; “…H.M.K 389.maddesi gereğince meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
H.M.K 390/3.maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’inci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Daha açık bir anlatımla sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.(Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 12/06/2008 gün ve 2008/4717 esas,2008/6504 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi)
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ve eki belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, iş bu dava bir alacak davası olup, davacı tarafça tapu kaydına ihtiyati tedbir konulması talep edilen taşınmazın doğrudan doğruya davanın konusu oluşturmadığı gibi davacı iddialarının da yargılamayı gerektirdiği düşünülmekle bu yöndeki ihtiyati tedbir isteminin HMK 389 ve devamı maddeleri gereğince koşulları oluşmadığından reddine karar verme gereği doğmuştur.
Her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde davaya konu tutarla ilgili olarak davalının taşınır, taşınmaz malları ile tüm banka hesaplarına ihtiyati haciz konulması talep edilmiş ise de, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ve eki belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, bu kapsamda davacının davalıdan dava tarihi itibariyle muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı yapılacak yargılama neticesinde belirlenebileceğinden ve ayrıca davalının taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mal kaçırma çabası içerisinde bulunduğuna dair delilde sunulmadığından İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince davacı vekilinin koşulları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin yerinde görülmediğinden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 07.07.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde; “…İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/455 E. Sayılı kararı tarafımıza 06.07.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup bize tanınan yasal süre içerisinde ihtiyati haciz talebimizin reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuruyoruz.
Yerel mahkeme ihtiyati haciz talebinin reddine gerekçe olarak ” Her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde davaya konu tutarla ilgili olarak davalının taşınır, taşınmaz malları ile tüm banka hesaplarına ihtiyati haciz konulması talep edilmiş ise de, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ve eki belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, bu kapsamda davacının davalıdan dava tarihi itibarıyla muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı yapılacak yargılama neticesinde belirlenebileceğinden ve ayrıca davalının taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mal kaçırma çabası içerisinde bulunduğuna dair delil sunulmadığından İİL 257 ve devamı maddeleri gereğince davacı vekilinin koşulları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.” şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Şöyle ki;
Dava dilekçemizde belirtiğimiz üzere müvekkil ile borçlu şirket … Şirketi arasında 23.05.2016 tarihinde … Noterliği huzurunda Düzenleme Şeklindeki Satış Vaadi Havi Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi akdedilmiştir. Akdedilen sözleşme gereği arsa bedeli 2.131.626,88 TL olarak belirlenmiştir. Müvekkil şirket tarafın borçlu davalı şirkete %18 KDV uygulanarak toplamda 2.515.319,77 TL fatura kesilmiştir.
Müvekkilin borçlu şirkete kestiği fatura ile borçlu şirketin müvekkile kestiği fatura arasında 362.376,56 TL KDV farkı vardır. Müvekkil ödenmeyen bu fark için bir çok sefer davalı şirkete uyarıda bulunmasına, ihtarname keşide etmesine rağmen davalı şirket tarafından söz konusu KDV farkı için herhangi bir ödeme yapılmamıştır. 27.05.2021 tarihinde davalı şirket kaşe ve imzasıyla beraber müvekkil şirkete bir mutakabat formu göndermiştir. Bu formda 27.05.2021 tarihi itibarıyla fırmadaki cari hesabın 362.376,56 TL alacak göstermiştir. Davalı şirket tarafından açıkça bir borç ikrarı bulunmaktadır. Bu nedenle bir alacağımızın olduğu ve vadesinin gelmesine rağmen keşide edilen ihtarnameye ve uyarılara rağmen ödenmediği ortadadır.
Davalı şirket müvekkil şirketin alacağını sürüncemede bırakarak sürekli olarak ödemeyi geciktirmektedir. Hal böyle olunca müvekkil şirketin alacağını teminat altına almak ve davalının malları kaçırmasını, gizlemesini önlemek amacıyla dava dilekçemizde ihtiyati haciz talep etme zaruretimiz hasıl olmuştur.
Ancak bu talebimiz yerel mahkeme tarafından haksız olarak reddedilmiştir. Yukarıda anılan nedenlerle yerel mahkemenin haksız olarak reddettiği ihtiyati haciz talebimizin reddi kararını istinaf kanun yoluna götürmemiz hasıl olmuştur.
Yukarıda anılan nedenler ve re’sen dikkate alınacak diğer hususlara beraber;
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/455 E. Sayılı dosyasında verdiği ihtiyati haciz talebimizin reddi kararının kaldırılarak, bugüne dek ödenmeyen ve rehinle teminat altına alınmamış alacağımızın sağlanması için 362.376,56 TL borç miktarını karşılayabilecek derecede davalı şirketin taşınır, taşınmaz malları ile tüm banka hesaplarına ihtiyati hacız konulmasına,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı avukatı tarafından verilen 14.07.2021 tarihli, istinaf başvuru dilekçesine yanıt dilekçesinde; ”…1-)Davacının dosyaya sunduğu belgelerden alacağının varlığının anlaşılması mümkün değildir.
Davacının dosyaya sunduğu belgeler, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve faturalardır. kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davacının iddiasının aksine davacı taraf değildir.
Davacı ile yapılmış bir sözleşme yoktur.
Dava dilekçesinde belirtilen, … Noterliği’nin 23.05.2016 tarih ve … yev. Numaralı “Düzenleme şeklinde satış vaadini havi kat karşılığı inşaat sözleşmesi” başlıklı sözleşme tarafları arasında, davacı mevcut değildir. Yüklenici olarak müvekkilin imzaladığı sözleşmeye, arsa sahipleri olarak, …, …, …, … ve … Şti. İmza koymuştur. Davacı sözleşmede taraf değildir.
Bu sözleşmeye göre davacının alacağının olması bu nedenle mümkün değildir.
Davacının alacağının varlığı ya da muaccel olup olmadığı ancak yapılacak yargılama sonucunda belirlenebilecektir. Varlığı belli olmayan bir alacak iddiası üzerine ihtiyati haciz kararı verilemez. Mahkemenin bu konudaki değerlendirmesi ve sonucunda ret kararı vermesi doğrudur.
Açıklanan nedenlerle; istinaf talebinin reddine” karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.Dava, tapu iptali ve tescil davasıdır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257.maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258.maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265.maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Davacı şirket, 23.05.2016 tarihinde … Noterliği huzurunda … yevmiye numarasıyla kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre … ili, … ilçesi … ada … parsel ve … ada … parsel için arsa bedeli olarak 2.131.626,88 TL belirlendiğini ve müvekkili tarafından borçlu şirkete %18 katma değer vergisi bedeli uygulanarak toplamda 2.515.319,77 TL fatura kesildiğini, bunu borçlu şirket tarafından teslim bağımsız bölümlerin bedellerine ilişkin olarak 2.152.943,15 TL belirlendiğini, vekil şirketin kestiği fatura ile karşı tarafın kestiği fatura arasındaki 362.376,56 TL katma değer farkından dolayı alacağın doğduğundan bahisle davanın semeresiz kalmaması için davalının taşınır taşınmazlarına ihtiyati tedbir konulmasını, yine taşınır taşınmazları ile banka hesaplarına ihtiyati haciz konulmasını istemiştir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir istemi davanın konusu olmadığından reddedilmiş, ihtiyati haciz istemi ise, dava konusu alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddedilmiştir.
İstinaf isteminde bulunan davacı vekilinin, müvekkili şirketin alacağının sürüncemede kalmaması için davalının mallarını kaçırma ve gizlemesini önlemek için ihtiyati haciz sisteminde bulunulduğu, haksız yere istemlerinin reddedildiğini, kararın kaldırılmasını, istemlerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı gereğince alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğine yönelik gerekçe usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/455 Esas sayılı dosyasından verilen 06.07.2021 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 97,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 38,40 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) ve 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 30.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.