Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1000 E. 2021/968 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1000
KARAR NO : 2021/968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/563
KARAR NO : 2021/45
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2021
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/09/2021
KARARIN YAZ. TARİH : 14.09.2021

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.02.2021 tarih ve 2020/563 Esas 2021/45 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 25.03.2021 tarih ve 2021/591 Esas ve 2021/578 Karar sayılı görevsizlik kararı ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 25.06.2021 tarih ve 2021/809 Esas 2021/1311 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 22.10.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalıya ait …. plakalı …. marka 2016 model araç ile ilgili 19/10/2019 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalıya ait araçta eksper ….’nun uzman görüşüne göre toplamda 26.003,21 TL hasar oluştuğunu, kazadan sonra aracın oto servisine getirildiğini, hasarın 24/10/2019 tarihinde onarıldığını, onarımın ardından 19/10/2019 tarihli kazada kusurlu olan sürücünün dava dışı trafik sigortacısından 10.000,00 TL tahsil edilmiş ise de, bu bedelin araç onarım masrafını karşılamadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi dava olarak şimdilik 100,00 TL’nin onarım tarihi olan 24/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; davacı tarafın hasara ilişkin fatura sunmaması nedeniyle talep edilen bedeli kabul etmediklerini, bunun üzerine davacı tarafın hasara ait fatura göndermek yerine, arabuluculuk başvurusunda bulunduğunu, hasar bedelini ispatlayamadığını ve fatura sunamadığını, arabuluculuk toplantısında borcu kabul etmemeleri nedeni ile uzlaşma sağlanamadığını, müvekkiline ait …. plaka no’lu araç ile ihbar olunan ….’ya ait …. plaka no’lu araç ile 19/10/2019 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini ve kaza tespit tutanağına göre ihbar olunan aracın kazada % 100 kusurlu olduğunu, ihbar olunan ….’nun aracının zorunlu mali mesuliyet sigortası yine ihbar olunan …. Sigorta expertizleri, müvekkiline ait araçtaki hasarın 10.000,00 TL olduğunu rapor etmiş ve kendilerinin anlaşmalı oldukları oto tamircilerinde hasarın giderileceğini beyan ettiklerini, müvekkilinin, aracını davacıya teslim ettiğini ve ekspertiz raporundaki bedel ile yapılması konusunda anlaştıklarını, davacının, tamir yapıldıktan sonra aracı müvekkiline teslim ettiğini ve sigorta şirketinden bedelini tahsil ettiğini, dosyada mübrez kesin ekspertiz raporunda müvekkiline göre aracın değerinin 40.000,00 TL olduğunun belirtilmiş olup davacının beyanına göre aracın neredeyse tamamının bedelinde hasar olduğunun iddia edildiğini, bu durumun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kabul edilse dahi aracın bu durumda perte çıkmasının muhtemel olduğunu, aracın tamamı 40.000,00 TL iken aracın tamir bedelinin 26.000,00 TL olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve aracın pert bir durumunun söz konusu olmadığını, bu nedenlerle öncelikle davanın …. ile aracın …. Sigorta A.Ş’ye ihbar edilmesine, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 01.02.2021 tarih ve 2020/563 Esas 2021/45 Karar sayılı kararında özetle; “Somut olayda, 19/10/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davalıya ait …. plakalı aracın davacı yanca onarımının yapılmasından kaynaklı bakiye onarım bedeli isteminden ibaret olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yukarıda belirtildiği üzere ticari dava niteliğinde bulunmadığı, davanın çözümünde genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 22.02.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu onarım işleminin müvekkilinin ticari işletmesini ilgilendirilen bir işlem olup davalının aracın ticari taksi olarak kullanıldığını, davalının da ticari işletmesini ilgilendirdiğini, davacının tüzel kişi davalının gerçek kişi tacir olduğunu yapılan işin ticari iş olup davanın ticari dava olduğunu, davanın görevli mahkemede açıldığını, ilk derece mahkemesi kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Davalı tarafından istinaf dilekçesine karşı herhangi bir yanıt sunulmadığı UYAP ve dosya kapsamından anlaşılmıştır.

DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, davacı yanca araç tamirinden kaynaklı bakiye onarım bedeli istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ve nispi ticari dava mahiyetinde bulunmadığından, davayı görmeye Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, görev dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 12/12/2017 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Somut olayda; davacının istemi 19/10/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davalıya ait …. plakalı aracın davacı yanca onarımının yapılmasından kaynaklı bakiye onarım bedeli isteminden ibaret olup davalı … tacir sıfatını taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesi hükmünce, davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1).maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115.maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Mahkemece de, aynı gerekçelerle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığı belirtilerek, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle, usulden reddine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı avukatının istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1.maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.02.2021 tarih, 2020/563 Esas ve 2021/45 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle davacıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı, peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-c.maddesi uyarınca, kesin olmak üzere 07.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.