Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/925
KARAR NO : 2022/946
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/382
KARAR NO : 2019/1196
DAVA TARİHİ : 07.04.2017
KARAR TARİHİ: 07.11.2019
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23.06.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 04.07.2022
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2017/382 Esas, 2019/1196 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 07.11.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı Antalya ili … ilçesi, … mah. … Ada, … parsel 4515 metrekare taşınmaz üzerine yapılacak Özel Sağlık Tesisi için Mimari Uygulama Projelerinin detaylarının ve mimari keşif metrajlarının hazırlanması işi için anlaştıklarını, müvekkilinin işi tamamlanması akabinde iş bedeli olarak kararlaştırılan miktar için 25/11/2016 tarih ve A Seri 08478 sıra nolu 110.625,00 TL’lik fatura tanzim edildiğini ve davalı borçluya tebliğ edildiğini, faturanın davalı tarafça kabul edildiğini ve 20/12/2016 tarihinde 10.000 TL, 04/01/2017 tarihinde 55.000 TL ve 19/02/2017 tarihinde 26.875,00 TL olmak üzere toplamda 91.875,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin İzmir 25. Noterliğinin 17/03/2017 tarih ve 07717 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fatura bedelinden kalan bakiye 18.750,00 TL nin ödenmesi davalı şirkete ihtar çekildiğini davalı tarafça gönderilen İzmir 25. Noterliğinin 23/03/2017 tarih 08210 yevmiye numaralı cevabı ihtarı ile iş bedelinin tamamının ödendiği gerekçesiyle ihtarnameye itiraz ettiğini, bunun üzerine bakiye cari hesap borcunun ödenmesi için davalı aleyhine İzmir 4 İcra Müdürlüğünde takip başlattıklarını, davalı tarafından borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalı tarafça yapılan borca itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu gibi maddi gerçeklerden uzak olduğunu bu nedenlerle davalı borçlu şirketin icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile İzmir 4 İcra Müdürlüğünün 2017/4576 Esas sayılı dosyasında takibin devamına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri, vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; davacı şirket yetkilisi tarafından müvekkili şirkete gönderilen İzmir 25. Noterliğinin 17/03/2017 tarih 07717 yevmiye nolu ihtarnamesi ile proje işi bedelinden 18.750,00 TL bakiye kaldığı bildirilerek bakiyenin 7 gün içinde ödenmesini talep ettiklerini, ihtarname cevabı olarak müvekkili şirket tarafından İzmir 25 Noterliğinin 23/03/2017 tarih 08210 yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiğini ve davacı şirket yetkilisinin 13/05/2016 tarihinde elden aldığı ödemeyi cari hesap ve şirket kayıtlarını işlememiş olmasından kaynaklı olarak şirket kayıtlarında bu ödemenin görülmemiş olabileceğini belirtmiştir ancak buna rağmen davacı tarafça haksız ve yersiz olarak icra takibi başlatıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişki olarak müvekkili şirket ile davacı şirketin Antalya ilinde yapılacak olan Özel Sağlık Tesisi için Mimari Projelerin hazırlanması için konusunda anlaştıklarını, taraflar arasında yapılan proje işinin anlaşma bedeli KDV hariç 93.750,00 TL ve toplamda 110.625,00 TL olup müvekkili şirket tarafından 20/12/2016 tarihinde, 10.000 TL, 04/01/2017 tarihinde 55.000 TL, 16/02/2017 tarihinde 26.875,00 TL ödemeler, … aracılığı ile EFT yapılarak gönderildiğini bu konuda davacı ile bir çekişme bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından 13/05/2016 tarihinde ise 20.000 TL şirket yetkilisi …’nun bizzat kendisine ve imzası karşılığında elden teslim edilmek suretiyle ödendiğini, para makbuzunun da verilen paranın proje bedeline ilişkin olduğunun da açıkça belirtildiğini, bu şekilde yapılan ödemelerin toplamının 111.875,00 TL olduğunu, davacının iddia ettiği 110.625,00 TL ‘nin fazlası ile ödendiğini, müvekkili şirketin davacı şirketten 1.250,00 TL alacaklı olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde ve gönderilen ihtarnamede belirttikleri 20.000 TL para makbuzunun fatura tarihinden evvel olduğu için bu anlaşmaya ilişkin olmadığını belirttiğini bu beyanların kabulününün mümkün olmadığını, zira davaya konu iş 2016 yılı başlarında başladığını ve davacının talebi üzerine müvekkili tarafından proje işleri için avans niteliğinde verildiğini, davacı şirket yetkilisi ile müvekkil şirket yetkilisi arasında mail yoluyla yapmış oldukları 21/04/2016 tarihli yazımışmanın ekinde davacı şirket tarafından hazırlanan teklifin müvekkiline gönderildiğini, bu teklif örneğinde davacı tarafça açıkça 20.000 TL peşinatın istendiğini, akabinde tarafların teklifte yazılı rakam üzerinde anlaştıklarını ve iş bedelinin ödeme şekli ise 21/04/2016 tarihli teklif sözleşmesinde olduğu gibi kabul edildiğini, 13/05/2016 tarihinde de müvekkili şirket tarafından teklif sözleşmesi ve makbuzda belirtildiği gibi proje bedelinin peşinatı olarak davacı şirke yetkilisi …na elden makbuz karşılığı 20.000 TL peşinat verildiğini, yapılan bu ödemenin davaya konu işin peşinat bedeli olduğunu, son derece açık olan bu durum karşısında davacı tarafın davası ve taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye yönelik olup kötü niyetli olduğunu, ayrıca müvekkili şirket ile davacı şirket arasında daha evvelden hiçbir ticari iş yapılmadığını, taraflar arasındaki tek ticari işin davaya konu edilen iş olduğunu, davacı şirket yetkilisi …’nun elden almış olduğu ödemeyi şirket kayıtlarına işlemeyerek müvekkili şirketten tekrar bu bedeli talep ettiğini, bu nedenle % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü alacak, talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve yersiz davanın Reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 07.11.2019 tarih ve 2017/382 Esas, 2019/1196 Karar sayılı kararında özetle; “…Somut olayda; davacı yüklenici ile davalı işveren arasında Antalya ilinda yapılacak özel sağlık tesisi için mimari proje işi konusunda 93.750,00 TL + KDV şeklindeki iş bedeli üzerinden sözlü anlaşma yapıldığı, davacı tarafından mimari projeler çizilerek işin davalıya teslim edildiği, anlaşma uyarınca iş bedeline mahsuben davalı şirket tarafından 20/12/2016 tarihinde 10.000,00 TL, 04/01/2017 tarihinde 55.000,00 TL , 16/02/2017 tarihinde 26.875,00 TL ödeme yapıldığı, 13/05/2016 tarihli para makbuzundaki ödemeyi alan kişiye ilişkin imzanın davacı şirket yetkilisi … ‘na ait olduğu ve proje bedeli açıklamalı 20.000,00 TL nin para makbuzu ile … na ödendiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı şirket yetkilisi ve ortağı olan …’na imzası karşılığında 13/05/2016 tarihinde para makbuzu ile yapılan 20.000,00 TL ödemenin davalı tarafından davacıya eser bedeline mahsuben aralarındaki anlaşma gereği yapılan ödeme olup olmadığı, para makbuzunun davalı şirket tarafından düzenlenip düzenlenmediği, dava konusu işe ilişkin olarak davacı ile dava dışı … Şti arasında davalının dahil olmadığı ayrı bir sözleşme bulunup bulunmadığı, varsa 20.000,00 TL ödemenin davacının projenin hazırlanma aşamasındaki inceleme araştırma ve masrafları için dava dışı … Şti tarafından davacıya yapılan ödeme niteliğinde olup olmadığı, sonucuna göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan faturadan kaynaklanan bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davalı işveren, davacı yüklenici tarafından sözleşmeye uygun olarak mimari projelerin çiziminin yapılıp teslim edildiğini kabul ettiğinden, eser bedelinin ödendiğini ispat yükü davalı işverendedir.13/05/2016 tarihli, 20.000,00 TL bedelli para makbuzunun üzerinde ödemeyi yapan ve ödemenin hangi işe ilişkin yapıldığı belli değildir. Yalnızca proje bedeli açıklaması ile ödenen miktar yazılıdır. Bu para makbuzunun davacı ticari defterleri ile dava dışı …. Şti’nin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu para makbuzunun davalı tarafından tek taraflı olarak tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olması, para makbuzunun davalı tarafından düzenlendiği ve dava konusu eser bedeline mahsuben yapılan ödeme olduğunu ispata yeterli ve elverişli değildir. Para makbuzunun parçası olduğu koçan aslı getirtilmiş, koçanda yer alan diğer ödeme makbuzlarının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı incelenmiş ve kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Koçana dahil diğer ödeme makbuzlarında ödemeyi yapan bir kısım işçilerin davalı şirkette çalıştığı bir kısmının ise dava dışı …. Şti’nde çalıştığı, yine koçana dahil bir kısım makbuzlarda ismi yer alan …’in dava dışı … Şti’nin yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla uyuşmazlık konusu para makbuzunun içinde yer aldığı koçanın davalı işverene ait olduğu da usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Davalı cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından, ödeme konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış olup, davalı vekili yemin teklif etmeyeceklerini bildirmiştir. Teslim hususu kanıtlanan faturadan kaynaklı olarak davacının takip tarihi itibariyle bakiye alacağının 18.750,00 TL olduğu, davacı tarafından icra takibine vaki itirazın sadece18.750,00 TL’lik asıl alacak kısmı ile ilgili iptali isteminde bulunulduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davalının icra takibine vaki itirazının 18.750,00 TL asıl alacak için iptaline, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 20.03.2020 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Taraflar arasındaki ticari ilişki olarak müvekkil şirket ile davacı şirket, Antalya ilinde yapılacak olan Özel Sağlık Tesisi için Mimari projelerin hazırlanması işi konusunda anlaşmışlardır. Taraflar arasında yapılan proje işinin anlaşma bedeli KDV hariç 93.750,00-TL ve toplamda 110.625,00-TL olup, müvekkil şirket tarafından, 20.12.2016 tarihinde 10.000-TL, 04.01.2017 tarihinde 55.000-TL, 16.02.2017 tarihinde 26.875 TL ödemeler … aracılığı ile EFT yapılarak gönderilmiş olup, bu konuda karşı yan arasında bir çekişme bulunmamaktadır. Davacı şirket tarafından Antalya ilinde yapılacak olan Özel Sağlık Tesisi’ne ilişkin mimari projelerin hazırlanması konusunda müvekkil şirkete gönderdiği teklif formunda işin başında 20.000,00 TL peşinat alınacağı belirtilmiştir. Buna istinaden müvekkil şirket tarafından 13.05.2016 tarihinde davacı şirket yetkilisi …’na “Proje Bedeli” açıklamasıyla 20.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Tarafların ticari defter incelemesinde söz konusu ödemenin davalı şirket kayıtlarına işlendiği ancak davacı şirketin ticari defterlerine işlememiş olduğu tespit edilmiştir. Davacı taraf söz konusu ödemeyi dava dışı …. Şti.’ne verdikleri hizmetin karşılığı olarak aldıklarını iddia etmiştir. Ancak iddialarını ispatlayamamışlardır. Nitekim 26.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirket yetkilisi … adına kayıtlı şahsi işyeri mükellefiyetinin bulunmadığı, davacı şirketin ve … şirketinin defterlerinde 20.000,00 TL’lik ödemeye ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi … şirketine kesilmiş bir fatura da mevcut olmadığı tespit edilmiştir.Davacı tarafın talebi üzerine ödeme makbuzunun bulunduğu koçanın üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. 09.10.2019 tarihli bilirkişi 2. ek raporu ile; makbuz koçanının, müvekkil … Şti. ve dava dışı … Şti. tarafından birlikte kullanıldığı tespit edilmiştir.Özetle tarafımızdan ödemeye ilişkin makbuz sunulmuş, karşı taraf ödemeyi kabul etmiş ancak ödemenin başka bir iş için … şirketinden aldığını iddia etmiştir. Ancak davacı şirket ticari defterlerinde … şirketinden aldıkları ödemeye ilişkin bir kayıt yoktur. Yine …. şirketi defterlerinde de böyle bir ödeme kaydı yoktur. Davacı taraf … şirketine hizmet verdiğini ve ödemeyi …. şirketinden aldığını ispat edememiştir. Dosyada mevcut 26.03.2018, 30.07.2018 ve 09.10.2019 tarihli bilirkişi raporları ile davacının davasının haksız olduğu ve dava açmakta kötüniyetli olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda davanın reddine ve kötüniyetli davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi açıkça hukuka aykırıdır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/382 E. – 2019/1196 K. Sayılı 07/11/2019 tarihli kararın bozulması…” istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Davacı avukatı tarafından verilen 26.06.2020 tarihli istinafa yanıt dilekçesinde özetle; “…1-Tarafımızca 18.750,00 TL fatura bedelinin tahsili için İzmir 4. İcra Müdürlüğü’ nün 2017/4576 sayılı dosyası ile açılan icra takibine, davalı/borçlu tarafından yapılan itirazın iptali konulu işbu davada, Yerel Mahkemece; Davalı işverenin, davacı yüklenici müvekkil tarafından sözleşmeye uygun olarak mimari projelerin çiziminin yapılıp teslim ettiğini kabul ettiğinden, eser bedelinin ödendiğini ispat yükünün davalı işverende olduğu,13/05/2016 tarihli, 20.000,00 TL bedelli para makbuzunun üzerinde ödemeyi yapan ve ödemenin hangi işe ilişkin yapıldığının belli olmadığını, yalnızca proje bedeli açıklaması ile ödenen miktarın yazılı olduğunu, söz konusu para makbuzunun davalı tarafından tek taraflı olarak tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, para makbuzunun davalı tarafından düzenlendiği ve dava konusu eser bedeline mahsuben yapılan ödeme olduğunun ispatına yeterli ve elverişli olmadığı, para makbuzunun parçası olduğu koçan aslının getirildiği, koçanda yer alan diğer ödeme makbuzlarının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı incelendiği ve kayıtlı olmadığının tespit edildiği, koçana dahil diğer ödeme makbuzlarında ödemeyi yapan bir kısım işçilerin davalı şirkette çalıştığı bir kısmının ise dava dışı … Şti’nde çalıştığı, yine koçana dahil bir kısım makbuzlarda ismi yer alan …’in dava dışı … Şti’nin yetkili temsilcisi olduğu, dolayısıyla uyuşmazlık konusu para makbuzunun içinde yer aldığı koçanın davalı işverene ait olduğu da usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı, davalının yemin teklif etme hakkından da vazgeçtiği, tüm bu nedenlerle teslim hususu kanıtlanan faturadan kaynaklı olarak davacı müvekkilin takip tarihi itibariyle bakiye alacağının 18.750,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
2-Buna karşılık davalı tarafça ispat yükünün müvekkil şirkete ait olduğundan bahisle, davalı şirket tarafından yapıldığı iddia olunan 20.000 TL’ lik ödeme sonucu borçlu bulunmadıkları iddiası ile işbu istinaf isteminde bulunmuşlardır. Ancak karara yapılan itiraz haksız ve kötüniyetli olup, istinaf isteminin reddi gerekmektedir. Şöyle ki; Taraflar arasındaki mimari proje sözleşmesi ile müvekkilin bu anlaşma çerçevesinde üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiği kabul edilmektedir. Buna karşılık işbu davaya dayanak icra takibine konu 93.750,00 TL+KDV olmak üzere toplam 110.625,00 TL nın, 91.875,00 TL’sının farklı tarihlerde müvekkilin … hesabına EFT yapılmak suretiyle gönderildiği, 20.000 TL sinin ise işin başında 13/05/2016 tarihli ” Para Makbuzu ” ile ödendiği beyan edilmekte, tarafımızca Para Makbuzu ile yapıldığı iddia olunan 20.000 TL’ lik ödeme iddiasına itiraz edilmektedir. Somut olayda, aynı iş için ( Antalya ilinde yapılacak hastane için mimari proje hazırlanması işi ) müvekkil şirketçe hazırlanan 2 ayrı proje söz konusudur. Yargılamanın başından bu yana son derece ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, bahse konu inşaat işinin ilk üstleneni olan dava dışı … Şti.’ ne gönderilen teklif formu ışığında ilk proje hazırlanmıştır. Müvekkil şirket dava dışı …. Şti.’ nin alt taşeronu olarak mimari projeyi hazırlamayı ve genel koordinasyonu sağlamayı kabul etmiştir. Bu nedenle bizzat davalı tarafça dosyaya sunulan elektronik posta çıktıları ile de görüleceği üzere, yapılan yazışmalar davalı şirket ile değil, dosyada yer alan ticaret sicil gazetesi ile de görüleceği üzere, … Şti. Yetkili ve sahibi olan … ile yapılmış, müvekkilce hazırlanan gerek 18/04/2016 gerekse 21/04/2016 tarihli teklifler de gene …’ e hitaben hazırlanmıştır. Davalının istinaf dilekçesinde de dayanak yapmış olduğu fiyat teklifinin mevcut olduğu 21/04/2016 tarihli mail, müvekkil şirket mimar ve ortağı …’ na ait ….com adresinden dava dışı … Şti. Mail adresi olan …com adresine gönderilmiş, mail aynı tarihte bu adresten ….com ve …com adresine gönderilmiş, davalı … Şti’ ne ise ancak 08/05/2017 tarihinde … tarafından forward edilmiştir. Sunulan iki fiyat teklifinden, iş bedeli olarak 98.000 TL + KDV olarak kabul edilen teklif üzerinden gene dava dışı … Şti ile anlaşmaya varılmıştır. Bu tarihten sonra müvekkil şirketçe projenin hazırlanmasına ilişkin olarak bir çok çalışma ve araştırma yapılmış, müvekkilin bu çalışmaları yine … Belediyesine ait … Şti. Mimar ve mühendisleri ile …. Şti. Ve şirket yetkilisi … ile paylaşılmıştır. Buna ilişkin olarak yapılan yazışmaların önemli bir kısmı dosya içerisine önceki dilekçelerimiz ile sunulmuştur. Bu yazışmalar ile de görüleceği üzere, işin başladığı Nisan/2016 yılından sonra Ağustos ayının sonuna kadar yalnızca dava dışı … Şti. İle yazışmalar yapılmış, davalı ile ise bu tarihten sonra görüşmeye başlanılmıştır. Buradan da görüleceği üzere, müvekkil şirketin anlaşması 30/08/2016 tarihine kadar … Şti. İle devam etmiş, işin başlangıç tarihi olan Nisan/2016 tarihinden Ağustos/2016 tarihine kadar müvekkil şirket bu şirket için çalışmasını sürdürmüştür. Müvekkil şirketin proje hazırlanması için gerekli araştırma ve incelemeler ile görüşmeleri ve hazırlığı yapması için dava dışı … Şti.nden, 20.000 TL masraf olarak alınmıştır. Para makbuzunun açıklaması da budur. 20.000 TL’ lik bu miktar hiçbir şekilde davalı şirketten, aralarındaki anlaşmaya istinaden alınmış bir para olmayıp, makbuz davalı şirket tarafından da düzenlenmemiştir. Somut olayda müvekkil tarafından yapılmış 2 ayrı proje söz konusudur. Bunlardan ilkini … İnşaata diğerini davalı … İnşaata hazırlamıştır. Her iki proje aynı iş için yapılmış ise de teknik anlamda, birbirinden tamamen farklı olarak hazırlanmış iki proje söz konusudur. Bunlara ilişkin proje örnek ve fotoğrafları, 12/12/2017 tarihli dilekçemiz ile Sayın Mahkemeye sunulmuştur. İHALENİN DAVALI ŞİRKETÇE ALINMASI SONRASI İSE DAVALI ŞİRKETÇE YENİ BİR ANLAŞMA YAPILMIŞ VE BU ANLAŞMAYA İSTİNADEN TARAFLAR ARASINDA KARARLAŞTIRILAN BEDELE İSTİNADEN DE MÜVEKKİLCE İŞ SONUNDA FATURA DÜZENLENMİŞTİR. Kaldı ki bahsi geçen teklif yazılarında yazan iş bedeli 120.000 TL + KDV ve 98.000 TL + KDV olarak belirlenmiştir. Sunulan bu teklifler …. Şti.’ ne sunulmuş olup, davalı ile yeniden yapılan anlaşma doğrultusunda iş bedeli 93.750 TL + KDV olarak belirlenmiştir. Bu nedenle davalı şirketin anılı teklif yazılarına dayanması mümkün değildir. Davalı şirket ile yapılan anlaşma ve kararlaştırılan iş bedeli bambaşka olup, yukarıda açıklanmıştır.
3-Dosyaya para makbuzunun bağlı bulunduğu makbuz koçanı aslı sunulmuş, koçanın davalı şirkete değil iddialarımız doğrultusunda dava dışı …. Şti.’ ne ait olduğy ortaya çıkmıştır. Yerel Mahkeme kararında da belirtildiği üzere, koçanda yer alan diğer ödemelerin davalı şirket kayıtlarında yer almadığı, koçan ile yapılan ödemelerin dava dışı şirkete ait olduğu sabit hale gelmiştir. Makbuz koçanlarında “4. vergi mahkemeleri ceza ihbarnameleri” için yapılan ödemelerin dava dışı …e ait olduğu, vergi mahkemesinden gelen cevapları ile ortaya çıkmıştır. yine koçanlarda, çalışanlara yapılan ödemelerde, ödemeyi alan kişilerin de … de çalışmış oldukları sabit hale gelmiştir. raporda a-83 makbuz numaralı ve 20/12/2016 tarihli para makbuzunda, faturaya istinaden “… adına” 705 tl ödeme yapıldığı yazılmıştır. ne var ki bu ödeme dahi, fatura karşılığı iddiasına rağmen, ticari deftere kayıt edilmemiştir. kaldı ki müvekkil şirket tarafından bu tarihli bir fatura da hiçbir şekilde kesilmemiştir. yine koçanda ödemeyi yapan kişi çoğunlukla … adlı kişi olup, bu şahıs dava dışı … şti.’ nin sahibi ve yetikilisidir. ödeme savunmasına dayanak 13/05/2016 tarihli 20.000 tl’ lik makbuzun davalı tarafından düzenlenmediği ve ödemeyi alanın ise müvekkil şirket olmadığı makbuz üzerinden anlaşılmaktadır. makbuzun kim tarafından düzenlendiğinin tespiti için makbuz koçanının sunulması ile de koçanın davalı şirkete değil iddialarımız doğrultusunda dava dışı … inşaata ait olduğu, davalı … inşaatın defterlerine ise sonradan kaydedildiği ortaya çıkmıştır.
4-Yine ödeme iddiasına dayanak 13/05/2016 tarihli 20.000 TL lik para makbuzu hukuki ve vergisel anlamda geçerli bir makbuz değildir. Bu husus bilirkişi raporları ile de tespit edilmiştir. Usulsüz olarak kabul edilen para makbuzunda düzenleyen ( parayı ödeyen ) tarafın ismi-ünvanı yazılı olmadığı gibi paranın müvekkil şirket adına alınmış olduğuna dair de şirket kaşesi veya ünvanı da bulunmamaktadır. Takdir edileceği üzere, tahsilat makbuzları üzerinde belli başlı bazı bilgilerin bulunması gerekmektedir. Tahsilat makbuzu kesen firmaya ait şirketin tam unvanı adresi ve telefon bilgilerinin yanında, parayı teslim alanın da ad-soyad veya şirket ünvan ve bilgilerinin de mutlaka yer alması gerekir. Keza ödeme tarihi ve ödemenin neye ilişkin olarak yapıldığı da makbuz üzerinde yazılı olması gereken hususlardır. Ancak davalı tarafça ödeme iddiasına dayanak gösterilen para makbuzunda, işbu koşulların hiçbiri bulunmamaktadır.
5-PARA MAKBUZU, FATURA TARİHİNDEN AYLAR ÖNCE DÜZENLENMİŞTİR. İŞBU DAVAYA KONU İCRA TAKİBİNE DAYANAK FATURA TARİHİ 25/11/2016 TARİHİDİR. TARAFIMIZCA DA KABUL EDİLEN ÖDEMELER HEP FATURA TARİHTEN SONRA YAPILMIŞTIR. DAHA FATURA KESİLMEDEN FATURAYA KARŞILIK 13/05/2016 TARİHİNDE HERHANGİ BİR ÖDEME YAPILMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ. AKSİ HALDE HENÜZ FATURA KESİLMEMİŞ VE VERİLMEMİŞ BİR HİZMET NEDENİYLE ÖDEME YAPILMASI HAYATIN AKIŞINA DA AYKIRI OLACAKTIR. KALDI Kİ O TARİHTE DAVALI ŞİRKET İLE MÜVEKKİL ŞİRKETİN HERHANGİ BİR TİCARİ İLİŞKİSİ DAHİ BULUNMAMAKTADIR.
6-Tüm bunlarla birlikte davalı yanın istinaf gerekçesi olarak iddiamızı ispat edemediğimiz yönündeki savunma da tamamen Kanuna aykırıdır. Davalı, ödeme savunmasında bulunmakla ispat yükünü üzerine almıştır. Konuya ilişkin olarak; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 23/11/2015 tarih ve 2015/3451 E. 2015/15299 K. Sayılı ilamında; “Davacı, dava dışı … firmasının davalıdan olan faturaya dayalı alacağını 01/04/2012 tarihli temlikname ile devralmış ve bu faturadan doğan alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında icra takibi başlatmıştır. Davalı, icra takibine itirazında faturaya ilişkin borcunu dava dışı şirket temsilcisine ödediğini ileri sürerek icra dosyasına ve iş bu dava dosyasına 20/03/2012 tarihli tahsilat makbuzu fotokopisi sunmuş ve mahkemece bu belgeye itibar edilerek davalının faturadan doğan borcunu ödemiş olduğu kabul edilip davanın reddine karar verilmiş ise de, 20/03/2012 tarihli bu belgenin adi şekilde düzenlenmiş olduğu dolayısıyla her zaman tanziminin mümkün olduğu,üstelik belge aslının dahi sunulamadığı dolayısıyla davalının ödeme iddiasını kanıtlayamadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
7-Davalı şirket tarafından, icra takibine haksız ve kötüniyetle itiraz edilmiş, yalnızca müvekkili oyalamak ve borçtan bu yolla bir süre de olsa kurtulma amacı ile hareket edilmiştir. Kaldı ki icra takibinin başladığı 2017 yılından yargılamanın son bulduğu 2019 yılına kadar geçen 2 yıllık sürede de şirket bilinçli olarak borca batık hale getirilmiş, Yerel Mahkemenin kabul kararına rağmen fiili olarak borcun tahsili imkansız hale gelmiştir. Açıklanan tüm bu gerekçelerle, davalının haksız ve hukuka aykırı istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir…”ifadelerini içeren gerekçelerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; .HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava,eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Somut olayda davacı vekili, davalı şirket aleyhine eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davası açmış, davalı vekili peşinat olarak verilen 20.000,00 TL’lik ödemenin, hesaba katılmadığını, aksine alacaklı olduklarını belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı vekili de icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
Mahkeme 20.000,00 TL’lik ödemenin dava dışı … Şirketi tarafından yapıldığı, bu ödemenin davalı şirket tarafından yapıldığının kanıtlanamaması nedeniyle davanın kabulüne ve itirazın iptaline (18.750,00 TL’lik asıl alacak için) ve %20 icra inkar tazminatına hükmetmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Taraflar arasındaki eser sözleşmesi işin teslimi ve mimari proje işinin 93.750,00 TL + KDV şeklinde iş bedeli üzerinden sözlü anlaşma yapıldığı, işin yapılıp teslim edildiği ve davalı tarafından 10.000,00 TL, 55.000,00 TL, 26.875,00 TL ödemelerin yapıldığı konusunda taraflar uyuşmaktadır. İhtilaf 20.000,00 TL’lik makbuzdan kaynaklanmaktadır.
Mahkeme kötüniyet tazminatı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermemiştir. Bu husus hatalıdır.
Kabule göre; mahkeme davanın kabulüne karar vermiş ise de bilirkişi raporlarına göre 20.000,00 TL’lik ödeme davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davacı 20.000,00 TL’lik ödemenin dava dışı … Şirketi’nden alındığını iddia etmekte ise de kendi ticari defterlerinde ve … Şirketi’nde ticari defterlerinde böyle bir kayıt yoktur. Bilirkişi 2. Ek raporu ile de bu durum sabittir. Bu durum karşısında davalı şirketin 20.000,00 TL davacıya ödediğinin kabulü gerekir.
Bu durumda davalı borçlu değil, hatta alacaklı konumundadır. Davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353-(1)-b-2 maddesi gereğince kabul edilerek davanın redddine ve davalının kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulların oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine dairemiz tarafından ulaşılmıştır .
HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında…” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, esas hakkında yeniden karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ İLE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2017/382 Esas, 2019/1196 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
5-Davalı vekilinin kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşularının oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
6-Alınması gerekli 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından yatırılan 226,11 TL peşin harçtan mahsubu ile, kalan 145,11 TL’nin talebi halinde yatıran davacıya iadesine (mükerrer harç tahsilinin önlenmesi için ilk derece mahkemesi tarafından harç tahsil müzekkeresi yazılmış ise işlemsiz iadesinin istenmesine, harç tahsil edilmiş ise yatırana iadesine),
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, 2022 A.A.Ü.T hükümlerine göre hesaplanan nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden aşağı olamayacağından 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı avukatının istinaf isteminin kabulüne karar verildiğinden, davalı tarafından yatırılan 320,21 TL istinaf maktu karar harcının, talebi halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
11-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
13-HMK’nın 333/(1). maddesi gereğince, artan gider avansının davacıya iadesine, artan delil avansının davalıya iadesine,
14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.