Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/851 E. 2022/766 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/851
KARAR NO : 2022/766

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/47
KARAR NO : 2019/1441
DAVA TARİHİ : 11/01/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2019
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 10.06.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.12.2019 tarih ve 2018/47 Esas, 2019/1441 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile özetle; Müvekkiline ait … firması ile davalı şirket arasında 11/07/2017 tarihinde imzalanan “Alt Taşeronluk Sözleşmesi” uyarınca … Cad. No:… …/… adresinde kain … binası uzay sistem çatısının Termoplastik Poliolefin ile kaplanması işinin müvekkiline verildiğini, sözleşme taraflarının işin bedelini 98.907,06-TL olarak kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından bu bedele ait faturanın davalıya kesildiğini, anılan sözleşmeye binaen 31/08/2017 tarihinde yurtdışından gelecek malzemelerin müvekkilinin ekstra özen ve efor göstermesi neticesinde 28/07/2017 tarihinde temin edilerek aynı gün fiilen işe başlanmış olup 11/08/2017 tarihinde işin bitirildiğini ve davalıya teslim edildiğini, son teslim tarihinden 20 gün önce davalıya iş teslimi yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından “işin geç bitirildiği” gerekçesiyle sözleşmede belirlenen cezai şartın haksız yere uygulandığını ve 5.922,00-TL iş gecikme cezasının müvekkilinin hakettiği bedelden mahsup edildiğini, bu durumun davalı şirketin müvekkiline göndermiş olduğu, Geçici Kabul Tutanağında belirtildiğini, esasında davalı tarafça müvekkiline gönderilen geçici kabul tutanağında müvekkilinin iş teslimi yaptığı tarih olarak kabul edilen 16/08/2017 tarihi dahi işin teslim tarihinden 15 gün önceye tekabül ettiğini, yani davalı yanın iddia ettiği gibi işin 16/08/2017 tarihinde teslim edilmiş olsaydı dahi müvekkilinin iş teslimini süresi içinde yapmış olacağını, müvekkili tarafından sözleşme konusu iş vaktinden çok önce teslim edilmiş olmasına karşın davalı yanca müvekkilinin hak edişinden gecikme cezası adı altında mahsup edilen 5.922,00-TL taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka ayrırı olduğunu, haksız olarak kesilen bu bedelin 20/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettiğini, davalı tarafça haksız şekilde uygulanan gecikme cezasının müvekkiline yazılı ve hatta sözlü olarak dahi bildirilmediğini, davalının ilgili mevzuata aykırı davranmasının yanında sözleşmeye de aykırı davrandığını belirterek; davanın kabulü ile; davalının müvekkiline eksik olarak ödemiş olduğu 5.922,00-TL’nin 01/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, SGK’na ödenmesi gereken ücret adı altında fazla kesilen ücret için bilirkişi marifetiyle tam olarak tespitinden sonra arttırılmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 2.000,00-TL’nin 01/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte olmak üzere toplam 7.922,00-TL’nin davalıdan tahsiline ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin davacı ile 11/07/2017 tarihinde “Alt Taşeronluk Sözleşmesi” imzaladığını, imzalanan sözleşmeye göre davacının müvekkili ile dava dışı … arasında 22/06/2017 tarihli imzaladığı sözleşme gereği … binası uzay sistem çatısının Termoplastik Poliolefin ile kaplanması işini yapmak için anlaştıklarını, davacı ile sözleşme imzalanırken malzemelerin yurtdışından geleceğinden bahisle dava dışı idare tarafından işin süresinin 25 gün olarak belirtilmesine rağmen malzeme temini de dahil olmak üzere davacıya sözleşme gereği 1 ay süre verildiğini, bu süre içerisine davacının yurt dışından gelecek malzeme tedarikinin de dahil olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkili ile 12/07/2017 tarihli yer teslim belgesi imzalandığını ve yerin davacıya teslim edildiğini, ancak davacının 12/07/2017 tarihinde yeri teslim almasına rağmen malzeme tedarikinin uzaması nedeniyle işe başlayamadığını, SGK’na bildirilen yer teslim belgesi gereği 12/07/2017 tarihinde yeri teslim almasına rağmen girişini yapamayan davacı aleyhine SGK tarafından ceza kesilmesini engellemek için müvekkili ile davacının yeniden bir yer teslimi düzenleyerek SGK’na verildiğini, aslen ilk düzenlenen yer teslim belgesinin esas olup, ikinci düzenlenen 31/07/2017 tarihli yer teslim belgesinin davacının yurt dışı tedarikinin gecikmesi üzerine SGK’dan ceza almasını engellemek amacıya düzenlendiğini, aslen yer tesliminin davacıya 12/07/2017 tarihinde yapılmış olup işin 12/08/2017 tarihinde bitirilmesinin gerektiğini, işin teslim tarihi 12/08/2017 olup dosya kapsamında bulunan geçici kabul ile davacının işinin 16/08/2017 tarihinde teslim ettiğinin açık olduğunu, bu nedenle işi zamanında teslim etmeyen davacıya sözleşme gereği gecikme cezası uygulandığını belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 19.12.2019 tarih ve 2018/47 Esas, 2019/1441 Karar sayılı kararı ile özetle; ”…Bilirkişi 18/07/2019 havale tarihli raporunda; yüklenici … Şti ile taşeron … (…) arasında yapılan anlaşma metninin 2. Maddesine göre 21/11/2017 tarihli ihtarnamenin davalıya 01/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olması baz alınabileceği durumunda son karar mahkememizde olmak üzere; 7.535,08-TL tutarın 01/12/2017 tarihinden rapor tarihine kadar toplam ticari faiz tutarı; 1.191,57-TL taşeron … (…)’a toplam ödenmesi gereken tutarın 7.535,08-TL+1.191,57-TL=8.726,65-TL takdiri mahkememize ait olmak üzere görüş ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Mahkememiz 05/11/2019 tarihli celsesi ara kararı uyarınca tarafların beyan ve itirazları doğrultusunda dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor ibraz edilmesi istenilmiştir.
Bilirkişi 12/11/2019 tarihli ek raporunda; itirazların yerinde olmadığı görüş ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Davalı yapmış olduğu savunmasında 31/07/2017 tarihli yer teslim belgesinin davacının SGK’dan ceza almasını önlemek amacıyla düzenlendiğini, esasında yer teslimi 12/07/2017 tarihinde yapıldığına yönelik beyanda bulunmuş ise de hiç kimse kendi muvazasına dayanamayacağından ve davalının iştiraki ile düzenlenmiş yer teslim belgesi dikkate alındığında davalının bu savunması mahkememizce kabul görmemiştir. Davacı her ne kadar faizin ihtarnamenin bila tebliğ iade edildiği tarihten itibaren işletilmesini istemiş ise de taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin içeriğinde davalının adresinin belirtilmemiş olması nedeniyle sözleşmede yer alan en son bildirilen adrese yapılacak tebligatın geçerli olacağına dair hükmün uygulanma imkanı olmadığından faiz başlangıcı temerrüt tarihi olarak kabul edilen dava tarihinden itibaren belirlenmiştir.Denetime ve hüküm kurmaya elverişli tüm dosya kapsamı ile uyumlu tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılayan bilirkişi raporları mahkememizce de benimsenerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ‘ şeklinde Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; 7.535,08-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tarafından verilen istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Dilekçesinde ayrıntılı olarak açıkladığı üzere, raporların ve yapılan araştırma incelemenin eksik olduğunu beyanla kararın kaldırılarak davanın redddini savunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472).
Anayasa’nın 141/3 maddesi gereğince, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07/06/1976 tarihli ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK’nın 27/2-c maddesinde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Mahkemece yapılan yargılam neticesinde; kararının gerekçesinde aynen teslim ve faize dair açıklama yapılarak ardından aynen ‘..Denetime ve hüküm kurmaya elverişli tüm dosya kapsamı ile uyumlu tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılayan bilirkişi raporları mahkememizce de benimsenerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. .. şeklindeki ifadelerine yer verilmiş olup, bu haliyle yazılacak kararda tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları veya anlaşamadıkları hususların çekişmeli olan vakıalar hakkında toplanan delillerin neler olduğu belirtilmesine rağmen, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile bütün bunlardan çıkan hukuki sonucun ne olduğu ve nasıl bu sonuca varıldığı gösterilmediğinden davada kararın gerekçesi bulunmamaktadır.
Dava, taraflar arasında akdedilen ‘… binası uzay sistem çatısının Termoplastik Poliolefin iç kaplanması işi’ ne dair alt taşeronluk sözleşmesinden (eser) kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekilinin dava dilekçesiyle; Müvekkiline ait … firması ile davalı şirket arasında 11/07/2017 tarihinde imzalanan “Alt Taşeronluk Sözleşmesi” uyarınca … Cad. No:… … …. adresinde kain … binası uzay sistem çatısının Termoplastik Poliolefin ile kaplanması işinin müvekkiline verildiğini, sözleşme taraflarının işin bedelini 98.907,06-TL olarak kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından bu bedele ait faturanın davalıya kesildiğini, anılan sözleşmeye binaen 31/08/2017 tarihinde yurtdışından gelecek malzemelerin müvekkilinin ekstra özen ve efor göstermesi neticesinde 28/07/2017 tarihinde temin edilerek aynı gün fiilen işe başlanmış olup 11/08/2017 tarihinde işin bitirildiğini ve davalıya teslim edildiğini, son teslim tarihinden 20 gün önce davalıya iş teslimi yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından “işin geç bitirildiği” gerekçesiyle sözleşmede belirlenen cezai şartın haksız yere uygulandığını ve 5.922,00-TL iş gecikme cezasının müvekkilinin hakettiği bedelden mahsup edildiğini, bu durumun davalı şirketin müvekkiline göndermiş olduğu, Geçici Kabul Tutanağında belirtildiğini, esasında davalı tarafça müvekkiline gönderilen geçici kabul tutanağında müvekkilinin iş teslimi yaptığı tarih olarak kabul edilen 16/08/2017 tarihi dahi işin teslim tarihinden 15 gün önceye tekabül ettiğini, yani davalı yanın iddia ettiği gibi işin 16/08/2017 tarihinde teslim edilmiş olsaydı dahi müvekkilinin iş teslimini süresi içinde yapmış olacağını, müvekkili tarafından sözleşme konusu iş vaktinden çok önce teslim edilmiş olmasına karşın davalı yanca müvekkilinin hak edişinden gecikme cezası adı altında mahsup edilen 5.922,00-TL taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka ayrırı olduğunu, haksız olarak kesilen bu bedelin 20/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettiğini, davalı tarafça haksız şekilde uygulanan gecikme cezasının müvekkiline yazılı ve hatta sözlü olarak dahi bildirilmediğini, davalının ilgili mevzuata aykırı davranmasının yanında sözleşmeye de aykırı davrandığını belirterek; davanın kabulü ile; davalının müvekkiline eksik olarak ödemiş olduğu 5.922,00-TL’nin 01/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, SGK’na ödenmesi gereken ücret adı altında fazla kesilen ücret için bilirkişi marifetiyle tam olarak tespitinden sonra arttırılmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 2.000,00-TL’nin 01/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte olmak üzere toplam 7.922,00-TL’nin davalıdan tahsilini talep ettiği,
Sözleşme kapsamındaki 4cm taşyünü, 1,50mm TPO membran, 0,40 mikron örtü yapılması işleri için ilk yer teslimi tutanağı 12/07/2017 tarihli ikinci 31/07/2017 tarihli Yer teslim belgesi yapıldığı, … (…) tarafından başlandığı ve 31/07/2017 tarihinde 4-4391-01-01-1624839-035-23-33-000-001 sicil nolu dosyaya 1 nolu taşeron olarak kayıt yapıldığı ve 16.08.2017 tarihinde bahse konu işleri tamamladığı, Yüklenici …’nin de 18.08.2017 tarihinde işlerini tamamladığı ,Yüklenici …nin idarece 22.06.2017 tarihli sözleşme ve yer teslimi olan 28.06.2017 tarihinden 13-20 gün sonra idareden süre uzatımı talep ettiği ve talebinin reddedildiği , Bu tarıhten sonra …(…) firmasıyla anlaştığı ;SGK kayıtlarında taşeron … (…) 31/07/2017 tarihinde işe başladığı ve 16/08/2017 tarihinde işlerini bitirdiği ( 1.635,30 TL THS tutar ödediği + 83,18 TL GZ), …’nin 28.06.2017 tarihinde işe başladığı ve 18.08.2017 tarihinde işlerini bitirdiği(2.783,20TL THS tutar ödediğit351,75 TL GZ),… Genel Hizmet, Otopark, Özel Eğitim, … A.Ş. ile Yüklenici ) ile … arasında imzalanan 22.06.2017 tarihli sözleşmenin 25. Maddesi esas alınarak günlük gecikme cezası ihale bedelinin onbinde altısı olarak 25 günlük ( 23.07.2017-18.08.2017 arası) gecikme için toplam 2.445,00 TL tutar bedel ceza kesildiği, Davacı ile Davalı vekillerince yerel mahkemeye verilen dilekçe ve eklerinde “Alt Taşeronluk Sözleşmesi” esas alındığı belirtilmişse de bahse konu Alt Taşeronluk Sözleşmesi nin tüm sayfalarının sadece … tarafından imzalandığı Davacı … (…) imza ve kaşesinin olmadığı; ancak, davacı ve davalı dilekçelerinde bahse konu anlaşma metninin ve her iki yer teslimi belgesinin de düzenlendiğinin ve her iki tarafça da varlığının kabul edildiği; 2017/257756 İhale Kayıt Numaralı … Binası Uzay Sistem Çatısının Termoplastik Poliolefin (TPO) ile Kaplanması İşine ait ihale dökümanı İdari şartnamesi “Alt yükleniciler” başlıklı 18.1. maddesinde “İhale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir. Ancak işin tamamı alt yüklenicilere yaptırılamaz.” düzenlemesinin bulunduğu ve Yüklenici ve idare arasında yapılan sözleşmenin “Alt yükleniciler” başlıklı, 15.1. maddesinde “İhale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir…15.2. İşin tamamı alt yüklenicilere yaptırılamaz. Alt yüklenicilerin yaptıkları işlerle ilgili sorumluluğu yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” düzenlemeleri bulunduğu, ancak, davacı ile Davalı … arasında ihale dökümanı İdari şartnamesi 18.1. maddesi düzenlemesi gereği olması gereken idarece onaylı Alt Yüklenici sözleşmesinin olmadığı, İdare (… A.Ş) ile … arasında yapılan sözleşmenin hazırlanmasına esas olan “Yapım işlerine ait tip sözleşme” de Gecikme halinde uygulanacak cezalar ve sözleşmenin feshi” başlıklığı 25. maddese için; dip notunda gecikme ceza oranı onbinde altısından (% 0,06) fazla olmamak üzere düzenlemesine uyarak onbinde altı (% 0,06) belirlediği, … Genel Hizmet, Otopark, Özel Eğitim, … A.Ş. ile Yüklenici ) ile … arasında imzalanan 22.06.2017 tarihli sözleşmenin 25. Maddesi esas alınarak günlük gecikme cezası ihale bedelinin onbinde altısı olarak 25 günlük ( 23.07.2017-18.08.2017 arası) gecikme için toplam 2.445,00 TL tutar bedel ceza kesildiği, verilen İş kapsamında herhangi bir iş programı bulunmamakla birlikte, yapılacak işin belli olmasından dolayı siparişinin 22.06.2017 tarihli sözleşme ve 28.06.2017 itibariyle yüklenici … tarafından veya anlaştığı bir taşeron tarafından işin gecikmesi olmadan verilebileceği fakat imalatlar için, 13-20 gün sonra taşeron firma ile anlaştığı ;Diğer bir ifade ile; işin bitim tarihi olan 23.07.2017 tarihinden 13 gün önce taşeronla anlaştığı, bununla birlikte (11.07.2017) ve ilk yer teslimini işi bitirmesi gereken 23.07.2017 tarihinden 13 gün önce yaptığı, ikinci yer teslimini de işi bitirmesi gereken 23.07.2017 tarihinden 9 gün sonra (31/07/2017) tarihinde yaptığı, kaldı ki İşin bitirilmesi gereken 23.07.2017 tarihine işin yetiştirilemeyeceği ve cezalı çalışacağının önceden belli olduğu, herhangi bir taşeron firmanın imalatları gerçekleştirme sürecinin yüklenici firma … nin idarece yaptığı sözleşmeye göre cezalı çalışma süreci olduğu, Taşeron … (…) firması ile … arasında yapılan 21.07.2017 tarihli ilk yer teslimi belgesinin esas alınarak işin başlangıcının SGK’ya bildirilmemesi taraflar arasındaki anlaşmanın da yasal olarak başlamadığını gösterdiği, Nitekim 31.07.2017 tarihinde 4-4391- 01-01- 1624839-035-23-33-000-001 sicil nolu dosyaya | nolu taşeron olarak kayıt yapılarak yasal hale getirildiği, Aksi halde SGK’ya başlamış bir işin bildirilmemesi veya geç bildirim durumu olacağından cezai durumla karşılaşılabileceği, Bu nedenle SGK”’ya yasal bildirim yapılan ve aralarındaki anlaşmanın 12. Maddesine göre uygun yapılan 31.07.2017 tarihi, işin başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği; Bu durumda; Taşeron … (…) firmasının işi bitirme tarihi; anlaşma metninin 12. Maddesi esas alınarak, 30 günlük bitirme süresi sonu olarak 29.08.2017 tarihi olacağı; Yani yukarıdaki açıklamalar ışığında akdedilen sözleşme madeleri de nazara alındığında Taşeron firmanın işi 16.08.2017 tarihinde işi bitirdiği SGK kayıtlarından anlaşıldığından herhangi bir gecikme olmadığı ve gecikme cezası oluşmayacağı ;
Bununla birlikte, Taşeron … (…) ile yüklenici firma … arasındaki anlaşmada yer alan günlük gecikme ceza oranı; 37. Maddede düzenlenmiş olup, sözleşme bedelinin % 1’i olarak düzenlendiği , Aynı anlaşma metninde 6. ve 44. Maddelerinde sözleşme hükümlerinin 4734 sayılı ihale kanunu, 4735 sayılı ihale sözleşmeleri uygulanması kanunu ve yapım işleri genel şartnamesi hükümlerine tabi olduğunun belirlendiği,
Yukarıda incelemelerde de tespit edildiği üzere; İdare (… A.Ş) ile … arasında yapılan sözleşmenin hazırlanmasına esas olan “yapım işlerine ait tip sözleşme” Gecikme halinde uygulanacak cezalar ve sözleşmenin feshi” başlıklığı 25. Madde dip notunda gecikme ceza oranı onbinde altısından (% 0,06) fazla olmamak üzere düzenlemesine uyarak onbinde altı (%0,06) belirlendiği, yine 4734 sayılı kamu ihale kanununa göre yapılan sözleşmelerde günlük ceza oranının % en fazla üst sınır oran olan onbinde altı (%0,06)yasal üst sınırdan fazla olamayacağından yüklenici tarafından davacı taşeron firmadan işin geç teslimi ile alakalı kesilen (5.922,00TL) bedelin kesilmesi kanuna aykırı olduğunun kabulü gerektiği;
Davacının bir diğer talebi olan SGK’ ya ödenmesi gereken ücret adı altında fazladan kesilen miktar yönünden yapılan incelemede ise;
İş Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan hükme göre Bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin veya işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile işe aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denildiği, İlgili madde hükmünden yola çıkarak alt işveren terimini, “İşin bir kısmını yapan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlandığı, Bu bakımdan İş Kanunu ve SGK açısından alt işverenler tamamen asıl işverenin işini yürütmekte olduğu, Bu kapsamda, bir iş yerinde taşeron olarak inşaat işinin faaliyeti kapsamında asıl işverenin dosyası üzerinden işçiliklerin bildirilmesi gerektiği, Bunun için alt işveren dosyası (taşeron şirketin dosyası), ana firmanın dosyası altına aracı kodu ile açılan ek bir dosya niteliğinde olacağı, yani Alt işveren tarafından yatırılan tüm ödemeler asıl işveren adına ve ana firma dosyasına kaydedileceği, İşin bitiminde ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından asgari işçilik araştırması asıl işveren adına yapılacak olup eksiklik hesaplanması halinde bu tutarlar asıl işverenden talep edilebileceği, 5510 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 31 inci maddesi uyarınca; alt işveren, mevzuattan doğan yükümlülüklerini asıl işverene ait işyeri sicil numarasına ilave olarak verilecek üç haneli alt işveren numarası ile asıl işverenin işyeri dosyası üzerinden yerine getirileceği, Yani alt işveren asıl işverene yaptığı işte çalıştırdığı işçileri, asıl işverene ait işyeri dosyasından sigortalı olarak Kuruma bildirileceği, Taraflar arasındaki anlaşma metninin 28.c bendinde “….işi kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumuna ilişiksiz belgesini alabilmek için ödenmesi gereken prim borcunu ödemek zorundadır.” düzenlemesi bulunmakta olup bu kapsamda SGK giderlerinin kimin tarafından ödenmesi gerektiği anlaşmazlık konusu oluştuğu ve bu konuya da dava dilekçelerinde yer verildiği,
SGK primlerinin tamamının taşeron firmaca ödenmesinin mevcut ihale dökümanı, sözleşme ve yapım işleri genel şartnamesi hükümlerine aykırı olacağı aşağıdaki açıklamalarda yer verildiği, İdare ile Yüklenici arasında yapılan 22.06.2017 tarihli sözleşmenin 15. maddesi gereği işin tamamının alt yükleniciye yaptırılamayacağı, İşin tamamının bir firmaya yaptırılmasının sözleşmenin devri anlamı taşıyacağı ve mevcut sözleşmede sözleşmenin devrinin düzenlenmediği, Sözleşmenin devriyle alakalı olarak Yapım İşleri Genel Şartnamesinin “Sözleşmenin devri” başlıklı 47.maddesi “Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir.” hükmüne tabi olduğu, idareye devirle alakalı herhangi bir müracaat olmadığı veya herhangi bir sözleşme devrinin olmadığı, Taşeron … (…) firmasının yüklenici ile yaptığı sözleşme bedeli esas alınarak (83.820,00 TL) prim ödemesi yapmasının mümkün olduğu, Yüklenici ve Taşeron anlaşma metninin 28.c bendi düzenlemesinde hem Yüklenici hem de taşeronun prim borçlarını ödemek zorunda olduğunun açık yazılmadığı, SGK’dan ilişiksiz belgesinin alınmasına muhatap Yüklenici olması ile taşeronun yaptığı işlerle alakalı primleri ödemesi durumunda yüklenicinin ilişiksiz belgesi alabileceğinin uygulamasının ancak mümkün olduğu, Bahse konu Yüklenici ve Taşeron anlaşma metninin 28.c bendi düzenlemesinde hem Yüklenici hem de taşeronun prim borçlarını ödemek zorunda olduğu kastedilmesi durumunda, anlaşma metninde ilgili maddeye açık olarak “tüm prim borçları” yazılması veya “Yüklenici ve taşeronun ödemesi gereken tüm primlerin taşeron tarafından ödenecektir.” şeklinde uygulamaya yönelik açık bir ifade bulunması gerektiği, İdare ve Yüklenici firmanın yer teslimi tarihi olan 28.06.2017 tarihi ile taşerona yer teslimi olan 31.07.2017 tarihi arasındaki süre ve çalışmalar ve işin bitirildiği 18.08.2017 tarihine kadar olan Taşeron … (…) firması dışında yapılan işlere ait sigorta primlerinin yüklenici firmayı ilgilendiren sigorta primleri olacağı,
Yüklenici ile taşeron arasındaki anlaşma metninde yer alan düzenlemeye göre; tespit edilen eksik prim tahakkuklarının taşeronun hissesine isabet eden oranda taşerondan isteneceği, taşeronun ancak bu tutarlar ile sınırlı kalmak koşulu ile yükleniciye karşı sorumlu olacağı, durumları birlikte değerlendirildiğinde; Taşeron … (…) nin tabi olduğu işin aynı cins işçilik olduğu dikkate alındığında mahkemece alınan raporda da belirtildiği üzere yüklenici … tarafından SGK ödemesi için taşeron … (…)’tan kesilen tutarın 4.320,00 TL olduğu, kesilmesi gereken tutarın 2.706,92 TL olup, fazla kesilen SGK tutarın ise 1.613,08-TL olduğu; Bu haliyle yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacının davalıdan SGK’ ya yapılan ödenmeden 1613.08-TL ve yapılan haksız kesintiden dolayı ise 5922-TL olmak üzere toplam 7.535,08 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca mahkemenin kararı gerekçesiz olduğundan ve kamu düzenine ilişkin olduğundan davalının istinafının bu sebeple sınırlı olarak kabulü ile, yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.12.2019 tarih ve 2018/47 Esas, 2019/1441 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-7.535,08-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 514,72 TL harçtan peşin alınan 135,29 TL harcın mahsubu ile kalan 379,43 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, (mükerrer harç tahsilinin önlenmesi için ilk derece mahkemesi kararından sonra yazılan harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin istenmesine, infaz olmuş ise yatırana iadesi için ilk derece mahkemesince müzekkere yazılmasına),
5-Davacıdan peşin alınan 135,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 216,95 TL posta ücreti olmak üzere toplam 716,95 TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre takdiren 681,10 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalının istinaf isteminin kabulüne karar verildiğinden, davalı tarafından yatırılan 129,00 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
9-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının kararın mahiyeti gereği kendi üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nın 333/(1). maddesi gereğince, artan gider avansının davacıya, artan delil avansının davalıya geri verilmesine,
11-Kararın, ilk derece mahkemesince tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 25.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.