Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/190 E. 2022/337 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/190
KARAR NO : 2022/337

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/970
KARAR NO : 2019/1142
DAVA TARİHİ : 11/09/2017
KARAR TARİHİ : 17/10/2019
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09.03.2022
KARAR YAZ. TARİHİ : 25.03.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.10.2019 tarih ve 2017/970 Esas, 2019/1142 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 11/12/2014 tarihli bir çatı kaplama satış ve montaj işlemini kapsayan anlaşma yapıldığını müvekkili şirketin söz konusu sözleşme şartları gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı şirket tarafından İzmir 14. Asliye Hukuk mahkemesinin 2015/18 Değişik iş sayılı dosyası üzerinden sözleşme hükümleri doğrultusunda yapılmış olan çatı kaplama işindeki uygulama hatalarının ve ayıplı imalatların bulunduğu iddiası ile bunların bedellerini tespitinin talep edildiğini, tespit dosyasından alınan bilirkişi raporu üzerine bu raporda ki tespitler kabul edilmemekle birlikte eksik görünen kısımların müvekkili şirket tarafındın tamamlandığını, tamamlandığına ilişkin ve metrajlarla ilgili davalı şirket yetkililerinin de bulunduğu 09/02/2016 tarihli iş teslim tutanağının düzenlendiği, böylelikle müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirdiğini ancak vermiş olduğu hizmetin karşılığı olarak kesilen 28/12/2014 tarihli 426867 nolu 253.638.76-TL bedelli faturanın 27.138,76-TL lik bakiye bedelini ödemediğinden bu bakiye kısım açısından davalı aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3864 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça kesin hesap mutabakatı sağlanmadığından ortada kesinleşmiş bir borç bulunmadığı gerekçesi ile takibe itiraz edildiğini, halbuki müvekkilin üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini 18/01/2016 tarihli mutabakat maili ile yapılan işlemin metre kare birimi ve kalan meblağlara ilişkin karşılıklı anlaşmaya varıldığını 09/02/2016 tarihli davalı şirket yetkilisi ile yazılı imzalandığını bu nedenlerle davalının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3864 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesinİ talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında sözleşme konusu işin eksik hatalı ayıplı imalatlar nedeniyle ihtilaflı olduğunu sözleşme konusu işin ayıplı olduğunu, İzmir 14. Asliye Hukuk mahkemesinin 2015/18 Değişik iş dosyasında yapılan tespit ile sabit olduğunu alacaklı davacının edimini tam olarak yerine getirmemiş olmasından dolayı kesin hesap mutabakatı sağlanamadığını bu nedenle davacıya kesinleşmiş bir borcunun bulunmadığını, ayrıca müvekkili ile davacı arasında yine aynı sözleşme ve işe ilişkin olarak müvekkili aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3865 esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını ve bu dosyaya müvekkilinin 14/04/2016 tarihinde 18.579,52-TL ödediğini dosyanın infaz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine ve haksız ve kötü niyetli davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 17.10.2019 tarih ve 2017/970 Esas, 2019/1142 Karar sayılı kararı ile özetle; ”…Tüm dosya içeriğine göre taraflar arasındaki 11/12/2014 tarihli sözleşme kapsamında yapılacak iş tutarının teknik olarak yapılan incelemede 252.656,29-TL olduğu,zira sözleşmede işini bütününün kesin olarak miktarının belirlenmediği,bu tutarın bilirkişiler tarafından bu şekilde tespit edildiği, bu tutarda %5 nesafet kesintisinin yapılmasının uygun olduğu, dolayısıyla davacının davalıdan bu iş nedeniyle talep edebileceği tutarın 240.023,48-TL olduğu, davacı ve davalının defterleri birlikte incelendiğinde 226.500,00-TL lik davalı ödemeleri hususunda tarafların birebir uyumlu olduğu, davalının yaptığı bu ödeme mahsup edildiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 13.523,48-TL tutarında bir alacağının bulunduğu, davacının kesin hesap farkı için aynı iş nedeni ile davalı aleyhine yaptığı İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3865 sayılı dosyasına davalının 18.579,52-TL brüt ödemede bulunduğu davacı tarafa yapılan net ödemenin 16.972,98-TL olduğu dolayısıyla bu icra dosyasındaki takip konusunun da kesin hesap farkından kaynaklandığı yani aynı işten kaynaklandığı, davacının dava ettiği takip dosyasının da aynı işle ilgili ana faturadan kaynaklandığı, dolayısı işin bütünü dikkate alınması gerektiğinden davacının 2016/3865 dosyasında aldığı ödeme ile alacağını tahsil ettiği anlaşılmakla davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir miktar bulunmadığından davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı avukatı tarafından verilen 18.12.2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvurma dilekçesi ile; Açtıkları davanın itirazın İptaline ilişkin olduğunu, ancak mahkeme değerlendirmesinin itiraza konu dosya haricinde, bilirkişi tarafından dosya kapsamı dışına çıkılmak sureti ile davalı şirketin beyanları ve cevaplarında olmadığı halde itiraz dilekçelerinde ve en önemlisi davaya cevaplarında hiç bahsi geçmeyen, ödediği iddiaları olmadığı halde, bilirkişi tarafından kendisine aydınlatılması hususunda bu yönde bilgi sorulmadığı halde anlamsız ve davalı beyanları ile çelişkili olarak, başka bir dosyaya yatırılan paranın bu itiraza konu dosyada bakiyeden düşmüş olmasının hatalı bilirkişi raporu özelliğinden ileri gitmediğini, 12.09.2019 tarihli raporunun kabulü mümkün olmadığı gibi bilirkişi raporunun kendi kendilerine hukuki değerlendirme yapmalarını, dosya kapsamı dışına çıkılarak, tarafsızlığını bırakırcasına yorumlar yapması, 2 ayrı alacak ve 2 ayrı fatura alacağı konusundaki, tarafların iddia ve savunmalarının aksine, objektif kriterlere ve meslek etiğine uygun olmayan değerlendirme yapılmasının kabul görmeyeceğine inandıklarını, raporun dosyanın aydınlatılması adına değil, subjektif kriterler ile hazırlandığını, yapılan ticari değerlendirmelerin de yanlış yapılmış rapor niteliğinde olduğunu, mahkemece bilirkişi raporu konusunda belirttikleri itirazlarını değerlendirmediğini, kesilen 2 ayrı fatura hususunu dikkate almadığını, fatura tarihlerinin kesilme zamanları ve ayrı işlemler olduğu konusunun dikkate alınmadığını, tamamen hatalı bilirkişi (hatta malesef kasıtlı denilebilecek ölçüde yanlı bilirkişi raporu) raporuna bağlı eksik inceleme ve hukuki hatalı karar verdiğini, yerel mahkeme kararına bire bir dayanak yapan hatalı bilirkişi raporu gereği, bilirkişiye bu yönde görev verilmediği halde nefaset indiriminin nasıl yapıldığının bilinmediğini, ve neye göre indirim yapıldığının görünmediğini, sözleşme bedelinden %5’lik kesinti yapılıp bakiye alacaklarının 240.023,48-TL olarak hesaplandığını, sözleşme kapsamı, yapılan iş birlikte değerlendirildiğinde nefaset kesintisinin söz konusu kılacak bir durum olmadığını, şayet olsa bile bilirkişice yapılan bu değerlendirme kapsamında (alacak miktarı azalmış olarak 27.352,48-TL’lik değilde 14.719,67 olarak ) hala alacaklı durumunda bulunduklarını, ki nefaset kesintisinin de kabulünün mümkün olmadığını, öyle ki mevcut kusur ve eksikliklerin teknik olarak ikmal edilebilecek nitelikte ise ve ağırlıklı bir harcamayı gerektirmiyorsa nefaset kesintisi değil, yükleniciye tamir ve tadilat ettirilmesi gerektiğini, bu anlamda vasıf ve kalite eksikliğinden ziyade hiç yapılmamış durumdaki noksan işlerin nefaset kesintisine konu edilmemesi, yükleniciye tamir ve ikmal ettirilmesinin gerektiğini, davalı yanca iddia olunduğu üzere yapılan işlerde olan eksiklik ve kusurların müvekkili şirkete talep doğrultusunda tamir ettirilebileceğini, ancak davalı yanın böyle bir talepte bulunmadığını, doğrudan borç miktarından mahsup edilmeye çalışıldığını, basiretli tacir sıfatı gereği yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı yanın, var olan bir durumu fırsata çevirip müvekkili davacı şirketi zarara sokmaya çalıştığını, Şayet davalı yanca iddia olunduğu üzere yapılan iş ve hizmette eksiklikler varsa bu davacı müvekkili tarafından tamamlanabileceğini, Yargıtay İçtihatları ile örtüşen müvekkilinin defalarca servis hizmeti vermek istemesi ama işin olduğu yerin servis hizmeti vermeye uygun olmaması tutanaklarının ile de sabit olduğunu, nefaset kesintisinin amacının, giderilmesi mümkün olmayan veya fazla harcama ve zaman kaybı kaybı gerektiren kusurlu ve eksik işler için eserde meydana getirdiği değer azalışı ölçüsünde bir bedel kesmek olduğunu, somut olayda nefaset kesintisini gerektirecek bir durum bulunmamakla beraber işin teslim tutanağıyla da bu durumun doğrulandığını, ayrıca iş teslim tutanağının bulunduğunu, servis hizmeti için gidildiğini ve davalı şirket tarafından esere uygun olmayan başka bir işlem yaptırılmasından dolayı da servis hizmeti verilemediği sabit olduğundan nefaset indirimi konusu olamayacağının da sabit olarak görüldüğünü, Yargıtay 15. HD. E: 2010/7058 K: 2011/7049 T: 30.11.2011 ilamı ile de bu duruma değinildiğini, 08.09.2017 tarihli dava dilekçelerinde de görüleceği üzere 253.638,76-TL bedelli faturanın 27.138,76 -TL’lik bakiye bedelinin ödenmediğini, bu nedenle İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3864 E. Sayılı dosya üzerinden icra takibi yapıldığını, bu dosya kapsamında herhangi bir ödeme yapılmadığını, 16.03.2016 tarihli itiraz ile takibin durduğunu, iş bu söz konusu davada bu dosyaya yapılan itirazın iptali için açıldığını, İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2016/3865 E. Sayılı icra dosyasında ise 15.037,64-TL’lik fatura bedeli için takip başlatıldığını, borçlu tarafından yapılan itiraz süresi geçtiği için itirazlarının reddedildiğini ve dosyada icra işlemlerine devam edildiğini, 14.04.2016 tarihinde ise 16.972,98-TL’lik tahsilat yapıldığını, dosyanın infaz olunduğunu, bu dosyanın da açılan dava ile hiçbir ilgisinin olmadığını, olsa idi davalı tarafın bu durumu dilekçeleri belirteceklerini, açıkladıkları 12.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı yanca, 14.04.2016 yapılan 16.972.98-TL’lik net ödemenin davacı müvekkilinin alacağını tahsil ettiğini belirttiğini, oysa yapılan 16.972.98-TL’lik ödemenin İzmir 25. İcra Müdürlüğü 2016/3865 E. Sayılı icra dosyasına yapıldığını, dosyanın da bu şekilde infaz olduğunu, yapılan ödemenin icra takip tarihinden sonra olduğunu, bu dosya borcunu kapatmaya yönelik olduğunu, aynı raporda sayfa 3, 1. tabloda yapılan bu ödemenin İzmir 25. İcra Müdürlüğü 2016/3865 E. Sayılı icra dosyasına yapıldığı sonucuna ulaşmakla yine aynı rapor 8. Sayfa da (7) ise bakiye borca mahsup edip borç yoktur değerlendirmesinde bulunduğunu, kendi kendisiyle çelişen, eksik yanlış bir değerlendirmeyle hazırlanan raporun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle istinaf dilekçelerinin tehir-i icra talepli olarak kabulüne, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 17.10.2019 tarih , 2017/970 E. ve 2019/1142 K. Sayılı dosya kapsamına, delillere ve hakkaniyete uygun düşmeyen kararının ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı avukatı tarafından verilen 15.01.2020 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile özetle; Karara esas alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin yerinde olduğunu, defter kayıtları icra yoluyla gerçekleştirilen tahsilatla birlikte değerlendirildiğinde müvekkilinin borcunun kalmadığının ortada olduğunu, davacı iyiniyetli olmadığını, taleplerinin kabulü halinde sebepsiz zenginleşmenin meydana geleceğini, bu nedenle, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında akdedilen … tesislerinin çatı kaplama malzemeleri satış ve montaj işlerinin yapılması hususunda tanzim edilen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davacı yüklenici şirket vekili dava dilekçesiyle; davacı ve davalı iş sahibi arasında 11/12/2014 tarihli bir çatı kaplama satış ve montaj işlemini kapsayan anlaşma yapıldığını, müvekkili şirketin söz konusu sözleşme şartları gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı şirket tarafından İzmir 14. Asliye Hukuk mahkemesinin 2015/18 Değişik iş sayılı dosyası üzerinden sözleşme hükümleri doğrultusunda yapılmış olan çatı kaplama işindeki uygulama hatalarının ve ayıplı imalatların bulunduğu iddiası ile bunların bedellerini tespitinin talep edildiğini, tespit dosyasından alınan bilirkişi raporu üzerine bu raporda ki tespitler kabul edilmemekle birlikte eksik görünen kısımların müvekkili şirket tarafındın tamamlandığını, tamamlandığına ilişkin ve metrajlarla ilgili davalı şirket yetkililerinin de bulunduğu 09/02/2016 tarihli iş teslim tutanağının düzenlendiği, böylelikle müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirdiğini ancak vermiş olduğu hizmetin karşılığı olarak kesilen 28/12/2014 tarihli 426867 nolu 253.638.76-TL bedelli faturanın 27.138,76-TL lik bakiye bedelini ödemediğinden bu bakiye kısım açısından davalı aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3864 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça kesin hesap mutabakatı sağlanmadığından ortada kesinleşmiş bir borç bulunmadığı gerekçesi ile takibe itiraz edildiğini, halbuki müvekkilin üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini 18/01/2016 tarihli mutabakat maili ile yapılan işlemin metre kare birimi ve kalan meblağlara ilişkin karşılıklı anlaşmaya varıldığını 09/02/2016 tarihli davalı şirket yetkilisi ile yazılı imzalandığını bu nedenlerle davalının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3864 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında sözleşme konusu işin eksik hatalı ayıplı imalatlar nedeniyle ihtilaflı olduğunu sözleşme konusu işin ayıplı olduğunu, İzmir 14. Asliye Hukuk mahkemesinin 2015/18 Değişik iş dosyasında yapılan tespit ile sabit olduğunu alacaklı davacının edimini tam olarak yerine getirmemiş olmasından dolayı kesin hesap mutabakatı sağlanamadığını bu nedenle davacıya kesinleşmiş bir borcunun bulunmadığını, ayrıca müvekkili ile davacı arasında yine aynı sözleşme ve işe ilişkin olarak müvekkili aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3865 esas sayılı dava konusu edilmeyen farklı bir dosya üzerinden takip başlatıldığını ve bu dosyaya müvekkilinin 14/04/2016 tarihinde 18.579,52-TL ödediğini dosyanın infaz olduğunu, bu nedenlerle davacı yüklenicinin sözleşme nedeniyle alacağı kalmadığından davanın reddine ve haksız ve kötü niyetli davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa gelmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davaya konu takip nedeniyle kendilerine yapılan ödeme olmadığını, dava konusu olmayan takipte yapılan ödemelerin iş bu dava yönünden mahsup edilemeyeceğini, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu beyanla kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu olan İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/3864 sayılı takip dosyasının incelenmesinde alacaklının … Şti. olduğu, borçlusunun … Mimarlık olduğu, takip konusunun 28/12/2014 düzenleme tarihli 253.638,76-TL bedelli faturadan kaynaklanan bakiye 27.138,76-TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun alacaklı tarafın eksik hatalı ayıplı imalatı nedeniyle edimini yerine getirmemiş olmasından dolayı borca faize itiraz ettiği görülmüştür.
Dava konusu olmayan ancak sözleşme nedeniyle davalının davacıya bakiye ödeme yaptığını savunduğu İzmir 25. İcra Dairesinin 2016/3865 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının … Şti olduğu, borçlusunun … Mimarlık olduğu, takip konusunun 09/02/2016 düzenleme tarihli 15.037,64-TL tutarındaki fatura alacağından dolayı takip yapıldığı, bu faturanın kesin hesap farkına ilişkin bir fatura olduğu, görülmüştür. Takibe konu faturanın ise sözleşme konusu kaplama ve uygulama işi ile ilgili fatura olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmede imalatın cinsi, m2 birim fiyatı belirlenmiş, ancak poropet yapılması, polikarbon yapılması fiyatlarının net olmadığı, tekrar karşılıklı anlaşma yapılacağının belirtildiği, bunun dışındaki imalat bedellerinin sözleşmede açıkçakararşlaştırılarak belirlendiği görülmüştür.
İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/18 Değişik iş dosyasındaki tespit raporunun incelenmesinde çatı kaplama işleminde davacının edimlerinde eksik ve hatalı işlemin belirlendiği, işin bütününde %5 oranında nefaset farkı kesilmesinin uygun olduğunun belirtildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme ve mutabakatın incelenmesinde davacının yüklenici olduğu iş sahibinin davalı … olduğu, 23/06/2015 tarihli iş teslim tutanağında bir mutabakat sağlanmadığı, tespit raporundan sonra 09/02/2016 tarihli iş teslim tutanağında ölçümler konusunda mutabakat sağlandığı görülmüştür.
Duruşmalarda mahkemece tarafların tanıkları da dinlenilmiş, iş teslimi ve ayıplarla ilgili olarak beyanlar alınmıştır.
Yargılama sırasında inşaat bilirkişisi ve mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş rapor alınmıştır.
Tüm dosya içeriği, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, sözleşmede işin bütününün bedelinin kesin olarak miktarının belirlenmediği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde alınan hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuyla yapılan işlerin sözleşmede belirlenen iş bedelinin toplamının 252.656,29 TL olarak tespit edildiği, ayıplı işler nedeniyle %5 oranında nesafet kesintisi yapılması gerektiği, bu indirim yapıldığı takdirde davacı yüklenicinin davalıdan talep edebileceği toplam bedelin 240.023,48-TL olduğu, taraf defterlerinin incelemeye konu ticari defterlerinin açılış defterlerinin süresi içinde yapıldığı, birbirini teyit eder nitelikte olduğu, sene sonu ibraz onaylarının muntazaman yapıldığı, incelemeye konu defterlerin bu haliyle sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunun tespit edildiği, davacı ve davalının defterleri birlikte incelendiğinde 226.500,00 TL’lik davalı ödemeleri hususunda tarafların birebir uyumlu olduğu, davalının yaptığı bu ödeme mahsup edildiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 13.523,48 TL tutarında bir alacağının bulunduğu, davacının kesin hesap farkı için aynı iş nedeni ile davalı aleyhine yaptığı dava konusu olmayan İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2016/3865 sayılı diğer takip dosyasına davalının 18.579,52-TL brüt ödemede bulunduğu davacı tarafa yapılan net ödemenin 16.972,98-TL olduğu, dolayısıyla bu icra dosyasındaki takip konusunun da kesin hesap farkından ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklandığı yani aynı işten kaynaklandığı, davacının dava ettiği takip dosyasının da aynı işle ilgili ana faturadan doğduğu, dolayısı işin bütünü dikkate alınması gerektiğinden davacının 2016/3865 dosyasında aldığı ödeme toplamı ile alacağının tamamını tahsil ettiğinin anlaşılması karşısında böylece takip tarihi itibariyle davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden bakiye iş bedeli kalmadığından davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaati hasıl olmakla, davacının dava konusu takip nedeniyle davalıdan talep edebileceği herhangi bir miktar bulunmadığından, bu haliyle davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.10.2019 tarih ve 2017/970 Esas, 2019/1142 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 36,30 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı avukatı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 09.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.