Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1739 E. 2023/164 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1739
KARAR NO : 2023/164

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/58
KARAR NO : 2020/302
KARAR TARİHİ : 23/06/2020
DAVA : Menfi Tespit, İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2014

BİRLEŞEN İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2014/1090 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : Menfi Tespit, İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2014
BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2014/725 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : Menfi Tespit, İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2014
KARAR TARİHİ : 09.02.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 13.02.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2020 tarih ve 2019/58 Esas, 2020/302 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Asıl Davada:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereğince; davalının, davacının yapmakta olduğu inşaatın 36 adet dairesinin banyo levazımını 93.000 TL karşılığında yapması konusunda anlaşma olup, davacının iş bedelinin 60.000 TL.’ sini 3 adet 20.000 TL’Llik çek vererek ödediği, kalan 33.000 TL’nin iş bitiminde ödeneğinin kararlaştırıldığı, ancak davalının işe hiç başlamadığı, edimini yerine getirmediği” iddiası ile; bu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile çeklerin iptaline, ayrıca %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Birleşen 2014/1090 E. Sayılı Davada:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “… ile … arasındaki sözleşme gereği; davalı …’in davalı …’nin inşaatındaki 36 daireye banyo levazımı yapmayı taahhüt ettiği, …’nın keşide edip …’ya verilen 3 adet 20.000 TL’lik çekin … Şti.ne devredildiği, yüklenicinin edimini hiç yerine getirmediği, davalı şirketin ise; İzmir 28. İcra Dairesi’nin 2014/11594 Esaslı dosyası kapsamında 2056021 nolu çekle ilgili takip başlattığı” iddiası ile, icra takibindeki çeklerden dolayı menfi tespite, çeklerin iptaline, takibin iptaline ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen 2014/725 E. Sayılı Davada:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “… ile … arasındaki sözleşme gereği; …’in …’nin inşaatındaki 36 dairenin banyo işlerini 93.000 TL karşılığında yapması için 3 adet çek verdiği, (20.000 TL’lik) bu çeklerden 2055799 nolu çekin önce davalı … Şti.’ne, onun tasarrufu ile de davalı … Şti.’ne ciro edildiği, yüklenici edimini hiç yerine getirmediği için davacının bu çekten dolayı borçlu olmadığı, ancak çek nedeniyle İzmir 7. İcra Dairesi’nin 2014/10979 Esaslı sayılı dosyasında takip başlatıldığı” iddiası ile, bu dosya kapsamındaki çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili daha sonraki yazılı ve sözlü beyanlarında; “birleşen davalardaki icra takiplerine konu çekleri ödemek zorunda kaldığını” ileri sürerek, ödenen paranın istirdadını istemiştir.
SAVUNMA:
Asıl davada davalı cevap dilekçesi vermemiştir.
Birleşen 2014/1090 E. Sayılı davada davalı … Şt. vekili cevap dilekçesinde özetle; “icra takibine konu çekin …’a satılan malzeme nedeniyle (ticari ilişki kaynaklı) alındığını, bu davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca derdestlik olduğunu” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen 2014/725 E. Sayılı davada davalı … Şt. vekili cevap dilekçesinde özetle; “davanın reddine” karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davalardaki diğer davalılar da davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesinin 27/04/2017 tarih ve 2014/679 Esas, 2017/533 Karar sayılı kararında özetle; “asıl davada; 2055800 numaralı çekin henüz bankaya verilmediği ve işin yüklenici tarafından yapılmadığı sabit olmakla bu çek hakkında menfi tespit, 2057061 numaralı çekin davacı tarafından üçüncü kişiye ödenmesi nedeniyle çek bedelinin istirdadı, 2055799 numaralı çekin ise ödemesinin davacı tarafından değil, diğer borçlu tarafından yapılmış olması nedeniyle bu çek ile ilgili isteğin aktif husumet yokluğundan reddi” yönünde, birleşen davalarda ise; “icra takibine konulan çeklerde muntazam ciro silsilesi bulunduğu” gerekçesi ile bu davaların reddi yönünde karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararı dairemizin 20/02/2019 tarih ve 2017/1410 E. ve 2019/215 K. Sayılı ilamı ile; “mahkemece asıl dava yönünden taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmadan karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunmadığı” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Kaldırma sonrasında ilk derece mahkemesinin 23/06/2020 tarih ve 2019/58 Esas, 2020/302 Karar sayılı kararında özetle; “asıl davada; 2055800 numaralı çekin henüz bankaya verilmediği ve işin yüklenici tarafından yapılmadığı sabit olmakla bu çek hakkında menfi tespit, 2057061 numaralı çekin davacı tarafından üçüncü kişiye ödenmesi nedeniyle çek bedelinin istirdadı, 2055799 numaralı çekin ise ödemesinin davacı tarafından değil, diğer borçlu tarafından yapılmış olması nedeniyle bu çek ile ilgili isteğin aktif husumet yokluğundan reddi” yönünde, birleşen davalarda ise; “icra takibine konulan çeklerde muntazam ciro silsilesi bulunduğu” gerekçesi ile bu davaların reddi, ayrıca birleşen 2014/1090 Esas sayılı davada davalı … bakımından HMK.’nın 114/1-ı maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle: “Birleşen dosyalarda red kararının verilmesinin hatalı olduğunu, icra takibi yapan şirketlerin mahkemenin çeklerle ilgili ödeme yasağı olduğunu bilerek icra takibi yaptıklarını ve basiretli davranmadıklarını, dolayısıyla vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, asıl davada 29.051,85 TL’nin davalılardan alınarak ödenmesi hükmünde hangi davalıdan alğınacağının belli olmadığını, asıl ve birleşen davalarda kötü niyet tazminatına karar verilmesinin de hatalı olduğunu” ifade ederek, mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Asıl dava ve birleşen davalar; eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat isteklerine ilişkindir.
Asıl davada; “taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereğince, davalı …’un, davacının yapmakta olduğu inşaatın 36 adet dairesinin banyo işlerini 93.000 TL bedel karşılığında yapmayı taahhüt ettiği, bu yükleniciye iş sahibi davacı tarafından 3 adet 20.000 TL’lik çek verildiği, ancak yüklenicinin edimini hiçbir şekilde yerine getirmediği” iddia edilerek, bu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatına karar verilmesi istenmiştir.
Birleşen davalarda ise; “asıl davanın tarafları olan kişiler arasındaki iş nedeniyle verilen 3 adet çekten ikisinin davalı şirketlere ciro edildiği, bu şirketlerin de davacı iş sahipleri hakkında icra takibi başlattıkları” iddia edilerek, önce menfi tespit, takip borcunun ödenmek zorunda kalınması nedeni ile ise de istirdat isteğinde bulunulmuştur.
Birleşen davalardaki davalı şirketler “davaya konu çekleri kendi ticari ilişkileri çerçevesinde devraldıklarını, davacı taraf ile yüklenici arasındaki ilişkinin kendilerini bağlamayacağını, iyi niyetli üçüncü kişi olduklarını” savunmuşlar, asıl ve birleşen davalardaki davalı yüklenici … ise davaya herhangi bir cevap vermemiştir.
Taraflardan … ve …’nın oluşturduğu adi ortaklık ile yüklenici … arasında düzenlenen 12/12/2013 tarihli yazılı eser sözleşmesi gereğince; yüklenicinin taahhüt ettiği 36 adet daireye ilişkin banyo işlerini yapmadığı ve edimini yerine getirmediği davacı tarafça yaptırılan delil tespiti ile dosyadaki tüm belgelerden anlaşılmaktadır. Yine bu sözleşme gereğince iş bedeli olarak verildiği iddia olunan; davacı … tarafından keşide edilip “… ve ortaklığı” adına hamiline olarak verilen ve sonrasında … Şti. ne ciro edilen, bu şirket tarafından da … Şti. ne ciro edilen 30/04/2014 tarih ve 2055799 seri numaralı 20.000 TL bedelli çekin son ciranta tarafından İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/10979 E. Sayılı dosyası kapsamında takibe konulduğu, keşidecisi … olan hamiline düzenlenmiş 30/06/2014 tarihli 2056021 seri numaralı 20.000 TL bedelli çekin ise … ve ortaklığı tarafından yüklenici …’a ciro edildiği, bu kişinin de çeki … Şti. ne ciro ettiği, söz konusu çekin ise son ciranta tarafından önceki ciranta, lehtar ve keşideci aleyhine İzmir 28. İcra Dairesi’nin 2014/11594 E. Sayılı dosyası kapsamında takibe konulduğu anlaşılmıştır.
Bu duruma göre; eser sözleşmesi gereğince yükleniciye verildiği söylenen 3 adet çekten, 30/06/2014 tarih ve 2056021 seri numaralı çekin yükleniciye ciro edildiği, yüklenicinin ise son ciranta olup takibi başlatan … firmasına ciro yaptığı, 30/04/2014 tarih ve 2055799 seri numaralı çekin ciro silsilesinde ise yüklenici …’un adının hiç geçmediği, diğer 30/05/2014 ve 2055800 seri numaralı çekin ise davalı yükleniciye verildiği hususunun kanıtlanamadığı görülmektedir.
İlk derece mahkemesince; 27/04/2017 tarih ve 2014/679 E. 2017/533 K. Sayılı karar ile, asıl davada; “2055800 numaralı çekin henüz bankaya verilmediği ve işin yüklenici tarafından yapılmadığı sabit olmakla bu çek hakkında menfi tespit, 2057061 numaralı çekin davacı tarafından üçüncü kişiye ödenmesi nedeniyle çek bedelinin istirdadı, 2055799 numaralı çekin ise ödemesinin davacı tarafından değil, diğer borçlu tarafından yapılmış olması nedeniyle bu çek ile ilgili isteğin aktif husumet yokluğundan reddi” yönünde, birleşen davalarda ise; “icra takibine konulan çeklerde muntazam ciro silsilesi bulunduğu” gerekçesi ile bu davaların reddi yönünde karar verildiği, iş bu kararın dairemizin 20/02/2019 tarih ve 2017/1410 E. 2019/215 K. Sayılı ilamı ile “iş sahibi olan … ile … arasında adi ortaklık ilişkisi olup, asıl davada zorunlu dava arkadaşlığı gereği …’nın da yer alması gerektiği” gerekçesi ile kaldırıldığı anlaşılmıştır. Kaldırma sonrası mahkemece; asıl davada … adına vekaletname sunan davacı vekili Av. … tarafından adı geçen ortağın davaya muvafakat ettiğini bildirir dilekçe sunduğu ve bu taraf teşkili eksikliğinin giderildiği, bu aşamadan sonra da mahkemece 23/06/2020 tarih ve 2019/58 E. 2020/302 K. Sayılı karar ile; yine ilk karardaki gerekçelerle asıl davada kısmen kabul, birleşen davalarda ise davalı şirketler bakımından davanın reddi, davalı … bakımından ise HMK.’nın 114/1-ı maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden red kararı verildiği belirlenmiştir.
Eser sözleşmesindeki edimin yüklenici tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle, davacı iş sahiplerinin yükleniciye verdikleri çek veya çeklerden dolayı borçlu olmadığı sabittir. Buna göre; her ne kadar 2055800 seri numaralı çekin yükleniciye verildiği hususu kanıtlanamamış ise de, bu çek ile ilgili olarak asıl davada davalı … aleyhine verilen borçlu olunmadığının tespiti yönündeki hüküm doğru olmasa da, bu konuda herhangi bir istinaf başvurusu bulunmadığından ve kamu düzenini ilgilendiren bir husus da olmadığından söz konusu yanılgı dairemizce kaldırma sebebi yapılmamıştır. Diğer taraftan; asıl davada, 2056021 seri numaralı çek ile ilgili olarak birleşen davadaki davalı … firması tarafından başlatılan icra takibinde ödenmek zorunda kalınan çek bedelinin istek doğrultusunda istirdadına karar verilmesi doğrudur. Yine; 30/04/2014 keşide tarihli 2055799 seri numaralı çek ile ilgili olarak, bu çekin davalı yükleniciye verildiği hususu da kanıtlanamamış olup, ayrıca bedelinin önceki ciranta … firması tarafından ödenmiş olması nedeniyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi de doğrudur.
Diğer taraftan; birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1090 E. Sayılı davasına konu 30/06/2014 tarih ve 2056021 seri numaralı çek ile birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/725 E. Sayılı davasına konu 30/04/2014 tarih ve 2055799 seri numaralı çek konusundaki davaların davalı şirketler bakımından reddine karar verilmesi de doğrudur. Çünkü; çek kıymetli evrak hukuku çerçevesinde bir kambiyo senedi olarak adeta para gibi tedavül gören bir belge niteliğinde olmakla, ciro silsilesine uygun bir şekilde son cirantanın önceki cirantalara, çek lehtarına ve keşidecisine müracaat etmesi çekin tabi olduğu hukuki prosedürün bir gereğidir. Burada önemli olan husus şudur: Düzenlenen çekte herhangi bir rehin cirosu ya da çekin teminat çeki olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmadıkça, çek düzenlenme amacından soyut ve bağımsız bir şekilde para gibi tedavül gören bir araç haline gelir. Bu durumda, çeki işleme koyacak olan son cirantanın önceki devir sahipleri ile arasındaki ticari ilişkiyi kanıtlama yükümlülüğü de bulunmaz. Somut olayda da; birleşen davalara konu olan her iki çekte de davacı iş sahipleri ya da keşideci … ile davalı yüklenici … arasındaki eser sözleşmesi gereğince verilen bir çek olduklarına dair herhangi bir ibare bulunmadığı gibi, bu çeklerin beyaz ciro ile devredildikleri, teminat çeki olduklarına ya da rehin cirosu ile devredildiklerine dair herhangi bir yazı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, çekin cirantası olan şirketleri eser sözleşmesinin tarafları arasındaki borçsuzluk durumu bağlamayacaktır. Her ne kadar bu konuda mahkemece verilmiş bir ödeme yasağı tedbiri olup, icra takipleri de bu tedbirden sonra yapılmış olarak takip sahibi şirketlerin bilgisi dahilinde ise de, ödeme yasağı bankalarla ilgili bir tedbir olup, bu durum yukarıda açıklanan sebeplerle ciranta şirketlerin iyi niyetli veya basiretli tacir gibi davranmadıklarını göstermez. Kaldı ki; 2055799 seri numaralı çekin davalı yükleniciye verildiği dahi kanıtlanamamıştır. Bu nedenlerle, birleşen davalardaki red kararları doğrudur.
Yine; birleşen davalardaki davaya konu 3 çekten dolayı davalı … aleyhine açılan davaların, asıl davada da aynı konuda dava açılmış olduğundan, HMK.’nın 114/1-ı maddesi gereğince derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi de doğrudur.
Ancak; dairemizin kaldırma kararı sonrası, asıl davada adi ortaklığı oluşturan kişilerden …’nın davaya muvafakati alınmış olduğu halde, karar başlığında davacı olarak adının gösterilmemesi ve hükümde de hem menfi tespit, hem de istirdat istekleri ile ilgili olarak hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması usulen doğru olmamıştır.
Yine; asıl ve birleşen davaların tümünde davacı tarafın, birleşen davalarda da … ve … şirketlerinin %20 oranında kötü niyet tazminatı istekleri olduğu halde bu konuda olumlu olumsuz herhangi bir hüküm kurulmaması da usuli bir eksiklik olup, bu husus hem kamu düzenini ilgilendirmekle re’sen değerlendirilmesi gereken, hem de davacılar vekili tarafından istinaf sebebi olarak ileri sürülen bir husustur.
Bu durumda yapılması gereken iş: Asıl davada; davacılar … ve …’yı karar başlığında da gösterilmek suretiyle, ilk derece mahkemesince kurulan menfi tespit, istirdat ve aktif husumet yokluğu nedeniyle red hükümlerinin her iki davacı hakkında kurulması, ayrıca; asıl ve birleşen davalarda istek konusu olan kötü niyet tazminatları ile ilgili olarak, tüm davalarda tarafların birbirlerinin kötü niyetli davrandıklarını kanıtlayamamaları nedeniyle, bu yöndeki isteklerin de reddine karar verilmesi olmalıdır.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda; dosyada incelenecek ve araştırılacak başka bir husus bulunmaması nedeniyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının dairemizce HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıdaki gerekçelere göre yeniden hüküm kurulması gerektiği değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile;
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2020 tarih ve 2019/58 Esas, 2020/302 Karar sayılı kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1)-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a) Türkiye … Bankası TR… numaralı hesabından verilme, 30/05/2014 keşide tarihli, 2055800 çek numaralı 20.000 TL bedelli çekten dolayı davacılar … ve …’nın davalı …’a borçlu olmadıklarının tespitine,
b) Türkiye … Bankası TR… numaralı hesabından verilme, 30/06/2014 keşide tarihli, 2056021 çek numaralı 20.000 TL bedelli çek ile ilgili ödenen 29.051,85 TL’nin davalı …’dan alınarak davacılar … ve …’ya verilmesine,
c) Davacıların; Türkiye … Bankası TR… numaralı hesabından verilme, 30/04/2014 keşide tarihli, 2055799 çek numaralı 20.000 TL bedelli çek ile ilgili istirdat isteklerinin AKTİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
4-Davacıların kötü niyet tazminatı isteklerinin REDDİNE,
5-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden alınması gereken 3.350,73 TL ilam harcından, peşin alınan toplam 1.520,78 TL harcın mahsubu ile kalan 1.829,95 TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Peşin olarak alınan 1.520,78 TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Yargılama sırasında davacı tarafça yapılan ve ayrıntısı Uyap sisteminde kayıtlı bulunan toplam 992,25 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına göre belirlenen 704,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davacılar vekil ile temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne ve davanın kabul edilen kısmına göre belirlenen 7.848,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
B)BİRLEŞEN İZMİR 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/1090 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN:
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile;
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2020 tarih ve 2019/58 Esas, 2020/302 Karar sayılı kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1)-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3- … Şti.’ne karşı açılan davanın esastan REDDİNE,
4-Davalı …’a karşı açılan davanın HMK’nın 114/1-ı ve 115/2. Maddeleri gereğince “aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olmaması” yönündeki dava koşulu eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
5-Davacıların kötü niyet tazminatı isteklerinin REDDİNE,
6-Davalı … Şti. vekilinin kötü niyet tazminatı isteğinin REDDİNE,
7-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 179,90 TL ilam harcından peşin alınan 287,15 TL harcın mahsubu ile kalan 107,25 TL’nin istek halinde davacılara iadesine,
8-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerlerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
10-Davalı … Şti. vekil ile temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 3.400 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
C)BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/725 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN:
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile;
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2020 tarih ve 2019/58 Esas, 2020/302 Karar sayılı kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1)-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Davacıların kötü niyet tazminatı isteklerinin REDDİNE,
5-Davalı …. Şti. vekilinin kötü niyet tazminatı isteğinin REDDİNE,
6-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 179,90 TL ilam harcından peşin alınan 287,15 TL harcın mahsubu ile kalan 107,25 TL’nin istek halinde davacılara iadesine,
7-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … Şti. tarafından yapılan 10,00 TL yargılama giderinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı …. Şti. vekil ile temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 3.400 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
D)İSTİNAF YARGILAMASI HAKKINDA:
1-Asıl davada; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiğinden, 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine,
2-Asıl davada; davacılar vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan 109,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 257,60 TL’nin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
3-Birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1090 Esas sayılı davada; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiğinden, 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine,
4-Birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1090 Esas sayılı davada; davacılar vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/725 Esas sayılı dosyası yönünden davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333/(1).maddesi gereğince artan gider ve delil avanslarının ilgililerine iadesine,
7-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.