Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1714 E. 2023/132 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1714
KARAR NO : 2023/132

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1009
KARAR NO : 2019/1162
DAVA TARİHİ : 25/08/2015
KARAR TARİHİ : 24/10/2019
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02.02.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 03.02.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.10.2019 tarih ve 2015/1009 Esas, 2019/1162 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “davalı şirkete aralarındaki sözleşme gereği kumlama ve boya işi yaptığını, ancak davalının sözleşmeyi haksız bir şekilde feshettiğini, bundan dolayı zarara uğradığını, alacağı ile ilgili icra takibine ise itiraz edildiğini” iddia ederek, itirazın iptali ile inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “yapılan işin sadece 100 m2 kumlama ve astar işi olup m2’si 4 TL’den anlaşma yapıldığını, dolayısıyla 400 TL borcunun bulunduğunu, bunun dışında borcu olmadığını” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 24.10.2019 tarih ve 2015/1009 Esas, 2019/1162 Karar sayılı kararında özetle; “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14497 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 1.383,80 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptali ile, takibin değişen oranlarda avans faizi ile birlikte bu miktar üzerinden devamına” yönünde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle: “Taraflar arasında ticari iş ilişkisi olduğunu, … A.Ş.’nin yetki itirazında bulunduğunu, düzenlenen bilirkişi raporunun yanlış değerlendirildiğini, eser sözleşmesinin davalı … A.Ş. tarafından haksız yere feshedildiği için yasa gereği davacının menfi ve müspet zararlarını isteme hakkı olduğunu” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak iddiasına dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Taraflar arasında “kumlama ve boya- astar işi” ile ilgili sözlü bir eser sözleşmesi yapıldığı ve sözleşmenin davalı tarafından tek yanlı olarak feshedildiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; “sözleşme gereği yapılan işin ve davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden olan alacağının miktarı” hakkındadır.
İlk derece mahkemesince; yargılama sırasında yeminli mali müşavir ve makine mühendisi bilirkişilerden dosya üzerinde inceleme ile 06/04/2017, 07/02/2018 ve 20/08/2019 tarihli raporlar alınmış ise de, bu raporlardaki tespitlere itibar edilmeksizin, bazı kurumlarla yapılan yazışmalardaki verilere, davalı kabullerine ve tanık beyanlarına göre bir değerlendirme ve re’sen hesaplama yapılarak, davanın 1.383,80 TL asıl alacak miktarı üzerinden kısmen kabulüne, icra inkar tazminatının ise reddine karar verilmiş olup, iş bu karar davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna taşınmıştır.
Mahkeme kararı, istinaf sebepleri ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeler çerçevesinde değerlendirilmekle; 06/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda belirlendiği üzere, her ne kadar dava konusu alacak tarafların ticari defterleri ile kanıtlanamamış ise de, davalı tarafın 08/11/2012 tarihli karşı ihtarnamesinde “100 m2 civarında kumlama ve astar işi yapıldığı” hususunu kabul etmesine, tanık beyanlarında bu işin 4-5 gün civarında yapıldığının belirtilmesine, yine raporlardan ve beyanlardan anlaşıldığı üzere 2 adet kumlama takımı ile çalışılmasına, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacı tarafın sadece menfi zarar kapsamındaki imalat bedellerini istemesine göre, mahkemenin; Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 25/07/2017 tarihli ve İzmir Kamyoncular ve Kamyonetçiler Esnafı Odası’nın 19/12/2018 tarihli yazılarındaki veriler doğrultusunda “2 adet kumlama takımı ile 5 günlük çalışma yapıldığı, yazılı sözleşme ve kararlaştırılan bir bedel bulunmadığından rayice göre tespit yapılması ve buna nakliye ücretinin de gerektiği” şeklindeki kabulü ve re’sen hesaplama yönüne gitmesi doğrudur. Ayrıca; dairemizce denetlenen hesaplama yönteminde de herhangi bir hesap hatasının bulunmadığı belirlenmiştir. Buna göre, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, istinaf sebepleri yerinde değildir.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda; davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.10.2019 tarih ve 2015/1009 Esas, 2019/1162 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 125,50 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere 02.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.