Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1576 E. 2022/1735 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1576
KARAR NO : 2022/1735

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/503
KARAR NO : 2019/797
DAVA TARİHİ : 14.09.2018
KARŞI DAVA TARİHİ : 08.10.2018
KARAR TARİHİ: 17.12.2019

DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARŞI DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 15.12.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 15.12.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarih ve 2018/503 Esas, 2019/797 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: “Taraflar arasındaki inşaat sözleşmesi gereğince; davalı iş sahibine ait arsadaki binanın tam malzeme ve işçilik giderleri arsa sahibine ait olmak üzere davacı tarafından yapımı konusunda anlaşma olduğunu, davacı tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiği halde, davalının malzeme ve işçilik ile bir kısım hakediş bedellerini ödemediğini, yapılan icra takibine de itiraz edildiğini” iddia ederek, itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Karşı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Sözleşme gereğince binanın zamanında teslim edilmediğini ve hatalı işler bulunduğunu” iddia ederek, 60.000 TL kira tazminatı, 7.000 TL de hatalı (ayıplı) iş bedeli olmak üzere toplam 67.000 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Asıl davada davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; “sözleşme gereği binanın süresinde teslim edilmediğini, davalının kira kaybının olduğunu, ödemelerin bulunduğunu, hatta fazladan 17.424,11 TL alacaklı olduğunu, malzemeler için davacının herhangi bir fatura ibraz etmediğini” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Karşı davada davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; “geç teslim ve hatalı imalat durumunun bulunmadığını” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 17/12/2019 tarih ve 2018/503 Esas, 2019/797 Karar sayılı kararında özetle; “Asıl davanın kısmen kabulüne; davalının Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7998 E.s. icra takibine itirazın kısmen iptaline, takibin 193.957,61 TL asıl alacak bedeli üzerinden, 10.08.2018 takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, karşı davanın kısmen kabulüne; 7.000,00 TL eksik-ayıplı iş bedelinin 08.10.2018 karşı dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek avans faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsil edilerek karşı davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı- karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “Asıl davada kısmi kabul kararının hatalı olduğunu, usulüne uygun olarak tutulan defterler incelendiğinde alacağın takip miktarına uygun olduğunu, eksik ve ayıplı işin olmadığını, 7.000 TL’nin kabulünün hatalı olduğunu” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “Karşı dava yönünden kira tazminatı verilmemesinin hatalı olduğunu, yapı kullanma izin belgesinin alınması sorumluluğunun davacı-karşı davalının sorumluluğunda olduğunu, ayrıca inşaatın anahtar teslim ile teslim edileceğinin sözleşmenin 5. Maddesinde de belirtildiğini” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Asıl dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili itirazın iptali, karşı dava ise; sözleşme gereğince ayıplı imalat ve geç teslim iddiasına dayalı tazminat davasıdır.
Davacı- karşı davalı “arsa sahibi olan karşı tarafla yaptıkları inşaat sözleşmesi gereğince, tüm malzeme ve işçilik giderleri arsa sahibine ait olmak üzere, yüklenici olan kendisi tarafından bina yapılması konusunda anlaşma olduğunu, kendisinin tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak arsa sahibinin malzeme ve işçilik ile bir kısım hakediş bedellerini ödemediğini” iddia etmektedir.
Davalı- karşı davası ise “sözleşme gereğince binanın yüklenici tarafından zamanında teslim edilmediğini, ayrıca ayıplı imalatlar bulunduğunu, yükleniciye ödenmeyen herhangi bir borcunun da bulunmadığını” iddia etmektedir.
Taraflar arasında; noterden yapılmış resmi bir inşaat sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme gereğince yüklenici tarafından binanın yapılıp arsa sahibine teslim edildiği konularında uyuşmazlık mevcut değildir.
Uyuşmazlık; “inşaat sözleşmesi gereğince yapılan binanın sözleşmede belirlenen süre içinde teslim edilip edilmediği, ayıplı imalat durumlarının bulunup bulunmadığı, yüklenicinin ödenmeyen malzeme ve hakediş bedellerinin olup olmadığı” noktalarında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince; ticaret şirketi olan her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir, mimar ve inşaat yüksek mühendisi bilirkişilerden oluşan kurula inceleme yaptırılarak, HMK.’nın 222. Maddesi hükmüne uygun bir şekilde, denetime elverişli bir rapor düzenlettirilip bu rapordaki “asıl davadaki alacağın 193.957,61 TL olduğu” değerlendirmesine göre hüküm kurulması yöntem olarak doğrudur. Çünkü; takip miktarı olan 214.505,61 TL’nin her iki tarafın usulünce tutulmuş defterlerinde kayıtlı olması ile 20.548 TL miktarındaki ödemenin sadece davalı- karşı davacı defterlerinde bulunup bunun da çek ve banka dekontu gibi kesin delillerle ispatlanması karşısında, HMK.’nın 222. Maddesine uygun bir tespit yapılmış olmaktadır.
Ancak bu karar; karşı davadaki “ayıp bedeli ve gecikme tazminatı” tespit ve değerlendirmesi bakımından eksik araştırma nedeniyle usul ve yasaya uygun değildir. Şöyle ki: Taraflar arasındaki inşaat sözleşmesi 100.000 TL+ KDV olarak düzenlenmiş “götürü bedelli” bir sözleşmedir. Karşı davadaki ayıp iddiası ile ilgili olarak Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/73 D.İş sayılı delil tespiti raporunda “7.000 TL miktarında ayıp bedeli olduğu” belirlenmiş olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da bu bedelin rayiçlere uygun olduğu belirtilerek söz konusu rapora atıfta bulunmakla yetinilmiş ise de, götürü bedelli bir eser sözleşmesinde “fiziki oran yöntemi” uygulanmak suretiyle bir belirleme yapılmadığı, ayıbın gizli ya da açık olup olmadığının ve buna uygun ihbar sürelerine uyulup uyulmadığının değerlendirilmediği görülmüştür. Diğer taraftan; yapı ruhsatı 16/11/2016 tarihinde alınmış olup, sözleşme gereğince binanın teslim tarihi ruhsat alımından itibaren 8 ay olarak kararlaştırılmasına ve teslim süresi 16/07/2017 tarihine karşılık gelmesine, yapı kullanma izin belgesinin ise bu tarihten sonra olmak üzere 27/02/2018 tarihinde alınmasına rağmen, mahkemece “yapı kullanma izin belgesinin geç alınmasında arsa sahibinin kusurlu olduğu” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile bu yöndeki isteğin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Çünkü, bina arsa sahibine anahtar teslim olarak kararlaştırılmış olup, daha öncesinde fiili oturma, kiraya verme ve satış gibi durum ve işlemler olmadığı takdirde, yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarih hukuki teslim tarihi kabul edilir. Bu durumda; somut olayda 16/07/2017 ile 27/02/2018 tarihleri arasında geç teslim söz konusu olup, sözleşmede kararlaştırılmış olmasa dahi yasal olarak arsa sahibinin rayiç kira bedelleri üzerinden gecikme tazminatı isteme hakkı bulunmaktadır. Bu konudaki delil tespiti raporundaki “binanın aylık getirisinin 30.000 TL olduğu” yönündeki belirlemenin de denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş:
1-Binanın teslim edilmesi gereken 16/07/2017 tarihinde teslim edilmemesi ve hukuki teslimin 27/02/2018 tarihinde olması nedeniyle, bu iki tarih arasında geçen süre için arsa sahibinin yasal olarak en az rayiç kira bedeli kadar olmak üzere gecikme tazminatı isteyebileceğinin gözetilmesi,
2-Dava konusu taşınmaz başında mevcut bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak; “re’sen temin edilecek emsal kira belgeleri doğrultusunda öncelikle dayanaklı bir şekilde aylık rayiç kira bedelinin belirlenmesi, daha sonra bu bedele göre 16/07/2017 ile 27/02/2018 arasındaki gecikme tazminatının hesaplanması, diğer taraftan delil tespiti raporundaki belirlemelerden de yararlanılarak; iddia olunan ayıp niteliğindeki hatalı imalatın gizli ayıp ya da açık ayıp olup olmadıklarının ve ayıplı imalatın yapılan tüm işe oranının tespiti, bu oran doğrultusunda 100.000 TL+KDV şeklindeki götürü bedele söz konusu oran uygulanmak suretiyle ayıp oranında indirim miktarı belirlenerek hakedişin ve arsa sahibinin ayıp nedeniyle olan alacağının saptanması (fiziki oran yöntemi uygulanması), bu şekilde ayıp bedeli ile gecikme tazminatının bilimsel yöntemlerle denetime elverişli bir şekilde tespit edilmesi” konusunda rapor alınması,
3-Daha sonra, bilirkişi raporu ile tespit edilecek ayıbın gizli ya da açık olmasına göre ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı araştırılmak suretiyle, taraflar tacir olsa bile yerleşik yargı kararlarına göre ayıp ihbarının her türlü delille ispatlanabileceği de göz önünde bulundurularak, ayıp ile ilgili alacak kaleminin talep edilebilir olup olmadığının değerlendirilmesi,
4-Bu araştırmalar doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; mahkemece esasa ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmeksizin karar verilmiş olması nedeniyle taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurularının, HMK’nın 353/(1)-a-6.maddesi gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun olarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurularının KABULÜ ile,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarih ve 2018/503 Esas, 2019/797 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, asıl davada davacı- karşı davada davalı vekili tarafından yatırılan 119,55 TL istinaf nispi karar harcı ile 54,40 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde yatırana iadesine,
5-Asıl davada davacı- karşı davada davalı vekili tarafından yatırılan 148,60 TL+148,60 TL olmak üzere toplam 297,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili tarafından yatırılan 3.432,00 TL istinaf nispi karar harcı ile 54,40 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde yatırana iadesine,
7-Asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili tarafından yatırılan 148,60 TL+148,60 TL olmak üzere toplam 297,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
8-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-g maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 15.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.