Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/3216 E. 2022/183 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3216
KARAR NO : 2022/183

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1343
KARAR NO : 2019/1163
DAVA TARİHİ : 30/11/2017
KARAR TARİHİ: 22/10/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10.02.2022
KARAR YAZ. TARİHİ: 18.02.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2019 tarih ve 2017/1343 Esas, 2019/1163 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, taraf avukatları tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile, Taraflar arasında … işleri kapsamında sözleşme bedeli %50 lik ikinci kısım iş tamamlama bedeli, … işleri kapsamında sözleşme bedeli %50 lik kısım inşaat bedelinden kaynaklanan iki adet fatura alacağı bulunduğunu, davalı tarafın faturalara itiraz edilmediğini,13.10.2015 tarihli 70.800,00 TL ve 20.05.2015 tarihli 70.800,00 TL olmak üzere iki adet fatura bedelinin ödenmemesi nedeni ile İzmir 15.İcra Müdürlüğünün 2017/5305 sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını davalının takibe itiraz ettiğini, bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

YANIT:
Davalı avukatı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı, ancak verilen beyan dilekçesi ile, Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, davacının iddialarının haksız ve usulsüz olması sebebiyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:
İlk derece mahkemesince; ‘..Tüm dosya içeriğine göre, davacı taraflar arasındaki Rüzgar Enerjisi Türbünü konulu sözleşme nedeni ile davacının yüklenicisi, davalının iş sahibi olduğu sözleşme imzalandığı, davacının sözleşme gereği, davalıya iki adet kestiği fatura bedelini alamadığı iddiası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığı, davalının ise takibe itiraz etmesi nedeni ile davacının itirazın iptali için iş bu davayı açtığı görülmüş, davalının davaya bir cevap vermediği, ancak sunduğu yazılı beyanlarında davacının edimlerini bir kısmını eksik yerine getirdiğini, bir kısmını ise ayıplı olduğunu ve davacıya bir borcunun bulunmadığını beyan etmiştir. Davalının eksik veya ayıplı edimlerle ilgili yaptırdığı bir tespit bulunmamaktadır. Ayrıca bu eksik ve ayıplı edimlerle ilgili davacıya çekmiş olduğu bir ihtarnamede bulunmamaktadır. Tam tersine davacının kestiği faturların ikisinin de davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı lehine alacak olarak kayıt edildiği gibi,davalı tarafça vergi dairesine de bildiriminin yapıldığı, dolayısı ile davacının edimini eksik yada ayıplı yapmış olsa bile davalının bu edimi bu hali ile kabul ettiği davacıya yapılan bir ayıp ve eksik işlere ilişkin ihtarı bulunmadığı, faturaları da defterlerine kaydetmesi nedeni ile bu aşamada bu savunmaya itibar edilemeyeceği ve davacının her iki fatura bakımından 141.600,00.-TL asıl alacağının bulunduğu ancak işlemiş faiz talebi yönünden davacının davalıya takip öncesi çektiği bir ihtarname bulunmadığından davanın kısmen kabulü ile yalnızca asıl alacak yönünden takibin devamına ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davanın kısmen kabulü ile; izmir 15. icra md’nün 2017/5305 esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile; takibin 141.600,00.-tl asıl alacak üzerinden devamına, 141.600,00.-tl’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…’ dair karar verildiği görülmüştür.

İSTİNAF EDENLER: Davacı ve davalı vekili ayrı ayrı istinaf talebinde bulunmuştur.

İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili istinaf dilekçesiyle özetle; Mahkemenin asıl alacak yönünden kabulünün yerinde olduğunu, ancak faiz talebi yönünden mahkemenin kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu; faturalarda ödeme tarihinin faturaların tebliğinden itibaren 8 gün olduğunu, aksinin kabulü halinde dahi davalının takip tairihi itibariyle temerrüde düştüğünü, en azından bu tarihten itibaren hesaplanacak faiz miktarına hükmedilmesi gerektiğini beyanla hükmü faiz talebi yönünden istinaf etmiştir.
2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının sözleşme uyarınca edimini tam ve eksiksiz yerine getirmediğini, alınan raporla da eksik işlerin tespit edildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Dosya inşaat, elektrik ve SMM Bilirkişilerden oluşan heyete tevdi edilmiş, kök ve ek raporlar alınmıştır.
Davaya dayanak İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5305 sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının … Aş olduğu, borçlusunun … AŞ olduğu, 13/10/2015 vadeli 70.800,00 TL bedelli ve 20/05/2015 vadeli 70.800,00 TL bedelli iki adet fatura alacağı 141.600,00 TL asıl alacak ve 26.817,68 TL işlemiş faiz toplamı 168.417,68 TL ‘nin tahsili için takip yapıldığı, borçlunun alacağa, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli istemine ilişkin olup, zaman bakımından somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 101/1. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceğinden, temerrüt ihtarla tanınan ödeme süresinin sonunda veya aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca borcun ifa edileceği gün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmişse o tarihte oluşur. Aksi halde temerrüt, icra takibine geçildiği veya davanın açıldığı tarihte oluşur. Somut olayda davacı tarafından davalıya alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarname gönderilmemiş, borcun ifa edileceği gün sözleşmeyle de kesin olarak belirlenmemiştir. Her ne kadar davacı yanca iki ayrı faturaya 26.817,68-TL işlemiş faiz talep edilmiş ise de; fatura tebliği davalıyı temerrüde düşürücü nitelikte değildir. Çünkü, faturalarda borcun ödenmesine yönelik herhangi bir ihtar bulunmamaktadır. Bu sebeple mahkemece, icra takibinden önceki günler için hesap edilip hüküm altına alınan faiz isteminin reddi ile sadece asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. (Yarg. 15 HD. Esas 2013/5187- Karar 2014/3638)
Bununla birlikte Davacı; taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca davalı borçlu şirketin … rüzgar enerji santrali projesi kapsamında … bölgesinde montaj, demontaj, nakliye ve saha tesisleri vb. işleri yapmayı üstlendiğini ve sözleşmeden kaynaklanan edimini ifa ettiğini, müvekkili tarafından yapılan iş gereği davalıya cari hesaba ilişkin 70.800’er-TL’ lik 2 adet fatura tanzim edildiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5305 Esas sayılı dosyasında ilâmsız takip yapıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı ise süresinden sonra verdiği cevap dilekçesiyle davacı ile aralarındaki akdi ilişkiyi kabul etmiş, ancak sözleşmede belirtilen işlerin ayıplı ve eksik yapıldığını, hatta eksik yapıldığı için dava dışı farklı bir firmaya kalan eksik işleri yaptırarak ayrıca 50.000-TL harcama yapmak zorunda kaldıklarını; Davacının sözleşmede üstlendiği edimi tam ve eksiksiz yerine getirmediğini, sözleşmede de hizmetlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmesi halinde işveren tarafından ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını, edimini yerine getirmeyen davacının ücret hak kazanacağından bahsedilmeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise, muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede hizmet süresi-bedeli ve ödeme başlıklı 4.maddede…’ madde 3.1.de yer lan malzeme ve montajların toplam bedeli 120.000 TL +KDV’dir. Devamında sözleşmenin ödeme takvimi başlıklı 4.3 maddesinde;’…. sözleşmenin imzalanmasını müteakip 60.000 TL avans ödenmesi nakit olarak, bakiye ödemeler fatura karşılığında nakit olarak 30 gün içinde ödenecektir…’şeklinde düzenleme olduğu görülmektedir.
Mahkemece yapılan keşifte davalı yanın beyan dilekçesinin ekinde tablo halinde sunduğu eksik işlerin sözleşmede ifası kararlaştırılan işlerden olmadığı, ancak dava tarihi itibariyle davalı yanca iddia edilen eksik iş bedellerinin KDV dahil tutarının 74.586,25-TL olarak tespit edildiği; yine 3 kişilik bilirkişi heyetinin 11.09.2019 tarihli raporunda; ‘..davacı … tarafından kesilen gerek 20/05/2015 tarih 079555 no.lu faturanın 20/05/2015 tarihinde Yevmiye defterinin 94. Maddesinde, gerekse 13/10/2015 no.lu faturanın 20/10/2015 tarihinde 201 no.lu yevmiye kaydı ile … Aş nin hesabına ALACAK olarak olarak işlendiğini Mayıs 2015 ve Ekim 2015 KDV beyannamelerine dahil edildiğini tespit ettim. Her iki fatura toplamı olan 141.600,- TL için … Aş nin davacı … Aş ye bu faturalar için her hangi bir ödeme yapmadığı, davalı şirketin 2015 yılı kapanış bilançosunda 141.600,-TL lik tutarın davacı şirket alacağı olarak kayıt altına alınıp, 2016 yılı Açılış Bilançosunda … AŞ nin ALACAĞI, … Aş nin BORCU olarak kayıtlara girdiğini tespit ettim.Davalı Şirket … AŞ nin her aylık dönem itibarı ile Gelir İdaresi ne vermekle yükümlü olduğu KDV hariç 5.000,-TL ve üzeri alışlarını bildiren BA formlarını incelediğimde 20/05/2015 tarih ve KDV hariç 60.000,-TL tutarındaki faturayı Mayıs 2015 dönemine ait formun 3. Satırında, 13/10/2015 tarih ve KDV hariç 60.000,- TL tutarındaki faturanın Ekim 2015 dönemine ait formun 2. Satırında beyan ettiklerini tespit ettim. ..’ şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Somut olayda, davacı alacaklı 2 adet faturaya dayanarak toplam 141.600-TL bakiye alacağın tahsilini istemiş, itiraz üzerine takip durmuştur. Takibin dayanağı olan faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, eksik olduğu bildirilen işlerin sözleşmede davacı yüklenicinin yapması kararlaştırılan işlerden olmadığı, davalının eksik işleri başka yükleniciye yaptırdığını iddia etmesine karşın bu iddiasına yönelik herhangi bir delili de dosyaya ibraz etmediği, icra takip tarihi itibariyle tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbirlerini teyit ettiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle takip konusu alacak likit olup, davalı borçlu itirazında haksızdır. Bu durumda alacaklı işin eksiksiz yapıldığını ispatlamakla ödeme iddiasında da bulunmayan davalının bakiye iş bedelini ödemekle yükümlü olup, taraf defterleri birbirini teyit ettiğinden alacak likit olup davacı yararına %20 oranında icra inkâr tazminatı hükmedilmesi de usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı ve davacı vekillerinin yerel mahkeme kararına karşı tüm istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğinde esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2019 tarih ve 2017/1343 Esas, 2019/1163 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, taraf avukatlarının bu karara karşı yapmış oldukları istinaf kanun yoluna başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 36,30 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 9.672,69 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 2.462,57 TL harcın mahsubu ile kalan 7.210,12 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan 121,30’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361/(1) maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 10.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.