Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/3166 E. 2022/378 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3166
KARAR NO : 2022/ 378
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/6
KARAR NO : 2019/1005
DAVA TARİHİ : 02/01/2017
KARAR TARİHİ : 24/09/2019
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16.03.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 07.04.2022
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.09.2019 gün ve 2017/6 Esas 2019/1005 Karar sayılı kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukat tarafından verilen 02.01.2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bilgisayar yazılımı ve otomasyon işi ile uğraştığını, davalıya makine otomasyonu dahilinde işler yaptığını, davalının tüm sözlü taleplere ve ödeme yapacağına dair beyanlarına rağmen müvekkilini oyaladığını, hiçbir ödeme yapmadığını, müvekkilinin ise son olarak davalıyı yazılı şekilde ihtar ettiğini ancak bir netice alamadığını, müvekki ile davalı arasındaki ticari ilişkiden doğan müvekkil şirket alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında İzmir 10.İcra Müdürlüğü’nün 2016/15981 Esas sayılı takip dosyası üzerinden takip başlattığını, davalının borcun tamamına itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek davalının İzmir 10.İcra Müdürlüğünün 2016/15981 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen davaya yanıt dilekçesinde özetle; davacı şirketin, müvekkiline yapmış olduğu bilgisayar yazılımı ve otomasyon işi kapsamında müvekkiline ayıplı mal ve hizmet teslim ettiğini, otomasyonun çalışmaması ve makinaların atıl durumda olmasının bu durumu açıkça ispatladığını, bu sebeplerle davalının müşterileriyle olan ticari ilişkilerinin bozulduğunu, yurtdışına gönderilen ürünlerin iade edildiğini, müvekkilinin, davacıya bahsi geçen mal ve hizmetlerin ayıplı olarak sunulduğunu bildirdiğini ancak bu bildirimden bir sonuç alamadığını, müvekkilinin davacı şirketten hatalarını telafi etmesini beklediğini, davacı şirketin herhangi bir çaba göstermediğini bu nedenle davanın reddine karar verilerek takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 24.09.2019 gün ve 2017/6 Esas 2019/1005 Karar sayılı kararında özetle; “davacı yüklenicinin, davalı tarafından üretilecek dikiş makinelerinde kullanılmak üzere yazılım ve otomasyon işini yapmayı üstlendiği, davalı iş sahibi tarafından üretimi yapılan dikiş makinelerine davacı yüklenici tarafından hazırlanan yazılım programı monte edildiğinde, dikiş makineleri ile yapılan paça kıvırma işleminde dikiş aralıklarının aynı olmadığının mahallinde mahkememizce yapılan keşif sırasında tespit edildiği, dikiş makinelerinin hata vermesi üzerine davalı iş sahibinin üzerine düşen bu yükümlülüklerini yerine getirmeden seri üretime geçip dikiş makinelerini yurt dışındaki müşterilerine sattığı, buradan hareketle TBK’nun 474/1.fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı iş sahibinin ihtirâzi kayıtsız eseri kabul etmiş sayılacağından ayıba bağlı haklarını yitirdiği anlaşılmakla davacı eser bedelini talep etmekte haklı olduğundan davasının kabulüne, 19.400,35 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, alacak faturaya dayandığından ve davalı borçlu olduğu miktarı bilebilecek durumda olup alacak likit olduğundan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 27.11.2019 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun objektif ve denetime elverişli incelemeler içermediğini, teknik sebeplerle davacı tarafından satın alınan otomasyon sistemine ilişkin tüm ayıpla ilgili sorumlulukların satın alan davalı müvekkiline yüklendiğini, davaya konu makine otomasyon sisteminin ayıplı olduğunu, otomasyonun çalışmadığını, makinelerin atıl durumda bulunduğunu, durumun davacı şirkete bildirildiğini, sonuç alınamadığını, davanın kabulüne ilişkin kararın hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Uyuşmazlığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddeleri hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475.maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, aynı maddenin II. fıkrasında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim ve eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hükmü getirilmiştir. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır. Dikkat edildiğinde bu hükümlerde misli ile değiştirme şeklinde iş sahibine bir hak tanınmış değildir.
Somut olayda; mahkemece yapılması gereken iş; davaya konu eserdeki ayıplar incelenmeli, diğer bir deyişle eserin kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı olup olmadığı belirlenmeli, varsa ayıbın derecesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 475.maddesi hükmünde eser sahibine tanınan haklardan hangisinin kullanılması gerektiğinin mahkemece belirlenmesi, eserin reddi gerektirmeyecek derecede ayıplı olması halinde “çoğun içinde azda vardır” ilkesi gereği bedel indirimi yapılıp yapılmayacağı veya onarım gerekip gerekmediği belirlenmeli ve bunların bedelleri konusunda denetime elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Yukarıda belirtilen ilkelere uygun düşmeyen yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması dairemizce usul ve yasaya aykırı bulunmuş, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/(1)-a-6.maddesi gereğince kabulü gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
22.07.2020 tarihli ve 7251 Sayılı Yasa ile Değişik HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde HMK 353/(1)-a-6. bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece verilen karar, usul ve yasaya uygun bulunmadığından davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.09.2019 gün 2017/6 Esas 2019/1005 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan 331,30 TL istinaf nispi karar harcının istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
5-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı kanunun 353/(1)-a.maddesi gereğince kesin olmak üzere 16.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.