Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/3071 E. 2022/75 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3071
KARAR NO : 2022/75

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/289
KARAR NO : 2019/124
DAVA TARİHİ : 09/03/2016
KARAR TARİHİ : 07/02/2019
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18.01.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 17.02.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.02.2019 tarih ve 2016/289 Esas 2019/124 Karar sayılı kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı … avukatı tarafından istenilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi’nin 27.11.2019 tarih ve 2019/2944 Esas 2019/1758 Karar sayılı görevsizlik kararı ile, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 09.03.2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Şırnak İcra Müdürlüğü’nün 2015/543 Esas sayılı takip dosyasında borçlu … A.Ş.’nin davacı nezdinde doğmuş ve doğması muhtemel hak ve alacaklarının haczi amacıyla tanzim edilmiş üçüncü haciz ihtarnamesinin davacıya 23/02/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu … Şirketinin 06/06/2009 tarihinde yaptığı olağan genel kurulda aldığı bir kararla … Şirketi şeklinde ünvan değişikliğine gittiğini, aynı toplantıda şirketin sermayesinin 500.000,00 TL kıymetinde olduğunu, bu sermayenin her biri 1000 TL kıymetinde 500 hisseye ayrıldığını, bundan 25 hisseye karşılık 25.000,00 TL’nin davacıya aidiyetinin tespit edildiğini, davacının yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesine karar verildiğini, olayda davacının takip dosyasında borçlu şirketin ortağı olduğunu, ortaklık ilişkisi dışında başka bir ilişkisinin mevcut olmadığını, ortağı olduğu şirkete de her hangi bir borcunun olmadığını, açıklanan nedenlerle, davacının Şırnak İcra Müdürlüğü’nün 2015/543 Esas sayılı icra takip dosyasında borçlu şirkete ve dolayısı ile kötüniyetli dosya alacaklısına borçlu olmadığının tespiti maksadıyla iş bu davanın açıldığını, dava konusu üzerinden % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilerek davalılardan … üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı … A.Ş. tarafından dava dilekçesine karşı verilen yanıt dilekçesinde özetle, davalı şirketin davacıdan hiç bir hak ve alacağının mevcut olmadığını, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifeti ile yapılacak inceleme sonucu tanzim edilecek raporla davalı şirketin davacı …’dan alacaklı olmadığının ortaya çıkacağını, diğer yandan davacının takip dosyasında borçlu olan şirketin ortağı olduğunu, ortaklık ilişkisi dışında başka bir ilişkisinin mevcut olmadığını, ortağı olduğu şirkete de herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının Şırnak İcra Müdürlüğü’nün 2015/543 icra sayılı dosyasında davalı şirkete ve kötüniyetli dosya alacaklısına borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 07.02.2019 tarih ve 2016/289 Esas 2019/124 Karar sayılı kararında özetle; “davalı şirketin eski çalışanı tarafından davalı şirket aleyhine başlatıldığı beyan edilen (şirketin eski ünvanı adıyla) icra takibinde davacının davalı şirketin sermayedarı olması nedeniyle haciz ihbarnamelerinin gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelerden ilk ikisinin kendisine tebliğ edilmediğini iddia ettiği, üçüncü ihbarnamenin tebliği üzerine mahkememizde işbu davanın açıldığı, davacı tarafından davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının iddia edildiği, davalı şirket temsilcisi tarafından verilen dilekçe ile davacının borcunun olmadığı hususunun kabul edildiği, diğer davalı gerçek kişinin herhangi bir beyanda bulunmadığı, davacının davalı şirket defterlerine dayandığı ve şirket defterlerinin süresinde sunulmaması ve bulunduğu yerin bildirilmemesi nedeniyle HMK md.222/son uyarınca davacının iddiasının davalı şirket yönünden ispat edildiğinin kabulü gerektiği, ayrıca davacının davalı şirket olmasının tek başına 3.kişi sıfatını kazanmasını sağlamayacağı, davalı gerçek kişinin, davacı ile davalı şirket arasında alacak borç ilişkisinin doğduğu ve davalı şirketin davacıdan alacaklı olduğu hususunu bu durumda ispatlaması gerektiği, bu hali ile davacının davalı gerçek kişi tarafından başlatılan icra takibinde davalı şirket yönünden sorumluluğunun doğumunu gerektiren bir hususun tespit edilemediği görülmekle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalı gerçek kişinin takip sırasında davacının zarara uğraması kastı ile hareket ettiğini gösterir herhangi bir delil elde edilmemekle ve bu nedenle kötüniyet tazminatı isteminin reddi gerekmekte ise de kısa kararda bu husus ile ilgili hüküm kurulmadığından kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği kuralı dikkate alınarak bu yönden herhangi bir hüküm kurulmamış, davanın kabulüne, davacının Şırnak İcra Müdürlüğü’nün 2015/543 Esas sayılı takip dosyasında davalı olarak gösterilen eski ünvanı … A.Ş. iken yeni ünvanı …. A.Ş.’ye takibe konu borç nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … avukatı tarafından verilen 19.07.2019 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; davanın açılmasına davacının sebebiyet verdiğini, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine sırasında itiraz etmediğini, bunun üzerin 3.haciz ihbarnamesinin
gönderildiğini, dava kabul edilse dahi davalı aleyhine yapılacak masrafları ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, takibe konu alacağın 14.06.2018 tarihinde ödenmesi üzerine dosyanın infaz olduğunu, mahkemece karar verilmesine yer olmadığına şeklnde karar verilmesi gerektiğini, maktu harç alınması gerektiğini, nispi harç alındığını, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, artadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir,
YANIT:
Davacı avukatı tarafından, istinaf başvuru dilekçesine verilen yanıt dilekçesinde özetle, Menfi tespit davalarının nispi harca tabi olduğunu, davalının aleyhine dava açımasına sebebiyet verdiğini, davanın haklı olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, İİK 89/3.maddesi gereğince açılan menfi tespit isteğine ilişkindir.
İİK’nın 89/3.maddesi;”Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./18.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” şeklindedir.
Açılan dava niteliği itibariyle İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit isteğine ilişkin bulunmakta olup, içeriği yukarıda açıklanan madde kapsamında da açıkça belirtildiği üzere, davacı üçüncü kişi, takibin yapıldığı yer veya kendi ikametgahı mahkemesinde bu davayı açabilir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kabulüne, yargılama masrafları ve harçtan davalı tarafın sorumlu tutulmasına karar verildiği görülmüştür.
Somut olayda icra takibine konu borcun dava tarihinden sonra 14.06.2018 tarihinde ödendiği, icra dosyasının infaz olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
Yine üçüncü haciz ihbarnamesine karşı menfi tespit davalarında yargı harçları ve vekalet ücretinin maktu yerine nispi tayin edilmesi doğru olmamıştır.
Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi halinde, yargılama giderleri ile bunun kapsamına dahil olan vekalet ücreti (HMK m. 323/1-ğ) hakkında, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu nazara alınarak hüküm tesis edilmelidir.(HMK m. 331/1).Somut olayda üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarih itibariyle davacı tarafın alacaklı tarafa borcunun bulunup bulunmadığının araştırılarak haklılık durumunun tespit edilmesi, buna göre vekalet ücreti ve yargılama masraflarının takdir edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi dairemizce usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
22/07/2020 tarihli ve 7251 Sayılı Yasa ile Değişik HMK’nın 353/(1)-a-6.maddesinde ise; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde HMK 353/(1)-a-6.bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı olarak karar verilmiş olması nedeniyle, davalı … avukatının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile,
2-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.02.2019 tarih ve 2016/289 Esas 2019/124 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davalı avukatı tarafından yatırılan 1.237,15 TL istinaf nispi harcı ile 44,40 TL maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
6-Davalı avukatı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a.maddesi gereğince kesin olmak üzere 18.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.