Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/2764
KARAR NO : 2021/1644
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/672
KARAR NO : 2019/566
DAVA TARİHİ : 13/06/2017
KARAR TARİHİ : 14/05/2019
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ : 16.12.2021
KARAR YAZ. TARİHİ : 23.12.2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.05.2019 tarih ve 2017/672 Esas, 2019/566 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davacılar avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş ‘nin müteahhit firma olarak müvekkili …’ın ortağı olduğu şirket olduğunu, Müvekkilinin … İlçesi, … Beldesi, … Mahallesi … üzeri No:… adresinde fabrika binası çatısının yapım işinde davalı … Firması tarafından üretilen Taşyünü yanmaz Sandwiç panellerle kapatılması konusunda üretici firma bayii olan … Şirketi ile anlaştıklarını, 2017 Yılında çatının akması sonucu yapılan incelemede sandwich panellerin korozyana uğradığının tespit edildiğini durumun üretici firmaya bildirildiğini fakat bir çözüm üretilemediğini, daha sonra İzmir 3. Noterliğinden ihtarname çekilerek fabrikanın çatısının aktığını bu nedenle kiraya verilemediğini ve doğacak zararlardan üretici firmanın sorumlu olacağının üretici firmaya bildirildiğini, bu olaya da kayıtsız kalınması üzerine müvekkili firmanın Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/7 D.İş sayılı dosyasıyla tespit yaptırdığını, tespitte üretici firma tarafından üretilen normlarda olmadığını ve taahhüt edilenden çok düşük galvanize edildiğini, bu nedenle sac yüzeylerinde korozvon oluştuğunu tespitinin yapıldığını beyanla davanın kabulü ile, alacak miktarının kesinleşinceye kadar şimdilik 50.000.00-TL ‘ nin işleyecek olan faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan panellerin davacıya 2008 yılında teslim edildiğini, teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğuna dair aradan 8- 9 yıl geçtikten sonra ileri sürülmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin yalnızca üretim yapan firma olduğunu, yüklenici konumda olan diğer davalı firma olan … şirketinin ürünlerin montajını yaparken kusurlu olup olmadığının araştırılması gerektiğini, dava konusu olan binaya ait dış ortam koşullarının, havalandırma yetersizliğinin, yoğun nem ve dış ortamda bulunan kimyasallar nedeniyle bina ortamının yüksek derecede korozyona maruz kaldığını, söz konusu panellerin iş bu davanın ikame edildiği tarihe kadar çatısında durduğu ve bakımlarının usulüne ilişkin yapılıp yapılmadığının dikkate alınması gerektiğini, davacının kendi kusurundan kaynaklı bozulmaların söz konusu olabileceğini, dava konusu olan panellerin, diğer davalı olan … firması tarafından davacının fabrikasına monte edildiği tarihten itibaren kullanılmakta olduğunu şayet, mahkemede aksi kanaat oluşması halinde söz konusu kullanım bedelinin tespit edilerek talep edilen bedelden düşülmesi gerektiğini haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Şti. davaya cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı dosya ve UYAP kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 14.05.2019 tarih ve 2017/672 Esas, 2019/566 Karar sayılı kararında; ”…Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ayıba dayalı alacak davasıdır.
Davacı …’ ın davacı … A.Ş ‘nin ortağı olduğu, davacı şirkete ait … İlçesi, … Beldesi, … Mahallesi … üzeri No:… adresinde bulunan fabrika binası çatısının yapım işinde davalılardan … A.Ş. tarafından üretilen Taşyünü yanmaz Sandwiç panellerle kapatılması konusunda üretici firma bayii olan diğer davalı … Şirketi ile anlaştıkları, anlaşmaya istinaden davacı şirket ile davalı …. Şti. arasında 09/06/2008 tarihli sözleşme imzalandığı, yapılan sandwich panellerin korozyana uğraması neticesinde çatının akması sonucu davacı şirket tarafından davalı … A.Ş. ne İzmir 3. Noterliğinin 21.12.2016 tarih 17928 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiği, Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/7 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırılarak davacının uğramış olduğu zarara istinaden davalı taraflardan alacaklı olduğundan bahisle mahkememize iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme bir eser sözleşmesidir.
TBK nun 470. Maddesinde; ” Eser sözlesmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, issahibinin de bunun karsılıgında bir bedel ödemeyi üstlendigi sözlesmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
TBK nun 475 maddesinde ise; ” Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu oldugu hâllerde issahibi, asagıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser issahibinin kullanamayacagı veya hakkaniyet geregi kabule zorlanamayacagı ölçüde ayıplı ya da sözlesme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözlesmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Asırı bir masrafı gerektirmedigi takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, issahibinin tasınmazı üzerinde yapılmıs olup, sökülüp kaldırılması asırı zarar doguracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” şeklinde düzenleme bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayımızda; davacı taraf iş sahibidir. Sözleşmeye konu panellerin bedelini davalı … şirketine ödeyerek edimini yerine getirmiştir.
Davalı tarafın edimini gereği gibi yerine getirip getirmediğinin tespiti için, Mahkememizce davacının ayıp iddiasına konu davaya konu numune paneller üzerinde ve fabrika binasında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, İnşaat Mühendisi bilirkişi …, İnşaat Mühendisi bilirkişi … ve Metalurji ve Malz. Mühendisi bilirkişi … tarafından düzenlenen 25/05/2018 havale tarihli kök rapor ile 28/03/2019 havale tarihli ek raporda ; davacı tarafça ayıbın giderilmesi için garanti süresi içerisinde çekilmiş bir ihtar yada ihbarının bulunmadığı, üretici firmanın sözleşmeden kaynaklı Garanti Süresinin (8) Yıl olduğu, dava konusu panellerde korozyona neden olan hususun dava konusu malzemenin hatalı üretiminden kaynaklanmadığı, çatıda gerekli zamanlarda akıntıya karşı önlemlerin alınmaması, yapıda gerekli bakım ve havalandırma yapılmaması nedeni ile meydana geldiği belirtilmiş, alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kök rapor ve ek raporun denetime elverişli ve açık olması nedeni ile mahkememizce itibar edilmiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında; davacı tarafça, davaya konu edilen panellerin gizli ayıplı olmadığı, korozyona uğramasına neden olan hususun üretimden kaynaklanmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın edimini ayıplı olarak ifa ettiği ispatlanmadığından davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDENLER: Davacılar vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tarafından üretilen panelin gizli ayıplı olduğunu, garanti süresinden, öngörülen kullanım ömründen önce korozyona uğradığını, kullanılan malzemenin bu yönüyle kalitesiz ve yetersiz olduğunu, davalıların bağlamda kusurlu olduğunu, panellerde gizli ayıp olduğundan, ağır kusurda ihbardan bahsedilemeyeceğini, panellerin fabrika binasına zarar verdiğini, bilirkişi heyetinin eksik inceleme yaptığını, numune labaratuvar testleri yapılmaksızın rapor alındığını, gerekçe olarak panelin labaratuvar testine giremeyecek şeklinde yıpranmış ve korozyonlu olması gözlemine dayandığını, bilirkişi heyetine teslim edilen numene öğreğinin muhafaza edilmediğini, delilin yok edildiğini beyanla, hukuki görüş bildirilen eksik incelemeye dayalı raporla karar verildiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, davacılardan …’ın maliki olduğu diğer davacı şirkete ait (davacı …’in de ortağı olduğu) fabrika binasının sandviç panellerle kapatılması hususunda davalı şirket ile yapılan sözleşme gereğince çatının ayıplı olmasından kaynaklanan zararın davalı yüklenici firma ile panellerin üreticisi davalı şirketten müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, yargılama sırasında alınan raporlara istinaden, davaya konu edilen panellerin gizli ayıplı olmadığı, korozyona uğramasına neden olan hususun üretimden kaynaklanmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın edimini ayıplı olarak ifa ettiği ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 359. ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Eldeki davada mahkemenin ve davacının da kabulünde olduğu üzere, davaya dayanak ayıp sözleşme konusu işin teslim tarihi olan 2008 tarihinden sözleşmeyle öngörülen 8 yıllık garanti süresinin bitiminden de sonra yaklaşık 1 yıl sonra 2017 yılında yaptırılan tespitle ortaya çıkmıştır. İşin yapıldığı yıl 2008 olmakla, eski ve yeni kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin de dava tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmakla birlikte zamanaşımı defi de olmadığından bu hususun sonuca etkili olmadığı anlaşılmıştır. Böylece artık davalılardan iş sahibi tarafından usulüne uygun şekilde yapılmış ihbar ve zamanaşımı defi olmadığından, davacı, davalılardan ayıp nedeniyle zararı talep edebilir ise de alınan raporlarla da oluşan hasarının korozyondan kaynaklandığı, korozyona neden olan hususun ise malzemenin hatalı üretiminden değil, yapıda çatı için gerekli zamanlarda önlemlerin alınmaması ile, gerekli bakım ve havalandırmanın yapılmamasından kaynaklandığının tespiti karşısında hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarıyla oluşan zararın davalı yanca yapılan ayıplı imalat ve/veya montaj nedeniyle olduğu hususu davacı tarafça ispatlanamadığından ve bu haliyle oluşan zarardan davalılar sorumlu tutulamayacağından, davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerektiği görülmekle, her ne kadar davacılar avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacılar avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.05.2019 tarih ve 2017/672 Esas, 2019/566 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacılar avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 14,90 TL harç bedelinin davacılardan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 16.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.