Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/2599
KARAR NO : 2022/34
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/407
KARAR NO : 2019/34
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/01/2019
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ : 12.01.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 31.01.2022
İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.01.2019 gün ve 2014/407 Esas 2019/34 Karar Sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Mahkemesi’nin 20.09.2019 tarih ve 2019/2061 Esas 2019/1726 Karar sayılı görevsizlik kararı ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi’nin 03.10.2019 tarih ve 2019/2887 Esas 2019/1831 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı sunmuş olduğu 15.09.2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … adlı ticari işletmenin sahibi olduğunu, davalı şirket ile aralarında davalı şirkete ait … ilçesi … mevkiinde bulunan liman sahası olarak addedilen taşınmazda kazı işi yapmak üzere 01/04/2010 tarihinde sözleşme yaptıklarını, bu tarih itibariyle davacının sözleşme gereği yüklendiği işi yapmaya başladığını ve 17.09.2010 tarihinde taraflar arasındaki aktin davalı şirket tarafından tek taraflı ve haksız olarak feshedildiğini,davalı şirket aleyhine Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/152 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, davalı şirket tarafından yetkiye itiraz edildiğini, dosyanın Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/301 E. 2011/271 K.sayılı kararı ile taleplerinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede, müvekkilinin sözleşme uyarınca kazı işi için gerekli işçi ve iş malzemelerini temin etmek, işçilerin ulaşımları ile tüm sosyal güvenlik sorumlulukları üstlenme edimini yüklendiğini, yaklaşık 60 işçi temin ettiğini, davalı şirketten aldığı iş için işçilerin sigortalarını başlattığını, iş giysilerini tedarik ettiğini ve bu iş için gerekli harcamaları karşılamak için kredi çekerek araç satın aldığını, ancak bu fesihten sonra satmak zorunda kaldığını, sözleşmenin davalı şirket tarafından tek taraflı ve haksız bir şekilde fesih edildiğini, söz konusu kazı işinin davalı şirket tarafından 20/09/2010 tarihinde başka bir şirkete verildiğini beyanla davanın kabulü ile, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zarar karşılığı olarak maddi zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 20.000,00 TL maddi tazminatın sözleşmenin fesih tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili 07/06/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirkete ait liman sahasında yürütülen arkeolojik kazı çalışmasında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin yevmiye üzerinden anlaşmasından istifade ederek haksız kazanç sağlamak amacıyla davacı şirketin işi çok ağırdan aldığını, bu konuda sözlü olarak bir çok kez uyarı yapıldığını, yapılan takip sonucunda araziden çıkan hurdaların çuvallar içinde işçi servisinin bagajında gizlice götürdüğünün 27.08.2010 tarihinde tespit edildiğini, bu şekilde çalışılamayacağının bildirildiğini ve sözleşmenin haklı olarak sona erdirildiğini, davacı şirketin faaliyette bulunduğu 2010 yılında alınan iznin 2010 Aralık ayında sona erdiğini, 2011 yılı için müvekkili şirketin uygun bulması üzerine yeniden…’ne izin için başvurulduğunu ve alınan ruhsat gereği, teklif alınıp koşullarına uygun bulunan firma ile çalışıldığını, işbu hususların … kayıtları ve davalı şirket kayıtları ile sabit olduğunu, davacının zarar kalemlerine ilişkin iddiaları kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 17.01.2019 tarih 2014/407 Esas ve 2019/34 Karar sayılı kararında özetle; “davacının sözleşme kapsamında yapması gereken işi çok ağırdan aldığı ve araziden çıkan hurdaları (ki kazı yapılan yerin arkeolojik alan olduğu da göz önünde bulundurulduğunda) çuvallar içinde işçi servisinin bagajında gizlice götürmesi şeklindeki davranışı işini özenle ve güvenle yapmadığını gösterdiğinden mahkememizce davalının sözleşmeyi feshi haklı olarak değerlendirilmiş ve haksız bir fesih söz konusu olmadığından davacının davalıdan herhangi bir talepte bulunamayacağı kanaatine varılarak davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 12.07.2019 havale tarihli istinaf başvurusu dilekçesinde özetle; tarafların tacir olup, sözleşmenin feshinin yazılı şekilde yapılmadığını, işin yavaşlatıldığı konusunda müvekkiline sözlü dahi uyarı gelmediğini, işin mahiyeti gereği titizlikle yerine getirilmediğini, yavaşlatmanın da söz konusu olmadığını, hurda bulunmayan kazı bölgesinden hurda çıkarılmasının mümkün olmadığını, içinden hurda malzeme çıkan aracı …’a ait olmayıp …’ın işçi servisi olarak anlaştığı bir araç olduğunu hurdaların müvekkili ve ekibi tarafından alındığına dair hiç bir delil bulunmadığını, hurda malzeme çıkarılmasına, ilişkin tutanak tarihinden itibaren 20 gün süre ile müvekkil şirket ile çalışmasının devam ettirildiğini, fesih işleminin keyfi ve haksız olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin zararlarını tazmin etmek zorunda olduğunu, davanın kabul edilmesi gerekirken red edildiğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen istinafa yanıt dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Taraflar arasında arkeolojik alanda kazı yapımına ilişkin sözleşmenin Borçlar Kanununun 470.maddesinde belirtilen eser sözleşmesi olduğu, davacının yüklenici, davalı iş sahibi olup, sözleşmenin iş sahibince haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi talep edilmektedir.
İDM’ce eser sözleşmesinin iş sahibi tarafından haklı nedenlerle feshedildiği, yüklenicinin tazminat talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında 01.04.2010 tarihli arkeolojik bölgede kazı yapımına ilişkin sözleşme imzalandığı, yapılan işin yevmiye usulü, yapılan iş karşılığında her cuma günü hesaplanarak iş bedelinin ödeneceği, sözleşme süresinin yazılı sözleşme metninde belirtilmediği, arkeolojik bölgede kazı izninin 2010 yılı için alındığı, 2011 yılı için resmi makamlardan alınmış bir kazı izninin bulunmadığı, 17.09.2010 günü iş sahibi tarafından sözleşmenin feshedildiği, dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarına göre yüklenici ve ekibi tarafından yürütülen kazı işinin yavaşlatıldığı, kazı bölgesinden hurda malzeme çıkarılarak servis aracıyla götürüldüğü, bu nedenle taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği, bu durumda sözleşme gereklerine uygun özenle davranmayan yükleniciye karşı, davalı iş sahibince TBK 125.maddesinden kaynaklanan, sözleşmenin geriye etkili feshine ilişkin hakkın (dönme hakkı) kullanılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davacı yüklenicinin haksız fesih nedeniyle tazminat talebinin yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının dairemizce usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.01.2019 gün ve 2014/407 Esas 2019/34 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 36,30 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a.maddesi gereğince kesin olmak üzere 12.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.