Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1108 E. 2021/659 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1108
KARAR NO : 2021/659

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/997
KARAR NO : 2018/1112
DAVA TARİHİ : 12.09.2017
KARAR TARİHİ : 05.11.2018
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21.05.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 27.05.2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.11.2018 tarih ve 2017/997 Esas, 2018/1112 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 04.04.2019 tarih ve 2019/634 Esas, 2019/717 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 12.09.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin doğalgaz, kombi, radyatör ve kalorifer işini yaptığını, işin tamamlanmasından sonra 26/05/2015 tanzim tarihli 4.300,00-TL bedelli faturanın tanzim edildiğini, ancak davalı tarafından işin bedelini ödemediğini, bunun üzerine söz konusu fatura alacağının tahsili için Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2017/1492 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından ….. adına ödeme yapıldığından bahisle itiraz edildiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, takip konusu alacağın likit ve belirli bir alacak olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit ve belirli olduğundan davalı hakkında %20 inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen 24.11.2017 tarihli yanıt dilekçesinde özetle; davalı şirketin dava dışı ….. A.Ş. ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki nedeniyle dava dışı şirketin, davalı şirket için yaptıracakları doğalgaz kazan dairesi tadilatını yapması için davalı şirket temsilcisinin davacı şirket ile irtibata geçtiğini ve dava dışı şirket yetkililerine işin yapımı için öneride bulunduğunu, davacının tadilat işini yapmak için 12.000,00-TL bedel teklif ettiğini, davacının dava dışı şirketin kayıtlarında olmadığı ve bu şirketi davalı şirket yetkililerinin tanıdığı gerekçesi ile dava dışı şirketin ihalesini ve ödemeyi davalı şirket tarafından yapılmasını istediğini, bunun da taraflarca kabul edildiğini, dava dışı şirketin, davacının eksik iş yaptığını ve eksik işi tamamlaması gerektiğini davalı şirkete bildirerek işin tamamlanmasının davacı şirketten istenmesinin talep edildiğini, ancak davacı tarafından işin tamamlanmadığını, bunun üzerine dava dışı şirketin işi başka bir firmaya KDV dahil 4.425,00-TL karşılığı tamamlattırdığını ve aracı durumunda olan davalı şirkete bu bedeli fatura ettiğini, davalı şirketin davacı şirket yetkililerine eksik kalan iş bedeli olan 4.425,00-TL’nin kendi şirket alacağından kestiğini belirterek bu bedelin ya kendisine ödenmesini ya da bu bedel karşılığında iş yapmalarını talep ettiğini, davacı şirketin davalı şirkete iade etmesi gereken bedel karşılığında davalı şirkete ait bulunan adreste doğal gaz işini yapmayı taahhüt ettiğini, ancak davacının bu yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, işi tamamlamadan icra takibine konu edilen faturayı düzenleyip gönderdiğini, davalı şirket tarafından davacı şirket yetkililerinin verdikleri ….. isimli hesaba “…… Doğalgaz İşi” notunu düşerek ….. Kemalpaşa Şubesi’nden 09/01/2014 tarihinde 1.500,00-TL, 20/02/2014 tarihide 800,00-TL, 04/03/2014 tarihinde 4.000,00-TL, 04/04/2014 tarihinde 5.000,00-TL, 11/04/2014 tarihinde 1.500,00-TL olmak üzere toplam 12.800,00-TL ödeme yaptığını, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 05.11.2018 tarih ve 2017/997 Esas, 2018/1112 Karar sayılı kararında özetle; “…Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı şirket tarafından davalı şirkete doğalgaz tesisatı, kombi, radyatör ve kalorifer tesisatı işlerinin yapılarak fatura kesildikten sonra davalı şirkete teslim edildiğini, davalı tarafından fatura bedelinin ödenmediği iddiası ile davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine süresinde itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın iptali istemi ile iş bu davanın açıldığı, taraflar arasındaki uyumazlığın icra takibine konu edilen alacak yönünden dayanak borcun kaynağının ne olduğu ve ödemenin yapılıp yapılmadığı, davalı tarafça iddia edilen şekilde dava dışı şirket ile davacı arasındaki edime ilişkin uyuşmazlığın Mahkememiz dosyası yönünden etkili olup olmadığının tespiti noktasında toplandığı görülmektedir.
Mahkememizce, davalı tarafça iddia edilen hususların davalı şirket kayıtları üzerinde ve davacı şirket kayıtlarında birbirini doğrulaması halinde itibar edilebilecek iddialar olduğu dikkate alınmış, yapılan incelemede; davalı tarafça dava dışı şirket ile davacı şirket arasındaki ilişki yönünden icra takibine konu edilen fatura ve edim noktasında şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ve tarafların mutabakatını gösterir herhangi bir kaydın tespit edilemediği anlaşılmıştır. Davalı şirket tarafından davacı şirket ile dava dışı şirket arasında bir ticari ilişkinin olduğu ve bu ticari ilişkinin kayıtlar üzerinde gösterilememesi nedeni ile muhatap olarak davalı şirket üzerinden işlemlerin yapıldığını beyan ettiği dikkate alındığında ticari şirket vasfı ile ticari hayat içinde bulunan davacı şirket ile dava dışı şirket arasında iddia edilen şekilde bir ilişkinin varlığının da şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ispatına yarar kayıt ve belgelerin dosyaya sunulması gerektiği ticari hayatın gereğidir. Mahkememizce dosyadaki mevcut kayıt ve belgere göre işlem ve inceleme yapılabileceği, iddia edilen hususların ispatına dönük kayıtların sunulmaması halinde sadece defterler üzerindeki bir kısım hareketin bu ilişkiyi ispatladığı hususunun kabul edilemeyeceği tespit edilmiştir. Davada davacı taraf davalı adına düzenlenen faturaya dayanmıştır. Davalı tarafın defterlerinde bu faturanın kayıtlı olduğu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda tespit edilmiştir. Kaldı ki davalı tarafça takibe dayanak faturanın defterlerde olmadığına dair herhangi bir iddiası da bulunmamaktadır. Davalı defterlerinde bu bedelin 10/02/2016 tarihli fiş ile ödeme açıklamalı kaydının bulunduğu, ancak ….. hesabına alacak verilerek kayıt altına alındığının tespit edildiği, bu kaydın ödeme belgesinin bilirkişiye teslim edilmediği, bu haliyle davacı ve davalı kayıtlarında varlığı tespit edilen ve ödemeye ilişkin olarak herhangi bir kayıt tespit edilemeyen borç yönünden davacı tarafça başlatılan icra takibine itirazında davalının haksız olduğunun kabulü gerektiği, alacağın dayandığı sebep dikkate alındığında likit olduğunun ve inkar tazminatı isteminin kabulüne…” şeklindeki gerekçe ile davanın ve icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 05.02.2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Mahkeme 09.08.2018 tarihinde, 23.Temmuz.2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı sunduğumuz itirazlarımızdan hareketle ek rapor alınmasını talep eden talebimiz dikkate alınmadan karar verilmiştir.
1-Oysa Bilirkişi raporunun 8.sayfasında davacı şirkete ait “muavin defter” kayıtlarında davalı şirket 10.05.2014 tarih 00052 nolu fiş ile 13.500 TL borç, 13.500 TL alacak gösterilerek bakiye “sıfır” olarak belirtilmekte, alt sırada ise davalı şirket 31.12.2014 tarih 00162 nolu fiş ile 4.300 alacak 4.300 Tl borç kaydı düşülerek bakiye 4.300 Tl gösterilerek davalı şirketin borçlu olduğu belirtilmiştir.
Davacı şirket ile dava dışı şirket olan “….. ” şirketi arasında var olan hizmet ilişkisi davacı şirketin kayıtlarında yer almamaktadır. Ödemeler “…..” adına ….. adına yapılmışsa da bu ödemelerin karşılık kayıtları davacı şirketin kayıtlarında yer almamıştır. Bilirkişi bu konuda bir değerlendirme yapmaktan kaçınmıştır.
2-Defter kayıtlarında yapılan hizmetlerin toplam bedeli 17.800 TL olarak belirtilmekte, bu bedelin 13.500 TL dava konusu işin dışında yapılan işlerin bedeli, 4.300 TL ise Kemalpaşa ilçesinde faturada belirtilen adreste yapılan işin karşılığıdır. Dava dosyasına dava dışı şirket tarafından sunulan belgede işin davacı şirkete işin 12.800 Tl karşılığı yaptırıldığı, davalı şirkete ait banka kayıtlarında da davacı şirket adına 12.800 TL ödeme yapıldığı belirlendiğine göre defter kayıtlarında ve bilirkişi raporunda yer alan 17.800 TL bedelin nereden kaynaklandığı bilirkişi raporunda açıklanmamıştır.
3-Mahkeme delil listesinde belirttiğimiz delilleri toplanmadan karar vermiştir.” şeklindeki gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT:
Davacı avukatı tarafından verilen 04.03.2019 tarihli istinafa yanıt dilekçesinde özetle; “…Yukarıda numarası yazılı Yerel Mahkeme dosyası 5.11.2018 tarihinde karara bağlanmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı yan tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde sözkonusu kararla ilgili istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı yanın istinaf dilekçesini tebliğ almakla süresi içerisinde beyanlarımızı sunmaktayız.
Dava dilekçemizde ayrıntılı şekilde belirttiğimiz üzere Müvekkil ….. Ltd Şti firması tarafından davalı firmanın doğalgaz, kombi, radyatör ve kalorifer tesisatı işini ifa etmiştir. Sözkonusu işin tamamlanmasını müteakip 26.5.2015 tanzim tarihli 4.300,00-TL’lik fatura tanzim olunarak davalı firmaya teslim edilmiş ancak davalı tarafından işin bedeli ödenmemiştir. Bu itibarla Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2017/1492E. Sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde itiraz edildiğinden huzurdaki dava ikame olunmuştur.
Dosyaya istihsal olunan bilirkişi raporunda da anlaşıldığı üzere ‘’Müvekkil firmaya ait usulüne uygun şekilde tutulan ticari defter ve kayıtlarda 4300,00-TL bedelli alacak kaydının bulunduğu, yine müvekkil firma tarafından kesilen 26.5.2015 tarih 600041 no’lu 4300,00-TL’lik faturanın Davalı firma tarafından kayıtlarına işlenmiş olduğu ve fatura ödemesinin Davalı …….Ltd Şti firmasının yevmiye defterinde işli olan, 10.2.2016 tarih 1602103003 fiş nolu 10/02 ödeme açıklamalı 4300,00-TL tutarlı kayıttan meydana gelmiş olduğu ilgili yevmiye defteri incelendiğinde davacı firmaya 4.300,00-TL’lik bedeli borç kaydedilmiş olduğu karşılığında 331.01.001 ortaklara borçlar ….. hesabına alacak verilerek kayıt altına alınmış olduğu ancak ilgili 4.300-TL tutarlı kaydın ödeme belgesinin davalı firma tarafından sunulmamış olduğu anlaşılmakla Müvekkil ….. Ltd Şti firmasının davalı ….. Gıda..Ltd Şti firmasından icra takip tarihi itibariyle 4300,00-TL tutarında alacaklı olduğu’’ tespit edilmiştir. Davalı firma tarafından yapılan işe ve işin bedeline ilişkin herhangi bir itirazda zaten bulunulmamıştır. Davalı yan dava dışı ….. firması ile aralarındaki başka bir ticari ilişkiyi sözkonusu işle ilişkilendirilmek istenmiş ise de, yargılama sırasında da sabit olduğu üzere sözkonusu ilişkinin işbu dava konusu iş ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığı anlaşılmıştır. Dava konusu alacak açıkça görüldüğü üzere davalı firma kayıtlarında dahi mevcuttur. Her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında alacağımızın sabit olduğu izahtan varestedir. Hal böyle iken Mahkemece verilen kabul kararı yerinde olup, davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektedir . ” şeklindeki gerekçelerle beyan dilekçesi sunmuştur
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
“Sözleşme ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. HMK 222. maddeye göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1978/11-1147).
Somut olayda; davacı vekili davalı şirkete doğalgaz tesisat işleri yapıldığını, işin teslim edildiğini, 4.300,00 TL’lik fatura bedelinin ödenmediğini, yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatını talep etmiş, davalı şirket arada bir dava dışı firmanın mevcut olduğunu, eksiklikleri onun tamamladığını savunarak davanın reddini talep eder. Mahkeme davanın kabulüne ve icra tazminatına karar vermiştir ve karar davalı vekili tarafından bilirkişi raporunda eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle istinaf edilmiştir, nispi harç yatırılmıştır. Dosyada bilirkişi incelemesi mevcuttur. Bilirkişi raporu davacının lehinedir ve hükme esas alınacak niteliğe haizdir . Ticari defterler üzerinde inceleme yapılmıştır. 4.300,00 TL’lik fatura davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davalı taraf ödemeleri ispat edememektedir. Yapılan iş konusunda ihtilaf mevcut olmayıp, iş tamamlandığı için keşif yapılarak inceleme yapılması gerekmemektedir. Tarafların ticari defter kayıtlarına göre mahkemece verilen karar doğru olup, HMK 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca istinaf isteminin reddi gerektiği kanaatine dairemiz tarafından ulaşılmıştır .
Her ne kadar davalı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davalı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.11.2018 tarih ve 2017/997 Esas, 2018/1112 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 294,00 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 73,50 TL harcın mahsubu ile kalan 220,50 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan 121,30TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 21.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.