Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/818 E. 2023/763 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/818
KARAR NO : 2023/763
KARAR TARİHİ : 14/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/979
DAVA TARİHİ :29/11/2022
ARA KARAR TARİHİ :02/12/2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAİRE KARAR TARİHİ :14/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :14/04/2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/979 Esas sayılı dosyasından verilen 02/12/2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacılar avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili dilekçesi ile; davalı tarafından davacı hakkında İzmir 13. İcra Dairesinin 2019/5434 sayılı dosyası üzerinden 10 örnek icra takibine başlandığını, ancak davacının davalı yana icra takibine konu 31/10/2018 tanzim ve 31/12/2018 vade tarihli 145.000,00-TL bedelli senede ilişkin olarak herhangi bir borcu bulunmadığını, davacılar hakkında haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatılmış olup davacının davalıya işbu takip, takibe konu senet veyahut taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, davacıların … İlçesinin Zeytineli köyünde keçi yetiştiriciliği ve keçi sütü üretimi işi ile iştigal ettiğini, davalı yan ise davacı tarafından dönemsel olarak elde edilen sütü satın aldığını ve işlettiğini, tarafların ticari ilişkisinin 2017 yılında başlamış olup her yıl davacı davalı şirket ve ilçe tarım müdürlüğü huzurunda birlikte çiğ süt alım sözleşmesi imzalandığını, ticari ilişkinin başlangıcı olan 2017 yılında icra takibine konu senet teminat senedi olarak davalı yana verildiğini, ancak davalı yan haksız ve hukuka aykırı olarak bu senedi takibe konu ederek davacıların tüm malvarlıkları üzerine haciz koyduğunu, icra takibi 2018 yılında ihtiyati haciz ile başlatıldığını ve davacıların tüm malvarlıkları üzerine haciz konulduğunu, ancak 2022 yılına kadar tahsilata ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığını, bunun üzerine taraflarında İİK m. 106-110 uyarınca hacizlerin kaldırıldığını, akabinde davalı şirket davacıların malvarlığı üzerine yeniden haciz işlemi gerçekleştirildiği, bunun üzerine davacıların, davalı tarafından yapılan haciz baskısı ile artık bu ticari ilişkiyi yürütemeyeceklerinden davalıya yeni yıl için anlaşma yapmayacaklarını bildirdiklerini, açıklandığı üzere davalının davacılar üzerindeki haciz baskısı ile sözleşmenin devamını istediği şartlarda sağlama yoluna gittiğini, her yıl düzenlenen sözleşme içeriğindeki ton ve süt fiyatı davalı tarafından belirlenmekte ve sözleşme davalı insiyatifi ve talepleri ile sürdürüldüğünü, öyle ki, … ilçesinde kooparatif tarafından keçi sütü 10-12 TL fiyat aralığında alındığı halde davalı şirket keçi sütünü davacılardan yukarıda açıklanan olaylar sebebiyle baskı ile 4,5-TL bedelle satın aldığını, davacıların davalıya icra takibine konu senede ilişkin veya taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan bir cari hesap borcu bulunduğunu, davacı tarafından sözleşmede yüklenilen edimler gereği gibi yerine getirilmiş olmakla davalının alacak iddiaları haksız hukuka aykırı olduğunu, davalı, davacılara banka yoluyla keçilerin yetiştirme dönemlerinde sözleşme ile belirlenen süt miktarı uyarınca ön ödeme yaptığını, daha sonra keçilerin doğumundan sonra sağılmaya başlanan sütler günlük olarak davalı tarafından toplanmakta ve karşılığında makbuz verildiğini, davacıların ve davalının devlet tarafından verilen teşviklerden yararlanması amacıyla taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve yine davalı tarafından toplanan sütün fatura ve makbuzlarından bir suret … İlçe Tarım Müdürlüğü’ne ibraz edildiğini, davalı tarafından yapılan ödemeler ve toplanan süt miktarı ilçe tarım müdürlüğüne bildiriliyor olduğundan işbu evrakların celbi ile davacıların davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı sabit hale geleceğini, sözleşme gereği müvekkili tarafından üretilen ve davalıya verilen süt miktarı ile davalı tarafından müvekkiline yapılan ödemeler incelendiğinde müvekkillerinin davalıya borcu olmadığının sabit hale geleceğini, müvekkili taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece yüklendiği edimleri yerine getirdiğini, yükümlü olduğu miktardaki sütü davalıya teslim ettiğini, icra takibine konu senedin taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcında teminat senedi olarak düzenlenmiş olup yapılacak yargılama sonucunda ne icra takibine konu senet ne de cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bir borcun mevcut olmadığının sabit hale geleceğini, haksız ve kötüniyetli olarak başlatılan icra takibi ve işbu sebeple açılan huzurdaki menfi tespit davası nedeniyle davacının uğradığı zararlara karşılık İİK m.72 uyarınca takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla davacılar lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince, “…Davacı tarafça dava konusu bononun teminat senedi olarak davalı bono lehtarına verildiğinden bahisle dava süresince takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir uygulanması talep edilmiş ise de, bilindiği üzere kambiyo senetleri kayıtsız şartsız bir borç ikrarı içermekte olup aksi ancak yazılı deliller ile ispat edilebilmektedir. Somut olayda davacı ile davalı arasında süren bir alım-satım ilişkisi olduğu anlaşılmakta olup dosyaya sunulan sözleşme ve diğer bilgi ve belgelerden satıcı olan davacıların dava konusu bonoyu teminat vasfıyla davalıya teslim ettiklerine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, bu haliyle bononun teminat senedi olduğuna dair yaklaşık ispatın sağlanamadığı değerlendirildiğinden….” şeklindeki gerekçelerle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin 01/12/2022 tarihli dilekçesinde teminat vasfına dair açıklamada bulunulmuş ve dava konusu bononun yapılan ön ödemeye istinaden taahhüt edilen miktarda süt üretilememesi ve teslim edilememesi ihtimaline binaen bononun teminat olarak alındığı ileri sürülmüş ise de bu hususta da yaklaşık ispatın sağlanamadığı, soyut beyanların yazılı veya aynı güçte başkaca delillerle desteklenmedikçe bononun teminat vasfıyla verildiğini ispata yeterli olmadığı değerlendirilmiştir…” ifadelerini içeren gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:
Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar ihtiyati tedbir taleplerinin ilk derece mahkemesi tarafından reddettiğini, ihtiyati tedbir kararı için senede karşı yazıl delille ispat kuralının gerekçe gösterilmesi açıkça ihtiyati tedbir müessesesinin özüne aykırı olduğunu, takibe konu senede ilişkin davacıların herhangi bir borcunun bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin takibe konu senedin teminat senedi olduğu yönünde yaklaşık ispat koşulunun somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermesi açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, beyan ederek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava menfi tespit davası, istem ihtiyati tedbir isteminin reddi ara kararının istinafen incelenmesi talebidir.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Somut olayda davacılar vekili; taraflar arasında çiğ süt alım-satımı konusunda sözleşme yapıldığını takibe konu bononun teminat senedi olduğunu, belirterek menfi tespit isteminde bulunarak; ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş; İDM ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermiş, davacı vekili ara kararına karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Dava konusu bononun teminat senedi aldığına dair yazılı bir delil olmadığı gibi, ihtilafın yargılamayı gerektiren bir husus olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara karara karşı yapılan istinaf isteminin HMK’nın 353(1)-b-1maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Her ne kadar dava dilekçesinde vezneye yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir istenmiş ve ara kararında bu talep takibin durdurulması olarak hatalı yazılmış ise de bu husus sonuca etkili olmamakla dosya kapsamı ve bu aşamada yaklaşık ispat hususu dikkate alınarak istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/979 Esas sayılı dosyasından verilen 02/12/2022 tarihli ara kararının, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL maktu harç olup, 80,70 TL peşin alındığından kalan bakiye 99,20 TL harcın tahsili ile HAZİNE’ye irad kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 391/3 ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 14/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.