Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/747 E. 2023/695 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/747
KARAR NO : 2023/695
KARAR TARİHİ : 07/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2022/486
KARAR NO :2023/31
DAVA TARİHİ : 02/09/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ

BAM KARAR TARİHİ :07/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :07/04/2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/486 Esas, 2023/31 sayılı dosyasından verilen 31/01/2023 tarihli kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili dilekçesi ile; İzmir… Müdürlüğü ile … Müdürlüğü arasında imzalanan protokol gerğince, terry cotton kumas alımı ile ilgili olarak yapılan pazarlık usulü ihale sonucunda, 32.000 m terry cotton kumaş alımına ilişkin sözleşmenin 17/05/2021 tarihinde imzaladığını, sözleşmenin 10.3.1 maddesinde belirtilen “Sözleşme imzalandıktan sonra 30 takvim günü içeresinde kumaş miktarının tamamı tek seferde teslim edilecektir.” hükmü gereğince, kumaşın son teslim tarihinin 15/06/2021 tarihi olmasına rağmen, teslim gerçekleşmediğini, aynı Sözleşmenin 34.1 maddesinde belirtilen “İdare tarafından, bu sözleşmede belirtilen süre uzatım halleri hariç, yüklenicinin, sözlesmeye uygun olarak malı veya malları süresinde teslim etmemesi halinde 10 gün süre yazılı ihtar yapılarak gecikme cezası uygulanır.” hükmü gereğince, davalı aleyhine Aliağa 2. Noterliği aracılığı ile 16/06/2021 tarihinde ihtarname gönderildiğini, sözleşmenin 34.4 maddesinde yer alan “İhtarda belirtilen sürenin bitmesine rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto geçmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek, alım konusu is genel hükümlere göre tasfiye edilir.” hükmü gereğince, ihtar süresi bitiminde 01/07/2021 tarihinde sözlesmenin fesh edilerek teminatın gelir kaydedilmesine karar verilerek gerekli işlemlerin yapıldığını, sözleşmenin yükümlülüklerinin davalı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle sözlesmesinin 34.maddenin 2. bendinde yer alan “Yüklenicinin, sözleşmeye uygun olarak malı süresinde teslim etmemesi halinde, gecikilen her takvim günü icin sözleşme bedelinin (KDV hariç 332.800,00 TL) %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezası uygulanır” hükümlerine dayanarak, son teslim tarihi olan 15/06/2021 tarihinde terry cotton kumaş teslimi gerçekleşmediğinden, 16/06/2021 tarihi ile 01/07/2021 sözleşme bitim tarihine kadar 16 günlük süre için uygulanması gereken gecikme cezası olan (1.664,00 TLx16 gün) 26.624,00 TL kamu alacağının davalıdan tahsili amacıyla Aliağa İcra Müdürlüğünün 2021/3106 Esasında icra takibi başlatıldığını davalının kötü niyetli itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek davalının icra takibine yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince, “…Bir hukukî işlemin veya fiilin 6102 sayılı TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticarî işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekmektedir. Nitekim, aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2021 tarihli ve 2017/(6)3-2222 E., 2021/760 K. sayılı kararı ile 30/06/2020 tarihli ve 2019/4-231 E., 2020/487 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; davacı … ‘nın tacir olmadığı, ticari işletmesinin bulunmadığı dolayısıyla her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi şartının olayda gerçekleşmediği bununla birlikte davanın ticarî dava olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, işbu davaya bakma görevinin mahkememize değil, asliye hukuk mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından, TTK’nun 4 ve 5. madde hükümleri çerçevesinde…” ifadelerini içeren gerekçelerle Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE… ” ifadelerini içeren gerekçelerle davanın görev nedeniyle usulden reddine dair karar verilmiştir
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:
Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ticari dava olduğunu, davanın açılmadan önce ihtilaf ticari uyuşmazlık olarak ara bulucuya gittiğini, dava konusu iş ticaret kanunu kapsamında olduğunu, davalının ticari şirket olması ve tacirin iş yeri ile ilgili olması nedeniyle Ticaret Mahkemesini görev alanına girdiğini beyan ederek yerel mahkemenin kararının kaldırılarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava kumaş alımı sözleşmesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, açılmıştır.Öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.

Somut olayda davacı vekili tarafından taraflar arasındaki 17.05.2021 tarihli sözleşmeye dayanılarak yapılan takibe davalı tarafın itiraz etmesi nedeniyle itirazın iptali davası açılmış, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk derece mahkemesi görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı …. ğı tacir sıfatı sıfatı taşımadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliği taşımamaktadır. Göreve ilişkin hususlar mahkeme tarafından resen dikkate alınmak zorundadır. İhtilafın çözümünde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup ilk derece mahkemesinin vermiş görev yönünden usulden red kararı usul ve yasaya uygun nitelikte bulunduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353 (1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/486 Esas, 2023/31 sayılı dosyasından verilen 31/01/2023 tarihli kararının, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı kurum olup, harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 391/3 ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 07/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.