Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/740 E. 2023/743 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/740
KARAR NO : 2023/743
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2022/670
KARAR NO :2023/100
DAVA TARİHİ :23/08/2022
KARAR TARİHİ :23/02/2023
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAİRE KARAR TARİHİ :12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :12/04/2023

Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2023 tarih ve 2022/670 Esas, 2023/100 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı kuruma su borcunun bulunduğunu, borcunu ödemediğini, borcunu ödemediği için davalı adına takip başlattıklarını, davalının başlatılan bu takibe itiraz ettiğini, itiraz sonucunda takibin durduğunu beyan ederek haksız yere yapılan itirazın iptaline karar verilmesini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi kararında özetle; “…İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 27/01/2023 tarih ve 2023/121 esas 2023/139 sayılı kararı doğrultusunda İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabında davalının tacir olmaması da dikkate alınarak mahkememizin iş bu davada görevsiz olması nedeniyle dosyanın Aydın Nöb. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek…” ifadelerini içeren gerekçelerle davanın görev dava şartı yokluğundan HMK md 114/1-c ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen istinaf dilekçesi özetinde; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmadığından, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu , beyan ederek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava su abonelik borcuna ilişkin itirazın iptali davasıdır.
“….Davanın açıldığı tarih itibariyle mahkemeler arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu, davacının kamu idaresi olup, tacir olmadığı gibi uyuşmazlık konusu abonelik/aboneliklerin de ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla yapıldığından, diğer bir deyişle eldeki dava ticari dava niteliğinde bulunmadığından, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Öte yandan, davalı tacir olmadığından, davacının (vermiş olduğu hizmet özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğundan) tacir olması davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesini de gerektirmez.
Hal böyle olunca mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin ESAS NO: 2022/813 KARAR NO: 2022/2552 sayılı içtihadı )

“….Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlunun … ‘e ait … Sitesi … Cad. No:… Malatya adresindeki dava konusu halı yıkama tesisinde 23.07.2007 tarihinde … Müdürlüğü’nün görevli elemanları tarafından yapılan kontrollerde, … abone ve … sayaç nolu saatten 1000 m3 su sarf edildiği halde su borcunun ödenmediğinin tespit edilerek tutanak tutulduğunu, davalı hakkında 13.306,60.TL borç tahakkuk edildiğini, tüm ihtarlara rağmen borcunu ödemeyen davalı borçlu aleyhine 7. İcra Müdürlüğünün 2008/1803 takip sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinde bulunduklarını ve davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, vaki itirazının iptali, takibin devamı ve 13.306,60 TL alacağın icra takip tarihinden itibaren gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
….4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olaya gelince, dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusunun abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağa vaki itirazın iptali talebine ilişkin olduğu ve abonelik sözleşmesinin davalının işletmekte olduğu halı yıkama tesisine ait “Ticarethane” için düzenlendiği anlaşıldığından, davacı tüketici tanımına uymadığı gibi, olayda 4077 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması da mümkün değildir. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir.”
(Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ESAS NO ESAS NO: 2013/20292 KARAR NO: 2014/4584 sayılı içtihadı )
Bu bilgiler ışığında eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, açılmıştır. Her ne kadar mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın esası yönünden değerlendirme yapılarak kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.

Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Görevle ilgili konularda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Somut olayda davacı idare vekili tarafından davalı … aleyhine açılan davada … nolu aboneliğe ilişkin; ödenmeyen su borçları için icra takip yapmış;takibe itiraz üzerine açılan davada davalı vekili; görev ve yetki itirazlarında da bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İDM görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek görev yönünden usulden red kararı vermiş ve davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur .
… nolu abonelik tipi; ticarethanedir ve … Şirketi adınadır. Dava konusu yerde huzur evi işletildiği anlaşılmaktadır. Abonelik tipi ticarethane olduğu ve huzur evi işletmesinin su borçları için takip yapıldığı için davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İDM kararının HMK’nın 353(1)-a-3 ve HMK’nın 353(1)-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. İDM; yetki konusunda herhangi bir karar vermediği için bu konuda dairemize bu aşamada yetki açısından hüküm kurulması mümkün değildir. Görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. İDM taraf delillerini toplayarak değerlendirme yapmalıdır .
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ İLE; Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2023 tarih ve 2022/670 Esas, 2023/100 Karar sayılı kararının, HMK 353/(1)-a-3 maddesi ve HMK 353(1)-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a/3 maddesi gereğince, kesin olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.