Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1360 E. 2023/1645 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1360
KARAR NO : 2023/1645
KARAR TARİHİ : 04/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2023
NUMARASI : 2020/168 2023/14
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/08/2019
DAİRE KARAR TARİHİ : 04/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2023

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2023 tarih ve 2020/168 Esas, 2023/14 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM;
Davacı, davalının davacıdan peyderpey borç para aldığını, borç para aldığına dair kendi el yazısı ile yazdığı yazı olduğunu, borcunu ödememesi sebebiyle davalı aleyhine İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2018/8911 Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı, Almanya’da yaşayan davacı ile … üzerinden arkadaş olduklarını, davacının Türkiye’ye geldiğini ve birkaç gün beraber gezdiklerini, yapılan masrafları ortak karşılamaya karar verdiklerini, bunun üzerine kendisinin bir adet senedi imzalayıp davacıya verdiğini, davacının 14.600 Euro ve 20.000,00 Euro bedelli senetleri imzasını taklit etmek suretiyle düzenlediğini, senette yazılı borca da senede de itiraz ettiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
Mahkemece, davacı vekili tarafından takip dayanağı senede ilişkin senet aslı ibraz edilmediğinden imza incelemesi yapılamadığı, senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, bu şekilde iddianın ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalının borçlu olduğunu, borcu ödediğini ispat etmesi gerektiğini, borcu ödediğine dair her hangi bir belge ibraz edilmediğini, ödeme itirazında bulunmadığını,
Borca haksız ve kötü niyetle itiraz eden davalı hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, ödünç verilen paranın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan alacağı olup olmadığı ve miktarının tespitinden kaynaklanmaktadır.

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça usule aykırılık oluşturmaktadır.
Somut olayda; tarafların tacir olduklarına ve bu sıfatlarından kaynaklanarak dava açtığına ilişkin delil bulunmadığı anlaşılmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır
Tarafların tacir sıfatı bulunmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca, davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacıların istinaf talebi üzerine kamu düzenine göre yapılan inceleme sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf talebi üzerine kamu düzenine göre yapılan inceleme sonucu İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/01/2023 tarih, 2020/168 Esas, 2023/14 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafından açılan davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-Karardan bir örneğinin istinaf kaydının kapatılması için kararı veren İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-Dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere, İzmir Adliyesi Hukuk Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-c maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.