Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1202 E. 2023/1063 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1202
KARAR NO : 2023/1063
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/101
DAVA TARİHİ :27/01/2023
ARA KARAR TARİHİ :01/02/2023
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAİRE KARAR TARİHİ :01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :01/06/2023

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/101 Esas sayılı dosyasından verilen 01/02/2023 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili dilekçesi ile; … İli … İlçesi … Mahallesi … parselde yer alan taşınmazın, 3.275.000 TL bedel ile davacı şirkete satılmasına yönelik … A.Ş. İle 15.06.2010 tarihinde protokol düzenlendiğini, davacı şirket tarafından 04.03.2010 tarihinde 500.000,00 TL 25.03.2010 tarihinde 500.000,00 TL ve 30.12.20210 tarihinde 258.741,00 TL ödemeleri … A.Ş. ‘ye yaptığını, 29.03.2010 tarihinde taşınmazın zilyetliği davacıya teslim edildiğini, davacının yapmış olduğu zorunlu ve faydalı masraflar bakımından taşınmaz imara uygun ve konaklama yapılabilecek duruma getirebilmek için yaklaşık 4.500.000,00 USD yatırım yaptığını, … tarafından düzenlenen “ihale şartnamesi” ile taşınmaz davalıya satıldığını, dava konusu taşınmazın … tarafından hangi şartlarla satıldığını, faydalı ve zorunlu masrafların sebepsiz zenginleşen davalı firmadan tazmini gerektiğini, davacı şirket tarafından yapılmış olan fazladan bin metrekare olmak üzere yapılan tüm yatırımlardan ve masraflardan davalı … faydalandığını, dolayısıyla sebepsiz zenginleşen davalı firmaya karşı haklı davasının kabulü ile resen tayin ve takdir olunacak hususlara binaen, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulüne karar verilerek davacı firmanın taşınmaz üzerinde yapmış olduğu zorunlu ve yararlı masrafların şimdilik 200.000,00 TLsinin yapım tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tazminine, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile masraflar yönünden davacı lehine dava süresi içerisinde hapis hakkı tanınmasını talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince, “… davacı … İli … İlçesi … Mahallesi … parselde yer alan taşınmazın, davacı şirkete satılması yönünde … A.Ş. İle 15.06.2010 tarihinde protokol düzenlendiği, ancak protokolün aksine dava dışı …’ın davalı şirkete “taşınmazı” ihale ile sattığı, bu taşınmazda davacı şirketin zorunlu ve faydalı işler yapmış olması nedeni ile davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini, iddia ederek, davalıya ait tüm malvarlığına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş ise de; dava konusu talep, dava dışı banka tarafından davalıya satılan taşınmazda davacının ne türlü ve ne bedelli zorunlu ve faydalı işleri yaptığı hususunun yargılama ile açıklığa kavuşacağı muaccel bir alacak varlığından şimdilik söz edilemeyeceği, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığının ancak yargılama sonucu anlaşılabileceği, başka bir anlatımla ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan “yaklaşık ispat” yükümlülüğünün şu aşamada yerine getirilmediği anlaşılmakla, İİK.257.maddede belirtilen yasal koşullar gerçekleşmediğinden davacının ihtiyati haciz talebinin reddine dair ….” ifadelerini içeren gerekçelerle ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara kararı verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:
Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen ara kararının haksız olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli yasal koşulların oluştuğunu belirterek İDM tarafından verilen ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davasıdır.
İstemin ise ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara kararının istinafen incelenmesi istemidir.
İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir. Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir. Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir. Madenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur. Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyati haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyati haciz isteyebilir.
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK.’nun 257 maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.

Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde … İli … İlçesi … Mahallesi … parselde yer alan taşınmazın, 3.275.000 TL bedel ile davacı şirkete satılmasına yönelik … A.Ş. İle 15.06.2010 tarihinde protokol düzenlendiğini, davacı şirket tarafından 04.03.2010 tarihinde 500.000,00 TL 25.03.2010 tarihinde 500.000,00 TL ve 30.12.20210 tarihinde 258.741,00 TL ödemeleri … A.Ş. ‘ye yaptığını, 29.03.2010 tarihinde taşınmazın zilyetliği davacıya teslim edildiğini,. davacının yapmış olduğu zorunlu ve faydalı masraflar bakımından taşınmaz imara uygun ve konaklama yapılabilecek duruma getirebilmek için yaklaşık 4.500.000,00 USD yatırım yaptığını, … tarafından düzenlenen “ihale şartnamesi” ile taşınmaz davalıya satıldığını, dava konusu taşınmazın … tarafından hangi şartlarla satıldığını, faydalı ve zorunlu masrafların sebepsiz zenginleşen davalı firmadan tazmini gerektiğini, davacı şirket tarafından yapılmış olan fazladan bin metrekare olmak üzere yapılan tüm yatırımlardan ve masraflardan davalı … faydalandığını, dolayısıyla sebepsiz zenginleşen davalı firmaya karşı haklı davasının kabulü ile resen tayin ve takdir olunacak hususlara binaen, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulüne karar verilerek davacı firmanın taşınmaz üzerinde yapmış olduğu zorunlu ve yararlı masrafların şimdilik 200.000,00 TLsinin yapım tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tazminine, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile masraflar yönünden davacıyı lehine dava süresi içerisinde hapis hakkı tanınmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi “… davacı … İli … İlçesi … Mahallesi … parselde yer alan taşınmazın, davacı şirkete satılması yönünde … A.Ş. İle 15.06.2010 tarihinde protokol düzenlendiği, ancak protokolün aksine dava dışı …’ın davalı şirkete ” taşınmazı” ihale ile sattığı, bu taşınmazda davacı şirketin zorunlu ve faydalı işler yapmış olması nedeni ile davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini, iddia ederek, davalıya ait tüm malvarlığına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş ise de; dava konusu talep, dava dışı banka tarafından davalıya satılan taşınmazda davacının ne türlü ve ne bedelli zorunlu ve faydalı işleri yaptığı hususunun yargılama ile açıklığa kavuşacağı muaccel bir alacak varlığından şimdilik söz edilemeyeceği, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığının ancak yargılama sonucu anlaşılabileceği, başka bir anlatımla ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan “yaklaşık ispat” yükümlülüğünün şu aşamada yerine getirilmediği anlaşılmakla, İİK.257.maddede belirtilen yasal koşullar gerçekleşmediğinden davacının ihtiyati haciz talebinin reddine dair ….” ifadelerini içeren gerekçelerle ihtiyati haciz isteminin reddine dair istinaf konusu ara kararını vermiş ve bu ara kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İlk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, dava konusu itilafın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, İ.İ.K 257. Maddedeki yasal koşulların oluşmadığı, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, mahkemenin ara karar gerekçesiyle ara karar hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla davacı tarafından ileri sürülen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/101 Esas sayılı dosyasından verilen 01/02/2023 tarihli ara kararının, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı taraftan alınması gereken maktu harç olup, peşin alındığından yeniden tahsiline yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 391/3 ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 01/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.