Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/985 E. 2022/1071 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/985
KARAR NO : 2022/1071

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/371 Esas – 2021/773 Karar
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
İSTİNAF BAŞ. TARİHİ : 17/02/2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 19/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/09/2022

Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/371 Esas 2021/773 Karar sayılı dosyasından verilen 28/12/2021 tarihli kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM: Davacı vekili Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’ya ait …. ‘da bulunan fatura ödeme merkezinde 2010-2014 yılları arasında işçi olarak çalıştığını, tüm kurumların ödeme merkezi olarak fatura tahsilatı yapıldığını, … hariç diğer tüm kurumların fatura tahsilatları ile telefon başvurularının …. ‘de bulunan … bayisi … Şti’ne davalı …’nun talimatı ve bilgisi dahilinde gönderildiğini, bu işlemlerin fatura ekspres sisteminden online tahsil edilerek bu şirkete ödendiğini, gerekli kota tutturulamadığı için 2014 yılı Ocak ayında … bayiliği iptal edilince diğer kurumların fatura tahsilatlarının devam ettirildiğini, komisyon ücretleri ile işletmenin gelirlerininde davalı …’nun ağabeyi olan diğer davalı …’ya ve onun çalışanına her ay düzenli olarak teslim edildiğini, müvekkilinin 16.05.2014 tarihinde işten ayrıldığını, çalıştığı süre zarfında toplanan gelirleri … bayiine gönderilmek üzere teslim ettiğini, davalı tarafın Kuşadası 1. İcra Müdürlüğünün 2015/1035 Esas sayılı dosyası ile müvekkile icra takibi başlattığını, ödeme emirinin muhtara bırakılmış olması sebebiyle icra takibinden haberdar olamadığı için takibe itiraz edemediğini, icra takibinin bu nedenle kesinleştiğini, evine hacze gelindiğinde icra takibinden haberdar olduğunu, davacının davalı tarafa hiç bir borcu olmadığını, icra takibine konu alacağın dayanağının haksız fiil nedeniyle uğranan zarar olarak gösterildiğini, neye göre belirlendiği konusunda hiç bir açıklama yapılmadığını ileri sürerek davacının dava konusu icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’nun 2005 yılında …. bayiisi olarak çalışmaya başladığını, davalının işletmenin başında fiilen çalışamayacak olmasından dolayı davacıyı bayii müdürü olarak görevlendirdiğini, vekaletname ile davacıya oldukça geniş yetkiler verdiğini, davacının bir yıl önce aniden ortadan kaybolduğunu, bir hafta boyunca haber alınamadığını, …. bayiisi olarak faaliyet gösteren işletmenin 2014 yılı başında …. bayiliğinin iptal edildiğini, davacının buna rağmen bilgi vermeyerek çalışmaya devam ettiğini, …. faturalarının yanı sıra …, …., …, …. gibi kurumlarında tahsilatını yaparak resmi olmayan tahsilat makbuzlarını müşterilere verdiğini, müşterilerden yaptığı tahsilatları başka bir bayii olan …. bayiisi üzerinden yatırıldığını, bunlar üzerinden komisyon aldığını, Nisan 2014 tarihinden itibaren müşterilerin ödeme yapmış olduğu faturaları tahsil etmesine rağmen ilgili kurumlara yatırmadığını, davacı tarafından tahsil edilen ancak yatırılmayan faturaların davalı … ve ağabeyi olan diğer davalı …’nun desteği ile ödendiğini, bu şekilde davacının müvekkillerini zarara uğrattığını, müvekkillerinin uğradıkları zararları gidermek amacıyla davacı hakkında Kuşadası 1. İcra Müdürlüğünün 2015/1035 Esas sayılı icra dosyası ile davacı aleyhine başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, davacı tarafından müşterilerden tahsil edilen ancak ödenmeyen ve daha sonra müvekkilleri tarafından ödenen faturalara ilişkin ödeme belgelerindeki rakamların belirlenebilir olması sebebiyle davalıların uğradığı zararın açık ve net olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 06.09.2021 tarih, 2015/151 Esas 2021/168 Karar sayılı kararı ile asliye ticaret mahkemesinin 01.09.2021 tarihinde faaliyete geçmesi nedeniyle dosyanın Aydın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, dosyanın gönderildiği Aydın Asliye Ticaret Mahkemesince; davanın ticari dava niteliğinde olduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı, bu kararda 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılan ticari davaların belirleme kapsamı dışında tutulduğu, derdest dosyaların yeni kurulan mahkemeye devrine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı gerekçesiyle Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde 2 haftalık yasal süre içerisinde talep olması halinde dosyanın görevli ve yetkili Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın konusunun ticari nitelikte menfi tespit olması sebebiyle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, Aydın ili sınırları içerisinde asliye ticaret mahkemesi kurulması nedeniyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı işçinin davalı işverene ait işyerinde işin ifası sırasında verdiği iddia olunan zararın tahsili için davalı işverenin davacı hakkında yaptığı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olup, ilk derece mahkemesince asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 . maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Eldeki davada davacı, davalı …’ya ait fatura ödeme merkezinde 2010-2014 yılları arasında işçi olarak çalıştığını, tüm kurumların fatura tahsilatlarının davalı …’nun talimatı ve bilgisi dahilinde online tahsil edilerek dava dışı şirkete ödendiğini, bedellerinin her ay düzenli olarak teslim edildiğini, davalı tarafın aleyhinde icra takibi başlattığını, davalı tarafa hiç bir borcu olmadığını ileri sürerek hakkında yapılan icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davacının davalı … nun işyerinde bayii müdürü olarak görevlendirildiğini, davacı tarafından müşterilerden tahsil edilen ancak yatırılmayan faturaların bedellerinin davalılarca ödendiğini, bu nedenle zarara uğradıklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Her iki tarafın kabulünden ve SGK kaydından davacının davalı işverenin yanında çalıştığı, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi sayıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalılar arasındaki uyuşmazlığın İş Kanunu anlamında işçi-işveren ilişkisinden kaynaklı olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olduğundan, anılan bu hususun resen gözetilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemeleri görevli olmasına rağmen ilk derece mahkemesince ticari dava olduğu şeklindeki yanılgılı değerlendirme ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi hatalıdır.
Bu durumda, istinafa konu kararı veren ilk derece mahkemesince İş Mahkemesinin görevli olduğunun gözetilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a-3 maddesi uyarınca İş Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2021 günlü 2021/371 Esas ve 2021/773 Karar sayılı kararının re’sen KALDIRILMASINA, Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere 19/09/2022 tarihinde, oy birliği ile karar verildi.