Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/725 E. 2022/508 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/725
KARAR NO : 2022/508
KARAR TARİHİ : 22/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2022
NUMARASI : 2021/59 -2022/543
DAVANIN KONUSU : İstirdat
B.A.M.KARAR TARİHİ : 22.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.04.2022

İSTEM; Davacı, davalı ile arasında bisiklet alışverişi sebebiyle cari hesap ilişkisi bulunduğunu, karşılıklı yaptıkları hesap mutabakatında borç alacak kalmadığını teyit etmelerine rağmen davalının 05/03/2019 tarihli, 12.632,05 TL bedelli fatura düzenleyip gönderdiğini, bu fatura karşılığında alınan herhangi bir mal ve hizmetin bulunmadığını, 08/12/2019 tarihinde aynı miktarda iade faturası keserek davalıya gönderdiğini, davalının faturayı kabul etmediğini, daha önce kendisinden teminat senedi adı altında alınan bonolar ile 10.229,50 TL asıl alacak içen üzerinden İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2019/17448 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini belirterek, icra tehtidi altında ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdatını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı, davacı ile arasında 22/12/2015 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu tarihten sonra mal alımı yapan davacının bir çok borcunu zamanında ödemediği, borcuna karşılık davacı tarafça düzenlenen senetlerin yeniden yapılandırma kapsamında davacıya iade edilip borçların ötelendiğini, davacıdan hiçbir zaman teminat senedi alınmadığını, tüm senetlerin borcun doğumundan sonra ve borca karşılık olarak düzenlendiğini, icra takibine konu senedin teminat senedi olmadığını, davacının vade farkı faturası konusundaki iddialarının doğru olmadığını, 05/03/2019 vade tarihli faturanın davacının talebi ve sözleşme uyarınca o tarihe kadar ticari ödemelerin düzenli yapılmamış olması nedeniyle karşılıklı mutabık kalınarak tanzim edilen vade farkı faturası olup davacı yana gönderildiğini, faturanın kesinleştiğini, 6-7 ay sonra bu faturaya istinaden iade faturası tanzim edilerek gönderilmiş olmasının hukuka, ticari teamüllere ve taraflar arası bayilik sözleşmesine aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, davayı konu olan 05/03/2019 tarihli ticari işlemin davacı işletme tarafından mal alış kaydı, davalı tarafında da vade faturası olarak ticari defterlerde görüldüğü, vade farkı faturalarının alacaklının gecikme nedeniyle oluşan zararın karşılanması amacıyla oluşturulduğu, her iki işletmenin bu konuda mutabık kaldığı, davacıya çeşitli tarihlerde senet protestoları gönderilip alacakların vadesinden sonra tahsil edildiği, davacının davalı tarafından gönderilen faturayı ticari defterlerine kaydetmekle kalmayıp TTK’nun 23/2 maddesine göre içeriğine yasal süresi içerisinde itiraz etmediği, davacının ticari defterlerine kaydettiği mal alış bedelinin yine aynı tarihte davalı tarafından düzenlenen 150 gün vadeli vade farkı faturası ile aynı tutara sahip olduğu, 150 günlük vadenin geçmesinden 4 ay sonra aynı miktarda iade faturasının düzenlendiği, bu itibarla davacının iddialarının sübut bulmadığı ve icra takibi sırasında ferileri ile birlikte ödediği alacağın istirdadını talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
-Vade farkı faturasının yanlışlıkla mal alış faturası olarak kaydedildiğinin farkedilmesi üzerine davalıya iade faturası kesildiğini, davalıya borcu bulunmadığını,
-Vade farkı talebinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi tarafından sırf faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemesi nedeniyle gerçekte olmayan bir alışveriş bedelinin talep edilemeyeceğini belirterek, kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından düzenlenen vade farkı faturası nedeniyle davacının yapmış olduğu ödemenin iadesinin gerekip gerekmediğinin tespitinden kaynaklanmaktadır.
Mahkemece yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Görevle ilgili konularda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece özellikle davalının işlettiği işyerinin vergi numarasının sorularak, tacir sıfatına haiz olup olmadığının araştırılması, davalının iş yerine ait kayıtlarının Ticaret Sicil Müdürlüğünden, Vergi Dairesinden ve Esnaf Odasından getirtilerek, davacı borçlunun yıllık kazancının esnaf sınırı aşıp aşmadığının tespiti ve tarafların delillerinin toplanarak, dosya kapsamına göre, mahkemenin görevinin değerlendirilmesi gerekir.
Yargılama sırasında, alınan bilirkişi raporu yetersizdir. Tarafların tutmakta oldukları defterler ve bu defterlerin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadıkları ve alacak-borç kayıtları konusunda herhangi bir tespit yapılmamıştır.
Yapılan inceleme sonucu mahkemenin görevli olduğu kanaatine varılması halinde, yargılamaya devam edilerek, bilirkişiden denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, dosyanın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/02/2022 tarih, 2021/59 Esas, 2022/543 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davacıya geri verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
İlişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 22.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.