Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1664 E. 2022/987 K. 18.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1664
KARAR NO : 2022/987

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2022/320
ARA KARAR TARİHİ : 27/04/2022
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ: 30/05/2022
DAVA : İhtiyati Tedbire İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 18/08/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/08/2022
Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/320 Esas sayılı dosyasından verilen 27/04/2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM: Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına karşı verdiği itiraz dilekçesinde özetle; davacının talebi üzerine 23.03.2022 tarihli tensip tutanağının 23. Bendi ile “yargılama sonuna kadar dava konusu edilen su tahakkuklarının tahsili amacıyla davalı kurum tarafından yapılabilecek su aboneliği kapatma, sayaç mühürleme ve davacı şirketin su teminini engellemeye yönelik ve tahsilata yönelik herhangi bir işlemde bulunulmaması” için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verildiğini, 6100 Sayılı HMK.’nın “Dava Şartları” başlığını taşıyan 114/1. Maddesinin “1” bendinde;“Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” düzenlemesi yer aldığını, iş bu davaya konu taleplerin; daha önce Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/43 E. sayılı dosyasına konu edilmiş olup, Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/392 Karar sayılı kararı ile “….davanın 6102 sayilı TTK’nm 4,5/3, 16. maddeleri gereğince Asliye Ticaret Mahkemesi görev alanına girdiği, Hakimler Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 08.07.2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01.09.2021 tarihi itibariyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirildiği, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava olması nedeniyle dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiği…” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usülden reddine ve görevli mahkemenin Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle mahkemenin görevsizliğine karar verildiğini, verilen görevsizlik kararı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması üzerine kesinleştiğini, Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/43 E. – 2021/392 K. sayılı kararına karşı” davacı tarafından süresi içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemesine gönderilmesi yönünde talepte bulunulmadığı gerekçesiyle 2018/43 E. -2021/ 392 K. sayılı ek kararı ile davanın, HMK 20/1. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına istinaf yolu açık olmak üzere karar verildiğini, ek kararın henüz kesinleşmemiş olup, derdest olduğunu, bu sebeplerle aynı dava konusuna ilişkin olarak daha önce açılmış bulunan ve henüz kesinleşmemiş, tarafları da aynı olan bir davanın bulunması sebebiyle iş bu dava hakkında derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı şirket adına kayıtl 12 adet su aboneliğine bağlı olarak Genel Müdürlüklerinin 14.04.2017 tarih ve 14-15-16-17-18-19-20-21-22-23-24- ve 25 sayılı komisyon kararlarına istinaden tahakkuk ettirilen fark su ücretlerine dair işlemlerin ve dayanak kararların iptali istemiyle Aydın İdare Mahkemesinin 2017/771E-2017/1012K sayılı dosyası ile açılan davanın (yargı yolu sebebiyle) görevsizlik sebebiyle reddine karar verilmiş olup, mahkemece tesis edilen karar istinaf incelemesine başvurulmaksızın kesinleştiğini, sonuç olarak, Aydın 4, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/43E. sayılı dosyası ile adli yargıda açılan davanın açılmamış sayılması kararı ile birlikte dava açılması ile meydana gelmiş olan tüm sonuçların ortadan kalktığını, mahkememizde açılan işbu davanın, idare mahkemesince verilen kararın kesinleşmesinden itibaren yasal süre içerisinde açılmadığını, davacının tedbir talebi doğrultusunda verilen karar sebebiyle müvekkil idarenin ve üçüncü kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık olarak harca esas değerin %40 oranında teminat gösterilmesine karar verildiğini, karar doğrultusunda gösterilen teminat miktarı, dava değeri ve müvekkil idarenin uğrayacağı muhtemel zararlar dikkate alındığında oldukça yetersiz kaldığını, dava konusu alacağın, kurum kayıtlarında sabit bir kamu alacağı olduğunu, davacı tarafından talep edilen tedbir isteminin mahkemece kabulü ile birlikte, kamu hizmetinin devamlılığı açısından zorunlu olan ve yasalarla idareye tanınan tahsilata yönelik her türlü yetkinin kısıtlanması sonucu doğurduğunu, tedbir kararının kabulü anlamına gelmemek kaydıyla kararda yer alan teminata itiraz ettiklerini, 6100 Sayılı HMK’nın 391/2. Maddesinin b ve c bentlerinde açıkça tedbirin açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı ile tereddüde yer vermeyecek şekilde neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği hususlarının yazılması gerektiğini, tedbir kararı muğlak olup, uygulanması yönünde tereddüt hasıl olduğundan, ayrıca tedbirin dayandığı sebepler ve delillerin de kararda belirtilmemiş olmasından kaynaklı itiraz ettiklerini, zorunlu arabuluculuk şartı yerine getirilmeden, süresinde açılmayan iş bu derdest davada; hiçbir belge ve yasal dayanak ihtiva etmeden, davacı talebine istinaden yokluklarında verilen usul ve yasaya aykırı İhtiyati Tedbir Kararının öncelikle teminatsız olarak kaldırılmasına veya değiştirilmesine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde mahkemece kabul edilecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İDM 27/04/2022 Tarihli Ara Kararında Özetle; ihtiyati tedbir kararına davalı tarafça yapılan itirazın reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: 30/05/2022 tarihinde davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı istinaf dilekçesinde; iş bu davanın süresinde olmadığını, tedbir kararının görevsiz mahkeme tarafından verildiğini, iş bu tahakkukların idarelerince kamu gücüne dayalı re’sen ve tek taraflı olarak tesis edilen idari işlem niteliği taşıdığını, yargılamanın yapılacağı yargı yolunun idari yargı olduğunu, zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, ihtiyati tedbir kararına karşı itirazın reddine dair istinaf başvurularının kabulü ile ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili 06/06/2022 tarihli beyanında; dava konusu işlemlere dair tüm belge ve bilgilerin … Genel Müdürlüğünden mahkemece istenmesini, delil listelerinin 2. Sırasında yer verilen dava dosyasının ve tüm eklerinin mahkemesinden istenmesini, 2014-2015 ve 2016-2017 yıllarına ait Gelir Ücret Tarifelerinin … Genel Müdürlüğünden istenmesini, davacıya ait taşınmaz kayıtlarının Kuyucak Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmesini, mahkemenin gerekli görülmesi halinde ilçe belediyesinden dava konusuna ilişkin olmak üzere bilgi ve belge istenmesini, davacı şirketin faaliyet alanına dair arama işletme izin belge ve ruhsatları ile kuyu ve sondajlara ait ve sair tüm bilgi ve belgelerin celbini talep ettiklerini, davacı şirkete faaliyetlerine ait ticaret sicil kayıtlarının istenilmesini, dava konusu ile ilgili olmak üzere davacı şirkete ait kayıtların istenilmesini talep etmişlerdir.
Davacı vekili 20/06/2022 tarihli dilekçesinde; tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan ispat şartının somut olayda sağlandığını, iş bu davayı görme konusunda adli yargı konulunun yetkili olduğunu, arabuluculuk zorunluluğunun da bulunmadığını haksız istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İSTİNAF İSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KABUL
Dava, davacı şirketin su aboneliğinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. İstem teminatlı olarak verilen ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddine dair verilen 27/04/2022 tarihli arar kararına karşı yapılan itirazın istinafen incelenmesi talebidir.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Somut olayda davacı vekili tarafından davalı idarenin yaptığı tahakkukların usulsüz olduğu; talep edilen atık su ücreti artezyen atık su ücreti; usulsüz kullanım ve gecikme zamlarının haksız olduğunu belirterek; toplam 1.783.550,54 TL borç olmadığının tespiti hususunda dava açılarak; davacı şirketin suyunun kesilmemesi hususunda ihtiyati tedbir istenmiş; İDM teminatlı olarak 23/03/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar vermiş, bu ara kararına davalı vekili tarafından itiraz olunmuş ve İDM duruşmalı inceleme yaparak 27/04/2022 tarihli ara karar ile itirazın reddine dair ara karar vermiş ve davalı vekili bu ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık su aboneliğinden kaynaklanmaktadır. Adli yargı bu hususta görevlidir. Dosya kapsamı, istinaf sebepleri, tedbirin teminatlı olarak verilmesi HMK 389.madde uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi mümkün olmayacak zararların meydana gelme ihtimali dikkate alındığında;ilk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davada ki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli ara kararının oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı tarafından ileri sürülen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
(Dairemizin 2018/1582 E.-2018/1301 K.sayılı ve 2021/2011 E. 2021/1889 K.sayılı kararında da aynı doğrultuda ihtiyati tedbir istemlerinin kabulü yönünde kararlar verilmiştir .)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/04/2022 Ara Karar, 2022/320 Esas sayılı kararı usul ve yasal düzenlemelere uygun olduğundan davalının karara yönelik istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davalı taraftan alınması gerekli harç maktu harç olup, peşin alındığından yeniden tahsiline yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 391/3 ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 18/08/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.