Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/907 E. 2023/539 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/907
KARAR NO : 2023/539

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/97 Esas-2021/148 Karar
DAVA TARİHİ : 18/11/2019
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
DAVANIN KONUSU : Haczin Kaldırılması, Kesilen Emekli Maaşlarının İadesi
DAİRE KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/97 Esas 2021/148 Karar sayılı dosyasından verilen 16/02/2021 tarihli kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan kullandığı kredinin ve kredi kartının ödemelerini yapamaması üzerine davalı bankayla yapılan sözleşme gereği emekli maaşının tamamından kesinti yapıldığını, davalı bankaya yazılı olarak başvurarak emekli maaşından kesinti yapılmamasını talep etse de olumlu sonuç alamadığını, yasa gereği emekli maaşından kesinti yapılamayacağını, maaşının kesilmesine ilişkin verilen muvafakatin aydınlatma yükümlülüğünden uzak bir şekilde alındığını, sözleşmenin bu bölümünün iptalinin gerektiğini, emekli maaşından başka bir gelirinin olmadığını, emekli maaşından kesinti yapılamayacağını ileri sürerek emekli maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasına, şimdiye kadar emekli maaşından yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacıya kullandırılan Kredili Mevduat Hesabı borcunun ve ticari kredi kartı borcunun ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının maaşından borçlarının tahsili için emekli maaşından kesinti yapılmasını sözleşmede kabul ettiğini, müvekkili bankaca yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
Davanın açıldığı İzmir 6. Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince TTK.’ nun 5/A maddesi ve HMK’nın 114/2 ile 115/2 maddeleri gereğince arabuluculuğa başvurulmadan davanın açıldığı gerekçesiyle arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:
Davacı taraf istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava dava şartı yokluğundan reddedilmeden önce arabuluculuğa başvurulması için kesin süre verilmesi gerektiğini, arabuluculuğa başvurması için süre verilmeden davanın reddedilmiş olmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davanın açıldığı tarihte arabuluculuğa başvurunun zorunlu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davalı banka tarafından davacının emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılması ve emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup mahkemece arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
19.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, aynı tarihte yürürlüğe giren aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK’nın 115/2. maddesi de ” Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. ” şeklindedir.
Eldeki davada davacı, davalı banka tarafından emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılması ve emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesini istemektedir. Davacı ile davalı banka arasında temel bankacılık hizmet sözleşmesi ve ticari kredi kartı sözleşmesi imzalanmış olup mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacının kmh hesabından ticari kredi ve ticari kredi kartı kullandığı, davacının emekli maaşından yapılan kesintilerin kmh hesabından kullandığı ticari kredi borçları ve ticari kredi kartı borçlarına istinaden yapıldığı anlaşılmakla, bankacılık işlemlerinin TTK’da düzenlenmesi de gözetilerek dava ticari dava niteliğindedir ve kesintilerin iadesi niteliği itibariyle alacağın ödenmesi talebine ilişkin olması nedeniyle de dava tarihi olan 18.11.2019 itibariyle yürürlükte olan TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasına dair dava şartına tabidir. HMK’nın 115/2. maddesinde tamamlanabilir dava şartı eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa süre verilebileceği belirtilmiş ise de 6352 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-2. maddesinde arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği açıkca belirtildiğinden arabuluculuk dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira arabuluculuk, tarafların mahkeme yoluna başvurmadan uyuşmazlıkları bir araya gelerek çözmeleri, bu şekilde daha hızlı ve barışcıl yöntemlerle sonuca ulaşmaları ile mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla getirilmiş bir alternatif çözüm yoludur. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp mahkemece arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/97 Esas 2021/148 Karar sayılı dosyasında verilen 16/02/2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 120,60 TL’nin davacı alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Duruşma açılmadığından, davalı lehine vekalet ücreti takdirine gerek bulunmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
İlişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 21/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.