Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/608 E. 2023/284 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/608
KARAR NO : 2023/284

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2017/744
KARAR NO : 2019/341
DAVA TARİHİ : 23/06/2017
KARAR TARİHİ : 11/04/2019
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAİRE KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2023
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının gayrimenkul alım satımı ve ticaret işleri ile iştigal ettiğini, davacının bu vesile ile davalı ile tanışıklığı olduğunu, davacının bir zaman sonra maddi durumunun kötü olması nedeniyle …’dan borç istediğini, … tarafından davacıya 01/04/2016 tarihinde 100.000,00 Euro, 20/04/2016 tarihinde 100.000,00 Euro, 11/05/2016 tarihinde 10.000,00 Euro ve 31/05/2016 tarihinde 70.000,00 Euro olmak üzere toplamda 280.000,00 Euro gönderildiğini, davacının gönderilen paranın 30.000,00 Euro’sunu 02/05/2016 tarihinde, 40.000,00 Euro’sunu 23/05/2016 tarihinde, 2.000,00 Euro’sunu da 01/05/2016 tarihinde olmak üzere 72.000,00 Euro’sunu iade ettiğini, davacıya gönderilen ve davacının gönderdiği tüm para alışverişinin banka hesabı üzerinden yapıldığını, hesap dökümü ve banka kayıtlarından anlaşılacağı üzere davacının davalıya senet ve banka kanalıyla gönderilen paralar dahil olmak üzere toplamda 208.000,00 Euro borcu bulunduğunu, davacının davalıdan banka kanalıyla gönderilen paradan başka bir para almadığı gibi, başkaca bir borcuda bulunmadığını, davacının borcunu ödemek ve konuşmak üzere davalı ile İzmir ili … semtinde 09/09/2016 tarihindeki buluştuğunu, davalının davacıdan paranın geç ödenmesi nedeniyle faiz talebi adı altında 525.000,00 Euro talep ettiğini, davacının davalıya borcunun bu kadar olmadığını , 4 aylık sürede bu kadar faiz talep edilmesinin uygun olmadığını belirttiğini ancak davalının davacıdan 525.000,00 Euro değerinde senedi aldığını, ayrıca senedi alırken 208.000,00 Euroyu ödediği takdirde senedi iade edeceğini beyan ettiğini ancak buna rağmen senedi Karşıyaka 3. İcra müdürlüğünün 2016/10683 sayılı dosyası ile icra takibine konu ettiğini, takibe ilişkin icra hukuku kapsamındaki itirazların icra hukuk mahkemesine yapıldığını, bu hususta Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/637 sayılı dosyasının görülmekte olduğunu, davalı tarafça davacıdan iki milyon TL ‘nin üzerinde alacaklı olduğunun iddia edildiğini, banka kayıtları ile davalının gönderdiği meblağ ve davacının yaptığı ödemelerin sabit olduğunu, bu kadar paranın karşılıksız olarak verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının bu bedeli davacıya nasıl ve ne şekilde verdiğini ispat etmesi gerektiğini, davacının 208.000,00 Euro borcu olmasına rağmen faiz nam ve adı altında davacıdan 525.000,00 Euro talep edilmesinin 5237 sayılı TCK kapsamında tefecilik suçu olduğunu,TCK 241. maddesi kapsamında yapılan değişiklik ile kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişinin eylemini bir kez işlemesinin yeterli olup süreklilik arz etmesi gerekmediğini, tefecilik suçunun yasal unsurlarının oluştuğunu bu hususta İzmir C. Başsavcılığının 2017/65963 hazırlık numaralı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, ayrıca Karşıyaka C. Başsavcılığının 2016/11014 soruşturma numaralı dosyası ile birleşen Karşıyaka C. Başsavcılığının 2016/14952 soruşturma numaralı dosyasında alacaklı …’ın kaynı olduğunu beyan eden …’ın ifadesinde ” Kaynım … şüphelinin hesabına 300.000,00 Euro yatırdı” şeklindeki beyanları ile davacıya yalnızca 280.000,00 Euro verildiğine ilişkin beyanların doğrulandığını, … adlı kişinin gerçekte davalı … olup … takma ismini kullandığını, Maliye Bakanlığının 24/12/2015 tarih ve 29572 sayılı Resmi Gazetede yayınladığı 459 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 7.000,00 ‘TL’nin üzerindeki ödemelerin finans kuruluşları aracılığıyla yapılması gerektiğini, kaldı ki tarafların tüm ödemelerini senet alınıncaya değin banka kanalıyla yapmış olmakla milyon liranın üzerindeki bir ödemenin senet ve elden verilmek suretiyle yapılması karşılığında bir şey alınmaksızın yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiş , davacının suç konusu teşkil eden faize ilişkin 317.000,00 Euro bedelden borçlu olmadığının tespitine, bedelsiz ve suç konusu senede ilişkin takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının 2016 yılı Mart ayında İstanbul’ da tanıştığını, davacının kendisini ithalat, ihracat, arsa alım satım, borsa brokerliği, oto alım satım işleri ile uğraşan birisi olarak tanıtıp davalı ile iş ilişkisi kurmak isteğini belirttiğini ve Türkiye ‘ de davalının yatırım yapmak istemesi halinde kendisi ile yapması konusunda ikna ettiğini, daha sonra davalının uçak biletlerini dahi göndererek onu İzmir’e getirdiğini, Çeşme ‘ de bulunan arsalarında yapacağı inşaatları anlatarak davalıyı bu yatırıma finans sağlaması konusunda ikna ettiğini, hatta davalıya … ‘ de bir daire dahi vermeyi taahhüt ettiğini, davacının davalıdan borç para istemediğini, davalının parası ile yatırım yapacağı vaadinde bulunduğunu, davacının Çeşme’ de yapacağı villa inşaatları için davalının yurt dışındaki iştigal alanlarından biri olan PVC doğrama işi ile ilgili numune ve kataloglar istediğini, davacıya güvenen davalının 280.000,00 ‘i banka 245.000,00 i de elden nakit olmak üzere davacıya toplam 525.000,00 Euro para teslim ettiğini, davacının davalının vermiş olduğu paraları borsada değerlendiği ve kar ettiğini beyan ederek 2016 yılı Mayıs ayında toplam 72.000,00 Euro tutarında havale işlemi gerçekleştirdiğini ancak bu parayı yatırımlarda değerlendirmek üzere kendisine geri gönderilmesini isteyen davacıya davalının 31/05/2016 tarihinde 70.000,00 Euro’yu Türkiye İş Bankası aracılığıyla davacının hesabına gönderdiği, davacının tefecilik ve bedelsiz senetsiz kulllanma iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının davalıda oluşturduğu güven sonucu herhangi bir evrak almaksızın davalının para teslim ettiğini, bir süre sonra iletişimin kesildiğini, davalının ısrarlı aramaları sonucu davacının İzmir’ de toplantı yapmayı teklif ettiğini, bunun üzerine tarafların … Alışveriş Merkezi içerisinde bulunun bir cafede buluştuklarını, davalının şimdiye kadar banka ve elden yaptığı ödemeler toplamı üzerinde anlaştıklarını ve bunun karşılığında davacının davalıya davaya konu bonoyu imzalayıp verdiğini, dava dilekçesinde senedin zorla veya hile ile imzalatıldığı veya imzanın kendisine ait olmadığı yönünde bir iddia bulunmadığını, paranın bir kısmının elden verilmesinin vergi hukukunu ilgilendiren bir durum olup senedin geçerliliğini etkilemeyeceğini, senedin vadesinde ödenmemesi üzerine Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10683 sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davacı tarafça Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/637 sayılı dosyası ile ödeme emri emrinin iptalinin talep edildiğini , davanın reddine karar verildiğini, istinaf başvurusunun da esastan red edildiğini, dava konusu senedin bir kambiyo senedi olup kayıtsız şartsız borç ikrarını bir bedel ödeme vaadini içerdiğini, HMK 201. maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelilikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağını, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, tanık dinletilme talebine muvafakat edilmediğini, davacı hakkında gerek Karşıyaka gerek İzmir Cumhuriyet Savcılıklarında yürütülmekte olan dolandırıcılık suçundan bir çok soruşturma dosyası bulunduğunu belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 11/04/2019 Tarih ve 2017/744 Esas, 2019/341 Karar sayılı kararında özetle; “…yerel mahkemece davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine…”dair karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 21/05/2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle;dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları tekrar ederek müvekkilin takip konusu alacağın 72.000 euro’luk kısmından borçlu olmadığı kesin deliller ile ispat edildiğini, davalı tarafın müvekkile toplamda ne kadar ödediğine, senet bedelinin ne kadarının bankadan, ne kadarının elden ödendiğine ilişkin beyanları kendisi yönünden bağlayıcı olup, mahkeme içi ikrar niteliği taşımakta olduğunu, mahkeme içi ikrar cevap dilekçesi ile yapılmakla yazılı belge olup kesin delil niteliğinde olduğunu, davalı taraf “davacıya güvenen müvekkil de 280.000’i banka, 245.000’i de elden nakit olmak üzere davacıya toplam 525.000 euro para teslim etmiştir.” şeklinde yazılı beyanda bulunduğunu, davalı tarafın müvekkile toplamda ne kadar ödediğine, senet bedelinin ne kadarının bankadan, ne kadarının elden ödendiğine ilişkin beyanları kendisi yönünden bağlayıcı olup, mahkeme içi ikrar niteliği taşımakta olduğunu, mahkeme içi ikrar cevap dilekçesi ile yapılmakla yazılı belge olup kesin delil niteliğinde olduğunu, taraflarınca elden verildiği iddia oluan 245.000 euro kabul edilmemekle birlikte banka kanalı ile gönderilen 280.000 euro yönünden herhangi bir ihtilaf bulunmamakta olduğunu, ayrıca tefecili ve senedin iktisabına ilişkin tanıklarının da dinlenilmesi gerekmekte olup bu hususlarda tanık dinlenilmemesi usul ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10683 sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının …, borçlunun …, borç miktarının 525.000,00 EURO asıl alacak 791,10 EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 525.791,10 EURO, takip dayanağının 09/09/2016 tanzim 15/10/2016 ödeme tarihli senet olduğu, takibin derdest olduğu belirlenmiştir.
Karşıyaka CBS’nın 2016/11014 sayılı soruşturma evrakının incelemesinde; müştekilerin …,…, …, …, …, …, …, …, … müşteki şüphelilerin …, …, …, …, …, şüphelilerin … Şirketi yetkilileri , …, …, …, …, … ve … suçun basit yaralama, hakaret, sermaye piyasası kanununa muhalefet, tehdit, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, dolandırıcılık iddiaları, suç tarihinin 23/02/2016 olduğu, şüpheliler … ve …’ in üzerlerine atılı Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet suçundan 22/06/2018 tarihinde Karşıyaka 3.Asliye Ceza Mah. ne kamu davası açıldığı , şüpheliler …, … , …, … , … , …, …, … Şirketi yetkilileri, …, …., … ve … haklarında mala zarar verme , basit yaralama, hakaret, Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet, ses ve görüntülerin kayda alınması, tefecilik yapmak, tehdit, bedelsiz senedi kullanma, iftira, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, dolandırıcılık suçlarından 22/06/2018 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği karara … vekilinin itiraz ettiği, Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 19/07/2018 tarihli 2018/1665 D. İş sayılı kararı ile … vekili Av. …’nin itirazının reddine kesin olarak karar verildiği belirlenmiştir.
Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/637 Esas 2017/71 Karar sayılı dosyasının incelemesinde ; davacının …, davalının …, davanın İcra Memur muamelesini Şikayet olduğu, davacı tarafça İzmir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10683 sayılı dosyası ile tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece 23/02/2017 tarihinde borçlunun borçlu olmadığını resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edilemediğinden borçluya gönderilen ödeme emrine senet suretinin eklendiği de ödeme emrinde yer aldığından borçlunun davasının reddine karar verildiği, kararın 12.11.2018 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine konu edilen bonodan dolayı (317.000 euroluk kısmı yönünden) İİK 72. Maddesi gereğince açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından istinaf konusu edilmiş olup, karar Dairemizce HMK nun 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden haller saklı kalmak üzere istinaf sebepleri ile sınırlı olarak değerlendirilmiştir. Yerel mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; Davacı vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Yukarıda yapılan tespitler ışığında somut olaya bakıldığında; Davaya ve takibe konu senet, kıymetli evrak niteliğindedir. Kural olarak, senet bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Sebepten bağımsız olarak soyut bir hukuki işlem şeklinde olan senetten dolayı borç altına giren kişilerin bu senedin bedelsiz ya da senetten dolayı borçlu bulunmadığı iddiasında ispat külfeti borçluya aittir. Diğer menfi tespit davalarından farklı olarak kıymetli evrak ilişkisinden kaynaklanan menfi tespit davalarında borç ikrar anlamı taşıyan senetten dolayı alacaklının alacağını ispat etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca senedin 6102 sayılı TTK nun 776 maddesi uyarınca tüm yasal unsurları taşıdığı anlaşılmaktadır.
Menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davalıdadır. Ancak davalının alacağının dayanağı kambiyo senedi olup, senede karşı senetle ispat yükü söz konusu olduğundan; kambiyo hukuku ilkeleri gereğince, senedin bedelsiz kaldığını yazılı delil ve belgelerle ispat etmesi gereken davacı taraftır.
Dosyaya celp olunan Karşıyaka CBS’nın 2016/11014 sayılı soruşturma evrakının incelemesinde davalı … ve davacı haklarında mala zarar verme , basit yaralama, hakaret, Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet, ses ve görüntülerin kayda alınması, tefecilik yapmak, tehdit, bedelsiz senedi kullanma, iftira, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, dolandırıcılık suçlarından 22/06/2018 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği karara … vekilinin itiraz ettiği, Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 19/07/2018 tarihli 2018/1665 D. İş sayılı kararı ile … vekili Av. …’nin itirazının reddine kesin olarak karar verildiği belirlenmiştir. Bu kararın kesinleştiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı taraf her ne kadar, senette (317.000 euro”luk kısmı yönünden) borçlu olmadığı iddiasına dayanmakta ise de; Senet üzerinde böyle bir yazı bulunmadığı, TTK’nun 680.maddesi uyarınca açığa bono düzenlenmesi mümkün olduğu; Ancak, aykırı bir durumun açık bırakılan hususların akde aykırı doldurulduğu hususların davacılarca ispat olunması gerektiği; Davacının, davalı alacaklıdan aldığı borç paranın üzerine faiz eklenerek borç miktarının 525.000,00 EURO şeklinde doldurulduğu yönündeki tefecilik şikayetlerin kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı ile sonuçlandığı, ayrıca dava dilekçesinde sair deliler demekle açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 201.maddesi gereğince açıkça davalı tarafın muvafakati bulunmadan dava konusu iddianın tanık beyanıyla ispatlanamayacağı da açık olup ispat yükü kendisinde olan davacı kısmi bedelsizlik iddiasını ispatlayamadığından davanın reddedilmesinde istinaf sebepler ile sınırlı olarak yazılan incelemede usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf isteminin 6100 yılı HMK nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 Tarih ve 2017/744 Esas, 2019/341 K. Sayılı dosyasına yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile 135,5‬0 ‘nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361/(1) maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 16/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.