Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1132 E. 2021/1080 K. 02.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1132
KARAR NO : 2021/1080
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2011/625
KARAR NO : 2018/82
KARAR TARİHİ: 02/02/2018
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ: 22/06/2018
DAVANIN KONUSU: Alacak
B.A.M. KARAR TARİHİ : 02/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/09/2021
İSTEM : Davacılar, kendileri ile davalı şirket ve ortakları arasında imzalanan sözleşme uyarınca davalılara kurutulmuş domates ile salça yapımında kullanılan domates sattıklarını, davalıların bir kısım ödemede bulunmalarına rağmen bakiye bedeli ödemediklerini ileri sürerek 369.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
CEVAP : Davalılar vekili, bir kısım davalılara husumet yöneltilemeyeceğini, teslim edilen ürünün dava dilekçesinde belirtilen kadar olmadığını ve teslim edilen ürün bedelinin de ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN : Davacılar istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığını istinaf sebebi olarak bildirmişlerdir.
GEREKÇE:Dava alacak talebinden kaynaklanmakta olup, ilk derece mahkemesince davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; davacıların dava açarken tacir olmadıklarına dair beyanda bulundukları anlaşılmakta olup dava dosyasına davacıların tacir olduğuna dair bilgi ve belgeninde sunulmadığı görülmüştür. Davacıların tacir olmadığı bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır
Davacı tarafın tacir sıfatı bulunmadığından, davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, mahkemece asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesince karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/12255 E. 2016/2566 K.)
Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca, ticaret mahkemesince davaya bakılması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacıların istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacıların diğer istinaf itirazları incelenmeksizin HMK.nın 354/1-a/6 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/02/2018 günlü 2011/625 Esas 2018/82 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Davacıların diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf talebinde bulunan davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
4-İstinaf talebinde bulunan davacılar tarafından karşılanan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 27,00 TL posta gidiş dönüş ücreti ve 14,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 139,10 TL istinaf yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde 02/09/2021 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi