Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1085 E. 2021/1474 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1085
KARAR NO : 2021/1474

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/698
KARAR NO : 2019/328
KARAR TARİHİ : 24/05/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 17/09/2019
DAVA : Alacak
B.A.M. KARAR TARİHİ : 15/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/10/2021

İSTEM: Davacı, tasfiye halinde bulunan … A.Ş.’de bulunan mevduatını 04/11/2011 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ile davalıya devrettiğini, davalının sözleşmede belirlenen ödeme takvimi gereğince borcu ödemeyi üstlendiği halde kısmen ödeme yaptığını, ödemelerin yapılmaması nedeniyle borcun tamamının muaccel hale geldiğini belirterek, ödenmemiş taksitler toplamı 2.854,09 Euronun (TL Karşılığı 9.409,36-TL) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev ve yetki ilk itirazında bulunmuş, müvekkili şirketin İzmir’de faaliyet gösterdiğini, sözleşme ifa yerinin de İzmir olduğunu, davanın İzmir Mahkemelerinde açılması gerektiğini, asıl borcun ödenme zamanı gelmeden ya da ödenip bitmeden, borcu nakledilen taraftan ödemelerin istenmesinin mümkün olmadığını, davalı finans kurumunun halen tasfiye halinde olması nedeniyle kâr ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece, ardışık 6 taksidin süresinde ödenmemiş olması nedeniyle muacceliyet doğduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 2.854,09-EURO’nun 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının fiili ödeme tarihindeki 1 yıl vadeli döviz hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranı ile hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın borcun nakli sözleşmesinden kaynaklandığını, asıl borç ödenme zamanı gelmeden ya da ödenip bitmeden borcu nakledilen taraftan ödemelerin istenmesinin mümkün olmadığını, davalı finans kurumunun halen tasfiye halinde olduğunu, tasfiye sonuçlanıp kâr ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesinin mümkün olmadığını, takip tarihi itibarıyla alacağın muaccel olmadığını, alacağa Euro olarak hükmedilmesinin sözleşme hükümlerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, TL üzerinden hesaplama yapılması ve alacağa 3095 Sayılı Kanuna göre değil, %9 yasal faiz uygulanması gerektiğini, yargılamanın görevsiz mahkemede yapıldığını belirterek, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, taraflar arasında düzenlenmiş olan temlik sözleşmesi kapsamında ödenmeyen borcun tahsili istemine ilişkindir.
04/11/2011 tarihli temlik ve ibra sözleşmesinin incelenmesinde, davacı tarafın tasfiye halinde bulunan … A.Ş. nezdindeki toplam 2.627,00 USD ve 4.894,09 Euro alacağını aynı tutardaki ivaz karşılığında davalı tarafa devrettiği anlaşılmıştır.
Dava alacak talebinden kaynaklanmakta olup, yargılama Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça usule aykırılık oluşturmaktadır.
Somut olayda; temlik sözleşmesi uyarınca temlik edenin temlik alana alacak istemine ilişkin dava açtığı anlaşılmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Davacı tarafın tacir sıfatı bulunmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca, davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının istinaf talebi üzerine yapılan inceleme sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf talebinin kabulüne, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/05/2019 tarih, 2017/698 Esas, 2019/328 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 353/1-a/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 161,00 TL ve 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan 31,50 TL posta gidiş dönüş ücreti ve 4,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 36,00 TL istinaf yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde 15/10/2021 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.