Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1378
KARAR NO : 2022/191
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME :İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO :2016/1497
KARAR NO :2019/1059
KARAR TARİHİ :22.10.2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ :28.04.2020
DAVA:Alacak
(Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ:18.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ:18.02.2022
İSTEM; Davacı şirket, kendilerine ait olan ve aboneliğin tesis edildiği yere elektrik borcuna yönelik dört ay içerisinde herhangi bir fatura gelmediğini, davalı şirket ile imzalanan elektirik sözleşmesinin 5/a maddesi gereği elektrik faturalarının en az aylık oluşturulacağının düzenlendiğini, 4.5 ay sonra 27/01/2015 tarihde fahiş bir bedel olarak 10.764,90 TL tutarında elektrik faturasının geldiğini, faturada kullanılan miktar ile uyuşmayıp kullanılan elektrik miktarının çok üstünde olduğunu, kontrollerin gereği gibi aylık yapılmaması ve fatura düzenlenmemesinin yapılan sözleşmeye aykırılık oluşturduğunu, aylık fatura düzenlenmemesi nedeniyle 3 ay gecikmeli olarak fark edilen arızanın şirketi zarara uğrattığını, faturaya ilişkin bedelin ödendiği, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 14. Maddesi 1. Fıkrasının b bendi ve a Fıkrasının c bendinde belirtildiği üzere kullanıcının kusuru ve sayaç arızası dışında fahiş olarak tespit edilen faturanın varlığı halinde, fahiş bedelin iade edileceği hususunun yer aldığını ileri sürerek fahiş olarak hesaplanan ve ödenmiş miktar olan 9.000,00 TL’nin ödeme tarihinden başlayacak ticari faiz ile iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı şirket üzerinde bırakılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı, aboneliğe ilişkin olarak 10.764,90 TL fatura yönünden davacı şirketin açmış olduğu davanın haksız ve yersiz olduğu, mevzuata aykırı olarak gerçekleştirilen herhangi bir uygulamanın olmadığı, davaya konu faturanın davacı şirketin reaktif enerji uygulamasına tabi olmasına bağlı olarak kompanzasyon sisteminin kontrolsöz kalmasından dolayı faturalarda normal tüketimin yanında kapasitifin çok yüksek değer kaydetmesi sebebi ile tahakkuk ettirildiği, kompanzasyon sisteminin kontrolünün mevzuat gereği davacı şirketin sorumluluğunda olduğu, sayacın aylık periyotlarda okunmasının mevzuat gereği görevli dağıtım şirketi … A.Ş.nin sorumluluğunda bulunduğu, kendileri tarafından saat okuması yapılmadığı ve bu hususta mevzuata aykırı bir durum olmadığı, 04/09/2014 – 27/01/2015 tarihleri arasında yapılan tahakkukta mevzuat hükümlerine aykırı bir hesaplamanın olmadığı savunulmuş ve davanın reddi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece, davacıya ait iş yerinde güç kompanzasyon sistemi kurulduğu, davalı şirket tarafından faturaya konu edilen döneme kadar sayaçta düzenli okumaların gerçekleştiği, sonrasında sistemde arıza meydana geldiği, ancak davalı şirket tarafından 4.5 ay gibi bir süre sayacın okutulmadığı, buna ilişkin olarak okumayı üstlenen şirketin de uyarılmadığı, ancak davacı şirketin bu sistemi kurmuş olması ile asıl yükümlülüğün kendisinde olduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafından sistemin çalışıp çalışmadığı, çalışmakta ise düzgün ve düzenli çalışıp çalışmadığı hususlarında sistemin takibinin kendisi tarafından yapılması ve yaptırılması gerektiğini bilmesi gerektiği, basiretli bir tacirden beklenenin bu olduğu, ancak bu takip işlemi gerçekleşmediğinden sistemdeki arızanın uzunca süre devam ettiği ve fatura bedelinin artmasına neden olduğu, bu konudaki asli kusurun davacıda olduğu, sayaç okuma yönünden gerekli düzeni takip etmemesi nedeni ile davalı şirketin tali kusurlu olduğu, bilirkişi tarafından %75 oranında davacı şirketin, %25 oranında davalı şirketin kusurunun tespit edildiği, bilirkişi tarafından yapılan oranlamanını dosyadaki veri ve olgulara uygun olduğu, davacı tarafından davalı şirkete yapılan 10.764,90 TL fatura bedelinden kapasitif reaktif enerji olarak tahakkuk ettirilen tutardan 9.000,00 TL tutarın dava konusu edildiği görülmekle birlikte davacı tarafın ödediği 9.696,41 TL bedelden kusuruna göre davalıdan isteyebileceği bedelin bu oranlama dikkate alınarak 2.424,10 TL olduğu, bu kadar bedelin davalıdan alınmasına karar verilmesi gerektiği, yapılan ödeme tarihi itibari ile bu tarihten itibaren ticari faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2.424,10 TL fazla yapılan ödemenin 05/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıya iadesine, bu bedelin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde;
-İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
-Davalı şirketin 4.5 ay boyunca fatura göndermediğini, kusurun tamamen davalıda olduğunu,
-Faturalandırma işleminin davalı tarafça her ay düzenli olarak yapılması gerektiğini, davalı şirketin asli edimini yerine getirmediğini,
-Davada sayacın konumu ve ulaşılabilirliği hususunda bir iddia bulunmadığını,
-Asla kabul kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalıdan daha fazla kusurlu kabul edilmesinin mümkün olmadığını,
-Bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli ve elverişli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, abonelikten kaynaklı ödenen fatura bedellerinin fahiş olarak düzenlendiği iddiasıyla alacak talebine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davada ki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından ileri sürülen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2019 günlü 2016/1497 Esas 2019/1059 Karar sayılı kararı usul ve yasal düzenlemelere uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf itirazında bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile kalan bakiye 26,30 TL istinaf karar davacıdan tahsiline,
3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde 18.02.2022 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.