Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/3733 E. 2022/159 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/3733
KARAR NO : 2022/159

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO :2018/406
KARAR NO :2019/575
KARAR TARİHİ :08.10.2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ :09.11.2019
DAVA:Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ: 14.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 14.02.2022

İSTEM; Davacılar, muris …’nın, davalı bankanın… Şubesi’nden işletme kredisi kullandığını, murisin 01.03.2017 tarihinde genel işlem şartlarına aykırı olarak düzenlenen hayat sigortasından çok sonra öğrenmiş olduğu kanser hastalığı nedeniyle vefat ettiğini, davacıların bankaya başvurusu üzerine sigorta poliçe örneğinin verilmediğini, müteveffanın hastane evraklarının 22.12.2017 tarihli dilekçe ile davalıya gönderildiğini, tıbbi raporlara rağmen sigorta tazminat taleplerinin davalı tarafından reddedildiğini, davacıların murisine hayat sigortasının imzalatıldığı tarihten önce kanser teşhisi konulmadığını, kredi çekerken yapılmış olan hayat sigortası sırasında mevcut kanser hastalığının bulunduğuna dair iddianın gerçeği yansıtmadığını, vefatının ardından herhangi bir icra takibine sebebiyet vermemek adına krediyi ödemeye devam ettiğini, bankaya ödenen miktarın 48.696,58 TL olduğunu ileri sürerek, muris … tarafından kullanılan kredi için davalı tarafından yapılan hayat sigortası nedeni ile vefat tarihinden sonrasına ait kredi borcunun davalı sigorta tarafından ödenmesi gerektiğinin tespitine, davacılar tarafından vefat tarihinden sonra haksız olarak ödenen 49.969,58 TL bedel ile yargılama sırasında ödenecek kredi taksit tutarı toplam miktarının her bir ödeme tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kredi dosyasının kapatılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı, davaya konu sigorta poliçesi üzerinde … Bankası’nın daimi mürtehin kaydı bulunduğunu, daini mürtehin alacaklısı bankanın davadan haberdar edilmesi ve davanın açılmasına muvafakatının sorulması gerektiğini, davacıların tazminatın ödenmemesinden dolayı dava açma hakkı bulunmadığını, bu hakkın sigorta ettiren bankaya ait olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, şirket tarafından bankadan kredi kullanan kişilerin isteğe bağlı olarak sigorta kapsamına alındığını, vefatları halinde teminat tutarı ile sınırlı olmak üzere kredi borcu bankaya, teminatının kalan kısmının ise kanuni mirasçılarına ödendiğini, sigortalıya ilişkin belgelerin incelenmesi sırasında davacıların murisi sigortalının sigorta öncesinde kanser hastalığının bulunduğunun ve bu hastalığa bağlı olarak vefat ettiğinin tespit edildiğini, sigortalının sigorta öncesi talep edilen sağlık beyanında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, var olan teşhis ve tedavi gördüğü ölümüne neden olan kanser hastalığını beyan etmediğini, poliçe tanzim edilirken kendisine yöneltilen sorulara doğru cevap vermediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece, davacılar murisi ile davalı arasında hayat sigortası sözleşmesi imzalandığı, kullanılan kredi nedeniyle vefatı teminat altına alınan sigortalının, sigorta sözleşmesinin kurulması aşamasında kanser hastalığını bildirilmediği ve kanser hastalığının teminat dışında olması nedeniyle davalı tarafından tazminat talebinin red edilmiş olduğu, tıbbi inceleme sonucu …’nın ölüm nedeninin ilk olarak 23.02.2015 tarihinde radyolojik olarak teşhis edilen sol temporo occipital bölge yerleşimli beyin tümörünün pregresyon göstererek solunum, dolaşım arresti olduğu, ölüm ile 23.02.2015 tarihli tanı arasında illiyet bağının mevcut olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacı talebinin reddine karar verilmesinin mevzuata uygun bulunduğu, aralarında patoloji uzmanının da bulunduğu bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapor ve ek rapor hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde;
-İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
-Dosyaya sunulan uzman mütalaasının yargılamada delil olarak dahi değerlendirilmediğini,
-Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile sunulan uzman mütalası arasında büyük farklılık olduğunu, dosyanın yeni bir bilirkişiye verilerek çelişkinin giderilmesi gerektiğini,
-Müteveffanın sigorta tarihinde rahatsızlığını bildirmediğinin kabulünün hatalı olduğunu, her sayfası müteveffa tarafından imzalandığı iddia edilen sigorta poliçesi örneğinin tüm taleplerine rağmen sunulmadığını, mahkemece eksik inceleme ile hüküm oluşturulduğunu,
-Müteveffanın ölüm nedeni ile 23/02/2015 tarihli tanı arasında illiyet bağı bulunduğunun kabulünün tamamen varsayıma dayandığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hayat sigortası sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacılar, murisin dava dışı bankadan kredi kullandığı sırada davalı şirket ile hayat sigorta sözleşmesi imzaladığını, davalı şirketin sözleşme sırasında bilinmeyen kanser hastalığının bildirilmediği iddiasıyla bankaya olan borcun ödemediğini iddia ederek bankaya olan borcun sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiğinin tespiti ve bankaya ödenen miktarın istirdatını talep etmişlerdir.
Mahkemece, davacılarının murisinin poliçede sorulduğu halde kanser hastalığını bildirmediği, ölümü ile bildirilmeyen hastalık arasında uygun illiyet bağı olduğu, murisin poliçeyi imzaladığı sabit olduğundan beyan yükümlülüğünün muris tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacıların murisi ile dava dışı banka arasında kredi sözleşmesi yapıldığı ve kredinin kullanımı sırasında davalının taraf olduğu sigorta poliçesi ile hayat sigortası yapıldığı anlaşılmıştır. Yargılama aşamasında mahkemece murisin imzası bulunan sigorta sözleşmesi getirtilmemiş olduğundan dairemizce imzalı sözleşmenin örneği davalıdan istenmiş, ancak davalı şirket tarafından murisin imzası olmayan sözleşme gönderilmiştir. İmzasız sözleşmede murise kanser hastalığı veya kanser şüphesiyle herhangi bir tetkik yaptırıp yaptırmadığı sorulmuş, muris tarafından hayır cevabı verildiği anlaşılmıştır.
Gerek TTK’nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder” şeklindedir.
Hayat Sigortası Genel Şartlarının m.5.3 gereği sigortacı, “dürüstlük ilkeleri çerçevesinde; sözleşmenin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında sigorta ettirene, sigortayla ilgili teknik konularda yardımcı olmak, yapılacak veya yapılmış sigortacılık işleminin özellikleri ve sözleşmeye konu sigorta teminatı ile sigortanın işleyişi hakkında gerekli her türlü bilgiyi sözlü ve yazılı olarak sağlamak ve’ sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hâl ve davranıştan kaçınmak zorundadır”. Ayrıca, m. 5.1 uyarınca bunun ispatı sigortacı yandadır. m. 7 gereğince ise sigortacının buna aykırı davranışının neticesinde sigorta ettiren var ise uğradığı zararın tazmini isteyebilir.
Görüldüğü üzere, mevcut yasa, yönetmelik, genel şartlar çerçevesinde, sigorta sözleşmelerinin gerek kurulması ve gerekse devamı aşamalarında, her iki tarafa da yükümlülükler verilmiştir.
Sözleşmenin imzasız olması karşısında sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiği söylenemez. Murisin de kanser hastalığı yanında kanser şüphesi de bulunup bulunmadığına dair hususları sigorta sözleşmesinin kurulması anında sigorta edene bildirmemiş olmakla kusuru bulunduğu sabittir. Bu itibarla davaya konu olayda her iki tarafında kusurlu bulunduklarının kabulü gerekir. Mahkemece, gerek murisin ve gerekse sigorta eden davalı şirketin birlikte kusurlu oldukları kabul edilmek suretiyle tarafların kusur oranlarının tayin ve takdiri ile hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacıların istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2019 günlü 2018/406 Esas 2019/575 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, belirtilen hususlarda inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi için dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 830,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan 16,50 TL tebligat gideri, 31,50 TL posta masrafı ve 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcına ilişkin toplam 169,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde 14.02.2022 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.