Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/3280 E. 2021/801 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/3280
KARAR NO : 2021/801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO :2018/536
KARAR NO :2019/686
KARAR TARİHİ:11/06/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ:10/07/2019
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ :08/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ :08/06/2021

İSTEM: Davacı, davalı şirketin, kendisi(alacaklı) ile … Kurumu(borçlu) arasındaki borç ilişkisini 18/07/2011 tarihinde alacağın temliki sözleşmesi düzenleyerek devraldığını, bu sözleşme hükmünce davalının temlik aldığı alacak bedelini 28/01/2013 – 28/12/2015 tarihleri arasında aylık 196-USD (son taksit 200-USD) olmak üzere 36 taksitte toplamda 7.060,00-USD ödeme yapacağını taahhüt ettiğini ancak kendisine hiçbir ödeme yapılmadığını bu nedenle İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2961 Esas sayılı dosya ile icra takibine başlanıldığını, davalı borçlu tarafından haksız bir şekilde ödeme emrine itiraz edildiğini belirterek haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun dava konusu bedelin %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı; öncelikle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davanın konusu “borcun nakli” sözleşmesi olduğundan borcun muaccel hale gelmediğini,… halen tasfiye halinde olduğundan öncelikle tasfiyenin bitmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere sözleşmenin 4.3 maddesini uygulanması gerekmekte iken davacının talebinin hukuka ve sözleşmenin hükümlerine aykırı olduğunu, takip tarihine kadar işlemiş faiz istenemeyeceğini, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra-inkar tazminatı verilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2018/2961 Esas sayılı takip dosyasına konu 7.060,00 USD asıl alacak ile 745,53 USD işlemiş faiz alacağı dahil olmak üzere toplam 7.805,53 USD alacağa ilişkin itirazın iptali ile asıl alacağı takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek değişken faiz oranı uygulanmak suretiyle yabancı para bakımından fiili ödeme günündeki … Bankası Döviz Alış Kuru karşılığı TL olarak tahsili ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacağın %20’si miktarındaki 5.857,73 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ; Davalı istinaf dilekçesinde; sözleşmenin borcun nakli sözleşmesi olduğunu, borcun muaccel hale gelmediğini, nakledilen borç tasfiye halinde devam ettiğinden tasfiye bitmeden ödenmesinin talep edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere alacağın ABD doları üzerinden değil TL üzerinden hesaplanması gerektiğini ve dolara faiz işletilmesinin de yasaya aykırı olduğunu ayrıca alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava temlik sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda temlik sözleşmesi uyarınca temlik edenin temlik alandan alacak istemine ilişkin dava açıldığı anlaşılmakta olup bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır
Davacı tarafın tacir sıfatı bulunmadığından davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkemece uyuşmazlığın Asliye Hukuk mahkemesinde sonuçlandırılması zorunludur. Bu durumda davanın ticaret mahkemesinde görülmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/12255 E. 2016/2566 K.)
Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır. Açıklanan nedenlerle mahkemece davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, diğer istinaf itirazları incelenmeksizin Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/06/2019 günlü 2018/536 Esas 2019/686 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 407,00 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 4,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 125,80 TL istinaf yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde 08/06/2021 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.