Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/860
KARAR NO : 2023/1049
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18.01.2023
NUMARASI : 2022/901 Esas 2023/29 Karar
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 13.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2023
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.01.2023 tarih 2022/901 Esas 2023/29 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının … Şirketi’den alacaklı olduğunu, İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/341 E. sayılı dosyası kapsamında şirketin tasfiye sonucunda terkin edildiğinin tespit edildiğini, alacağın temini için şirketi ihyasının gerektiğini, belirterek; şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : …, … Şirketi’nin ortaklar kurul kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak …’nun seçildiğini, genel kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeni ile ünvan ve işletme kaydının …nca silinmesine karar verildiğini, şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak ünvan ve işletme kaydının sicilden silindiğini, şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, belirterek; müdürlüğün yasal hasım olması nedeniyle harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tasfiye Memuru … vekili, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacının rücu hakkının doğduğu tarihin şirketin tasfiyesinden önce olmadığını, davacının alacak davasını şirketin terkin ve tasfiyesinden sonra ikame edildiği, şirketin tasfiye ve terkin tarihinde var olmamış bir alacağını gerekçe göstererek ihya talebinde bulunulamayacağını, davacının hukuki yararının söz konusu olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, alacağın tahsili amacı ile şirketin ihyasını sağlamak gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, şirketin ihyasına, ek tasfiye işlemleri için son tasfiye memuru olan …’nun atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı tasfiye memuru vekili, mazeretinin kabul edilmediği, yokluğunda ön inceleme tahkikat duruşması yapılarak karar verildiği, şirketin tasfiyesi usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, rücu hakkının doğduğu tarihin şirketin tasfiyesinden önce olmadığını, davacının alacak davasını şirketin terkin ve tasfiyesinden sonra ikame edildiği, şirketin tasfiye ve terkin tarihinde var olmamış bir alacağını gerekçe göstererek ihya talebinde bulunulamayacağını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava dosyasından kaynaklı dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu iki temel yargılama usulü kabul etmiştir. Bunlar, yazılı ve basit yargılama usulleridir. Her davada, davanın açıldığı mahkemeye veya davanın niteliğine öre bu usullerden birisi uygulanacaktır. Kanun’da yazılı yargılama usulü ayrıntılı olarak düzenlenmiş. Basit yargılama usulü ise temel özellikleri ve farklı noktalarıyla belirtilmiş, hüküm bulunmayan hallerde yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı vurgulanmıştır. Basit yargılama usulü, ismine uygun olarak daha basit, daha kısa, daha seri bir yargılama usulüdür. Basit yargılama usulünde, yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri de basitleştirilmiştir. Basit yargılama usulüne tabi olan eldeki davada, 6100 sayılı HMK’nın 320. maddesi uyarınca, basit yargılama usulünde ön inceleme aşaması bulunmakla birlikte ön inceleme için ayrı, tahkikat için ayrı duruşma günleri belirlemek yerine ön inceleme aşamasından sonra aynı duruşmada tahkikat aşamasına geçilmesinin mümkündür. ( Yargıtay 12. HD’nin 08.05.2023 tarih ve 2022/9057 E. – 2023/3154 K. )
3. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. Duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre mazeretin kabulü veya reddine hakkında karar verilecektir. ( Yargıtay 10. HD’nin 26.04.2022 tarih ve 2021/12645 E. – 2022/6410 K. ) 6100 sayılı HMK’nın 325. maddesi gereğince, esasen yeni bir oturum gününün bildirilmesi konusunda gerekli giderleri yatırma yükümü mazeret bildiren tarafta olduğundan, söz konusu bildirim giderlerinin mazereti kabul etmeyen karşı taraftan alınması mümkün olmadığı gibi yeni oturum gününün taraflara bildirilmesi konusunda mahkemenin re’sen işlem yapması olanağı da bulunmamaktadır. Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dahil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiştir. ( Yargıtay HGK’nun 17.01.2018 tarih 2017/14-1760 E. – 2018/43 K., 19.03.2019 tarih ve 2017/12-343 E. -2019/323 K.) Bu çerçevede, mazereti bulunduğunu bildiren tarafın, bunu belgelendirmesi gerektiği gibi yargılamada devamlılığı sağlamak üzere duruşma gününün bildirilmesi için gerekli giderleri de yatırması gereklidir. ( Yargıtay 23. HD’nin 09.03.2015 tarih ve 2014/8910 E. – 2015/1466 K.)
4. Basit yargılama usulüne tabi eldeki davada, davalı son tasfiye memuru vekilinin ön inceleme duruşmasına ilişkin mazeretine ekli yeterli bildirim masrafı ve gider avansı bulunmadığı gibi duruşma günün UYAP üzerinden öğrenilmesi talepli mazeret beyanı davacı tarafından da kabul edilmemiş olmaması karşısında davanın niteliğine göre mazeretin reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
5. Ticaret sicil kayıtlarına göre … Şirketi’nin İzmir …’ne kayıtlı iken 20.11.2017 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiye sürecine girdiği, tasfiye memuru olarak …’nun seçilip görevlendirildiği ve 19.06.2018 tarihinde de ticaret sicilden kaydının terkin edildiği sabittir.
6. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü, 547. maddesinde ise tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda son tasfiye memuru ile ticaret sicile yöneltilecek dava sonucunda tüzel kişiliğin yeniden ihyasının mümkün olduğu düzenlenmiştir.
7. Dava, şirketin ihyası istemine ilişkindir. İhya davalarında ticaret sicil müdürlükleri ile ihyası talep edilen şirketlerin son tasfiye memurları zorunlu dava arkadaşı olup, tasfiye memurları davada taraf sıfatının sağlanması suretiyle karar verilmesi gerekir.(Yargıtay 11. HD’ nın 11/09/2018 tarih ve 2018/2588 E. – 2018/5177 K.)
8. Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
9. Uyuşmazlığa konu olayda, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/341 E. dosyası kapsamında alacağın rucuen temini için şirketin ihyasını isteme hakkına haiz olup tasfiye nedeni ile sicilden terkin edilen şirket aleyhine açılan dava dosyasında taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyasını istemekte davacının hukuki yararı da bulunmaktadır. TTK 547. maddesine göre açılan ihya davalarında süre söz konusu değildir. İhya kararı verilebilmesi için tasfiye memurlarının tasfiye işlemlerinde kusurlarının bulunması ve tazminat davasının tasfiye işlemleri tamamlanmadan önce açılması da gerekmez.( Yargıtay 11. HD’nın 27.04.2022 tarih ve 2021/9203 E. 2022/3515 K.) Dolayısıyla, davacının şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunduğu ve şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği açıktır.
10. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tasfiye memuru … yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tasfiye memuru … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.