Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/729 E. 2023/712 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/729
KARAR NO : 2023/712

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.01.2023
NUMARASI : 2021/901 E. 2023/16 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.05.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.01.2023 gün ve 2021/901 E. 2023/16 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı borçlunun, müvekkiline …/… nolu hesaba ait çeki ödememesi sebebiyle borçlu olduğunu, İzmir 25. İcra Müdürlüğü nezdinde 2015/17192 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, borçlu ödemeyi uzatmak ve müvekkilinin alacağını tahsil edememesi için kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, itirazında haksız olduğunu, banka kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacağını beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı yanın kendi hesabından kooperatif hesabına 25.000,00TL gönderdiğinden bahisle icra takibine giriştiğini, 2004-2014 yılları arasında müvekkili kooperatifin başkanlığını yürüttüğünü, usulsüzlükleri ortaya çıkınca istifa ettiğini, usulsüzlüklerine ilişkin hakkında açılmış ve Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/637 Esas ile kayıtlı sorumluluk davacı ile Çeşme Cumhuriyet Savcılığı 2014/3299 soruşturma numarasında kayıtlı Savcılık soruşturması bulunduğunu, başkanlığı sırasında tek yetkili olup her türlü bankacılık işlemini tek başına yaptığını, yaparken kendi hesabı ile kooperatif hesabını karıştırdığını, davacı kendi adına bir cari hesap oluşturduğunu, kooperatif hesabı ile bu hesap arasında sürekli giriş çıkış yaptığını, açılan icra takibine ve çek ödemesi için kooperatifin zor durumda kalmaması adına göndermiş olduğunu iddia ettiği 25.000,00TL yi gönderdiği esnada davacının zaten kooperatife 20.136,26TL borcu bulunduğunu, bedeli gönderdiğinde davacı kooperatife olan borcunu ödemiş olup sonrasında kooperatiften 4.863,74-TL alacaklı hale geldiğini, bedel yıl sonuna kadar parça parça yine kendi hesabına göndermek suretiyle denklendiğini ve davacının müvekkili kooperatiften herhangi bir alacağının kalmadığını, kooperatifin tüm defter ve kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını, davacının kötüniyetli olduğunu, ödemenin 2013 yılında yapıldığını, o tarihten bu yana hiçbir talepte buunulmadığını, yeni yönetimin davacının usulsüzlüklerini tespit ettiğini ve yasal yollara başvurduğunu beyan ederek davanın reddine davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI ÖNCESİNDE VERİLEN İLK DERECE MAHKEMESİNİN ÖZETİ : İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/67 Esas 2017/785 sayılı kararıyla iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 31.07.2013 tarihi itibariyle davacının alacağının kayıtlı olduğu, 31.12.2013 itibariyle davacının alacak kaydının bulunmadığı, davacıya ait 2013 yılı yevmiye defterlerinin kapanış tasdiki yapılmış olan ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağından davalının, davacıya borçlu olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Dairemizce, somut olayda davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatifin keşidecisi olduğu çekin karşılıksız kalmaması amacıyla davalı kooperatifin banka hesabına ödeme yaptığını ileri sürerek yapılan ödemenin tahsili amacıyla başlatılan takiple ilgili olarak itirazın iptali isteminde bulunmuş, davalı kooperatif de davacının 2004-2013 yılları arasında müvekkili kooperatifin başkanı olarak görev yaptığını, davacının kendi hesabı ile kooperatif hesabını karıştırdığını, kötü niyetli olarak dava açtığını savunmuştur. Görüldüğü üzere uyuşmazlık davacı kooperatif yöneticisi/ortağı ile kooperatif arasında kooperatif adına ödeme yapıldığı iddiasından kaynaklanmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 99/1. maddesi uyarınca üye ile kooperatif arasındaki uyuşmazlıklar ticari dava niteliğindedir. 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına, dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bütün dosya kapsamı ve BAM 11. Hukuk Dairesinin 2018/128 Esas, 2020/986 Karar sayılı ilamına göre davaya bakmaya İzmir Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, gerekçesinde uyuşmazlığın davacı kooperatif yöneticisi / ortağı ile kooperatif arasında kooperatif adına ödeme yapıldığı, iddiasından kaynaklandığını. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 99/1 maddesi uyarınca üye ile kooperatif arasındaki uyuşmazlıkların ticari dava niteliğinde olduğunun belirtmiş olduğu, 1163 sayılı yasanın 98. Maddesine göre bu kanunda bulunmayan hususlarda TTK’nun daki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağının belirtilmiş olduğu, 6102 sayılı yasanın 561 maddesine göre yetkili mahkemenin kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu, dava tarihi itibariyle şirket merkezinin Çeşme ilçesinde bulunduğu ve dava tarihi itibariyle Çeşme Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemeleri) yetkili olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nun 19/3, 116/1-a ve 138 maddeleri gereğince davacının dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, davanın ve borcun dayanağının davacının kooperatif adına kooperatif borcunun ödemesi olup, davanın TTK 561.madde ile ilgisi bulunmadığını, sorumlulara karşı açılmış bir davanın olmadığını, kaldı ki TTK 561.maddesindeki yetkinin kesin yetki olmadığını, kooperatifle ilgili kesin yetki halini düzenleyen HMK 14/2.maddesinin davada uygulanmasının mümkün olmadığını, alacağın kaynağının ortaklık ilişkileri ya da üyelik ilişkileri olmadığını, dosyada yetki itirazı bulunmayıp kesin yetki hallerinin de uygulanmasının mümkün olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 99/1 maddesi uyarınca üye ile kooperatif arasındaki uyuşmazlıkların ticari dava niteliğinde olduğu, aynı yasanın 98. maddesine göre bu kanunda bulunmayan hususlarda TTK’nundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağının belirtildiği, 6102 Sayılı Yasanın 561. maddesinde sorumlular aleyhine şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinin yetkili kılındığı, ancak işbu davada sorumlu aleyhine açılmış bir davadan söz edilemeyeceği gibi, HMK’nun 14/2.maddesinde ise ; şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetkinin düzenlendiği, bu bağlamda maddenin ikinci fıkrasında “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” şeklinde olup, açılan davanın bu kapsamda da değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla davada genel yetkili mahkemenin yetkili olduğu, davalı yanca cevap dilekçesinde yetki itirazında da bulunulmadığı gözetildiğinde Mahkemece verilen yetkisizlik kararı yerinde değildir. Bu nedenle davacı tarafın istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Bu durumda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.01.2023 gün ve 2021/901 E. 2023/16 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12.05.2023