Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/71 E. 2023/172 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/71
KARAR NO : 2023/172

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.11.2022
NUMARASI : 2019/377 E. – 2022/1044 K.
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket
KARAR TARİHİ : 03.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2023
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.11.2022 tarih 2019/377 E. – 2022/1044 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davacının davalı … ve dava dışı ortak … ile birlikte kuaförlük hizmetleriyle iştikal etmek üzere esnaf işletmesi şeklinde adi ortaklık kurulduğunu, davalı ortağın bir süre sonra ortaklık giderlerine katılmamaya başladığını, davacının dairesini satarak ortaklığın tüm borçlarını ödediğini, davalının davacıya karşı ortaklıktaki payı oranında sorumlu olduğunu, güven sarsıcı davranışlarda bulunması nedeniyle davalının ağır kusurlu olduğunu, rekabet yasağı bulunmasına rağmen rakip bir işletmede çalıştığını, ihtara rağmen istifa etmediğini, davalının kendi payına düşen ortaklık borçlarını ödemediğini, adi ortaklığın davalı …’nın kusuruyla sona erdiğini, devamını gerektirecek bir menfaat kalmadığını, belirterek; adi ortaklığın ortaklığın feshine, toplam 237.686,68-TL’nın davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP / KARŞI DAVA : Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, ortaklığın feshinin talep edilmesi nedeniyle dava dışı diğer ortağın da davaya dahil edilmesi gerektiğini, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, davalının ortak olarak gözükse de hiçbir zaman ortak gibi muamele görmediğini, bu ortaklığa emeğini ve müşteri çevresini koyduğunu, ortaklığın iş ve işleyişlerinden, kazançlarından uzak tutulduğunu, payını talep etmesi üzerine ortaklıktan uzaklaştırıldığını, borçlardan sorumlu tutulamayacağını, adi ortaklığa ait vergi ve yapılandırma ödemelerinin ortaklığın kazançları ile ödenmesinin gerektiğini, borçların davacı tarafından ödendiği iddiasının doğru olmadığını, dava dışı şirkete ait sgk primlerinin talep edilemeyeceğini, haksız rekabet ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalının adi ortaklığın feshini istediğini, kusurun davalıda olmadığını, hesap verme yükümlülüğünün davacıda olduğunu, takas ve mahsup taleplerinin olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla ortaklık payına düşen kazanç toplamının şimdilik 1.000,00-TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Davacı tarafından taraflar arasında kurulan adi ortaklığın feshi ile davacı ortağın davalı ortak …’ dan olan alacağının tahsiline yönelik olarak davalı … hakkında dava açıldığı, davalı … tarafından da davacı…’ den alacaklı olunduğundan bahisle alacağın tahsili için süresi içinde karşı dava açıldığı, davanın niteliği gereği adi ortaklığın 3. ortağı olan …’ ün de davaya dahil edildiği ve davanın tüm ortakların huzuru ile sürdürüldüğü, davacı karşı davalı…, davalı karşı davalı … ve davalı …’ ün İzmir 20. Noterliği’ nin 23/01/2008 tarih 002280 yevmiye numaralı ortaklık sözleşmesi ile “… Ortaklığı ” adı altında adi şirket kurdukları, şirketin faaliyetinin devamı esnasında ortaklar arası güven ilişkisinin sarsıldığından bahisle davacı tarafça ortaklığın feshi ile ortaklığın devamı süresince ortaklık işleri için yapılan masraflar ortaklıkta çalışanların sosyal güvenlik primleri ve ortaklık faaliyeti çerçevesinde ödenmesi gereken vergiler ile ortaklık için çekilen krediler ve kredi kartı borçlarının ödenmesi için yapılan harcamaların davalı …’ dan tahsiline yönelik dava açıldığı, davalı …’ nın cevap aynı zamanda karşı dava dilekçesinde; ortaklığın feshinin kendileri tarafından da talep edildiğini bildirdiği, fesih konusunda davacı ile davalı ortağın iradelerinin uyuştuğu, bunun yanında adi ortaklığın fiilen sona erdiği ve dava tarihi itibariyle ortaklığın gayrifaal hale dönüştüğü, ayrıca taraf iddia ve savunmaları göz önüne alındığında TBK 639/7 maddesinde belirtilen haklı sebeblerin ve dolayısıyla adi ortaklığın fesih koşullarının oluştuğu, ortaklığın fesih koşullarının oluşması sebebiyle TBK’ nin 644. Maddesi uyarınca gerekli tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için mahkememizce tasfiye memuru atandığı, tasfiye memuru tarafından sunulan raporda fesih ve tasfiyenin tamamlandığının bildirildiği, tasfiye memuru raporunda belirtildiği üzere; fesih ve tasfiyenin tamamlanması sonucu adi ortaklıkta ortaklara dağıtılabilecek bir bedel bulunmadığı, bu husus ve TBK nun 643. Maddesindeki düzenleme göz önüne alındığında hem davacının hem de karşı davacının alacak taleplerinin konusunun kalmadığı belirtilerek; davanın asıl dava yönünden kısmen kabulüne, karşı dava yönünden ise davanın konusu kalmadığı anlaşıldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İZMİR BAM 4. HD’NİN 31.05.2019 TARİH VE 2018/706 E. – 2019/943 K. SAYILI KALDIRMA KARARI : dosyada bulunan bilgi ve belgelerden uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu gözetildiğinde yargılamaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla karar verilmiş olması ile adi ortaklığın fiilen sona erdiği, dava tarihi itibariyle faal olmadığı, haklı sebeplerin oluştuğu nedeniyle fesih ve tasfiyeye karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği, davacı ortağın ortaklık adına yaptığını ileri sürdüğü ödemelerden; Raporun (III) nolu yapılan incelemeler bölümü 1 nolu bendinde vergi, 5 ve 7 nolu bendinde SGK ödeme makbuzlarının üzerinde, 9 nolu bendinde … Bankası kredi kartından ortaklık adına yapıldığı ileri sürülen 26/08/2013 tarihli 3.000,00-TL ödemeye ilişkin dekontta ortaklık adına yapıldığı, aynı sıra 26/08/2013 tarihli 23.401,50-TL’lik ödemeye ilişkin dekontun dosyada bulunmadığı, 10 nolu bendinde … Bankası kredi kartından ortaklık adına yapıldığı ileri sürülen ödemelerin adi ortaklığa ait kredi kartı kullanılmadığını, dekontlarını dosyada olmadığı itirazı bulunduğu halde ortaklık adına yapıldığını, ödeme olarak kabul edildiği, mükerrer 10 nolu bendinde … kredi kartından ortaklık adına yapılan ödemeler olarak kabul edilen ödemelerden 9.712,40-TL’nin dava dışı şirkete ait ödeme olduğu, 4.400,00-TL’lik ödemenin dekontunun üzerinde ortaklık ibaresinin yer aldığı, 14.428,24-TL’lik ödemenin de aynı nitelikte bulunduğu, fakat dekontunun olmadığı itirazıyla karşılaşıldığı, 11 nolu bentte … Bankası Gündoğdu Şubesinde ortaklık adına çekildiği kabul edilen 20.000,00-TL’lik tüketici kredisinin geri ödemesinden 1/3’ünün sorumlu bulunduğu, fakat sözleşmede davalının imzasının bulunmadığı itirazıyla karşılaşıldığı, buna rağmen ek rapor alınmadığı, öte yandan banka havalesi bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterdiği, bu karinenin aksini havaleyi gönderenin ispat etmesi gerektiği, bilirkişi raporunda incelendiği belirtilen makbuz ve dekontlarda ödemenin adi ortaklık adına yapıldığı yazılı olduğuna göre adi ortaklık adına olan karinenin aksini yani ödemelerin davacı ortağın Alsancak’ta bulunan bir dairesini satmak suretiyle ödendiği iddiasının yazılı biçimde ispat etmesi gerektiği, 15/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda tasfiyeye esas biçimde adi ortaklık adına yapıldığı kabul edilen ödemelerin tutarının adi ortaklığın kayıtlarında da ödeme olarak gösterildiğine ilişkin bir mütalaaya yer verilmemiş, tasfiye memurunun hükme esas alınan 22/12/2017 tarihli raporunda da söz edilen tutarların adi ortaklığın yasal defter kayıtlarında hangi surette yer aldığı (adi ortaklığın borcunun davacı şahsi parasından mı yoksa adi ortaklığın borcunun adi ortaklık kazancından ödendiği hususu), bu borçların bilançoda ne şekilde yer aldığı, nasıl tasfiye edildiği belirtilmeden sadece borçların ödenmek suretiyle kapatıldığından söz edilmiş olup, değerlendirmeye alınıp alınmadığı anlaşılamadığı, davacıya süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı yoksa kısmi dava mı odluğunun belirtilmesi gererktiği, mahkemece bahse konu eksiklikler tamamlamadan, davanın esası ile ilgili deliller toplanmadan karar verildiği, belirtilerek; kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın feshi ile davacı ortağın davalı ortak …’ dan olan alacağının tahsiline yönelik olarak davalı … hakkında dava açıldığı, davalı … tarafından da davacı…’ den alacaklı olunduğundan bahisle alacağın tahsiline yönelik olarak süresi içinde karşı dava açıldığı, davanın niteliği gereği adi ortaklığın 3. ortağı olan …’ ün de davaya dahil edildiği ve davanın tüm ortakların huzuru ile sürdürüldüğü, davacı karşı davalı…, davalı karşı davalı … ve davalı …’ ün İzmir 20. Noterliği’ nin 23/01/2008 tarih 002280 yevmiye numaralı ortaklık sözleşmesi ile “… Ortaklığı ” adı altında adi şirket kurdukları, şirketin faaliyetinin devamı esnasında ortaklar arası güven ilişkisinin sarsıldığından bahisle davacı tarafça ortaklığın feshi ile ortaklığın devamı süresince ortaklık işleri için yapılan masraflar ortaklıkta çalışanların sosyal güvenlik primleri ve ortaklık faaliyeti çerçevesinde ödenmesi gereken vergiler ile ortaklık için çekilen krediler ve kredi kartı borçlarının ödenmesi için yapılan harcamaların davalı …’ dan tahsiline yönelik Mahkememize dava açıldığı, davalı …’ nın cevap aynı zamanda karşı dava dilekçesinde; ortaklığın feshinin kendileri tarafından da talep edildiğinin bildirildiği, fesih konusunda davacı ile davalı ortağın iradelerinin uyuştuğu, bunun yanında adi ortaklığın fiilen sona erdiği ve dava tarihi itibariyle ortaklığın gayrifaal hale dönüştüğü, ayrıca taraf iddia ve savunmaları göz önüne alındığında TBK 639/7 maddesinde belirtilen haklı sebeblerin ve dolayısıyla adi ortaklığın fesih koşullarının oluştuğu, ortaklığın fesih koşullarının oluşması sebebiyle TBK’ nin 644. Maddesi uyarınca gerekli tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için Mahkememizce tasfiye memuru atandığı, tasfiye memuru tarafından sunulan tüm raporlarda fesih ve tasfiyenin tamamlandığının bildirildiği, TBK nun ” kazanç ve zararın paylaşımı ” başlıklı 643.madsinde “Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklığın her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa bu kazanç ortaklar arasında paylaşılır. Ortaklığın borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.” hükmünün yer aldığı , tasfiye memuru raporlarında belirtildiği üzere, adi ortaklığın borç toplamı olan 259.047,10-TL’den mevcut toplamı olan 34.771,35 TL’nin düşülmesinden sonra 224.275,75-TL borçların ödenmesi için adi ortaklığın nakde/mevcuda ihtiyacı olduğu, söz konusu borcun davacı ortak… ile diğer … tarafından kabul edilerek ödendiği , dolayısıyla adi ortaklıkta borçları ödemeye yetecek varlığı olmadığından ortaklara dağıtılacak bir varlığı da olmadığı, madde hükmü gereğince ortaklığın her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderlerin ortaklığın borçları ödendikten sonra geri verilebileceği ancak ortaklığın borçlarının ödenmesi için bile gerekli nakdin mevcut olmadığı bu sebeble davacı ortak…’ün ortaklık adına yapıldığı belirtilen ödemeler ile ilgili alacak talebinin yerinde olmadığı, davalı karşı davacı … ‘ nın alacak talebi yönünden ise tasfiye memuru raporunda belirtildiği üzere davalı ortak … ‘ nın tasfiye döneminde yapılan imzalı toplantı tutanağı ile geçmiş dönem kar payı alacağını talep etmediği ve kardan pay almadığından giderlere de katlanmamasına ve adi ortaklığın borçlarının diğer ortakların ödemesi konusunda fikir birliğine varıp rıza gösterdiği ve karşılıklı rıza sonucu adi ortaklığın borçlarının tümünün davalı … dışındaki diğer ortaklar tarafından ödendiği bu husus göz önüne alındığında davalının ortaklardan alacaklar hesabından olan alacağı ile kar payından kaynaklanan alacağını talep edemeyeceği belirtilerek; davanın asıl dava yönünden kısmen kabulü ile “… Ortaklığı” isimli adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, tasfiye işlemi tamamlanıp, tasfiye sonucu ortaklara dağıtılacak bir bedel bulunmadığı belirlendiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının alacak talebinin reddine, karşı dava yönünden ise karşı davacının alacak talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davacı… ve davalı …, diğer davalı … ile birlikte ortaklık sözleşmesine istinaden, kuaförlük hizmetleri ile iştigal etmek üzere esnaf işletmesi şeklinde bir adi ortaklık kurduklarını, davalı …’nın kötü niyetli bir şekilde ortaklık giderlerine katılmamaya başladığını, davacının ortaklığın amacını gerçekleştirmek için yapılması gereken harcamaları ödenmesi gereken vergileri karşılamakta zorlandığını, kendisine ait olan dairesini satarak ortaklığa ait tüm borçları ödediğini, davalının yapılan tüm sözlü ve yazılı bildirimlere rağmen ortaklıktan kaynaklanan bu borçlarını ödemekten imtina etttiğini, ağır kusurlu olduğunu, rakip bir işletmede çalışmaya başladığını, yapılan ihtara rağmen istinafa etmediğini, davalının bugüne kadar davacının ortaklık adına yaptığı harcamalardan kendi payına düşen miktarı ödemediğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalı …’nın tutum ve davranışları nedeniyle adi ortaklığın kendiliğinden sona erdiğini, şirketin f borçlarından ortakların sınırsız, müteselsilen ve şahsen sorumlu olduğunu, tasfiye sonu raporuna göre adi ortaklığın toplam 34.771,35-TL aktifinin, 259.047,10-TL pasifinin bulunduğu, adi ortaklığın netice itibariyle 224.275,75-TL borca batık olduğu tespit edildiğini, bu borcun… ve … tarafından kabul edilerek ödendiğini, mahkemece aldırılan 09/01/2020, 28/07/2020, 15/02/2021 ve 17/05/2021 tarihli 4 adet bilirkişi raporunda da müvekkil…’ün davalı …‘dan toplamda 36.299,37-TL alacağının olduğu tespit edildiğini, rapora yönelik itirazların dikkate alınmadığını, ortaklık adına yapılan … Bankası kredi kartından 26.08.2013 tarihli 3.000,00 TL, 21.08.2013 tarihli 23.401,20-TL, … Bankası kredi kartından 32.923,65-TL, … kredi kartından 9.712,40-TL, 14.428,24-TL ve 4.400,00-TL, … Gündoğdu Şubesi’nden alınan 20.000,00-TL’lik tüketici kredisi ödemelerininden davalının 1/3 hissesine düşen miktar ile Alsancak’ta bulunan işyerinin 48 aylık kirasından davalının payına düşen 96.000,00-TL kira ödemesinin davalıdan alınması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili, adi ortaklık ilişkisinin davalının ihtarı ile sona erdiğini, tarfların bu konudaki karşılıklı kabullerini vergi dairesine de bildirerek ortaklık ilişkisinini davalı yönünden sona erdiğini bildirdiklerini, davalı aleyhine avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin yükletilmeyeceğini, adi ortaklığın tasfiyesinde ortada tasfiyeye konu bir değer kalmadığı gerekçesi ile karşı dava açısından karar verilmesine yer olmadığına dair verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının elden tahsilatların dışında ortaklığa ait kredi kartı hesabı üzerinden tahsil ettiği paraların dava öncesinden geriye doğru hesapları çıkartılarak davalının alacağının hesaplanması gerektiğini, davacının bu şekilde tahsil ettiği paralardan davacının adi ortaklığa ait payına ilikşin kısmını ödemediğini, davacının davasını kanıtlayamadığını, rapora yönelik itirazların dikkate alınmadığını, davalının davacı ve diğer ortağın yanında sigortalı işçi olarak işe başladığını, sigorta primlerinin dahi düzenli olarak yatırılmadığını, davalının çevresinde bilinen hünerli ve yetenekli bir kuaför olması ve özel bir müşteri portföyüne sahip olması karşısında kuaför işletmesine ortak yapıldığını, bir işyerini 290.000 USD bedelle satın almak isteyen davacının, bu paranın %17,5 kısmını davalıdan nakden aldığını, apartman sakinlerinin işyeri kullanımına izin vermemesi üzerine zararına olacak şekilde taşınmazın satılarak ortaklık faaliyetinin yürütüldüğü dükkanın satın alındığını, ortaklık payı için davalıya bir ödeme yapılmadığını, bu güne kadar ne aylık ciro hakkında hesap verilmiş ne giderlerin ne olduğu bildirilmiş ne de masraflara katılmasının talep edilemediğini, davalı parasal bir sorumluluğa karıştırılmayarak bütün iş ve işlemlerin davacının sorumluluğunda yerine getirildiğini, davalı işçi statüsündeymiş gibi çalıştırılmaya devam edildiğini, hayali kira masrafları, anonim şirkete ait ödemeler, davalının izni, imzası ve haberi olmayan banka kredileri, zamanında ödenmeyen sigorta primleri ve vergi borçları gibi istekler dava konusu haline getirilerek davalının sindirilmek istendiğini, tek başına ele geçirdiği maddi varlıkları tüketen, şahsi hesabına kullanarak ortaklığı batağa sürükleyen davacının, ortaklık adına kendi cebinden ortaklık giderlerini karşıladığı iddiasının olağan hayat akışına aykırı olduğunu, kuaförlükten ve ortaklıktan başka geliri bulunmayan davacının, buradan kazanılan paranın tümünü kendi hesabına geçirdiği ve giderleri de bu kazançlardan karşılamaktan başka geliri olmadığı, davalının payına düşen parayı da davalıya ödemediği ve ortaklığı bilerek ve kasten iflasa sürüklediğini, davalının ortaklık payını ödemek yerine uhdesine geçirerek davalıyı zarara uğrattığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının alacak kalemi olarak gösterdiği alacak iddiaları asılsız ve büyük kısmı bir anonim şirketin borçlarına karşılık yapılan ödemeler ve bir kısmı da ortaklığın hesabına ortaklık kazancı ile yapılan ödeme olduğunu, kira alacağı iddiası ise tamamen hayali olduğunu, şahsi kredi kartı harcamalarını, elde ettiği ortaklık hesabından kazançlara mahsup ederek sanki şahsen ödemiş gibi izlenim uyandırmaya çalıştığı beyanların gerçeklerle bağı olmadığını belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Her ne kadar davacı vekillerinden Av. … – Av. … tarafından 25.01.2023 tarihli istinaf dilekçesi sunulmuş ise de 7201 sayılı TK’nun 11. maddesi gereğince birden çok vekille takip edilen işlerde bunlardan birine tebligat yapılması yeterli kabul edildiğinden kararı istinaf eden davacı vekili Av. …’a gerekçeli karar 03/12/2022 tarihinde tebliğ edilip süresinde istinaf edildiğinden anılan istinaf dilekçesi değerlendirmeye alınmamıştır.
GEREKÇE :Dava ve karşı dava adi ortaklığın feshi nedeniyle ortak giderler ile zararın ve adi ortaklık adına çekilen kredilerin, davalıdan hissesi oranında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İstinaf incelemesi sonrası İDM tarafından dosyaya kazandırılan tasfiye raporu ile adi ortaklığın; 259.047,10-TL pasif, 37.771,35-TL aktif mal varlığı bulunduğu, aktif mallarlığının pasif mallarlığından düşülmesi sonucunda borçlarının ödenmesi için 224.275,75-TL nakde ihtiyaç duyulduğu ve bu borcun ortak… tarafından kabul edilerek ödendiği, ortaklara dağıtılacak bir mal varlığı bulunmadığı belirtilmiştir. Her ne kadar davacı ortağın adi ortaklığın borçları ödendikten sonra, diğer ortaklar yerine yaptığı ödemeyi ortaklık hissesi oranında talep etmesi mümkün ise de taraflar arasında düzenlenen 02.05.02017 tarihli tutanak ile adi ortaklığın borçlarının ortaklardan… ve …’ün karşılayacağı, buna karşılık diğer ortak …’nın borçtan sorumlu olmayacağı ve kardan pay almayacağı hususunda mutabakata varıldığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olmasına, adi ortaklığın fiilen sona ermesi ve dava tarihi itibariyle faal olmaması nedeniyle fesih tasfiyeye karar verilmesine, TBK’nun 642. maddesine uyğun olarak tasfiye memuru atanmak ve aktif – pasif malvarlığı belirlenmek suretiyle tasfiye işlemlerini gerçekleştirtmesine, bilançonun düzenlenmesine, adi ortaklığın borca batık olduğun tespit edilmesine, ortaklara dağılacak bir mal varlığı bulunmamasına, taraflar arasındaki mutabakat gereğince karşılıklı hak ve borç talep edilemeyeceğinin kararlaştırılmış olmasına, asıl ve karşı davada 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesi uyarınca haklılık durumuna göre yargılama gideri ve AAÜT hükümlerine vekalet ücreti takdir edilmesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı / karşı davalı vekili ile davalı / karşı davacı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı-karşı davalı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı-karşı davacı yönünden istinaf karar harcı olan 359,80-TL’den (179,90×2) peşin alınan 161,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 198,40-TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 03.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.