Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/455 E. 2023/619 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/455
KARAR NO : 2023/619

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2022
NUMARASI : 2020/721 Esas 2022/1081 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.04.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.11.2022 tarih 2020/721 Esas 2022/1081 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı kişi adına kayıtlı olan … plakalı araç ile müvekkilinin kullandığı … plakalı araç arasında 11.10.2020 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kusursuz olup kaza neticesinde bacağından yaralandığını, psikolojik olarak da kötü dönemler geçirdiğini, ayağının alçıya alındığını, kendi ihtiyaçlarını karşılayamayarak bakıma muhtaç duruma düştüğünü ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere sürekli ve geçici iş görmezlik, bakıcı ve tedavi giderleri tazminatı ile manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı sigorta şirketi vekili, davacı tarafın KTK’da belirlenen başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin iş bu davayı ikame ettiğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla öncelikle kusur oranlarının tespiti ve davacının maluliyet oranının tespitinin gerektiğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, aldırılan ve benimsenen bilirkişi raporları birlikte değerlendirilerek maddi tazminat istemi ile açılan davanın feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat istemi ile açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, yapılan yargılamada davalıların kusurlarıyla davanın açılmasına sebebiyet verdikleri alınan raporlarla ispat edilmiş olup, müvekkilinin haklılığının ispatlanmış olduğunu, bu itibarla davayı kaybedeceğini anlayan sigorta şirketinin maddi tazminat yönünden sulh teklif ettiğini ve sürecin uzamaması için teklifi kabul ettiklerini, ancak mahkemece davalı sigorta şirketi açısından vekalet ücretine hükmedilmemesi davalı gerçek kişiler lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, bu noktada yapılması gerekenin davalı sigorta şirketi açısından sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verilmesi gerektiğini, HMK 331 maddesine göre yargılama giderlerine karar verilmesi gerektiğini, buna göre davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğini, dava açıldığı tarih itibariyle haklı olduklarının ortada olduğunu, bu nedenle arabuluculuk ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, feragat dilekçesi verme sebebinin edimin ifa edilmiş olmasına dayandığını, dilekçe içeriğinde de sulh anlaşmasından bahsedildiğini, sunulan dilekçenin hukuki anlamda feragat olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığını, kayıtsız şartsız bir feragat olmadığını, ayrıca arabulucuk ücretinin de davalı tarafça ödeneceğinin belirtildiğini, bu nedenle davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesini gerektirecek bir hukuki sebebin olmadığının açık olduğunu ileri sürerek kararın davacı taraf aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedilmesi şeklindeki kısmının kaldırılarak bu doğrultuda yeniden karar verilmesini istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE :Dava, cismani zarar sebebiyle kazaya sebep veren aracın sürücüsüyle zorunlu mali sorumluluk sigortacısından maddi ve manevi tazminat tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK 355 maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesinde ” Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. Fıkrasında ise “davacı arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın 1 haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içerir davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
TTK’nın 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlardan çıkan uyuşmazlıklar mutlak ticari davayı, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklar ise nisbi ticari davayı teşkil eder.
Somut olayda, davacı ile davalı sigorta şirketi arasındaki davanın konusu TTK hükümleri içerisinde düzenlenmiş bulunan sigorta sözleşmelerinden kaynaklanmış olup TTK 4 maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu nedenlerle 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Yasa uyarınca arabuluculuk dava şartına tabidir. Davadan önce davacı tarafça 7155 Sayılı Yasa uyarınca arabuluculuk başvurusunun yapılıp bu şartın yerine getirildiği ve taraflar arasında anlaşılamama tutanağı tutulduğu sabittir.
Uyuşmazlık ve istinaf konusu arabuluculuk dava şartına tabi olan bu davada yargılama sırasında davalı tarafça ödeme yapılması sonucunda tarafların dilekçeleri sonucunda davanın reddine karar verilirken davadan önceki arabuluculuk işlemleri sırasında arabuluculuğun vekalet ücretinden hangi tarafın sorumlu olup olmayacağı noktalarında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 323/1-ğ. maddesi gereğince vekille takip edilen davalarda hükmedilecek vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında kaldığı aynı kanunun 326.maddesi gereğince de yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda dava arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, buna göre arabuluculuk aşamasında oluşan vekalet ücretinin de bir yargılama gideri olarak sayılması gerektiği değerlendirilmelidir. Yargılama aşamasında davalı taraf vekilinin dosyaya sunduğu 08.10.2021 tarihli dilekçesinde davacı vekili ile maddi tazminat yönünden sulh olmak ve karşılıklı anlaşmakla feragat beyanı doğrultusunda gereğinin yapılmasını talep etmiş bulunduğunu beyan ettiği, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda taleplerinin olmadığını beyan ettiği bildirilmiştir.
Dava konusu somut olayda davanın 7155 Sayılı Yasa ile TTK 5.maddesine eklenen 5/A-1 maddesi uyarınca, arabuluculuk dava şartına tabi olan bir dava olduğu, davacı tarafça arabuluculuk başvurusunda bulunulup tarafların anlaşamadığına yönelik tutanağın dava dilekçesi ekinde sunulduğu, davalının yargılama aşamasında davacıya tazminat ödemesi yaptığı, bu ödemeyle her iki taraf vekilinin de beyan dilekçesi doğrultusunda davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça yargılama aşamasında her ne kadar kısmi dava açılmış ise de davacı tarafın tazminat istemi ferileri ile birlikte kabul edilerek bu miktar tazmin edildiğine göre davacının tazminat talebi karşılanmış olup, davacının davada haklılığını kabul etmiş, bir miktar tazminat hesaplaması yaparak ödenen bu miktar yönünden davacının davada haklılığını kabul etmiş sayılmalıdır. Esasen dava açıldıktan sonra davalı tarafça yapılan bu ödeme nedeniyle davacı tarafın feragat ettiği açık olup, bu durumda kabul edilen bu miktar yönünden davalı tarafın davada haksız olduğu ve davanın açılmasına sebebiyet verdiği, her ne kadar davacı tarafça HMK 307 maddesi gereğince feragat edilmiş ise de yargılama aşaması ve davacının feragat dilekçesi içeriğine göre bu feragatin davalı tarafın davanın devamı sırasında yapmış olduğu ödeme nedeniyle gerçekleştiği içerik itibariyle davanın konusuz kalması nedeniyle bu dilekçenin verildiği ve davalı tarafın dosya kapsamı ve delil durumuna göre dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetildiğinde davadan önce 7155 Sayılı Yasa gereğince başvurulan arabuluculuk dava şartı yolundaki arabulucuya ödenen vekalet ücretinin de yargılama giderlerinden sayılması gerektiği ve buna göre bu ücretin davaya sebebiyet veren davalı sigorta şirketinden tahsil edilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek davacıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.11.2022 tarih 2020/721 Esas 2022/1081 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Maddi tazminat istemi açısından feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
3-Manevi tazminat istemi açısından davanın KISMEN KABULÜYLE; 13.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.10.2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 888,03 TL nispi karar ve ilam harcından mahkememiz veznesine yatırılan toplam 467,10 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 420,93 TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan toplam 467,10 TL harcın davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan tebligat , posta ve müzekkere gideri toplamı 611,35 TL, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.611,35 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 837,90 TL’sinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 25/9 ve 26.maddesi gereğince 6183 Sayılı Yasa kapsamında davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına,
Kabul edilen manevi tazminat istemi üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin taktiren kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.