Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/389 E. 2023/643 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/389
KARAR NO : 2023/643

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.12.2022
NUMARASI : 2013/306 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.04.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.12.2022 tarih 2013/306 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Asıl ve birleşen davada davalı kooperatif vekili, birleşen dava dosyası kapsamında satış ve devirinin engellenmesi maksadıyla davalıya ait, … ili, … ilçesi, … Mahallesinde kain … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki tedbirin devamında hukuki yarar kalmadığını, belirterek; tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesine dava konusu genel kurul kararının tedbire konu gayrimenkulün satış veya devrine ilişkin olmadığı, kooperatifin tek mal varlığı olan gayrimenkulün satış ve devri için bu aşamada alınmış böyle bir karar olmadığı belirtilerek; söz konusu tedbirin kaldırılmasına, karar verilmiştir.
Kararlara karşı asıl ve birleşen davada davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl ve birleşen davada davacı vekili, birleşen İzmir 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/ 255 E. Sayılı dosyası nezdinde 1.10.2013 tarihli ek kararla davalı kooperatife ait … İli,… İlçesi,… Ada,… Parselde kain taşınmazın kooperatif genel kurul kararları ile üçüncü kişilere satış ve temlikinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, tedbir kararına karşı davalı tarafın itirazının Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 06.02.2014 tarih ve 2014/314 E. – 834 K. Sayılı kararı ile red edildiğini, davalı kooperatifçe müteahhit … Şti. aleyhine İzmir 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/ 441 E. Sayılı dosyası nezdinde tesis edilen şufa davasında 11.10.2016 tarihli kararla da davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü suretiyle … İli,… İlçesi,… Ada,… parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olması halinde üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, tedbir kararlarının üyelerin haklarını korur mahiyette olduğunu, tedbirin kaldırılmasının tedbir kararlarıyla sağlanmaya çalışılan amaca aykırılık teşkil edeceğini, davalı kooperatif nezdinde üye sayılarında belirsizlik ve kaos mevcut olduğunu, üye tespiti yapılmaksızın kooperatif adına yapılacak işlemlerin sağlıksız olacağını, bu durumun halen kooperatif nezdinde üye gösterilmeyen gerçek üyelerin haklarına zarar vereceğini, tedbir kararının kooperatifte çoğunluğu teşkil eden üyelerin giriştiği hukuk mücadelelerinde teminatları niteliğinde olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddini talep temiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 6100 sayılı HMK’nın 394/1. maddesinde karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebileceği belirtilmiş, aynı yasanın 394/4. maddesinde mahkemece ilgililer davet edildikten sonra itiraz hakkında karar verilebileceği, 394/5. maddesinde de itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 341. maddesinde ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
3. Kanun koyucu ihtiyati tedbire ilişkin kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarını da özenle, açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlemiş olup HMK’nun 391. ve 394. maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolu açık değildir. Kanun koyucu bu yöndeki iradesini hem kanun yoluna başvurulabilecek tedbir kararlarını açıkça belirterek, hem de bunların dışındaki kararlara karşı kanun yollarına başvurulmasını yasaklayarak düzenlemiştir. HMK’nun 391. maddesinde sadece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüş iken HMK’nun 394. maddesinde ise sadece taraflar dinlenmeden verilen ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına ilişkin 395. maddenin 3. fıkrası ile durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına ilişkin 396. maddenin 2. fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK’nun 394. maddesinin 5. fıkrasına bilinçli olarak atıf yapılmamıştır. Kanun koyucunun, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açma gibi bir iradesinin olmadığı HMK’nun 395. ve 396. maddelerinin gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle HMK’nun 396. maddesine karşılık gelen Hükümet Tasarısının 400. maddesinin gerekçesinde bu husus çok açık ve ayrıntılı şekilde ifade edilmiştir. Gerekçede belirtildiği üzere; ihtiyatî tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen bu maddede de, yukarıda belirtilen iki maddedeki ortak yönler dikkate alınarak itiraza ilişkin benzer hükümlere ayrıca atıf yapılmıştır. Ancak, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmamıştır. Zira, hâl ve şartların değişmesi, hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, bir çok kez hâl ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyatî tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyatî tedbirlerle ilgili temel hukukî ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir. Hâl ve şartlarda değişiklik bakımından o anda kanun yoluna başvurulamaması, daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun incelenmeyeceği anlamına da gelmez. Kanun yolu incelemesinde bu husus da değerlendirilerek bir karar verebilme imkânı kapalı değildir.(Yargıtay 11. HD’nin 04/06/2012 tarih ve 2012/6529 E. -2012/9660 K., 30/10/2013 tarih ve 2013/14149 E. – 2013/19141 K. )
Bu durumda, istinafa konu edilen 16.12.2022 tarihli tedbirin kaldırılması kararın istinaf yoluyla incelenmesi HMK’nın 396. maddesi kapsamında istinafı kabil bir karar niteliğinde olmamakla, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Mahkeme ara kararının HMK’nın 396. maddesi uyarınca istinafı mümkün olmadığından davacı vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-İstinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.