Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/384 E. 2023/383 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/384
KARAR NO : 2023/383

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2022
NUMARASI : 2022/897 Esas 2022/896 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 07.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.03.2023
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.10.2022 tarih, 2022/897 Esas 2022/896 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili hakkında Fethiye İcra Müd. 2022/3698 Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu bonoya bono olup olmadığının farkına varmadığını diğer borçluya güvenerek imzaladığını, ancak borcun tamamına müteselsil kefil olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, müvekkilinin görme engeli olması nedeniyle yazılanları görme ve okuma imkanına sahip olmadığını, bu nedenle bononun imzası sırasında iki tanığın hazır bulunması gerektiğini, ancak tanık hazır edilmeksizin imzalanmış olduğunu ileri sürerek takibe konu bono yönünden kefil olarak borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece dava, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, davanın reddine ilişkin kararın usul ve hukuka uygun olup, bu yönde istinaf istemlerinin bulunmadığını, sadece vekalet ücreti yönünden istinaf ettiklerini, davacı tarafça harca esas değerin 45.407,57 TL olarak belirtildiğini, mahkemece konusu gereği harcın tamamlatılmasının gerektiğini ve dolayısıyla dosyada hüküm verilip dava reddedildiğinden bu miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden 45.407,57 TL üzerinden hesaplanarak 9.200,00 TL vekalet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bu yönden kaldırılmasını istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 2004 sayılı İİK 72 maddesi gereğince açılan menfi tespit istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafından istinaf konusu edilmeyip davalı tarafça sadece vekalet ücreti yönünden istinaf konusu edilmiştir. Asıl hüküm istinaf konusu edilmediğinden kesinleşmiş bulunmaktadır. Somut olayda, dava menfi tespit istemine ilişkin olup davacı tarafça dava değeri dava dilekçesinde belirtilmemiştir. Yargılama aşamasında dava değeri yönünden harcın tamamlattırılması hususu davalı tarafça ileri sürülmediği gibi mahkemece de değerlendirilmemiştir. Ancak davalı tarafın istinafa gelirken ileri sürdüğü gibi davacı tarafça dava değeri 45.407,57 TL olarak belirtilmiş değildir. Dava açılırken düzenlenen tevzi formuna göre dava esas değeri 1.000,00 TL olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Esas itibariyle İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davasının konusu bir miktar para alacağının tahsili için başlatılan takibe karşı açılmış olduğundan nispi dava değerine tabidir. Ancak dava değeri olarak tevzi formunda 1.000,00 TL olarak gösterilmiş bulunduğundan ve yargılama aşamasında davalı tarafça bu husus ileri sürülmemiş olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca tevzi formundaki dava değeri üzerinden tarifenin 13.maddesine göre nispi olarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup, taraflarca yargılama aşamasında itiraz konusu olmayan ve 1.000,00 TL olarak tevzi formunda gösterilen dava değeri nazara alındığında bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece dava değeri aşılmak suretiyle tevzi formundaki dava değeri gözetildiğinden tarifeye göre daha yüksek bir vekalet ücretine hükmedilmiş bulunmaktadır. Bu durumda istinafa gelenin sıfatına göre ve dava değeri birlikte değerlendirildiğinde dava değeri kadar vekalet ücreti verilmesi gerekirken bu değer aşılarak davalı yararına vekalet ücretine hükmedilesi kaldırma sebebi sayılmamıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle yargılama aşamasında ileri sürülmeyip tevzi formuna göre belirlenen dava değeri üzerinden hükmolunan vekalet ücreti dava değeri aşılarak davalı lehine yüksek olarak taktir edilmiş olduğundan istinafa gelen sıfatı da değerlendirildiğinde istinaf isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07.03.2023