Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/339 E. 2023/510 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/339
KARAR NO : 2023/510

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.12.2022
NUMARASI : 2022/800 E. 2022/1179 K.

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.04.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23.12.2022 gün ve 2022/800 Esas 2022/1179 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı … tarafından İzmir 19.İcra Müdürlüğünün 2021/427 E. Sayılı dosyasında takip başlattığını, senedin hangi sebebe dayalı olarak alındığına dair bir ibare bulunmadığını, bu senedin müvekkilinin iradesi feseda uğratılarak düzenlenmiş bulunduğunu ve bedelsiz olduğunu belirterek borçlu olmadığını, takibin ve bononun iptali ile icra bakısı altında ödenen 28.622,15 TL’nin davalı takip alacaklısından istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davaya konu bononun tüm unsurları taşıdığını, ayrıca diğer davalının davacı ile aynı konumda olup müştereken ve müteselsilen borçlu olduğunu, avalis durumda olduğunu, takibe dayanak belgenin bono vasfına haiz bulunup kesin borç miktarı niteliği taşıdığını ve ispat külfetinin davacıda bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … davacı iddialarının gerçek dışı ve haksız olduğunu, davacı yönünden yargılanıp ceza aldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar menfi tespit davası olarak davacı taraf nitelendirme yaparak menfi tespit istemi ile birlikte istirdat isteminde bulunmuş ise de takip dosyasının yazı cevabına göre davaya konu alacağın dava öncesinde tamamı ödenmiş olup haricen tahsil beyanında bulunduğu, dava tarihinde davacının borcununda kalmadığı, buna göre istemin istirdat istemi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın 6100 sayılı HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, hukuka ve yasaya aykırı olan mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, takibe konu bononun müvekkilinin iradesi fesada uğratılıp düzenlenip bedelsiz olduğunu, kambiyo vasfını taşımadığını, mahkemece müvekkilinin iradesinin feseda uğratılması halinin dikkate alınmadığını ayrıca davalı savunmasına göre avukatın bono, hisse senedi ile ilgili menkul kıymetlerini ücret olarak alamayacağı karşısında senedin vasfına haiz olmadığını izahtan vareste olduğunu bu nedenle kararın usule aykırı bulunduğunu, olmayan borç ilişkisinin senede bağlandığını, benzer mahiyetteki diğer dosyalarında arabuluculuk şartı aranmadığını, alacağın yazılı olduğu kağıt müvekkilinin iradesinin sakatlanmasının ürünü olmakla kambiyo vasfı bulunmayıp TTK konusuna da girmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının iradesinin feseda uğratılması suretiyle düzenlettirilerek takibe konu edilen bonodan dolayı başlatılan takipte borçlu olmadığı, takip ve bononun iptali ile icra baskısı sonucunda ödenmiş olan 28.622,15 TL’nin istirdadı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça kendisi hakkında kambiyo senetlerine mahsusu takip yolu ile başlatılan senedin iradesi feseda uğrattırılarak düzenlendiğinde borçlu olmadığı ve bu takip dosyasında ödenen toplam bedelin istirdadı talep edilmektedir. Davacı keşide olmadığı yönünde bir itirazı bulunmamaktadır. Davanın konusunun kambiyo senetlerine mahsus başlatılan takibe dayandığından TTK 4 ve 5 maddesi gereğince kıymetli evraktan kaynaklandığı ve mutlak ticari dava niteliği taşıdığı sabittir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da, 06.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile, getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Eldeki somut davada her ne kadar menfi tespit isteminde bulunmuş ise de aynı zamanda icra baskısı altında ödenen bedelin istirdadı da talep edilmektedir. İlk derece mahkemesinin kabulünde olduğu gibi icra dosyasından celp olunan 23.12.2022 tarihli yazı ve eklerine göre eldeki davanın açılma tarihi olan 13.10.2022 tarihinden önce takibe konu tüm borcun ödenmiş olduğu nalaşılmaktadır. Bu konuda bir ihtilafta bulunmamaktadır. İcra dosyası tüm ödemeleri gösterir reddiyat makbuzları tarihi ile alacaklı vekilinin dosyaya sunduğu harici ödeme beyanlarına göre en son 15.03.2021 ve 21.01.2021 tarihlerinde ayrı ayrı 5.000 er TL ödemeler yapıldığı, dosya hesabına göre 697,23 TL borçluya iade tutar bulunduğu, buna göre dava tarihinden önce takibe konu tüm alacak kalemlerinin ödendiği, davacı tarafça yapılan tüm ödemelerin istirdadı istendiğine göre eldeki dava her ne kadar davacı tarafça menfi tespit iddiası da ileri sürülmüş ise de tüm takip borcu davadan önce ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkin olduğundan dava istirdat davası niteliği taşımaktadır. Mahkemenin bu yöndeki tespitleri doğrudur. İstirdat talebi bir miktar paranın ödenmesine yönelik olan alacak ve tazminat talepleri6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile, getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davada bir den fazla dava konusun olduğu söylenemez, arabuluculuk dava şartının yerine getirileceği konusunda bir iddia ve istinaf sebebi de bulunmamaktadır. Açıklanan bu tespit ve değerlendirmeler ışığında davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmesine usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04.04.2023