Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/31 E. 2023/953 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/31
KARAR NO : 2023/953

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.11.2022
NUMARASI : 2021/906 Esas 2022/936 Karar

BİRLEŞEN MARMARİS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2020/218 E.
SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN MARMARİS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2018/675 E.
SAYILI DOSYASI

ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARIN
KONUSU : Limited Şirketin Yöneticisinin (Müdürünün) Azli (6102 Sayılı TTK’nın 630/2 maddesine ve Haklı Sebebe Dayanan)
KARAR TARİHİ : 19.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.06.2023

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.11.2022 tarih 2021/906 Esas 2022/936 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/218 Esas sayılı dosyasında davalı, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/675 Esas sayılı dosyasında davacı … vekili ile; asıl davada davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacı vekili, Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/156 E. sayılı dosyasında müvekkili şirketin davalı … Şti.’nin %50 hissedarı olduğunu, 50.000 TL sermayesi bulunan davalı şirkete diğer hissedarların vaad ve taahhütlerine inanarak sağladığı finansmanla şirketi halen 23.434.000,00 TL değerinde ülkenin önemli yat limanı ve tersanelerinden birisi haline getirdiğini, davalı şirket belli bir değere ulaştıktan sonra, davalı yabancı hissedarların ortaya çıkan değeri kendi hisseleri çıkarına dönüştürme gayreti içerisine girdiklerini, ortak müdür …’un da katkılarıyla hukuka aykırı uygulamalarla sonuca ulaşmaya çalıştıklarını, sadece 50.000,00 TL’lik sermayesiyle müvekkili şirketin yerli finansmanını kullanan yabancı şirket hissedar … ve diğer ortak …’un birlikte yerli sermayeyi yok etmeye ve fiili dayatmalar ve zorlamalarla şirketi ele geçirmeye çalıştıklarını, müvekkiline neredeyse tüm yatırımlarını yok sayacak içerikteki bir teklifle hisselerini devretmesinin dayatıldığını, genel kurul toplanmasının engellendiğini ileri sürerek; Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/52 D.İş sayılı tedbir kararının özellikle TMK 427/4 md. ve sair ilgili mevzuat gereği yönetim kayyımlarının atanması ve görevlendirmenin dava kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesini, tarafların şirket sermayeleri ve halihazırda şirketten alacakları değerlendirilerek diğer tarafa da arzu ederse ek sermaye vazı suretiyle sermayede hisselerini dengeleme imkanı da verilerek şirketin bu suretle tarafların oluşacak sermaye haklarına göre ve bu suretle devamına, davalı hissedarların sermaye katkısı yapamayacağı durumda ise sermayelerinin azaltılmasına ve hisselerinin sermayeleri oranında belirlenmesine, Müdür …’un mevcut faaliyetleri ve şirket sermayesinin de defter kayıtlarına göre esasen şirketin kayyımlarca yönetildiği de dikkate alınarak müdürlükten azline/görev yapmaktan men edilmesine; fiilen engellenmekte olan ve şirketin her anlamda denetlenebilmesinin sağlanmasını tesis edecek niteliği de olan genel kurulun olağanüstü olarak mahkemece belirlenecek tarihte yapılmasına karar verilmesine; İşbu davaya delil olmak üzere 14.05.2018 tarihli Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/43E. Sayılı dosyası ile delillerin tespiti istenmişse de tespit raporu henüz düzenlenmemiş olmakla rapordaki duruma göre …’un sermaye koyma borcunun fiktif olarak yapıldığı görülerek sermaye paylarının fiilen ödettirilmesine veya gerçek rakamlara azaltılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/218 E. sayılı dosyasında davacı vekili, davalı …’un şirketin tek temsilcisi olmamasına rağmen tek temsilci gibi işlemler yaparak şirketi zarara uğrattığını, çift imza ile yapılması gereken işlemleri tek başına yaptığını, paravan olarak kullanılan … ünvanlı şirkete kazanç sağlamak amacıyla zimmet, nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma suçunu işlediğini ileri sürerek davalı davalı …’un şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini talep etmiştir. Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/10/2020 tarih ve 2020/218 Esas 2020/122 Karar sayılı kararı ile dosyanın Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/156 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/675 E. sayılı dosyasında davacılar … ve … vekili, davalının diğer ortaklar aleyhine kullanmak üzere muhasebe kayıtlarını tahrif ettiğini, gerçeğe aykırı belge ve rapor düzenlediğini, bunu mahkemeler nezdinde kullandığını, DSV hesabından yapılan ödemeleri kendi hesabından yapılmış gibi gösterdiğini, faturalardaki birim fiyatlarını muvaazalı fahiş olarak düzenlediğini ileri sürerek davalı … Şti.’nin şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini talep etmiştir. Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/03/2019 tarih ve 2018/675 Esas 2019/156 Karar sayılı kararı ile dosyanın Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/156 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
08.07.2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı Kararı ile kurulmasına karar verilen ve yargı çevresi tüm Muğla ilinin mülki sınırları olarak belirlenen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi ile ilgili kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 01/09/2021 tarihi itibariyle faaliyete geçmiştir.
Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/09/2021 tarih ve 2018/156 Esas 2021/413 Karar sayılı devir kararı ile; dosya Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ni gönderilmiş, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/906 E. sırasına kaydedilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, asıl davanın 31/05/2018, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/675 Esas sayılı dosyasında davanın 03/12/2018, birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/218 Esas sayılı dosyasında ise davanın 16/10/2020 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülerek sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılarak, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Marmaris 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde; dosyanın Marmaris 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl ve birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/218 Esas sayılı dosyasında davalı, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/675 Esas sayılı dosyasında davacı … vekili ile; asıl davada davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl ve birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/218 Esas sayılı dosyasında davalı, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/675 Esas sayılı dosyasında davacı … vekili, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 02.11.2021 tarihli ön inceleme ve tahkikat duruşmasına davet tutanağı düzenlendiğini, 26.11.2021 tarihinde bir ayırma kararı verdiğini, ayırma karar gerekçesinde belirtilen taleplerle sınırlı olarak sayılan taleplerle ilgili olarak ana dosyadan ayrılarak 2021/1434 Esasa kaydedildiğini, 2021/1434 Esas dosyasında 29.11.2021 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiğini, gelinen noktada Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/156 E dosyasında davacının talep ettiği hususlardan dava dilekçesinin (a-b-c-f) bentlerinde yer alan talepleriyle sınırlı olarak karar verildiği ve bu kararın kesinleştiğini, geriye sadece davacının fesih ve tasfiyeye ilişkin talebin kaldığını, mahkemece bu talep değerlendirilerek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verileceğini, yargılama sürecinde davacının fesih ve tasfiye talebinin taraflarınca kabul edildiğini, fakat fesih ve tasfiye halinde davacı payına ne isabet edecek idiyse onun taraflarınca ödemeye hazır olunduğunu ifade ederek davacı payının reeel değerinin hesaplanmasını talep ettiklerini, fesih ve tasfiyeye ilişkin yenilik doğurucu beyanın artık muhatabına ulaştığını, kabul edildiğini ve yenilik doğuran hakkın hukuki zeminde vücuda geldiğini, artık tek taraflı olarak davacının talepleriyle tasarruf edebileceği bir halden çıktığını, dava dilekçesinde yer alan temel talebin şirketin fesih ve tasfiyesi olduğunu, mahkemenin izah edilen ayırma kararında tasfiyeye ilişkin tek bir cümle ve karar bulunmadığını, tasfiye talebi halen 2021/906 E. Sayılı ana dosyada çözümlenmesi gereken bir hukuki sorun olduğunu, mahkemenin 2018/156 E dosya yönünden gerek ayırma kararını verdiği tarih ve gerekse ayrılan taliplere ilişkin 2021/1434 Esas dosyasında 2021/1059 sayılı kararın verildiği 29.11.2021 tarihi itibariyle görevsiz olduğunu, görevsizliğini 2021/906 e. 2022/936 k sayılı kararının 8. sayfasında gerekçeleriyle birlikte zikretmiş durumda olduğunu, görevsiz mahkemece yapılan bu işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı geçerli kabul edilemeyeceğini, 2018/156 E. Sayılı dosyada şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin talebin de incelenmek ve karara bağlanmak üzere dosyasının görevli ve yetkili mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili, İlk derece mahkemesince ayrılmasına karar verilen, olağanüstü genel kurulun toplanması, tarafların şirket sermayeleri ve halihazırda şirketten alacakları değerlendirilerek diğer tarafa da arzu ederse ek sermaye vazı suretiyle sermayede hisselerini dengeleme imkanı da verilerek şirketin bu suretle tarafların oluşacak sermaye haklarına göre ve bu suretle devamına, davalı hissedarların sermaye katkısı yapamayacağı durumda ise sermayelerinin azaltılmasına ve hisselerinin sermayeleri oranında belirlenmesine, …’un sermaye koyma borcunun fiktif olarak yapıldığı görülerek sermaye paylarının fiilen ödettirilmesine veya gerçek rakamlara azaltılmasına yönelik taleplerin ayrılmasına karar verildiğini, bu taleplerin 2021/1434 E. sırasına kaydedildiğini, sözü edilen dosyada bu talepler yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, gelinen noktada Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/156 E dosyasında davacının talep ettiği hususlardan dava dilekçesinin (a- b-c-f) bentlerinde yer alan talepleriyle sınırlı olarak karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, buna göre geriye sadece davacının fesih ve tasfiyeye ilişkin talebinin kaldığını, davacının fesih ve tasfiye talebinin taraflarınca kabul edildiğini ve fakat fesih ve tasfiye halinde davacı payına ne isabet edecek idiyse onu ödemeye hazır olduklarını ifade edilerek davacı payının reeel değerinin hesaplanmasını talep ettiklerini, fesih ve tasfiyeye ilişkin yenilik doğurucu beyanın artık muhatabına ulaştığını, kabul edildiğini ve yenilik doğuran hakkın hukuki zeminde vücuda geldiğini, artık tek taraflı olarak davacının talepleriyle tasarruf edebileceği bir halden çıktığını, dava dilekçesinde yer alan temel talebin şirketin fesih ve tasfiyesi olduğunu, şirket hisselerinin değerini tespit edebilecek bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasını ve bu hususta rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak mahkemece tasfiyeye ilişkin talebin karara bağlandığı gerekçesiyle talebin reddedildiğini, gerekçeli kararda sermaye ile ilgili talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve Genel Kurulun toplantıya çağrılması talebinin kabul edildiği, bu aşamadan sonra asıl ve birleşen dosyalar yönünden dava konusu olarak sadece 6102 sayılı TTK’nın 630/2 maddesine ve Haklı Sebebe Dayanan Limited Şirketin Yöneticisinin (Müdürün) Azli” talebinin kaldığının belirtildiğini, 2021/156 E dosyada davacının “şirketin feshi ve tasfiyesi” şeklindeki açık talebi ve bu talebin kabul edilmiş olduğunun görmezden gelindiğini, mahkemenin 2018/156 E dosya yönünden gerek ayırma kararını verdiği tarih ve gerekse ayrılan taliplere ilişkin 2021/1434 Esas dosyasında 2021/1059 sayılı kararın verildiği 29.11.2021 tarihi itibariyle görevsiz olduğunu, görevsiz mahkemece yapılan bu işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağını, 2018/156 esas dosyanın ayırma kararına ilişkin kısımları ile birlikte bir bütün olarak asıl görevli mahkemesine devredilmesine karar verilmesi ve 2018/156 Esas sayılı dosyada şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin talebin de incelenmek ve karara bağlanmak üzere dosyasının görevli ve yetkili mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl dava, ortakların şirketten alacakları değerlendirilerek, ek sermaye vazı suretiyle hisselerin dengelenmesi, aksi halde sermayelerin azaltılması ve hisselerin sermaye oranında belirlenmesi, davalı Müdür …’un müdürlükten azli, genel kurulun olağanüstü olarak mahkemece belirlenecek tarihte yapılmasına karar verilmesi, sermaye paylarının ödettirilmesi, aksi halde gerçek rakamlara azaltılması; Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/218 Esas sayılı dosyasında dava, davalı davalı …’un şirket müdürlüğünden azli; Birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/675 Esas sayılı dosyasında dava, davalı … Ltd. Şti.’nin şirket müdürlüğünden azli istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesinde yukarıda yazılı gerekçe ile görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Asıl ve birleşen davalar, şirket sermayesinin azaltılması ve hisselerin sermaye oranında belirlenmesi, şirket müdürünün azli, genel kurulun olağanüstü olarak mahkemece belirlenecek tarihte yapılmasına karar verilmesi istemlerine ilişkindir. Somut olay, 6102 Sayılı TTK 4. maddesi gereğince bu kanundan kaynaklandığından mutlak ticari dava niteliği taşımaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususlarında HSK’nın 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme bulunmadığı ve eldeki davada ilk gönderme kararını veren Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) mi yoksa 01.09.2021 tarihinde faaliyete geçen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
Bilindiği üzere, medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir ( 5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde; yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin “mülki sınırlarını” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; asıl davanın 31.05.2018, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/675 E. sayılı davanın 03.12.2018, birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/218 E. sayılı davanın 16.10.2020 tarihlerinde açıldığı, böylece asıl ve birleşen davaların 01.09.2021 tarihinden önce açılmış olduğu, yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli kılınması olanaklı değildir. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas – 2019/401 karar sayılı, Yargıtay 5 Hukuk Dairesi 21.02.2022 tarih 2022/1760 Esas 2022/2689 Karar sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/05/2011 tarihli 2009/13600 esas – 2011/6019 karar sayılı ilamları).
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Asıl ve birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/218 Esas sayılı dosyasında davalı, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/675 Esas sayılı dosyasında davacı … vekilinin ve Asıl davada davalı … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/218 Esas sayılı dosyasında davalı, birleşen Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/675 Esas sayılı dosyasında davacı … yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Asıl davada davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalı davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan giderlerin, istinafa başvuranlar üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 23/2 maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19.06.2023