Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/238 E. 2023/500 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/238
KARAR NO : 2023/500

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.12.2022
NUMARASI : 2022/184 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 04.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.04.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.12.2022 tarih 2022/184 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati haciz isteyen davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin dava dışı … A.Ş’nin taşeronları olarak Bostanlı ve Çiğli’de bulunan okul yapım işini birlikte gerçekleştirmek üzere kurulacak olan adı ortaklık şeklinde işin alınması konusunda müvekkilinin Bostanlı’daki okul işini davalınında Çiğli’deki okul işini anlaşmış olduklarını Bostanlı Mahallesi’nde yapımı kararlaştırılan okul inşaatı müvekkili tarafından yürütülmesine karar verildiğinden müvekkili ile alt yüklenici arasında sözleşme yapıldığını, aynı şekilde Çiğli inşaatının yürütülmesi için de davalı ile alt yüklenici arasında sözleşme düzenlendiğini müvekkili ile davalı şirketin üstlenilen okulları yapımı sonucunda elde edilecek karlılık bakımından iki okulun eşit paya sahip olmadığından aralarında anlaşarak her iki okulun yapımı işini tek bir proje gibi düşünülerek ortak bir çalışma ile birlikte yapılması işin bitirilmesi için gerekli olan her türlü harcama içinde birlikte masraf yapılması ve bitimini takiben elde edilen karın her iki taraf arasında eşit paylaştırılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili ile davalı aralarında yaptıkları sözlü anlaşma ile iki adet okulun yapımı işi için ortak çalışma kararı alındığını, buna göre müvekkili şirket ile davalı şirket malzeme alımı için gereken meblağ yarı yarıya olacak şekilde eşit karşılanmasını ancak gerekli malzemeleri satın alacak tarafın davalı şirket olacağını kararlaştırdıklarını ve davalı şirketin üstlendiği Çiğli şantiyesindeki işlerin ana yüklenici ile oluşan anlaşmazlıklar neticesinde bozulduğunu, bahsi geçen okulların yapımı işi için başlayacak inşaat kapsamında 400 ton demir alınması için önceden alınması konusunda tarafların mutabık olduklarını, davalı şirket tarafından 400 ton demir siparişi verildiğini, karşılığı 2.550.000,00 TL’nin yarısı olan 1.275.000,00 TL’nin davalı şirket hesabına gönderildiğini, ancak sadece 55 ton demir teslim edildiğini, eksik demir gönderilmiş olduğunu, ihtarnameye rağmen demir tesliminin yapılmadığını, ileri sürerek teslim edilmeyen demirlerin teslimi mümkün olmaması halinde rayiş bedelinin ödenmesini ve ayrıca davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar ile banka hesaplarına ve üçüncü kişilerdeki alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece 27.04.2022 tarihli ara karar ile sunulan fatura, dekont ve diğer kayıtlar dışında ticari ilişkiye dair defter ve belgeler ile karşı tarafın ticari defterleri bulunmayıp taraflar arasındaki ticari ilişkinin mahiyeti kapsamı ile alacak ve borç durumunun tespitinin dosyaya sunulan belgeler ile ortaya konulmasının ve alacağın varlığının yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamadığı kanaatine varılarak davanın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Dairemizin 27.06.2022 tarih 2022/1022 E. 2022/1002 K. Sayılı kararı ile ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 13.12.2022 tarihli dilekçesi ile, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda iki adet okul inşaatı ile ilgili olarak taraflar arasında kurulan ticari ilişki bulunduğunun ve bunun dosyaya sunulan fatura ve ödeme belgelerine yansıdığı, müvekkilinin dosyaya sunduğu belgelerin iddiasını doğrular nitelikte olduğu yönünde görüş bildirildiği, bilirkişi raporu ile haklılıklarının kanıtlandığını, ihtiyati haciz kararı verilme şartlarının oluştuğunu belirterek, davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar ile banka hesaplarına ve üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece 29.12.2022 tarihli ara karar ile, 27.10.2022 tarihli bilirkişi raporu ve adi ortaklık ilişkisinin 14.12.2022 tarihli celsede davalı vekilince kabulü çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlığın adi ortaklık hükümleri uyarınca tasfiyesinin gerektiği, 14.12.2022 tarihli celse 1 nolu bendi ile bu yönde ara karar tesis edildiği, adi ortaklık defter kayıt ve belgelerinin sunulmadığı ve bu aşamada tasfiye süreci sonuçlanmadan alacak borç durumunun net şekilde belirlenmesinin mümkün olmadığı, böylece alacağın varlığının davacı tarafından yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dosyaya kazandırılan 27.10.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunun kanıtlandığını, kanunun açık düzenlemesi gereği, ihtiyati tedbir talep eden tarafın haklılığının “yaklaşık ispat ölçüsü” ile ispatının arandığını, müvekkili şirketin ticari defterlerinin dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirketin alacağının somut deliller üzerinden yapılan hesaplama ile sübut bulduğunu, taraflar resmi anlamda bir adi ortaklık kurmadıkları için adi ortaklığa ait ayrıca inceleme sağlanacak bir belge bulunmadığını, adi ortaklığa özgü bir defter ve kaydın yer almadığını, İcra İflas Kanunu madde 257 uyarınca ihtiyati haciz talep edilebilmesi için bir para alacağının bulunması, borcun rehinle temin edilmemiş olması, alacağın vadesinin gelmiş olması gerektiğini, somut olay bakımından ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine dair karar kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati hacize ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borcu alacaklarıyla muayyen ikametgahı bulunmayan, mal kaçıran yada kaçan, hileye başvuran borçluların vadesi gelmemiş para borcundan doğan alacakları temin bakımından alacaklıya talep hakkı tanıyan ve şartların varlığı halinde borçlunun yedinde yada üçüncü kişide bulunan malları ve hakları üzerine ihtiyati hacize karar verilebilir.
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir mahiyetindeki geçici ödeme talebi esasen geçici bir hukuki koruma olup, geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsüdür. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmemektedir.
Dava, tarafların dava dışı yüklenici şirketin taşeronları olarak yapımını üstlendikleri okul inşaatına malzeme alımı için ödemesi gereken tutarı ödemediği iddiasıyla teslim edilmeyen demirlerin teslimi, mümkün olmaması halinde rayiç bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir. Adi ortaklık sözleşmelerinde şekil serbestisi ilkesi uygulanmakta olup, ortaklık ilişkisinin sözlü olarak da kurulabilmesi mümkündür. Adi ortaklık sözleşmesinde şekil, ispat açısından önem arz etmektedir. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir (HMK m.190/1). Taraflar arasında ortaklık ilişkisinin varlığına dair ihtilaf çıktığında, ispat yükü, ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Adi ortaklık ilişkisi, TBK’nın 620. maddesinde de tanımlandığı gibi sözleşme temeline dayanmakta olup, aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu nedenle, parasal sınırın üzerindeki ortaklık ilişkisinin varlığının ispatında, kural olarak, senetle ispat zorunluluğu geçerlidir. İhtiyati haciz talep eden davacı taraf taraflar arasında bir adi ortaklık ilişkinin söz konu olduğunu, bu ilişki kapsamında harcama yaptığını, davalı tarafın ise kendisine düşen malzemeyi getirmediğini, bedeli de ödemediğini ileri sürmektedir. TBK’nun 627. Maddesi gereğince ortaklardan birinin ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı diğer ortaklar, ona karşı sorumlu olacağı amirdir. Ancak adi ortaklık ilişkisi kapsamında iddia edilen alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle, henüz yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve İİK’nın 257. maddesindeki şartların somut olayda bulunmamasına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40 TL’den peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 116,50 TL harcın ihtiyati haciz isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati haciz isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04.04.2023