Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/207 E. 2023/645 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/207
KARAR NO : 2023/645

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.06.2018
NUMARASI : 2016/798 E. 2018/669 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
DAVA TARİHİ : 08.06.2016
KARAR TARİHİ : 28.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.04.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.06.2018 tarih 2016/798 E. 2018/669 K. sayılı kararı hakkında Dairemizce verilen 06.05.2021 tarih 2018/1873 E. 2021/592 K. sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.12.2022 tarih 2021/4871 Esas 2022/8720 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulması üzerine HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin … Büyükşehir Belediyesi Alt Yapı Hizmetleri Dairesi Başkanlığının heyelan bölgesi ağaçlandırma alanı çevresinde Galvanizli Kafes Tel Örgü Yapılması işini üstlendiğini, davalı sigortanın 14.01.2014-24.04.2014 tarihleri arasında inşaatın tüm risklerini sigorta teminatı altına aldığını, 13.04.2014, 21.04.2014 ve 19.05.2014 tarihlerinde 81.273,70 TL hasar oluştuğunu, hasar bedelinin ödenmesi için davalıya başvurulduğunu, davalının geçici kabulden sonra hasar oluştuğu gerekçesiyle tazminat taleplerini redettiğini, ancak geçici kabul tarihinin 28.05.2014 olduğu için hasarın teminat kapsamında kaldığını ileri sürerek, 81.273,70 TL’nin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, ekspertiz raporunda sigortalı kıymetlere, tel örgü ve direk imalatlara kimliği belirsiz kişi/kişilerce ve/veya çevre halkı tarafından kötü niyetli olarak zarar verilmesi(kırılması, sökülmesi ve deformasyon) sonucu söz konusu hasarların meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiğini, poliçenin “Munich Re 004-c” maddesine göre kötü niyetli hareketlerin teminat dışı bırakıldığını, geçici kabul tutanağına göre 11.04.2014 tarihinde geçici kabul yapıldığını, hasar bu tarihten sonra meydana geldiği için teminat dışı kaldığını, ekspertiz raporunda muafiyet sonrası toplam zararın 22.042,20 TL olarak belirlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu poliçenin teminat dışında kalan haller başlıklı III. maddesinde “grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri, kötü niyetli hareketler ve bunların gerektirdiği askeri ve inzibati hareketler ile hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs” gibi hallerin sayıldığı, hasarın mala zarar verme, hırsızlığa teşebbüs kapsamında gerçekleştiği, bu nedenle söz konusu hasarın poliçenin teminat kapsamı dışında kaldığı, bu haliyle davacının davalı sigorta şirketi ile aralarında akdetmiş olduğu inşaat tüm riskler sigorta poliçesine dayanarak hasarın tazminini talep etmesinin yerinde ve yasal olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZCE VERİLEN ESASTAN RED KARARI: Dairemizin 2018/1873 E. 2021/592 K. Sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/4871 E. 2022/8720 K. Sayılı ilamı ile, Bölge Adliye Mahkemesince yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde yeniden bir inceleme yapılarak farklı gerekçeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi durumunda, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince esastan yeni bir karar verilmesi gerektiği, aksi halde ilk derece mahkemesinin kararından tamamen farklı gerekçeye dayalı ve yargılama eksikliğinin giderildiğine değinilirken, diğer yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşacağı, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu uyuşmazlık üzerinde yeniden bir inceleme yapılması halinde, 356/2. maddede değinilen ve verilmesi öngörülen gerekli kararın, “yeniden esas hakkında bir karar” olduğu, HMK m. 356/2 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin doğru görülmediği belirtilerek Dairemizin kararının HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizce Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda duruşma açılmış, duruşmaya katılan taraf vekillerinin beyanları alınarak bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE : :Dava, inşaat all risk poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İnşaat sigortalarında inşaat faaliyetlerinin başladığı tarihten geçici kabulün onaylanmasına kadar devam eden süre inşaat süresini oluşturur. Bu aşamadan sonra kesin kabule kadar geçecek süre ise teminat süresi veya bakım devresi olarak adlandırılır. İnşaat sigortasında maddi sigorta süresi sigorta sözleşmesinde gösterilen esas inşaat süresi ile sınırlıdır. Bununla beraber müteahhidin faaliyetleri ve sorumluluğu geçici kabulden sonra da devam eder. İnşaat sigortası sadece esas inşaat süresi için koruma sağladığından bu süreden sonra da sorumluluğu devam eden müteahhidin bakım devresi için de sigortacı ile anlaşması ve ek prim ödemesi gerekir. İnşaat sigortalarındaki bakım devresinde sigortacı açısından risk azalmaktadır. Bu devrede poliçe all risk özelliğinden çıktığından, sadece eksikliklerin tamamlanması sırasında ve genellikle bu faaliyetlerle sınırlı olarak müteahhit tarafından gerçekleştirilen zarar ve hasarlar güvence altına alınmaktadır. Bu nedenle bakım devresinde meydana gelen ziya ve hasarların teminata dahil sayılabilmesi için müteahhidin sorumluluğunda olan bir sebepten kaynaklanması gerekir. Doğal afetler, yangın, hırsızlık gibi nedenlerden kaynaklanan ziya ve hasarların sorumluluğu da müteahhide ait olmakla beraber eksiklerin giderilmesi faaliyetleri ile ilgili olmadığından bakım devresi teminatı dışında kalır. (MR 003 ve 004 Bu nedenle bu tür riskler için müteahhidin işletme sigortası yaptırması gerekir.) (Yrd. Doç. Dr Ali Ayli İnşaat Bütün Riskler Sigortasında Riziko Ankara 2012 s 149-150). (Yargıtay 11. H.D’nin 19.02.2019 tarih 2019/467E, 2019/1328K sayılı kararı)
Somut olaya gelince davacı vekili, davalı nezdinde inşaat all risk poliçesiyle sigortalı şantiyede tel, direk, duvar vs gibi imalatlara zarar verilmesi nedeniyle tazminat isteminde bulunmuştur. İnşaat Sigortası Genel Şartlarının A.3/f bendinde inşaat bitim veya geçici kabulunden sonra başlayan bakım devresinin ek sözleşmeyle teminat kapsamına alınabileceği, “İnşaat Sigortası Genel Şartları (Bütün Riskler) Bakım Devresi Klozu” başlığı altında da “III. Teminat Dışında Kalan Haller” “c” bendinde bakım devresinde “kötü niyetli hareketler nedeniyle doğacak zararların” teminat dışı kaldığı belirtilmiştir. Dosyadaki poliçede de genel şartlara uygun olarak “MUNICH RE 004” klozu ile 18 ay süreyle bakım devresi teminatı verilmiştir. Ne var ki bakım evresinde kötü niyetli hareketler teminat dışı bırakılmıştır. Sigortalı şantiyedeki tel, direk, duvar vs. gibi imalatlara üçüncü kişiler tarafından zarar verildiği iddiasıyla mala zarar verme suçundan faillerin tespiti amacıyla daimi arama kararı verildiği, ekspertiz raporunun bu kapsamda düzenlendiği ve dava konusu tel, direk ve betonlara üçüncü kişilerce zarar verildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık hasarın bakım evresinde mi geçici kabul öncesinde mi gerçekleştiği noktasında toplanmaktadır. Dosyadaki ihale belgelerine göre geçici kabul itibar tarihi 11.04.2014 olduğundan dava konusu 13.04.2014, 21.04.2014 ve 19.05.2014 tarihleri arasındaki hasarın bakım evresinde gerçekleştiği ve kötü niyetli hareketler kapsamında kalan hasarın teminat dışı olduğu açıktır. Her ne kadar davacı vekili geçici kabul tarihinin onay tarihi olan 28.05.2014 olduğunu savunmakta ise de geçici kabulün onaylanması idari bir işlem olup itibar tarihinde geçici kabulün gerçekleştiğinin kabul edilmesi doğru bulunmuştur. Böylelikle geçici kabul öncesinde tüm riskler teminat altında iken bakım evresinde üçüncü kişilerin zarar vermesiyle gerçekleşen hasarlar teminat dışındadır. Soruşturma dosyasının sonuçlanmamış olması da sonuca etkili değildir.
Bu kapsamda; davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak oluşan vicdani kanaatle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın Reddine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 1.387,96 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 1.208,06 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 13.003,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28.04.2023