Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/191 E. 2023/489 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/191
KARAR NO : 2023/489

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.09.2022
NUMARASI : 2021/305 Esas 2022/739 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 31.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31.03.2023

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.09.2022 tarih 2021/305 Esas 2022/739 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı ile dava dışı borçlu … A.Ş. arasında kredi genel sözleşmeleri imzalanarak kredi kullandırıldığını, davalının sözleşmelerde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, alacağın muaccel hale gelmesi nedeniyle kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtiyati haciz kararı alınmasından sonra davaya konu icra dosyasında ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazı nedeniyle takibin durduğunu, talep edilen faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğunu, belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, itiraza alacağın % 20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, sözleşmedeki yazıların banka çalışanları tarafından doldurulup davalıya ait olmaması ve eşinin rızasının alınmaması nedeniyle geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını, davaya konu kredi nedeniyle davacı lehine ipotek tesis edilip İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2020/804 esas sayılı dosyasında ipoteğe dayılı olarak takip yapıldığını, İİK’nun 45. maddesi uyarınca ipotekli taşınmazın paraya çevrilmeden ve ipotek bedelinin davaya konu alacağın üzerinde bir miktarda olduğu sabitken davacının, davaya konu ilamsız takip yapmasının hukuka aykırı olduğunu, hesap kat ihtarnamesinin davalıya usule uygun şekilde tebliğ edilmediğini, muacceliyet ve temerrüt oluşmadığını, davacının takip yapma ve faiz talep etme hakkının doğmadığını, takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, belirterek; davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne ve davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 3.495.753,38TL asıl alacak, 49.331,79TL işlemiş %22,1 temerrüt faizi, 2.466,59TL %5 BSMV toplamı, 911,04TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 3.548.462,80TL alacak ile işleyecek faiz yönünden yıllık %22,10 oranında ve TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin 18.426,67‬TL asıl alacak isteminin reddine, davalının hükmedilen toplam alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, reddedilen alacak yönünden davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : davalı vekili, davacı banka tarafından asıl borçlu dahi temerrüde düşürülemediğinden ve kefil sıfatını haiz davalıya karşı takip başlatılması mümkün olmadığını, ipotekle teminat altına alınmış bir alacağa ilişkin olarak önce rehne başvurma zorunluluğu kapsamında ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesi gerekmekte iken bu hususlar yerine getirilmeden davalıya karşı genel haciz yolu ile icra takibi yapılamayacağını, borçlu şirkete icra takibi öncesinde usulüne uygun şekilde hesap kat ihtarnamesi gönderilmemiş olması nedeniyle icra emrinin iptaline karar verildiğini, davalı yönünden geçerli bir kefalet bulunmadığını, kefalet sözleşmesinde bulunan yazıların davalıya ait olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerektiğini, sözleşme tarihinde davalının eşi tarafından verilmiş bir rıza söz konusu olmadığını, usulüne uygun başlatılmış bir takip olmadığını, davalının borca, takibe, faize ve ferilerine haklı olarak itiraz ettiğini, kredi sözleşmesi karşılığında davacı vakıfbank lehine ipotek tesis edildiğini, davacı yanın henüz ipotekli taşınmaz paraya çevrilmeden ve ipotek bedeli borcun üzerinde olduğu sabitken ilamsız icra yoluna başvuramayacağını, davalıya tebliğ edilen böyle bir hesap kat ihtarnamesi bulunmadığını, muacceliyet ve temerrüt olgularının oluşmadığını, davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, kötüniyet tazminatı koşullarının oluştuğunu belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalının verilen kesin süre ile usulüne uygun ihtara rağmen istinaf harç ve masraflarını yatırmaması üzerine 03.01.2023 tarihli ek karar ile kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmiş, ek karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili, bildirilen harç ve masraflar eşitlik ilkesine aykırı şekilde hesaplandığı için yatırılmadığını, davacının harçtan muaf olduğunu, davacı yan harçtan muaf olduğundan davalı yanın da harçtan muaf tutulması gerektiğini, davacı kanun uyarınca işbu davayı tüm harçlardan muaf şekilde ikame ettiğinden, davalınında istinaf kanun yoluna başvururken söz konusu istinaf harçlarından muaf olacağını, Harçtan muaf olan kamu kurum ve diğer özel kanunlar uyarınca harçtan muaf sayılan özel tüzel kişilere karşı açılacak davalarda davalının harçtan muaf olması gerektiğini, belirterek; ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamından yapılan takibe vaki itirazın ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. İlk derece mahkemesinin 03.01.2023 tarihli ek kararı ile davalı tarafından kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmiş olup, öncelikle ek karara karşı yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerekmiştir.
3. Devletin kamu alacağını oluşturan gelir kaynaklarından birini de, kamu hizmetlerinden yararlananların ödedikleri harçlar oluşturmaktadır. Harç; bazı kamu hizmetlerinden yararlanan ve hatta kanun hükmü ile yararlanmak zorunda bırakılan özel ve tüzel kişilerin, özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir. Diğer bir deyişle harç, muhtelif kanunların konusunda bulunan adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetin gerektirdiği kırtasiye ve formalite masraflarını karşılamak mülahazasıyla hakiki ve hükmi şahıslardan Hazinece alınan bir paradır. Bir hizmetin harç konusu olabilmesi için; kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir. Yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır. Anayasa’nın 73. Maddesi gereğince kamu hizmetlerinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesi ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de kanunda yer alması şarttır. Bu kanunilik ilkesine paralel olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu ile diğer harçlar yanında yargı harçları da yer verilmiştir. Aynı Kanunun 2. maddesinde ise, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabi olduğu vurgulanmıştır. Yargı harçlarının konusunu oluşturan harçlardan ilki mahkemelerde ödenecek harçlar olup; bunlar başvurma harcı, celse harcı ile karar ve ilam harcıdır.(Yargıtay İBK’nın 23.12.1976 gün ve 1976/11-7 E.-6 K., 07.12.1964 gün ve 1964/3 E.-5 K., 16.12.1983 gün ve 1983/5 E.-6 K. Sayılı ilamı)
4. 6219 sayılı … Kanunu’na 696 sayılı KHK ile eklenen geçici 5. maddesi gereğince; sermayesindeki kamu payı % 50’nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla “banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde” 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2., 23. ve 29. maddeleri gereğince harçtan muaf olduğu belirtilmiştir.
5. 6100 sayılı HMK’nın 344/1. maddesi uyarınca istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir.
6. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmayacağı amirdir. Anılan yasal düzenlenme gereğince maktu harca tabi davaların reddinde ve kabulüne dair kararlar ile nispi harca tabi davaların reddine dair kararların temyiz / istinaf edilmesi halinde maktu temyiz / istinaf harcı ve temyiz / istinaf başvuru harcı, nispi harca tabi davaların kabulüne ilişkin kararların temyizi / istinafı halinde ise mahkemece hükmedilen miktar üzerinden hesaplanarak kararda belirtilen nispi karar ve ilam harcının dörtte bir temyiz /istinaf harcı olarak alınır. Bir başka ifade ile nispi harca tabi davada verilen esasa ilişkin hükümlerin temyizi / istinafı sırasında, mahkeme kararında gösterilen nispi karar ve ilam harcının dörtte biri, istinaf harcı olarak peşin alınır. ( Yargıtay İBK’nın 10.5.1965 gün ve 1965/1-1 HGK’ nın 2012/8-1496 Esas – 2013/505 Karar, 2010/4-48 Esas – 2010/130 Kararı)
7. Eldeki dava davacı banka tarafından kullandırılan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olup davacının anılan yasal düzenleme gereğince harçtan muaf olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davalının haraçtan muaf olduğuna dair bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Davalı tarafından harç yatırılmadan istinaf yoluna başvurulması üzerine anılan yasal düzenlemeye uygun olarak istinaf başvuru harcı, istinaf karar harcı ( nispi ) ve istinaf avansınından ibaret harç ve masrafları yatırmak üzere davacı tarafa verilen kesin süre ile usulüne uygun şekilde yapılan ihtara rağmen istinaf harç ve masraflarının yatırlaması üzerine ek karar ile davalının istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına dair ek karar verildiği anlaşılmaktadır.
8. Ek karara yönelik istinaf başvurusunda davalı, dosyaya yatırılması istenen istinaf başvuru harcı, istinaf karar harcı ( nispi ) ve istinaf avansınından ibaret harç ve masrafları eşitlik ilkesine aykırı olduğundan bahisle yatırılmadığını, davacının harçtan muaf olması nedeni ile davalının da harçtan muaf tutulması gerektiğini savunmaktadır. Davalı harçtan muaf olmadığı gibi emsal olarak dayandığı ilama konu olacak şekilde davanın sonunda kararın niteliği ne olursa olsun alınabilecek harcın en fazla maktu ret harcı olması gibi bir durum söz konusu da değildir. Zira, eldeki uyuşmazlıktan farklı olarak davalısı harçtan muaf olan davalarda, davacının davada haklı bulunması halinde davalıdan harç tahsil edilemeyeceğinden davacının yatırdığı peşin harç kendisine iade edilecek; davayı kaybetmesi halinde ise alınacak harç en fazla maktu harç miktarı kadar olacaktır. Somut olay yönünden ise kanun yolu incelemesi neticesinde İDM kararında bir isabetsizlik bulunmaması halinde davalının nispi karar ve ilam harcından sorumluluğu söz konusu olacağından davalının istinaf harç ve masraflarından muaf tutulması mümkün değildir.
9. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen ek kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 3.548.462,80-TL’den peşin alınan 242.395,49-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.306.067,31-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 31.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.