Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/172 E. 2023/1299 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/172
KARAR NO : 2023/1299

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.11.2022
NUMARASI : 2019/7 E. – 2022/1030 K.

BİRLEŞEN İZMİR 6.ATM’NİN 2020/99 E.SAYILI DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ : 27.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.09.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.11.2022 tarih 2019/7 E. – 2022/1030 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının kısıtlı olup Karşıyaka 1. SHM’nin 2006/985 E. 2006/1134 K. sayılı dosyası ile vesayet altına alındığını, kısıtlının fiili ehliyetinin bulunmadığı ve tam ehliyetsiz olduğunu, bazı kötüniyetli 3. kişilerin kısıtlının nüfus bilgilerini kullanmak suretiyle onun adına şirket kurup ticaret siciline tescil ederek Kadifekale Vergi Dairesi’ nde mükellefiyet tesis ettirdiklerini, kısıtlının yapılan işlemden haberinin olmadığını, ilgili kişiler hakkında İzmir CBS’ ye suç duyurusunda bulunulduğunu ve İzmir 6. ACM’ de dolandırıcılık suçlaması ile 2014/381 E. ve 2015/76 E. sayılı ceza dosyaları ile davalar açıldığını, gelen her ödeme ceza ihbarına karşı dava açıldığını, açılan davaların tümünün ceza ihbarlarının iptaline karar verilerek davacı lehine sonuçlandığını ancak olmayan bir şirket adına düzenlenmiş ve kısıtlının müdür olarak gösterildiği … … Şti adına düzenlenen ödeme emrinin kısıtlının vasisi bizzat vergi dairesine çağrılarak vasiye tebliğ edildiğini, kısıtlı adına tesis edilen tüm mükellefiyetlerin iptali istemi ile dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu belirttiğini, kısıtlı davacı …’ ın davalı … Şti’ nin şirket ortaklığının iptali ile kaldırılması ve ortaklığa ilişkin tüm işlemlerin ilk yapıldığı tarihten itibaren tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı şirket adına tebligat yapılmış, davalı cevap dilekçesi sunmamış, davalı şirket yönünden kayyum tayinine yönelik İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03.06.2022 tarih 2019/1787 Esas 2021/39 Karar sayılı ilamı ile davalı … Şirketine Av. …’in kayyum olarak atandığı ve kayyum adına usulüne uygun tebligatın yapılmış olduğu, keza birleşen davanın davalıları yönünden de usulüne uygun duruşma gün ve saatini bildirir tebligatların yapıldığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davacı tarafça, kısıtlı davacı …’ ın davalı … İnş. Ltd. Şti’ nin şirket ortaklığının iptali ile kaldırılması ve ortaklığa ilişkin tüm işlemlerin ilk yapıldığı tarihten itibaren tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesine yönelik olarak davalı hakkında dava açılmış ise de, İzmir 6. ACM’nin 2014/381 E. sayılı dosyası içerisinde … ile ilgili Adli Tıp Genel Kurulu tarafından düzenlenmiş 14/09/2017 tarih 1256 sayılı raporda ” …kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme ve algılama yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede her hangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği, menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı bu duruma göre … ‘ ın mağduru bulunduğu suç tarihi olan 30.12.2011 tarihinde algılama yeteneğini haiz olduğu …” nun belirtildiği söz konusu rapor göz önüne alındığında, …’ ın davalı şirkete hisse devir alarak ortak olduğu 30.12.2011 tarihi itibariyle TMK nun 10. maddesi hükmüne göre fiil ehliyetine sahip olduğu, TMK 9. maddesi gereğince kendi fiilleriyle hak edinip borç altına girebileceği ve davacının fiil ehliyetine haiz olmadığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece verilen kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İzmir 25.Asliye Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan 2021/618 esas sayılı dosyanın Mahkemece dikkate alınmadığını, zira mahkemece İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014 / 381 esas ve 2015 / 76 karar sayılı dosyasında alınan ve itirazda bulundukları yetersiz inceleme ve görüş ile hazırlanmış, kısıtlıya karşıdan bakılıp kanaat belirtilmiş Adli Tıp Raporuna dayanıldığını, İzmir 25. Asliye Ceza Mahkemesinin kısıtlının gözlem altında tutulmak sureti ile alınacak raporun beklenilmeksizin karar verildiğini, davalılar vekillerinin duruşmalara katılmadıkları ve hep mazeret beyan etmelerine karşın davalılar vekilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı limited şirketteki davacının şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece evvelce verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce 30.10.2018 tarih 2018/1237 Esas, 2018/1196 Karar sayılı kararımız ile davalı şirketi temsil yönünden kayyum atanması, ayrıca davacının imzaladığı 30.12.2011 tarihli iki ayrı hisse devir sözleşmesinin akitleri olan … ile …’ye karşı bu davanın yöneltilmesi için davacı tarafa süre verilmek suretiyle, işbu davalar birleştirildikten ve taraf teşkili sağlandıktan sonra ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar verilmiş, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda açılan İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/99 Esas 2020/166 Karar sayılı ilamı ile açılan dava dosyasının mevcut dava dosyası ile birleştirilmesi cihetine gidilerek her iki dava yönünden de red kararı verildiği görülmüştür.
Davacının vesayet altında bulunduğuna yönelik dava dilekçesinde belirtmiş olduğu dava dosyasının dosya içerisine getirtildiği, Karşıyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/985 E. 2006/1134 K. Sayılı dosyasında, davacı … tarafından …’a vasi atanması istemiyle açılan davada, … Devlet Hastanesi’nden alınan 31.07.2006 tarih ve 55 sayılı sağlık kurulu raporuna istinaden Mahkemece 10/08/2006 tarihinde davanın kabulü ile, … ili … ilçesi … Mah. Cilt No: … Hane No: …’ da nüfusa kayıtlı … ve …’ den olma 28/08/1975 doğumlu …’ ın hacir altına alınmasına, … ili … ilçesi … Köyü Cilt No: … Aile Sıra No: … Sıra No: …’ da nüfusa kayıtlı … ve …’ den olma 14/08/1949 doğumlu …’ un kendisine vasi olarak tayinine karar verildiği, mahkemece takip eden yıllarda süre nedeniyle vasilik görevinin uzatılmasına dair ek kararlar karar verilmiş olduğu yine mahkemenin 07/03/2017 tarihli kararı ile kısıtlı …’ ı İzmir 1. ATM’ nin 2017/156 E. Sayılı dosyasında temsil etmek üzere vasi …’ a husumete izin verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Yanlarca delil olarak dayanılan İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/381 Esas sayılı dosyasında mağdur …, müşteki … olduğu halde sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı açılan kamu davasında suç tarihinin 30/12/2011 olduğu, bu dosya içerisinde birleştirilen İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/76 Esas sayılı dosyasının mevcut olduğu, bu dosyada da, kısıtlı katılanın …, vasinin …, sanıkların … ve …, suçun kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılık, suç tarihinin 30/12/2011 olduğu, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/381 E. sayılı dosyası içerisinde Adli Tıp Genel Kurumu tarafından düzenlenmiş 14/09/2017 tarihli … ile ilgili raporun bulunduğu, mahkemece 17.04.2018 tarihinde sanıklar …, … ve …’ın “Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık” suçundan 5237. Sy TCK’nun 158/1.c md gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de sanıklar ile katılan … arasındaki ilişkinin hukuki anlaşmazlık niteliğinde olup sanıklara yüklenen suçun yasal unsurları oluşmadığından 5271 sy CMK’nun 223/2-a md uyarınca beraatlerine karar verildiği, kararın İzmir BAM 13. Ceza Dairesi’nin 17.10.2018 tarih 2018/1569 Esas 2018/2079 Karar sayılı ilamı ile katılan … vekili ve katılan vasisi …’un İstinaf başvuru gerekçeleri yerinde görülmediğinden incelenen karara istinaf başvurularının esastan reddine kesin olarak karar verildiği ve her 3 sanık yönünden verilen beraat kararının da 17.10.2018 tarihi itibari ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/381 Esas sayılı dosyası içerisinde … ile ilgili Adli Tıp Genel Kurulu tarafından düzenlenmiş 14/09/2017 tarih 1256 sayılı raporda ” …kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme ve algılama yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede her hangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği, menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı bu duruma göre … ‘ ın mağduru bulunduğu suç tarihi olan 30.12.2011 tarihinde algılama yeteneğini haiz olduğu …” nun rapor edildiği, keza İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/76 Esas sayılı dosyasından da davacı … hakkında rapor aldırılması amacıyla Adli Tıp Kurumu’na müzekkere yazıldığı, ATK 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 15.02.2017 tarih 2017/567 karar sayılı raporunda da “… …’ın kurulca 16.03.2016 ve 16.01.2017 tarihlerinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulgulardan; fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliğinin tespit edilmediği dava dosyasının tetkikinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varılarak, bu duruma göre …’ın mağduru bulunduğu suç tarihi olan 30.12.2011 tarihinde fiili ehliyetine haiz olduğuna dair oy birliği ile mütaalada bulunulduğu” anlaşılmış, her ne kadar davacı vekili tarafından İzmir 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/618 Esas sayılı dosyasındaki rapor beklenmeksizin karar verildiğinden kararın kaldırılması istenilmiş ise de, belirtilen dosyada sanık sıfatıyla yargılanan … hakkında Mahkemenin 06.09.2022 tarihli ara kararında TCK 32.maddesi anlamında akıl hastası olup olmadığı yönünde ATK 4. İhtisas Kurlu’ndan rapor isteminde bulunulduğu, istinafa konu karara dayanak teşkil eden raporlarında gerek ATK 4. İhtisas Kurulu’nun davacının bizzat yapılan muayeneleri sonucunda tanzim edilip, bu rapor ile ATK Genel Kurul’dan alınan raporların birbirini teyit eden raporlar olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu husustaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan birleşen dosyada usulüne uygun vekaletnameleri dosyaya ibraz eden davalılar vekilleri yönünden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesinde istinafa gelenin sıfatına nazaran herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni isabetli değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince ; …’ ın davalı şirkete hisse devir alarak ortak olduğu 30.12.2011 tarihi itibariyle TMK nun 10. Maddesi hükmüne göre fiil ehliyetine sahip olduğu, TMK 9. Maddesi gereğince kendi fiilleriyle hak edinip borç altına girebileceği ve davacının fiil ehliyetine haiz olmadığı iddiasının ispat edilemediğinden asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmesi yönündeki kabulü yerindedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden asıl ve birleşen dava yönünden istinaf karar harcı olan 539,70 TL’den peşin alınan 359,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 179,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.