Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1694
KARAR NO : 2023/1836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2023
NUMARASI : 2016/687 Esas 2023/465 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/1191 ESAS SAYILI DOSYASINDA
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.05.2023 tarih 2016/687 Esas 2023/465 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davacı vekili ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Asıl davada davacı … vekili dava dilekçesi ile özetle; dava dışı … Şti. ile davalı şirket arasındaki perdenin kaldırılmasına, müvekkilinin hissedarı olduğu şirketin bu davada isteyebileceği alacağının belirlenmesine, her iki şirkete kayyım atanmasına, yapılan hileli ve muvazaalı tüm tasarrufların iptaline, muvazaalı yollarla ele geçirilen demirbaşların şirkete iadesine, yapılan yolsuzluklardan dolayı ve şirket müşterilerinin kaybından doğan zararların belirlenmesi ile şirkete iadesine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL alacağın 02/09/2014 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili tarihsiz olarak sunduğu açıklama dilekçesinde diğer üç davalının yanı sıra … Şti.’yi de davalı olarak göstererek; bu davadaki tüm menfaatlerin dava dışı … Şti’ne iadesi talep edildiğinden, bu şirketin sadece kayyım atanması için davalı olarak gösterildiğini, diğer isteklerden sorumluluğunun bulunmadığını, davalı …’in davalı şirketi kurduğunu ve bu davalının müvekkilinin hissedarı olduğu dava dışı … Şti.’nin mal varlığını ve tüm müşteri değerlerini diğer davalı yeğeni olan … ile iş birliği yaparak davalı şirkete geçirdiğini, şirketin % 50 hissesinin abisinin, % 50 hissesinin ise eşi üzerine olduğunu, daha sonra fabrikanın büyütüldüğünü, alınan makine bedelinin ödenmesinde zorluk çıkması üzerine davalılara şirket hisselerinin % 80’ininin devredilmesi karşılığında makinelerin borcunun ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak davalı … ile …’nın ele geçirdikleri hisselerle şirketi birlikte yönetip, dava dışı şirketin tüm mal varlığını davalı şirkete aktardıklarını, dava dışı şirkete ait makinelerin peyder pey davalı şirkete taşındığını belirtmiş ve sunduğu 24/04/2017 havale tarihli dilekçesi ile; 10.000,00 TL’nin 5.000,00 TL’sinin muvazaalı yollarla ele geçirilen demirbaşların aynen iadesini, edilmemesi halinde bedelleri; 5.000,00 TL’sinin de aynı yöntemlerle şirketin içinin boşaltılması ve çalıştığı şirketlerin ele geçirilmesinden dolayı uğranılan zarara ilişkin olduğunu bildirmiştir.
Asıl davada davacı vekili 27/01/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak müvekkilinin hissedarı olduğu şirketin bu davada isteyebileceği alacağının tespitine (HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak) her iki şirket arasındaki perdenin kaldırılmasına, yapılan hileli ve muvazalı tüm tasarrufların iptaline, muvazalı yollarla ele geçirilen demirbaşların şirkete iadesine, demirbaşların aynen iadesine, mümkün olmaması halinde muvazalı yollarla ele geçirilen demirbaşların bedelinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000,00 TL’nin 02/09/2014 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline, şirketin içinin boşaltılması ve çalıştığı büyük şirketlerin ele geçirilmesinden kaynaklanan zararın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 250.000,00 TL’nin 02/09/2014 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline, her iki alacak için reeskont faizi uygulanmasına ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, şirketlere kayyım atanmasına, bu dilekçenin dava dilekçesinin ıslahı olarak dikkate alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı … vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin dava dışı … Şti.’nin hali hazırda % 90 hissesine sahip büyük ortağı ve tek yetkilisi olduğunu, davalılardan … ve …’in davalı …. Şti.’nin ortağı olduklarını ayrıca davalı … A.Ş.’nin sahibinin ve tek yetkilisinin davalı … olduğunu, müvekkilinin yakın zaman önce nakite sıkıştığını ve davalı …’den alınan borç para karşılığında şirket hissesinin % 80’ni davalı …’e devretmeyi kabul ettiğini, davalı …’in toplam % 80 hisseyi ablasının oğlu olan … adına devraldığını, böylece dava dışı … Şti.’nin tüm yetkilerinin 2014 yılı Haziran ayında davalı …’in yeğeni …’na geçtiğini, davalıların hep birlikte hareket ederek müvekkilinin temsilcisi olduğu dava dışı şirkete zarar verdiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 260.000,00 TL menfi ve müspet zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili 25/01/2022 tarihli ıslah dilekçesiyle; HMK’nın 107. maddesi uyarınca dava değerini gerçek tutara yükseltme hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı … A.Ş.’ye 602.654,12 TL ile piyasanın çok altında bir bedel ile devredilen müvekkiline ait 67 adet matbaa makinesi, büro ofis malzemeleri ve demirbaşların gerçek değerlerinin mahkemece tespiti ile bu bedelden 602.654,12 TL’nin mahsubu ile kalan bedelin müvekkilinin % 90 hissedarı ve yetkilisi olduğu … Şti.’ye ödenmesine; müvekkilinin şirketi … Şti.’nin ve davalı … A.Ş.’nin …’in kontrolü ve yönetiminde olduğu dönemde kasıtlı olarak müvekkilinin vergi borçlarının ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin şirketinin borçlandırılması sebebiyle 901.443,05 TL asıl vergi borcunun Manisa Mesir Vergi Dairesi’nden sorularak tüm gecikme zamlarıyla birlikte asıl alacak tutarı olan 901.443,05 TL ve gecikme zammı toplamının davalılardan …’den tahsili ile müvekkilinin şirketi … Şti.’ye ödenmesine; … Şti ile … A.Ş.’nin davalı …’in yönetiminde olduğu dönemde müvekkilinin şirketi olan … Şti.’nin SGK’ya olan borçlarının … tarafından kasıtlı olarak ödenmemesi sebebiyle SGK’dan toplam 998.238,27 TL borcun sorularak işlemiş faiziyle birlikte davalılardan …’den tahsil edilerek müvekkilinin şirketi …. Şti.’ye ödenmesine; şirketin marka değeri ve bu marka değerinden dolayı uğradığı zararın tespiti ile davalılardan … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkilinin şirketi …. Şti.’ye ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı … ve Davalı … A.Ş. vekili asıl davada cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesindeki isteklerin birbiriyle çelişkili olduğunu, davacı tarafın isteklerinin anlaşılamadığını ve belirsiz olduğunu, bu davanın muhatabının müvekkili olmadığını, davacının bir dönem hissedarı olduğu dava dışı … Şti. ile söz konusu şirketin hissedarı ve aynı zamanda davacının abisi olan … ile davacının eski eşi olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, keyfiyete dayalı kayyım atanmasına ilişkin bir dava çeşidinin olmadığını, davacının kayyım atanmasını istediği şirketin hissedarı olması gerektiğini, diğer davalı şirkete kayyım atanmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını, zarara uğratıldığı ileri sürülen dava dışı şirket ile müvekkili arasında hiçbir organik bağın bulunmadığını belirterek, davanın öncelikle usulden, bu olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada; davacının, davalı … hakkında açtığı tazminat davasının esastan reddine, davalılar … A.Ş. ve … aleyhine açılan tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, davacının tüm davalılar hakkında açtığı şirketin demirbaşlarının iadesine ilişkin davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, birleşen davada; davacının, tüm davalılar hakkında açtığı tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davada davacı vekili ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin hissedarı olduğu şirketi, davalı …’in şirket müdürü yaptığı yeğeni … vasıtasıyla ele geçirdiği, şirketin demirbaşlarını, şirketin uluslararası nitelikteki müşterilerini, kendisi adına Avukatının ofisini adres göstererek açtığı davalı … şirketine aktardığı, muvazaalı ve hileli işlemlerle yaptığı bu devirlerin resmi kayıtlar, tanık anlatımları ve bilirkişi tespitleriyle doğrulandığı, … Şirketi ile … şirketi arasında hile ile oluşturulmuş perdenin varlığının raporda belirtildiğini, davanın temelinin ispatlandığını, demirbaş değeri ve alacak değerinin güncel değerinin hesaplanması gerektiğini, davalılardan … ambalaj şirketinin yıllık cirosunun defterlerde kayıtlı olup, müşterilerin elde edilmesinden kaynaklı fatura kazançları konusunda bilirkişilerin hesaplama yapmadıklarını, pay sahipleri ve alacaklıların doğrudan uğradıkları zararlar nedeniyle davaları kendi adlarına açabileceklerini, bu davalarda ortakların tazminatın kendilerine verilmesini isteyebileceklerini, şirket ortakları ile şirket alacaklılarının uğramış olduğu zararlar nedeniyle zarara uğrayan ortakların da doğrudan şirket yönetim kurulu üyelerine karşı dava açma hakkına sahip olduklarını, … şirketinden … şirketine usulsüz şekilde aktarılan demirbaşların değerlerinin istenmesinin yasal bir talep olup, iki şirket arasındaki geçişlerin şirket defterlerden tespit edilmesine karşın davanın reddinin doğru olmadığını, … şirketi ile … şirketi arasındaki perdenin kaldırılması ve bu iki şirket arasında yapılmış muvazaalı işlem ve devirlerin sabit olduğunu, şirketler arasında organik bağ bulunması nedeniyle perdenin aralanması gerektiğini, rapora itirazlarının nazara alınmadığını, bilirkişinin tespitlerinin davacılar lehine olmasına rağmen, zarar hesabı yapılmadığını, dinlenen tanıklar, getirtilen banka kayıtları, taraf defter kayıtları, bilirkişi raporunda tespiti yapılan perde-muvaza tespitine rağmen, zarar hesabının yapılmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Birleşen davada davacı vekili, bilirkişi raporuyla haklılıkları saptanmış olmasına rağmen herhangi bir hesap yapılmadığını, bilirkişi heyetinin davalı …’in, müvekkilinin pay sahibi olduğu şirketin, … Şirketinin aleyhine hileli, haksız ve zararlandırıcı işlemlerinin ve eylemlerinin bulunduğunu belirlediklerini, 67 adet makineni 602.654,12 TL bedelle (Piyasa rayiç değerinin altında) alarak bunları kendisinin kurmuş olduğu …. A.Ş.’ne devrini sağladığı, davacı müvekkilinin şirket pay sahibi olarak davalılarca uğradığı zarar yüzünden tazminat talep etme veya şirket yöneticilerinin sorumluluğuna gitme hakkı bulunduğunu, bilirkişilerce dava dışı … şirketinin makinelerinin devredildiği tespitlerinin yapılmış olmasına karşın ilgili işlemler sebebiyle şirketin uğramış olduğu zarara ilişkin somut bir hesaplama yapılmadığını, … ile …
şirketleri arasında hileyle tüzel kişilik perdesi oluşturulduğu ve işlemlerin bu perdeye sığınarak gerçekleştirildiğini, İlk derece mahkemesine sunulan uzman görüşlerinde mevcut hesaplamalara itimat edilmediğini, İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeyle hazırlandığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, her iki şirket arasında hile ile tüzel kişilik perdesi kurulduğu, hammadde, teçhizat, araçlar, demirbaşlar ve makineler gibi değerleri milyonları bulan menkul varlıkların bu perde altında rayiç değerinin çok altında bir rakamla …’a aktarıldığı, … şirketinin 2014 – 2015 – 2016 yılları satışları, kar ve kazançlarının kademeli olarak düşürüldüğü, zarar ettirildiğinin raporlarla sabit olduğu, sonuç olarak …’ın muvazaaya dayanılarak davalılarca kötü niyetli bir biçimde varlıkları alınarak davalılara ve onlara ait şirketlere aktarıldığı, sonrasında ise tamamen borca batık ve iş göremez halde müvekkiline iade edildiği, dosya kapsamında sunulan deliller, dinlenen tanıklar, banka kayıtları, defter incelemeleri ve bilirkişi raporunun muvazaa ve tüzel kişilik perdesine ilişkin tespitler doğrultusunda davanın kabulü gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE :Asıl ve birleşen davalar davacıların ortağı olduğu dava dışı şirketin uğradığı zararın davalılardan tahsili talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda;dava dışı … Şti.’nin ortakları davacılar …, … ve dava dışı … olduğu, şirketin borçlarını ödemekte güçlük yaşamaya başladığı dönemde şirket ortaklarından birleşen dava davacısı olan …’in arkadaşı olan davalı …’den borç almaya başladığı, davalı …’in verdiği borçlara karşılık olarak dava dışı … Şti.’ye ortak olduğu, şirketin %80 hissesini devraldığı, bu hisseleri yeğeni …’na devretti, davalı …’in bu arada aynı iş kolunda davalı … A.Ş.’yi kurduğu, bir süre sonra davalı …’in dava dışı … Şti.’ne ait makineleri piyasa rayiç değerlerinin altında bir bedelle bizzat kendisinin kurduğu davalı … A.Ş.’ne devrettiği, bu şekilde davacıların ortağı olduğu dava dışı … şirketinin uğradığı zararın tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf itirazının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davacı vekili ile birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Birleşen davada davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.12.2023